Barselona

 

‘Bir şeyi yapmak için en etkili yol onu yapmaktır.’ Amelia Earhart

BARSELONA GEZİ REHBERİ;

Ulaşım: Türkiye’den Barselona’ya Pegasus Havayolları ve Türk Hava Yolları ile direkt ulaşım sağlayabilirsiniz, fiyatlar kış aylarında 200-250 TL ve yaz aylarında ise 250-300 TL arasında oluyor. Barselona’ya Madrid ya da diğer İspanya şehirlerinden; Iberia, Vueling ve Ryanair gibi low cost firmalar ile uygun fiyatlara uçuş yapabilirsiniz, fiyatları arama motorlarından kontrol ediniz. İspanya’nın herhangi bir şehrinden ya da Portekiz şehirlerinden ALSA otobüs firmasını kullanarak da kolaylıkla karayolu ulaşımı sağlayabilirsiniz. Alsa’nın bilet fiyatlarını kendi sitelerinden ya da Goeuro ve Rome2rio adreslerinden öğrenebilirsiniz. Demiryolu kullanarak tüm Avrupa şehirlerinden ulaşım sağlayabileceğinizi biliyorsunuz. Madrid’den Barselona’ya tren ulaşımı; AVE, Combinado ve Costa Brava olmak üzere 3 farklı trenle sağlanıyor. AVE 3 saat sürede, Combinado 6 saat sürede ve Costa Brava’da sadece gece seferi yaparak 9 saat sürede Barcelona’da oluyor. Fransa’nın başta Paris olmak üzere 15 şehrinden de hızlı tren ulaşımı sağlayabilirsiniz. Bunların haricinde ise Blablacar kullanarak başta Madrid olmak üzere, diğer İspanya şehirlerinden arabasına yol arkadaşı arayan birilerini bulabilirsiniz. Barselona’ya havayolu ile gelmişseniz ineceğiniz havaalanı; şehir merkezine 13 km. mesafede bulunan El Prat Havaalanı. El Prat Havaalanı’nda 2 adet terminal bulunuyor, Terminal 1; Air Europa, Singapore Airlines, Qatar Airways, Pakistan Int., Emirates, Delta Air Lines, US Airways, American Airlines, Air Canada, Avianca, Aerolineas Argentinas, Alitalia, CSA, SAS, TAP, Lufthansa, Austrian, KLM, British Airways, LOT, Tarom firmaları tarafından ve Terminal 2 ise Ryanair, Easyjet ve Wizzair gibi low cost uçuş yapan charter firmalar tarafından kullanılıyor. Yalnız bu low cost firmalar her zaman El Prat’a inmeyebiliyor, bilet alırken ona dikkat edin. Bazı uçaklar şehrin 105 km. dışında bulunan Girona Havaalanı’na iniyor ve buradan şehir merkezine; Barselona Bus ile 1.5 saatte, 15 Euro olan tek yön ya da 25 Euro olan gidiş-dönüş bileti alarak ulaşım sağlıyorsunuz. Türk Hava Yolları Terminal 1’e, Pegasus ise Terminal 2’ye iniyor. Eğer Terminal 2’de inmişseniz Renfe firmasına ait trenler ile 3.5 Euro’ya 20 dakikada şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Terminal 1’e inmişseniz; terminaller arasında ring seferi yapan otobüse binerek Terminal 2’ye geçebilir, oradan da trene binebilirsiniz. Eğer otobüs kullanarak şehir merkezine ulaşmak isterseniz; Terminal 1’den A1 numaralı Aerobus’a ve Terminal 2’den ise A2 numaralı Aerobus’a binerek, 5.9 Euro’ya 25 dakikada Katalunya Meydanı ya da Espana Meydanı’na ulaşabilirsiniz. Barselona’ya trenle gelecekseniz 2 tanesi büyük olmak üzere 4 adet tren garı var ancak sizin için önemli olanlar; AVE, Euromed, Talgo, Tren Estrella, Trenhotel, Alvia, ve Intercity firmalarının kullandığı ve şehir merkezine çok yakın konumda olan Barcelona Sants tren garı ayrıca RENFE adı verilen ve İspanya bölgesel trenleri olan; AVE, TALGO ve ALTARIA tarafından kullanılan, liman bölgesinde bulunan ve yine şehir merkezine yakın konumda yer alan Francia tren garı. Barselona’ya ALSA otobüsleri ile gelmişseniz ineceğiniz yer; Bus Station Barcelona Nord ve bu otobüs terminali de şehir merkezine çok yakın konumda.

Konaklama: Barselona’da tahmin edeceğiniz üzere yüzlerce konaklama alternatifi var. Ben en çok tercih edilen ayrıca fiyat ve imkân açısından en mantıklı olan seçenekleri yazayım, siz aklınıza yatan olursa tercih edersiniz. Barselona’da konaklama tercihiniz mutlaka La Rambla caddesi ya da Katalunya Meydanı yakınları olmalı çünkü şehir merkezi bu bölge ki zaten La Rambla caddesinin ara sokaklarında onlarca hostel var. Bu bölgelerde mutlaka size uyan bir seçenek bulursunuz. Barselona’da konaklama için ilk tavsiyem; birçok Avrupa ülkesinde şubesini bulabileceğiniz bir zincir olan, tam olarak şehir merkezinde yer alan ayrıca gerçek hostel ortamını ve her türlü imkânı bulabileceğiniz St. Christopher’s Inn Barcelona Hostel, gecelik ortalama 15 Euro. İkinci tavsiyem; yine şehir merkezinde ve Katalunya Meydanı’na çok yakın bir konumda olan, güzel bir bahçeye ve yemek yapabileceğiniz mutfağa sahip, son derece geniş olan odalarında aynı zamanda locker bulunan 360 Hostel Barcelona Arts&Culture, gecelik ortalama 10-12 Euro. Üçüncü tavsiyem; yine şehir merkezinde ve La Rambla caddesine 2 dakika yürüme mesafesinde bulunan ayrıca gayet güzel imkânlar sunan, diğer gezginler ile kaynaşma ortamı bulabileceğiniz geniş bir ortak alana sahip, odalarında locker bulunan Itaca Hostel, gecelik ortalama 14-16 Euro. Dördüncü tavsiyem; yine şehir merkezinde ve Katalunya Meydanı yakınında bulunan, bahçesi ve mutfağı dâhil birçok imkân sunan ayrıca PS oynayabileceğiniz güzel bir ortak alanı bulunan Fabrizzios Terrace Barcelona Hostel, gecelik ortalama 10 Euro. Son tavsiyem ise; La Rambla caddesine 5 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan, bahçesi ve mutfağı ile güzel imkânlar sunan, konum ve imkân açısından fiyatı gayet uygun Paraiso Travellers Hostel, gecelik ortalama 8-10 Euro.

Yeme-İçme: Yemek olayını klasik yöntem olan Burger King-KFC-Mc Donald’s ya da dönerci ve pizzacılardan halledebilirsiniz hepsi de şehirde mevcut. Hamburger menüler 5-6 Euro. Barselona’dan en az 1 kere deniz mahsulü yemeden sakın ayrılmayın, bunun için de en güzel mekânlar balıkçı semti Barceloneta Bölgesi’nde bulunuyor. Barselona denilince akla gelen ilk yiyecek şüphesiz tapas, tapasların içinde de en çok tercih edilen Paella. İçecek olarak meyve şarabı diye tanımlayabileceğim Sangria ve Cava isimli şarap, tatlı olarak sıcak çikolata eşliğinde servis edilen şerbetsiz halka tatlı diye tanımlayabileceğim Churro ve bunların hepsini bulacağınız en iyi yerler; El Xampanyet, Txapela, Les Caracoles, ödüllü Cerveceria Catalana ve yine ödüllü olan Ciudad Condal. Bunların dışında en güzel tapas barlar ise; Barrio Gotic, Eixample, Plaça Catalunya ve El Born bölgelerinde bulunuyor. Sangria’yı yarım litrelik olan sürahiler ile söyleyin çünkü hem fiyatı daha uygun oluyor hem de bol bol içiyorsunuz, fiyatı ortalama 10-12 Euro. Tapas denilen şey aslında bildiğimiz meze ama onlarca farklı çeşiti var, Paella denilen meze de aslında safran ve ülkemizde yetişmeyen arborio pirincinden yapılan, üzerinde kalamar karides gibi deniz ürünleri ya da tavuk parçaları bulunan Risotto. Restoranda Paella yiyecek olursanız ve özellikle tek kişilik diye söylemezseniz genelde iki kişilik getiriyorlar o yüzden tek kişilik söyleyin ve iki kişi yiyin zaten doyumluk değil tadımlık, fiyatı ortalama 15-20 Euro. Barselona’nın en ünlü restoranlarından birisi Kiosko Bacoa Burger, hamburgerleri çok meşhur bir giden bir daha gidiyor. Ucuz yollu karnınızı doyurmak isterseniz marketlerde satılan Patatas Bravas denilen vakumlanmış yoğurtlu patates pürelerinden satın alabilirsiniz, fiyatları 2-3 Euro ve bir öğünü çıkarıyor. Patatas Bravas’ın elma dilimi şeklinde tabakta servis edilenleri de var ve bin bir çeşit sos ile sunuluyor. Mekânların konumlarını çevrimdışı çalışan navigasyon uygulamaları ile kolayca bulabilirsiniz.

Gece Hayatı: Barselona’da gece hayatı için tercih etmeniz gereken bölgeler; El Born, Barri Gotic, La Rambla caddesi ara sokakları ve Plaça Reial. Bu bölgelerinde bulunan mekânlardan gözünüze kestirdiğiniz herhangi birisinde eğlenebilirsiniz. Neredeyse tüm popüler mekânların girişi ücretli diyebilirim ve bu ücret ortalama 20 Euro ancak kadınlardan giriş ücreti alınmıyor ve ücrete 1 adet yerli içecek dahil. Şehirde gezerken kart dağıtan elemanlara denk gelirseniz bu kartlar ile sıra beklemeden giriş yapabilir ya da isimlerinizi misafir listesine yazdırabilirsiniz. Şehrin en büyük ve en popüler gece kulübü Razzmatazz; giriş 20 Euro ücretli, mekân şaşalı, fiyatlar pahalı, kızlar havalı, ortam canlı. Sahil kenarı olan Port Olympique, birbirinden farklı 5 tane gece kulübünün yan yana sıralandığı bir yer ve burada bulunan mekânlar ise; Opium Mar, Icebar, Pacha, Catwalk ve Shoko ancak giriş ücretleri 10-15 Euro civarı ve gayet şık mekânlar yani face&dress kontrolü hat safhada. Bunların haricinde şehrin diğer popüler gece kulüpleri; ROW14, Hyde, Sala Apolo, La Terrrezza, Sidecar Factory, Marula Cafe, Macarena Club, Luz De Gas, Bling Bling ve Otto Zutz. Gece kulüplerinin özelliklerini tek tek yazmama gerek yok, gitmeden önce küçük bir internet araştırması ile hatta sadece fotoğraflarına bakarak bile nasıl bir ortama sahip olduklarını kestirebilirsiniz. Barselona’da farklı bir eğlence arayışı içindeyseniz Apricots adresini ziyaret edebilirsiniz; faaliyetler yasal, kadınlar sağlık kontrollerinden geçiyor, fiyatlar 70-140 Euro arası, kadınların çoğu Latin Amerikalı, dilerseniz kendi otelinizde misafir edebiliyorsunuz dilerseniz de yeri onlar temin ediyor. Restoranlarda olduğu gibi kulüplerinde konumlarını çevrimdışı çalışan navigasyon uygulamaları ile kolayca bulabilirsiniz.

   

Alışveriş: Barselona’da alışveriş yapmak istiyorsanız La Rambla, Passeig de Garcia ve Avenue Diagonal caddeleri ile El Born bölgesinde yer alan ara sokaklarda bulamayacağınız hiçbir mağaza yok diyebilirim. Bilindik marka arıyorsanız İspanyol markaları olan; Mango, Zara, Pull and Bear, Massimo Dutti ve Oysho mağazalarını zaten şehrin neredeyse her yerinde göreceksiniz ancak fiyatların ülkemizden pek de farkı yok. Marka alışverişi yapacaksanız gitmeniz gereken adres; şehrin en büyük ve en iyi outlet merkezi olan, şehir dışında yer alan ve servisler ile ulaşım sağlayabileceğiniz La Roca Village Outlet. Eğer alışveriş merkezi arıyorsanız şehrin en büyüğü Plaça Catalunya’da yer alan El Corte Ingles. Bir diğeri ise Port Vell yani liman bölgesinde göreceğiniz Maremàgnum. Avrupa şehirleri arasında hediyelik eşya ve hatıralık açısından en fazla çeşiti sunan şehir diyebilirim. Barselona’dan alabilecekleriniz; Gaudi’nin çizgilerine sahip olan lladro isimli porselenler ve kupalar, Flamenko yapan kadın bibloları, matador bibloları, anavatanı Barselona olan ve ülkemizde de hayli popüler olan Espadriller denilen ayakkabılar, Barselona’ya özgü Porron denilen ibrikli şarap bardakları, Endülüs mirası olan yelpazeler, FC Barcelona armalı ürünler, şallar ve bin bir çeşit magnetler.

Barselona Gezilecek Yerler;

    Barselona muhtemelen bugüne kadar gezdiğiniz tüm Avrupa şehirlerden daha büyük bir şehir o yüzden burayı tamamen yürüyerek gezmeniz imkânsız, mutlaka toplu taşıma kullanacaksınız. Ben önce birbirine yakın olan noktaları yürüyerek ve daha sonra da metro kullanarak şehir merkezine uzak olan noktaları gezdim. Ben kendi gezi planımı yazayım isterseniz takip edin isterseniz fikir de edinin. Barselona’yı 2 günde hatta 3 günde gezmeniz imkânsız o yüzden vakit durumunuza göre rotayı bölün ve diğer günler kaldığınız yerden devam edin.

Plaça De Catalunya: Barselona’da gezmeye başlamanız gereken yer, şehrin merkezi konumunda olan Plaça De Catalunya yani Katalunya Meydanı. Bu meydan; Passeig de Gracia, Rambla de Catalunya, La Rambla, Portal de l’Angel ve Ronda de Sant Pere caddelerinin kesişim noktası. 19. Yy’ın ortasına kadar, şehir duvarları dışında kalmış ancak 1858’de Madrid Merkezi Hükümeti’nin duvarları yıkma kararı alması ile şehrin merkezi haline gelmiş. Ortasında; Katalan Hükümeti Eski Başkanı anısına yapılan Francesc Macia heykeli ve bir havuz içerisinde La Deessa o l’Enigma yani Enigma Tanrıçası ismini taşıyan bir kadın figürü bulunuyor. Etrafında birçok mağaza, kafe, restoran ve bir de Avrupa’da birçok şubesi bulunan devasa büyüklükte El Corte Ingles isimli bir alışveriş merkezi yer alıyor. Hard Rock Cafe’yi de görebileceğiniz, günün her saati kalabalık ve hareketli olan ayrıca tüm otobüslerin, metro hatlarının ve havaalanı servislerinin durak noktası olan bir meydan. Burayı Taksim Meydanı gibi düşünebilirsiniz.

La Rambla: Katalunya Meydanı’nı gördükten sonra Hard Rock Cafe’nin hemen solunda kalan, Barselona’nın en ünlü caddesi olan La Rambla caddesine girin. Bu caddenin uzunluğu 1.2 km ve adını Arapça ‘kurumuş nehir yatağı’ anlamına gelen Ramla kelimesinden alıyor. Etrafında sağlı sollu kafeler, restoranlar, barlar, mağazalar, hediyelik eşya dükkânları, çiçekçiler, sahaflar, casino, Carrefour Market ve ara sokaklarında da aynı şekilde restoranlar ve kafeler ile konaklama için hosteller ve hoteller bulunuyor. Fotoğraf çekinebileceğiniz modellere ve şovlarını ilgiyle izleyeceğiniz sokak sanatçılarına da ev sahipliği yapıyor. Günün her saatinde hareketli ve birçok turistik noktayı da üzerinde bulunduran bir cadde. Burayı da İstiklal caddesi gibi düşünebilirsiniz.

Iglesia de Belén: Katalunya Meydanı’ndan La Rambla caddesine girer girmez, hemen solunuzda 2 numara yer alan barok kilise; 1729 yılından kalan ve şehrin en eski kiliselerinden birisi olan Iglesia de Belén. Kilisenin içini ücretsiz gezebilirsiniz.

Mercado De La Boqueria: La Rambla caddesinden denize doğru yürümeye devam ederken sağ tarafınızda, 91 numarada bulunan ve elinde poşetlerle çıkan insanları göreceğiniz büyük kapılı yer; şehrin kapalı pazar yeri olan ve tüm dünyaya ün salan Mercado De La Boqueria. Bu pazar alanı içerisinde; meyve ve sebze tezgâhları, balık ve deniz mahsulü tezgâhları, çikolata tezgâhları ve et ürünleri tezgâhları bulunuyor. Ülkemizde bulamayacağınız tropik meyveleri, farklı çeşitlerde çikolataları ve bin bir çeşit deniz ürününü satın alabileceğiniz bir alan. Buradan meyveyi dilerseniz kilo ile dilerseniz de turistler için küçük plastik kaplarda hazırlanan karışık meyve tabaklarından alabilirsiniz ancak nasıl alırsanız alın mutlaka pazarlık yapın çünkü fiyatları pahalı ve sıkı bir pazarlık ile yarı fiyatına alabiliyorsunuz. Eğer pazara akşam saatlerinde kapanmadan hemen önce giderseniz, neredeyse tüm meyveleri 1/3 fiyatına alabilirsiniz.

Gran Teatre Del Liceu: La Rambla üzerinde, La Boqueria’dan sonra yine sağ tarafınızda 51 numarada, metro durağının hemen karşısında göreceğiniz süslü bina; şehrin en ünlü tiyatro ve opera binası olan Gran Teatre Del Liceu. Bu bina 1847 yılında inşa edilmiş ve günümüze kadar önemini hiç yitirmemiş. Açıldığı günden bu yana dünyanın en iyi opera sanatçıları sahne alıyor ve Avrupa’nın en önemli opera binalarından birisi olarak kabul ediliyor. Binanın içini rehberli turlarla gezebiliyorsunuz ve turlar; bir müzik markete, hediyelik eşya dükkânına ve kafeye de ev sahipliği yapan ek binadan başlıyor. İçeride göreceğiniz önemli kısım; 2300 koltuklu ve altın yaldızlı olan muhteşem Oditoryum ve Aynalar Salonu. Bazı turlarda opera evinin özel üyelerine ait kulübü ve diğer özel odaları da gezdiriyorlar. Uzun turlar 50 dakika sürüyor, fiyatı 14 Euro ve kısa turlar ise 25 dakika sürüyor, fiyatı 5.5 Euro.

Plaça Reial: Opera binasının sağ çaprazında, yolun sol tarafında bulunan Carrer De Colom sokağından girdiğinizde, binalar arasında göreceğiniz küçük meydanın adı Plaça Reial. Bu meydan 1800’lü yıllardan bu yana popüler. Palmiye ağaçlarının altında oturup dinlenebilir, dilerseniz etrafında bulunan kafelerde bir şeyler içebilir, dilerseniz de gece saatlerinde eğlence mekânlarında takılabilirsiniz. Bunların haricinde, hediyelik eşya ve el yapımı ürünler satan tezgâhlardan alışveriş yapabilirsiniz. Burayı gündüz görseniz bile, kesinlikle 1 kez de akşam ziyaret edin çünkü akşam gündüz olandan 10 kat daha güzel. Son derece hareketli ve bir o kadar da eğlenceli bir meydan.

Palau Güell: Plaça Reial’den sonra tekrar La Rambla caddesine çıkın ve hemen karşınızda yani caddenin sağ tarafında bulunan Carre Nou De La Ramla sokağına girin. Bu sokakta görmeniz gereken önemli yapı Palau Güell. Burası; Mimar Antoni Gaudi tarafından 1886-1890 yılları arasında, zengin Katalan sanayici Eusebi Güell’in kendisini diğer varlıklı komşulardan farklı kılacak bir malikâne tasarlamasını istemesi üzerine inşa edilmiş. Bu yapı aynı zamanda Gaudi’nin ismini duyuran eser. Dışı mermerle ve iç mekânı ise yüksek kalite ahşap kullanılarak yapılmış. Uzun yıllar, içerisinde önemli toplantılar yapılan ve oda konserleri verilen süslü bir saray. Sarayın iç mekânın en dikkat çekici kısmı Büyük Salon ayrıca binanın çatısında da masalsı mozaik bacalar görülüyor. Sarayı ücretsiz gezebilir ya da isterseniz The Passenger filmini izleyerek koltuğunuzdan kalkmadan görebilirsiniz.

Mirador De Colom: Palau Güell’i gördükten sonra, La Rambla caddesinden denize doğru devam edin, sahile indiğinizde sizi Mirador De Colom yani Kristof Kolomb Anıtı karşılayacak. Bu anıt; 1888 yılında, ünlü kâşifin Kraliçe Isabella I ve Kral Ferdinand V’ın görevlendirmesi ile 1492’de Amerika’ya yaptığı ilk seyahatinden Barselona’ya dönüşünü simgelemek amacıyla dikilmiş. 60 metre uzunluğa sahip ve asansörle yukarıdaki platforma çıkarak çevreyi seyredebiliyorsunuz. Kuleye çıkış ücreti 3 Euro.

Port Vell: Kolomb Anıtı’nın diğer tarafı yani sahil tarafında göreceğiniz ve demirlemiş olan yelkenli teknelerden tanıyacağınız bölge Port Vell yani Liman Bölgesi. Burası, 1992 Barselona Olimpiyatları öncesinde, yenileme çalışmaları kapsamında inşa edilmiş. Bünyesinde bulunan Museu Maritim yani Denizcilik Müzesi’nin içerisinde; Kraliyet tersaneleri de dâhil olmak üzere tüm Katalan denizcilik tarihini, gemi modellerini, pusulaları, haritaları ve ekipmanları görebilirsiniz, bilet ücreti 5 Euro. Avrupa’nın en büyük akvaryumlarından birisi olan ve başka akvaryumlarda göremeyeceğiniz tropikal hayvanların da dâhil olduğu 11bin hayvanın bulunduğu, en önemlisi de 80 metrelik muhteşem bir cam tünelden yürüyeceğiniz, bileti 18 Euro olan Barselona Akvaryumu da burada yer alıyor. Katalan Tarihi’nin kronolojik evrelerine şahit olacağınız, bileti 4 Euro olan Museu d’Historia de Catalunya yani Katalonya Tarih Müzesi’ne, Maremagnum isminde alışveriş merkezine ayrıca birçok kafe, eğlence mekânı ve restorana da ev sahipliği yapan bir bölge.

   

Barceloneta: Yelkenli tekneler sağınızda kalacak şekilde sahil kenarından devam ettiğiniz zaman, deniz kenarında göreceğiniz plajın ve Tarih Müzesi’nin içinde bulunduğu semtin adı Barceloneta. Bu semt; 1753 yılında mimar ve askeri mühendis Juan Martin del Cermeno tarafından, Ciutadella’daki kalenin yapımı sırasında evlerinden olan insanlara yer sağlamak amacıyla tasarlanmış. Dar sokakları, butik kafeleri, tarihi barları, ızgara pencereli evleri, ortasında yer alan San Miquel Del Port Kilisesi ve Mercat De La Barceloneta isimli pazar yeri ile 150 yıldır orijinalliği bozulmamış olan bir balıkçı semti. Yaz aylarında gitmişseniz burada denize girebilirsiniz ancak Barceloneta semti hem liman bölgesine ve hem de şehir merkezine çok yakın olduğu için suyu çok kirli oluyor ayrıca çok fazla hırsızlık vakası yaşanıyor. Denize girmeseniz bile plaj voleybolu oynayabilir, beach kafelerde takılabilir ya da akşamları eğlence mekânlarına akabilirsiniz.

Santa Maria Del Mar Basilica: Barceloneta metro durağının olduğu cadde olan Pla De Palau caddesinden, deniz arkanızda kalacak şekilde 1.5 km kadar dümdüz devam ederseniz, yol sizi Santa Maria Del Mar Bazilikası’na çıkaracak. Bu bazilika; 14. Yy’da Mimar Berenguer de Montagut tarafından yapılmış ayrıca 15. ve 18. Yy’dan kalma vitraylı camları ile göz dolduruyor. Mihrabın üstündeki 15. Yy. gemisi ile şehrin gemicilikteki zirvesi hatırlatılıyor. Bakire Meryem heykellerinden birinin yakınında eski bir gemi modeli yer alıyor. Kilisenin yanında Fossar de les Moreres adı verilen ve 1714’de Barselona yenilgisinde ölen savaşçıların bir kısmının defnedildiği bir anıt bulunuyor. Barselona şehrinin en bilindik dini yapısı ve giriş ücretsiz. Bazilikanın önünde bulunan meydan, şehrin hareketli meydanlarından birisi ve dinlenmeniz için güzel kafeler bulunuyor.

Picasso Museum: Bazilikanın önünde bulunan Carrer De Montcada caddesinden, kilise solunuzda kalacak şekilde birkaç yüz metre devam ederseniz; hemen sağınızda ve 15 numaralı binada, şehrin en çok ilgi çeken müzelerinden birisi olan Picasso Müzesi’ni görürsünüz. Bu müze; 1963’te Picasso’nun yakın dostu Jaime Sabartes’in bağışladığı eserler ile kurulmuş ve Pablo Picasso’nun ilk çalışmaları sergileniyor. Dünya üzerinde bulunan en önemli ve en büyük koleksiyona sahip. Halihazırda Picasso’ya ait 4000 eser bulunuyor, eğer gerçek bir sanatsever ya da Picasso hayranı iseniz mutlaka uğramanız gerek. Müzeye giriş ücreti 9 Euro, öğrenci kimliği olanlara ücretsiz, her ayın ilk Pazar günü ücretsiz ve her Pazar saat 15.00’den sonra ücretsiz.

Plaça Del Rei: Picasso Müzesi’ni gezdikten sonra müzeyi sağınıza alın, birkaç metre sonra sola dönün ve Carrer De La Princesa caddesinden dümdüz devam edin. Jaume I metro durağını geçtikten hemen sonra sağa Carrer Del Veguer sokağına girin, biraz yürüdükten sonra karşınıza gelecek olan gotik meydan Plaça Del Rei. Burası; 14. Yy’dan kalmış ve kentin en iyi korunmuş Ortaçağ meydanlarından birisi olarak kabul ediliyor. Bir tarafında, Barselona Kontları’nın ikâmet yeri olarak kullandığı ve 11. Yy’da inşa edilen Palau Reial Major yani Büyük Kraliyet Sarayı bulunuyor. Buradan başlayan merdivenler, Kral Ferdinand ile Kraliçe Isabella’nın, Kristof Kolomb’u 1492’de Amerika seferi dönüşünde kabul ettikleri ana salona tırmanıyor. Diğer tarafında, Roma duvarlarının üzerine inşa edilen Gotik Chapelle de Santa Agata bulunuyor. Şapelin karşısında, 1549’da Kralın Katalan temsilcisi için inşa edilen Palau del Lloctinent yani Viceroy’un Sarayı ve son olarak da; beş katlı Mirador de Rei Marti yani Kral Marti’nin Kulesi yer alıyor. Bu meydan, Barselona’nın en eski meydanı.

Catedral de la Santa Cruz y Santa Eulalia: Plaça Del Rei’nin hemen yanında, devasa yapısı ve gotik mimarisi ile gözünüze çarpacak yapı Catedral de la Santa Cruz y Santa Eulalia kısaca Barselona Katedrali. Bu katedral; yapımına 1298’de II. Jaume’nin emriyle başlanan ancak 20. Yy’da tamamlanabilen ayrıca bir Roma tapınağı ve bir Mağribi camisinin temelleri üzerinde inşa edilen bir yapı. Burası Aziz Eulalia’ya adanmış ve mezarı da günümüzde katedralin içerisinde bulunuyor. Efsaneye göre; Aziz Eulalia inancı nedeniyle 4. Yy’da Romalılar tarafından şehir meydanında çırılçıplak bırakılmış ancak bahar ayında beklenmedik bir şekilde yağan kar ile vücudu tamamen kapanmış, bunun üzerine Romalılar, içerisinde bıçakların olduğu bir varile koyup varil içerisinde gezdirerek Aziz Eulalia'yı şehit etmişler. Katedral içerisinde; 1571 yılında gerçekleşen Leponto Savaşı esnasında kullanılan bir gemide yer alan haç’ın bulunduğu Lepanto’nun Chapel of Christ yani Mesih Şapeli, gölgeli bahçeler ve havuz yer alıyor. Burada bulunan ve 14. Yy’dan kalan kemerli yol; Eulalia’nın yanışı ve Roma İmparatoru’nun ona uygulattığı 13 korkunç cezayı temsil eden, 13 beyaz Roma kazından oluşan küçük bir kaz sürüsüne ev sahipliği yapıyor. Kilisenin ahşap oymalı koro sıraları 1430 yılından kalmış ve Joan de Borgonya’nın renkli haneden armalarıyla süslenmiş. Kilisenin altında bulunan Kripta 1327 yılından kalmış ve Barselona’nın ilk koruyucu azizesi Santa Eulalia’nın kaymaktaşı lâhiti bulunuyor. Kilisenin Capella del Santissim Sagrament denilen ve Avrupa’nın koruyucu azizi olan Aziz Benedictus’a adanmış Capella de Sant Benet isminde iki şapeli daha var. Cumartesi akşamları ve Pazar sabahları katedralin önünde, Pazar akşamları ise Placa Sant Jaume Meydanı’nda, geleneksel olarak yapılan Sardana yani Katalan Halk Dansı’nı yapan insanları görebilirsiniz. Bu dans kutsal kabul edilir; bir grup erkek, kadın ve çocuk el ele tutuşup çember oluştururlar ve Cobla adı verilen bir orkestra tarafından çalınan müzik eşliğinde dans ederler. Eğer manzara izlemek isterseniz katedralin kulesine çıkabilirsiniz. Sadece ana salonu görmek isterseniz giriş ücretsiz, koro ziyareti yapmak isterseniz 3 Euro, kuleye çıkmak isterseniz 3 Euro ayrıca koroyu, şapeli, müzeleri, avluyu ve kuleyi görmek isterseniz de kombine bilet 7 Euro.

Ciutadella Park: Picasso Müzesi’nden katedrale geldiğiniz caddeye tekrar çıkın ve geldiğiniz istikamete dümdüz devam edin, 5-10 dakikalık yürüme sonrasında yol sizi direkt olarak şehrin ciğerlerine yani Ciutadella Park’a çıkaracak. Burası; adını 18. Yy’da şehri yöneten büyük hisarlardan almış ve Barselona’yı 13 ay kuşatma altında tutan V. Felipe’nin, 1715-20 yılları arasında yaptırdığı yıldız şeklindeki kalenin bulunduğu alan üzerine kurulmuş. Eski dönemlerden kalan ve günümüzde okul olarak kullanılan valilik binası, şapel ve yine günümüzde Katalan Meclisi’ne ev sahipliği yapan cephanelik burada bulunuyor. İçerisinde; kayıkla dolaşılabilen bir göl, hayvanat bahçesi, Doğa Tarihi Müzesi ve Gaudi’nin öğrenciyken yaptığı fıskiye olan Font Monumental bulunuyor. Hayvanat bahçesinin giriş ücreti 16.5 Euro.

Montjuic Tepesi - Montjuic Kalesi: Parkta yeterince vakit geçirdikten sonra tekrar sahile inin, solunuzda Tarih Müzesi’ni geçtikten sonra az ileride; teleferiğin bağlı olduğu ve önünde onlarca insandan oluşan bir kuyruk olan kuleyi göreceksiniz. Buradaki sıraya girin ve gişeden biletinizi aldıktan sonra teleferiğe binin. Teleferikten ineceğiniz yer Montjuic Tepesi ve bu tepede yer alan Montjuic Kalesi. Bu kale; 18. Yy’dan kalmış ve Bourbon Hanedanı için yapılmış ayrıca Bağımsızlık Savaşı sırasında Fransız birliklerince işgal edildiğinde hapishaneye dönüştürülmüş. Katalan lider Lluis Companys 1940 yılında burada idam edilmiş. İç Savaş’ın sonunda 4000 kadar Katalan milliyetçisi ve Cumhuriyetçi, kaleye ait kalın duvarların önünde uzanan Fossar de La Pedrera’da kurşuna dizilmiş. Günümüzde; Barış Merkezi’nin yer aldığı, muhteşem şehir manzarasına sahip, 210 metre yükseklikte olan bir kale. Teleferiğin bilet ücreti gidiş-dönüş 12 Euro ancak siz sadece tek yön bilet alın çünkü tepede ve tepenin altında gezmeniz gereken birçok nokta var. Buraya ayrıca; Parar-lel metro durağının yanından kalkan füniküler ile, şehir içi otobüs ile ya da Espana Meydanı’nda bulunan merdivenleri çıktıktan sonra tırmanarak da ulaşabilirsiniz.

Joan Miro Foundation: Tepeden kıvrılarak aşağı inen caddeleri, sağınızda sahil kalacak şekilde yani tepenin soluna doğru takip edin, aşağıya inen bu caddelerden Av. Miramar caddesi üzerinde göreceğiniz müze Joan Miro Foundation. Bu müze; 1975 yılında kurulmuş ve ünlü Katalan sanatçı Joan Miro’nun hayatı boyunca yaptığı harika eserlere ev sahipliği yapıyor. Müzenin içerisinde; 240 resim, 175 heykel, yaklaşık 8000 çizim, dokuz duvar kilimi, dört seramik çini ve birçok grafik çalışması bulunuyor. Müze bunların haricinde; geçici sergilere, film gösterimlerine, konferanslara ve çocuk tiyatrolarına da sahne oluyor. Dilerseniz müze bileti almadan da girebileceğiniz terasında bulunan kafe-restoranda oturup, şehir manzarasını seyredebilirsiniz. Geçici sergi ile birlikte giriş ücretleri; yetişkinler için 11 Euro ve öğrenciler için 7 Euro.

Poble Espanyol: Joan Miro Müzesi’ni gezdikten sonra Av. Miramar caddesini hiç sapmadan dümdüz en aşağıya kadar takip edin, cadde kıvrıldıktan sonra zaten bilet gişesini, giriş kapısını ve tabelasını göreceğiniz Poble Espanyol’a geleceksiniz. Burası; İspanyol Köyü anlamına gelen ve 1929 Evrensel Sergisi’nde, İspanya’nın mimari zenginliğini yansıtmak amacıyla 13 ayda yapılan ve 6 ay kalması planlanan ancak gördüğü ilgi nedeniyle yıkılmasından vazgeçilen minyatür bir köy. Burası aslında; İspanya geneline ait 117 ünlü ve özel binanın kopyaları ile, önemli caddelerin küçük ölçekli replikalarıyla oluşturulmuş. Ana meydanında kafeler ve restoranlar bulunuyor, çevre sokaklar ve ara yollarda ise oyma, dokuma, çömlek işi ve diğer el sanatlarıyla uğraşılan atölyeler yer alıyor. Burada bulunan cam atölyesinde canlı canlı cam biblo üretimini seyredebilirsiniz. Dilerseniz yörenin zanaatkarları tarafından elle yapılmış cam ve seramik işleri ile, Toledo kakmaları ve Katalan işi bez sandaletlerden satın alabilirsiniz. Mini şehrin üst tarafında bir kilise ve manzara terasları yer alıyor ayrıca ana giriş binası da günümüzde bir gece kulübü haline getirilmiş. Giriş ücretleri; yetişkinler için 10.80 Euro, audio guide almak isterseniz 13.50 Euro.

Museu Nacional d’Art de Catalunya: Burayı gezdikten sonra, köyün de üzerinde bulunduğu cadde olan Av. De Francesc Ferrer i Guardia caddesinden, köy sağınızda kalacak şekilde dümdüz devam edin. 5-10 dakikalık yürüme sonrasında karşınıza bir çeşme çıkacak, bu çeşmenin sağında tepeye hakim bir konumda göreceğiniz devasa yapı Museu Nacional d’Art de Catalunya yani Katalan Ulusal Sanat Müzesi ve kısaca MNAC. Bu müze aslında bir saray binası olan Palau Nacional’de yer alıyor ve içerisinde; çoğu Katalan Pireneleri’ndeki kiliselerden getirtilen ve 12. Yy’dan kalan freskler olmak üzere, dünyanın en büyük Romanesk koleksiyonu sergileniyor. Bunların haricinde ise; fotoğrafçılığın doğuşundan günümüze kadar ki evrelerini konu alan bir sergi ayrıca M.Ö 6. Yy’dan günümüze kadar gelen madeni para, madalyon ve kâğıt koleksiyonu bulunuyor. Müze; kafe, bar, hediyelik eşya dükkânı, sanat kütüphanesi ve Oleum adında, muhteşem bir şehir manzarası sunan restorana sahip. Barselona’nın en çok gelir getiren ve dünyaca ünlü olan sanat müzesi. Giriş ücretleri; yetişkinler için 8.5 Euro ve öğrenciler için 6.5 Euro.

Plaça De Espana: MNAC’in hemen karşısında bulunan meydan; Barselona meydanlarının 2 numarası diyebileceğimiz Plaça De Espana yani İspanya Meydanı. Bu meydan; 1929 Uluslararası Fuarı için giriş kapısı olarak tasarlanmış ayrıca ortasında Gaudi’nin sağ kolu olan Josep Maria Jujol tarafından tasarlanan ve İspanya’nın üç büyük nehrini temsil eden bir anıt bulunuyor. Bir dönem halka açık idamlar bu meydan da gerçekleşmiş. Meydanın hemen yan tarafında bulunan boğa güreşi arenası Richard Rogers tarafından Las Arenas adında alışveriş merkezine dönüştürülmüş. MNAC önünde, Ramon Raventos’un Venedik San Marco Meydanı’ndaki Campanile’yi örnek alarak tuğladan yaptığı 47 metrelik iki adet çan kulesi bulunuyor. Şehrin en hareketli bölgelerinden birisi ayrıca tüm ulaşım araçlarının ve havaalanı servislerinin de hareket noktası ya da durağı. Arenada en son 9 Haziran 1977’de boğa güreşi yapıldıktan sonra Katalunya’da boğa güreşi yasaklanmış ve arena 2011’de 6 katlı modern bir alışveriş merkezi olarak hizmete açılmış. İçerisinde bir alışveriş merkezinden beklediğiniz her şeyi bulabilirsiniz.

Passeig de Graccia: Espana Meydanı’nın ana caddesi olan Gran Via Les Corts Catalanes caddesinden, MNAC sağınızda kalacak şekilde dümdüz devam edin, 10-15 dakika yürüdükten sonra başlangıç noktanız olan Catalunya Meydanı’na çıkacaksınız. Meydana geldiğinizde göbeğin solunda kalan cadde Passeig de Graccia. Bu cadde şehrin can damarı ve ‘Katalonya’nın Şanzelize’si’ olarak biliniyor. Dünyaca ünlü firmalara ait mağazalar, restoranlar, kafeler, dükkânlar, tarihi yapılar ve ayrıca birçok turistik nokta bulunuyor. Türkiye Büyükelçiliği de bu cadde üzerinde yer alıyor. İspanya’nın en pahalı caddesi olma ünvanına sahip. Mutlaka birkaç tur atmalısınız.

Casa Batllo: Katalunya Meydanı arkanızda kalacak şekilde birkaç yüz metre Passeig de Graccia’da yürümeye devam edin, hemen solunuzda ve 43 numarada bulunan, rengarenk görüntüsünden ve önündeki uzun insan kuyruğundan tanıyacağınız binanın adı Casa Batllo. Bu bina; 1906 yılında sanayici Josep Batllo i Casanovas’ın siparişi üzerine, ünlü Katalan Mimar Gaudi tarafından yapılmış ve 2005 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Ön cephenin üst kısmında; çatıyı kaplayan ve bir sürüngenin sırtını andıran dik, dar ve renkli formda bir Ejderha sırtı bulunuyor ayrıca balkonlarında bulunan sütunlar sebebiyle Kemikler Evi olarak da adlandırılıyor. Ön bölümünde; Passeig de Gracia’ya bakan vitraylı pencereleri olan bir çizim odası, Gaudi tarzını yansıtan en önemli detay diyebileceğimiz mozaik masalsı bacalar, arka bölümünde ise; teras, yemek odası, şömine odası ve çatı katı bulunuyor. Casa Batllo’nun olduğu blokta; ünlü Casa Ametller ve Casa Lleo Morera yapılarını da görebilirsiniz. Bu bina şehrin en sıra dışı yapılarından birisi. Kapıda inanılmaz bir kuyruk oluyor, eğer sırada beklemek istemiyorsanız rezervasyon yaptırın ve size verilen saatte orada olun, direkt girin. Giriş ücretleri; yetişkinler için 21.5 Euro ve öğrenciler için 18.5 Euro.

Casa Mila (La Pedrera): Casa Batllo’yu gördükten sonra, aynı caddeden Casa Batllo solunuzda kalacak şekilde yolunuza devam edin, birkaç yüz metre ileride hemen sağınızda kalacak olan ve mutlaka tanıyacağınız diğer bir Gaudi eseri Casa Mila ya da diğer adıyla La Pedrera’yı göreceksiniz. Bu yapı; ünlü Katalan Mimar Antoni Gaudi tarafından, 1906-1970 yılları arasında, gerçek bir sanat tutkunu ve başarılı bir politikacı olan Pere Mila için yapılmış. Pele Mila; Amerika'daki sömürgelerde para kazandıktan sonra memleketine geri dönüp yerleşen zenginlerden birisi olan (bu şekilde zengin olup memleketine dönenlere Indiano deniliyor) José Guardiola'nın dul karısı Roser Segimon i Artells ile evlenmiş, bu evliliğin şerefine de bu binayı inşa ettirmiş. Bina iki tane avluya sahip, böylece her bölümü güneş ışığından faydalanıyor. Tamamen doğal taşlardan inşa edildiği için özel bir rengi yok ayrıca Gaudi binanın dalgalı dış cephesini Montserrat Dağı’ndan esinlenerek yapmış. Evin kendisi de aşınmış mağara evlere benziyor, bu yüzden de La Pedrera yani taş ocağı ismi takılmış. Binanın içerisinde; çizimlerin, fotoğrafların ve maketlerin bulunduğu Gaudi’ye adanmış bir müze, Caixa de Catalunya Galerisi ve dönem mobilyaları ile dekore edilmiş olan Modernista El Pisde La Pedrera ayrıca 19. Yy’ın sonlarına ait Barselona burjuva daireleri gibi özel konutlar yer alıyor. Çatısında alışılmışın dışında bir tasarıma sahip olan bacalar göreceksiniz. Terasında harika bir şehir manzarası sunuyor ayrıca Unesco tarafından koruma altına alınmış. İstediğiniz gün ve istediğiniz saatte sıra beklemeden içeriye girmenizi sağlayan biletler 27 Euro, gün içerisinde kapıdaki onlarca insanın oluşturduğu kuyruğa dahil olarak içeriye gireceğiniz bilet 20.50 Euro, hem gündüz hem de gece 2 kez sıra beklemeden içeriye girmenizi sağlayan bilet 37.50 Euro ve birçok ekstra sürpriz sunan gece bileti ise 34 Euro.

    Bu noktalardan sonra şehir merkezine uzak mesafede olan ve toplu taşıma kullanarak ulaşım sağlamanız gereken ancak her ne şekilde olursa olsun mutlaka görmeniz gereken noktaları anlatacak olursak;

La Sagrada Familia: İlk durağınız şüphesiz Barselona şehrinin simgesi olan, tüm Barselona fotoğraflarında veya kartpostallarında göreceğiniz, ‘bitmeyen’ kilise La Sagrada Familia. Bu kilisenin yapımına 1882 yılında Mimar Francesco del Villar tarafından başlanmış ancak mimarın, kiliseyi yaptıran vakfın yöneticileri ile anlaşmazlığa düşmesi sonucunda görevinden ayrılması üzerine, 1883 yılında Mimar Gaudi tarafından devam edilmiş. Gaudi’nin 40 yıl boyunca hayatını adadığı ve yaşamının son 14 yılını şantiyesinde yaşayarak tamamladığı bir kilise. Üç cephesi; doğum, ölüm ve Hz. İsa’nın yeniden canlanışını temsil eden taştan bir İncil olarak tasarlanmış. Kubbe ve kule ise; 12 havariyi, 4 Evanjeliği ayrıca Hz. Meryem ve Hz. İsa’yı temsil eden 18 ayrı mozaik şeklinde inşa edilmiş. 1926’da Gaudi’nin ölmesi ve 1936 yılında iç savaş çıkması nedeniyle yapımı 20 yıllık duraklama sürecine girmiş ve Devrimciler tarafından hasar verilmiş. İçerisinde bulunan mahzen mezarda; dekoratif malzemeler ve genel olarak maketler, fotoğraflar, planlar, görsel ve orijinal taslaklar ile katedralin geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki halini gösteren belgelerin yer aldığı bir müze bulunuyor. Gaudi’nin en büyük eseri ve dünyada eşi benzeri yok ayrıca ne zaman biteceğini merak ediyorsanız; 2030 yılında bitirilmesi planlanıyor. Bu kilisenin giriş bölümünde; Josep Maria Subirachs tarafından 1980’lerin sonunda tamamlanan ve cephesindeki figürler nedeniyle keskin ve ürkütücü bir görüntüye sahip olan, Hz. İsa’nın çarmıha gerilişini ve çilesini temsil eden Büyük Çile Kapısı yer alıyor. 1904 yılında tamamlanan İsa’nın Doğum Cephesi’nde; inanç, umut ve dinsel sevgiyi temsil eden üç taç kapı ayrıca Hz İsa’nın doğumuna ve çocukluğuna ilişkin sahneler ile cemaati temsil eden güvercinler gibi simgeler var. Kaplumbağa figürlerinin üzerinde yükselen iki ana sütunda ve taş blokta; 100den fazla hayvan ve bitki figürü, Gaudi’nin gömüldüğü Kripta Bölümü’nde; kilisenin tarihini ve bu iki mimarın çalışmalarını konu alan bir müze, Çan Kuleler Bölümü’nde; Venedik Mozaikleri, şehir manzarasını izleyebileceğiniz çan kuleleri ve her biri 370 basamaktan oluşan sarmal taş merdivenler bulunuyor. Giriş için normal bilet 15 Euro, audio guide almak ya da rehberli turlara katılmak isterseniz 19.5 Euro. Kapıda senenin her döneminde çok uzun kuyruklar oluyor ama gözünüz korkmasın çünkü sıra çabuk eriyor, ben girdiğimde önümde en az 70-80 kişi vardı ama yarım saatte eridi. Buraya ulaşımı; metro ile Sagrada Familia durağında inerek sağlayabilirsiniz.

Park Güell: Barselona’nın olmazsa olmazlarından bir diğeri yine Gaudi şaheserlerinden birisi olan Park Güell. Burası; 1910-1924 yılları arasında, ünlü Katalan sanayici Eusebio Güell’in soyluluk göstergesi olarak, şehrin hakim tepesinde adını taşıyan özel bir site yapılmasını istemesi üzerine ünlü mimar Gaudi tarafından inşa edilmiş. İlk projede ortak bahçeleri bulunan 60 evden oluşan bir site olması planlanmış ancak evlerin sadece 2 tanesi bitirilebilmiş. 1984’te UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alınmış ayrıca içerisinde; seramiklerin parçalanıp daha sonra mozaik dokular oluşturacak şekilde yeniden bir araya getirilmesi ile tasarlanan Trencadis Seramikleri, yılanı andıran bir bank, peri masallarını canlandıran pavillionlar, Gotik kemerler ve bir pazaryeri olarak tasarlanan sütunlu Sala Hipostila ayrıca Gaudi’nin çalışma arkadaşlarından Francesc Berenguer tarafından tasarlanan ve Gaudi’nin 1906-1926 arasında yaşadığı, günümüzde ise Gaudi Müzesi olarak hizmet eden bir ev bulunuyor. Bu evin içerisinde ise; Gaudi’nin başka projeler için tasarladığı bazı mobilyalar ile mimarın kendi tasarımı olan mobilyaları görebilirsiniz. Park alanından muhteşem bir deniz manzarası seyredebilir ayrıca ağaçlık alanda da doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz. Girdiğiniz zaman çıkmak istemeyeceğiniz masalsı bir park. Giriş ücreti 7 Euro. Buraya; dilerseniz Lesseps metro durağında indikten sonra yaklaşık 500 metre yürüyerek dilerseniz de 24, 74, 92, 116 numaralı otobüsler ile ulaşabilirsiniz. Özellikle 24 numaralı otobüs; Plaça de Catalunya, Passeig de Gracia veya c/Gran de Gracia’dan kalkıyor ve yolcuları parkın doğu tarafındaki kapının önünde bırakıyor.

Nou Camp: Barselona şehrinden; Barselona denilince ilk akla gelen, Barselona Futbol Kulübü’ne ait stadyum olan Nou Camp’ı görmeden dönmeniz düşünülemez. Bu stadyum; 1957 yılında Francesc Mitjans’ın tasarımına uygun olarak inşa edilmiş ve 1981-1998 yılları arasında da yenileme çalışması yapılmış. 98.722 seyirci kapasitesine sahip ve içerisinde bulunan müzede; kulübe ait kupalar, madalyalar ve fotoğraflar sergileniyor ayrıca hediyelik eşya mağazası da bulunuyor. Bunların haricinde takımın unutulmayan maçlarına ait görsel ve işitsel şovları izleyebileceğiniz interaktif bir salon bulunuyor. Gezi sırasında ise; müze, misafir soyunma odası, duşlar, koridorlar, saha çıkış tüneli, basın tribünü, kapalı tribün ve oyuncuların maçtan önce dua ettikleri mini bir şapeli geziyorsunuz. Dilerseniz 12 Euro karşılığında futbolcu maketleri ile fotomontaj fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Sahanın çim bölümüne geçişe izin verilmiyor ancak yedek kulübesinin olduğu sınıra geçip çimlere dokunabiliyorsunuz. Giriş ücretleri; yetişkinler için 23 Euro, öğrenciler için 17 Euro ve audio guide 5 Euro. Bu futbol mabedine; Maria Cristina ya da Collblanc metro duraklarında inerek ulaşabilirsiniz. Barcelona futbol takımına ait ürün satın almak isterseniz stadyumun altında bulunan Barcelona Store’a uğrayabilirsiniz. Maç formalarının ücretleri ise 85 Euro.

Tibidabo Tepesi: Sıradaki durağınız; Barselona’nın bana göre en önemli ve en görülesi, otoritelerce de mutlaka ziyaret edilmesi önerilen, Barselona şehrinin o ünlü düzgün yapılaşmasına birebir şahit olacağınız Tibidabo Tepesi. Bu tepe; adını İncil’de geçen ve şeytanın İsa’ya kendi tarafına geçmesi şartıyla tüm dünyayı sunmasının anlatıldığı ayetten alıyor. Şeytanın İsa’ya dünyayı sunduğu yer olarak kabul ediliyor ve Türkçe ‘sana sunuyorum’ anlamına geliyor. Şehirden 512 metre yükseklikte ve şehrin en yüksek yeri olan Collserola Bölgesi’nde yer alıyor. Bünyesinde bulunan Parc d’Atraccions adında ki ünlü lunapark; 1908 yılında açılmış, yerden yüksekliği 445 metre ve 20. Yy. başlarından kalan oyuncaklar ile kaplı-kukla gösterileri yapılıyor. Dilerseniz bu lunaparkta bulunan kafeler ve restoranlarda vakit geçirebilirsiniz. Tepe de bulunan Torre de Collserola isimli Telekomünikasyon Kulesi; 288 metre uzunluğuna sahip, camla kaplı asansör ile çıkılıyor ve yerden yüksekliğiniz toplamda 560 metreye ulaşıyor. Kısaca şehrin en yüksek noktasına çıkıyorsunuz ve muhteşem bir manzara seyrediyorsunuz. Yine tepede bulunan Temple Expiatori del Sagrat Cor adındaki Katolik Kilisesi; 1911 yılında inşa edilmiş, şehrin hemen hemen her yerinden görünüyor ve kulesinden güzel bir manzara seyretme imkânı sunuyor. Tibidabo Tepesi yaz mevsiminde bile rüzgârdan dolayı buz gibi oluyor, haberiniz olsun. Lunaparkta göreceğiniz maket uçak; Barselona-Madrid seferini yapan ilk uçağın replikası. Lunaparkın sınırsız bileti 28.5 Euro, Tv Kulesi’nin bileti 5.5 Euro ve kilisenin kulesi ise 2.5 Euro. Buraya ulaşabilmek için; önce 7 numaralı metro hattına biniyorsunuz ve Tibidabo Durağı’nda iniyorsunuz, daha sonra yolun karşısına geçip yukarıya doğru biraz tırmanıyorsunuz, yolun başında bulunan duraktan mavi renkli tramvaya ya da 196 numaralı şehir içi otobüse biniyorsunuz, daha sonra tramvayın son durağında inerek burada bulunan fünikülere biniyorsunuz ve tam olarak tepenin göbeğinde iniyorsunuz. Mavi tramvay turistik bir araç olduğu için bileti 5.5 Euro, sonrasında bineceğiniz füniküler ise gidiş-dönüş 7.70 Euro ayrıca 196 numaralı otobüs 2 Euro. Buraya ulaşım için diğer alternatifiniz; Plaça Catalunya Meydanı’nda, Caja Madrid Bankası’nın köşesinde bulunan otobüs durağından, T2A numaralı turistik otobüs olan Tibibus’a binmek. Bileti 2.5 Euro.

   

Pavellons Güell: Barselona’da vaktiniz varsa görmeden geçmemeniz gereken bir diğer önemli nokta ise, yine Gaudi’nin muhteşem eserlerinden birisi olan Pavellons Güell. Burası; Antonio Gaudi tarafından, 1884-1887 yılları arasında zengin Katalan sanayici Eusebi Güell ve ailesi için inşa edilmiş ayrıca Gaudi binanın yapımında son derece ilginç tuğlalar ve fayanslar kullanmış. Rehberli turlarda; Gaudi’nin, Herkül’ün canavarı öldürmesi hikâyesinden esinlenerek yaptığı canavarlı kapıyı, bu komplekse ait arazileri ve günümüzde üniversitenin tarihsel mimari bölümü tarafından kullanılan ahırları görebiliyorsunuz. Burası aslında bir yazlık ikâmet yeri. Buraya ulaşımı Palau Reial metro durağında inerek sağlayabilirsiniz ve giriş ücreti 6 Euro.

Torre Agbar: Son olarak Barselona’da görebileceğiniz bir diğer yapı ise Torre Agbar. Burası; Fransız Mimar Jean Nouvel ve İspanyol firması B720 Arquitectos ‘un ortaklığı ile inşa edilmiş ve adını ise sahipleri olan Agbar Group’dan almış. İçerisinde; 30.000 tane ofis, 3.210 tane tesis, 8.132 hizmet kısmı, bir oditoryum ve 9. 132 metre karelik park alanı bulunuyor. Kulenin yüksekliği 144 metre ve oval şekli ile Montserrat Dağı’na benzetilmiş. Dış yüzeyi onlarca farklı renkte yapıldığı için, her açılardan farklı renkte bir görüntü sergiliyor. Geceleri yapılan ışık gösterisini kesinlikle kaçırmamanız gerek. Şehrin modern simgelerinden birisi haline gelmiş olan, 33 katlı bir gökdelen. Dilerseniz bu gökdelenin en üst katlarından birinde bulunan gözlem noktasına çıkarak şehir manzarasını seyredebilirsiniz. Buraya Glories metro durağında inerek ulaşabilirsiniz.

Gezilebilecek Yakın Şehirler: Salvador Dali Müzesi ile ün salmış olan Figueres; dilerseniz Sants Tren Garı’ndan bileti 15 Euro olan trene binerek dilerseniz de Barcelona North Otobüs Terminali’nden bileti 18 Euro olan otobüsler ile gidebilirsiniz. Bu şehir Barselona’ya 110 km uzaklıkta yer alıyor ve müzenin giriş ücreti 12 Euro. Renkli evleri ile ün salan Girona; dilerseniz Sants Tren Garı’ndan bileti 10 Euro olan trene binerek, dilerseniz de Barcelona North Otobüs Terminali’nden bileti 12.5 Euro olan otobüsler ile gidebilirsiniz. Burası Barselona’ya 90 km uzaklıkta yer alıyor ve dar sokakları ile tam bir Ortaçağ şehri. Vergisiz alışveriş imkânı ile ün salan Andorra; Barcelona North Otobüs Terminali’nden bilet ücreti 28 Euro olan otobüsler ile gidebilirsiniz. Bu şehir Barselona’ya 210 km uzaklıkta yer alıyor ve muhteşem doğası ile dünyanın en küçük ülkelerinden birisi. Son olarak eğlence sektöründe ki namını mutlaka duymuş olduğunuz Ibiza Adası. Adaya ulaşım sağlamak için 2 seçeneğiniz var, birincisi Ryanair ve Iberia gibi low cost firmalar ile havayolu ulaşımı diğeri ise limandan bineceğiniz feribotlar. Barselona-Ibiza arası feribot ile yaklaşık 3 saat sürüyor, biletleri dilerseniz limanda bulunan gişelerden dilerseniz de Directferries adresinden alabiliyorsunuz.

Barselona Hakkında Faydalı Bilgiler;

Barcelona Card: Barselona’da eğer çok fazla müze gezecekseniz ve toplu taşıma kullanacaksanız mutlaka BCN Card alın çünkü müzeler çok pahalı. Kart alarak hem müzelere ücretsiz ya da indirimli girersiniz, hem de dilediğiniz gibi ulaşım araçlarını ücretsiz kullanırsınız. 3 günlük kartlar 45 Euro, 4 günlük kartlar 55 Euro ve 5 günlük kartlar ise 60 Euro. Bu kart ile ayrıca turistik noktalarda bulunan bilet sıralarını beklemeden direkt giriş yapabiliyorsunuz, şehir turlarına ücretsiz katılabiliyorsunuz. Bunların haricinde ise; anlaşmalı tapas barlardan, eğlence mekânlarından ve restoranlardan indirim alıyorsunuz.

1- Barselona’da geçen bir filmi izlemeden ve Gaudi’nin kim olduğunu öğrenmeden Barselona’ya gitmeyin. 

2- Barselona toplu taşıma kullanmadan tamamını gezemeyeceğiniz büyüklükte bir şehir o yüzden şehir merkezinde kalan noktaları yürüyerek gezdikten sonra toplu taşıma kullanarak şehir merkezi dışında olan noktaları gezin. Toplu taşıma kullanmak isterseniz; 1. bölgede geçerli olan tek yön bilet 1.40 Euro ve 10 kullanımlık biletler 7.85 Euro. 24 saat geçerli sınırsız biletler ise 5.90 Euro. Tek kullanımlık biletler 75 dakika geçerli, aklınızda bulunsun.

3- Barselona genel anlamda pahalı bir şehir o yüzden hesabınızı iyi yapın. Özellikle yeme-içme ve konaklamada en uygun seçenekleri tercih edin.

4- Barselona’nın şebeke suyu içilebilir durumda o yüzden para verip de su satın almayın, herhangi bir musluktan doldurup içebilirsiniz. Şişe su almak isterseniz küçük su ücreti 3 Euro ancak Barselona marketlerinde genellikle aqua water denilen gazlı sular satılıyor almadan önce mutlaka gazlı olup olmadığına bakın.

5- Çantanızı bırakmak isterseniz; Barselona Sants Tren Garı’nda küçük dolap günlük 3 Euro, büyük dolap günlük 5 Euro. Barselona North Otobüs Terminali’nde küçük dolap günlük 3.5 Euro, büyük dolap günlük 5.40 Euro. El Prat Havaalanı hem Terminal 1’de hem de Terminal 2’de; 0-2 saat arası 6 Euro, 2-24 saat arası 10 Euro. Catalunya Meydanı Carrer d’Estruc sokağında bulunan luggage’da küçük dolap günlük 6.5 Euro, büyük dolap günlük 12 Euro.

6- Mutlaka en az 1 gün bisiklet ya da Scooter kiralayarak gezin, bisiklet kiraları günlük 10 Euro.

7- Eğer denk gelirse kesinlikle Nou Camp’da Barselona’nın maçını izleyin, maç biletlerini stadyumda bulunan bilet gişelerinden ya da tamamen Türkçe olan Popevent adresinden alabilirsiniz. Biletler 40 Euro’dan başlıyor.

8- Dışarıda sabahlamayı düşünüyorsanız; havaalanı, tren garı ve otobüs terminali gayet müsait.   

9- Barselona’da tren garında, havaalanında, müzelerde ve meydanlarda wi-fi var.

10- Bilet alacağınız yerlerde öğrenci indirimi istemeyi unutmayın İsic kartınız yanınızda olsun yoksa Türkiye öğrenci kimliğinizi kullanın. Hangi ülkede okuduğunuzu sorarlarsa herhangi bir Avrupa ülkesini söyleyin zira AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarının öğrencilerini öğrenciden saymayabiliyorlar.

11- Ucuz Market ararsanız; Dia, Supersol, Mecadona, Aldi Market ve Lidl Market’i bulmanız gerekiyor. Bunların dışında; başta La Rambla caddesi olmak üzere çoğu yerde Carrefour ve yerel marketler bulabilirsiniz.

12- Kahvaltı için Subway’den büyük boy sandviç yaptırın, ikiye böldürün yarısını sabah yarısını öğlen yiyin ki iki öğünü de aradan çıkarmış olun. Isic kartınızı gösterin ve öğrenci indirimi isteyin. Catalunya Meydanı’nda bir şubesini görebilirsiniz.

*Barselona’da kaç gün kalınmalıdır diye sorarsanız; kesinlikle en az 4 tam gününüzü ayırmanız gerekir. Ben 5 gün kaldım, sabahın 7’sinden gece yarılarına kadar gezdim ama ona rağmen aceleye geldi. Sindirerek gezmek istiyorsanız bir hafta ideal.

Yorumlar