Alexandraupolis (Dedeağaç)

 

‘Aşık olmadığınız biriyle asla seyahate çıkmayın.’ Ernest Hemingway

ALEXANDROUPOLİS (DEDEAĞAÇ) GEZİ REHBERİ;

Ulaşım: Türkiye’den Dedeağaç’a eğer özel aracınızla gitmeyecekseniz en kolay ulaşım elbette otobüs kullanmak. Dedeağaç şehri İpsala gümrük kapısına 40 km mesafede yer alıyor. Eğer İstanbul’dan gidecekseniz Bayrampaşa Otogar’dan; Metro Turizm, Ulusoy Turizm ve Kâmil Koç firmalarından bilet alabilirsiniz. Yolculuk yaklaşık 5 saat sürüyor ancak bu gümrüğün yoğunluğuna göre değişebiliyor, bilet fiyatları ise tek yön ortalama 65-70 TL arası. Benim tavsiyem Kâmil Koç firmasını kullanmanızdır, 10.00 ve akşam 22.00’da olmak üzere iki seferi var, otobüsleri konforlu personeli ise kibar ve güler yüzlü. Otobüs sizi Dedeağaç’ta şehir merkezinde, firma yazıhanelerinin olduğu yerde bırakıyor. Dedeağaç zaten küçük bir yer ve otobüsten indiğiniz yer de şehrin merkezi, istediğiniz her yere yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Bu şehirde toplu taşıma kullanmanıza gerek yok zaten çok yaygın bir toplu taşıma ağı da bulunmuyor, kısacası bir ucundan diğer ucuna maksimum yarım saatte yürünebilecek bu şehri yürüyerek gezmelisiniz. Türkiye’ye döneceğiniz zaman otobüsler yolcularını; limanın yanında ki otoparkın karşısında bulunan boş alandan alıyor. Eğer Dedeağaç’a özel aracınız ile gitmeyi planlıyorsanız detayları Özel Araç İle Yurtdışı bölümünden okuyabilirsiniz.

           

Konaklama: Dedeağaç nam-ı diğer Alexandroupolis eğer sadece gezmek için gitmişseniz konaklama gerektirmeyecek kadar küçük bir şehir ancak seyahat amacınız deniz turizmi ise günlerce konaklayabilirsiniz. Hafta sonu şehirde 2 gün takılmak ve otelde kalmak istiyorum derseniz Booking’den otellere ve gecelik fiyatlarına bakabilirsiniz. Şehre uzak ve denize sıfır olan 5 yıldızlı otel de var, şehir içinde pansiyon da var, sahil kesiminde 3 yıldızlı otel de var. Eğer bana sorarsanız şehir içi tavsiyem Astir Egnatia Otel ve Alexander Beach Otel, bunların öyle 5 yıldızlı olduğuna bakmayın erken rezervasyon yaparsanız gecelik 40-50 Euro gibi bir ücrete konaklayabilirsiniz. Benim sizler için asıl tavsiyem şehir merkezine gayet yakın olan Greek Camping Alexandroupoli. Burası deniz kenarında bir kamp alanı; isterseniz kendi çadırınızı kuruyorsunuz, isterseniz çadır kiralıyorsunuz, isterseniz karavanınızla giriyorsunuz isterseniz de uyku tulumunuzla yatıyorsunuz. Kendine ait hatırı sayılır uzunlukta plajı, kafeleri, barı, mutfağı, banyosu ve tuvaleti var, eğer denize girecekseniz ve uygun bütçeli bir yer arıyorsanız gitmeniz gereken adres kesinlikle burası. Karavanla girişin, çadırla girişin ve içeriden çadır kiralamanın fiyatları farklı ancak uygun miktarlar olduğundan emin olabilirsiniz.

Yeme-İçme: Yemek kültürünün bizimkinden farkı yok diyebilirim, yemekler neredeyse bizim yemeklerimizin aynısı sadece isimleri değişik. Dedeağaç’ta mutlaka yemeniz gereken şey taze balıktır ve gerçekten tazedir. Feneri geçtikten sonra sahil boyu restoranları göreceksiniz, kafanıza yatan herhangi birine oturun hatta hava güzelse deniz kenarı masalara oturun ki içeriye tıkılmayın. Balık, salata, meze, tatlı, içecek, üstüne çay ve Türk kahvesi hepsi ortalama 15-20 Euro arası. Dimokratias Caddesi’nin ara sokaklarına girdiğinizde birçok küçük esnaf lokantası göreceksiniz, yabana atmayın çok lezzetli sulu yemek yapıyorlar, deneyin derim. 

           

Gece Hayatı: Dedeağaç gündüzleri hayalet şehir gibi oluyor, yollarda sokaklarda kimseyi görmezsiniz ama güneş battığı anda da sokaklarda adım atacak yer bulamazsınız, mekânlar ağzına kadar dolar. Mekânlar dolana kadar fenerin olduğu caddede yürüyüş yapın, geleni geçeni izleyin. Saat 21.00’dan sonra fenerin karşısında ki ara sokaklar ve cadde üzerinde olan istediğiniz mekâna girebilirsiniz,  fiyatlar hem ucuz hem de damsız girilmez kuralı yok. 

           

Alışveriş: Kendi çocuğunuza ya da herhangi bir yakınıza hediye alacaksanız Dedeağaç’ın Türkiye’den girişine yakın bir konumda olan Jumbo’yu bulun, oyuncaklar bedavadan biraz pahalı. Oyuncak haricinde ki alışverişleriniz için şehir merkezinde bulunan Dimokratias Caddesi’ni değerlendirebilirsiniz.

Dedeağaç Gezilecek Yerler;

  Dedeağaç; adı çok duyulmadığı için veya küçük bir şehir olduğu için yabana atılamaz. Eğer yaz mevsiminde iseniz Türkiye standartlarında mavi bayraklı tertemiz denizinde tatil yapabileceğiniz, gece hayatı gayet hareketli, çok fazla festival ve etkinlik düzenlenen, yeme içme olayında diğer Yunan şehirlerinden çok çok ileri olan kısaca arayıp da bulamayacağınız hiçbir şeyin olmadığı bir Yunan şehri. Tarihini ve efsaneleri internetten detaylıca okuyabilirsiniz.

           

Dimitriou Karaoli Caddesi ve Faros: Dedeağaç’ta kültürel anlamda çok fazla gezilecek yer olmadığı için illa ki bir rota belirlemeniz gerekmiyor, şehir merkezinin küçük olmasından dolayı zaten gün içerisinde şehrin her yerini gezebileceksiniz. Eğer benim yaptığım gibi yapmak isterseniz otobüsten indiğiniz cadde Dimitriou Karaoli Caddesi yani sahil yolu diğer bir tabir ile kordon boyundan başlayabilirsiniz. Burada göreceğiniz ilk nokta şehrin en bilindik yeri olan; 1880 yılında Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılan Faros yani Deniz Feneri. Şehrin asıl olayı bu deniz fenerinin etrafında yaşanıyor. Fenerin olduğu sahilde bir de lunapark var, dilerseniz vakit geçirebilirsiniz.

           

*Bu caddeden devam ettiğiniz zaman solunuzda bir park kalacak, isterseniz parkta oturup denizi seyredebilirsiniz ki ben yaptım çok huzurlu bir ortamı var, kesinlikle tavsiye ederim.

*Parkı geçtikten sonra caddenin sağ tarafında restoranları, sol tarafında ise denize nazır masalarını göreceksiniz. Gezerken birini gözünüze kestirin akşam yemeğe gelirsiniz.

Egnatia Park: Caddenin sağa kıvrıldığı yere geldiğinizde solunuzda Astir Egnatia Otel ve otelin plajını göreceksiniz. Oteli solunuza aldığınızda ise hemen karşısında Egnatia Park’ı göreceksiniz. Parkın içinde güzel bir kafe var, parkın havası da çok hoş oturup soluklanın, parkta spor yapanları falan izlersiniz.

Dedeağaç Kilisesi: Aynı caddenin bittiği nokta da karşınızda bir petrol göreceksiniz. Petrolün yanındaki sokaktan girdiğinizde ise Dedeağaç’ın kilisesini bulacaksınız. İsterseniz içeri girebilir isterseniz de dışarıdan fotoğraflarını çekebilirsiniz. Kilise hakkında pek fazla bilgiye ulaşamadım ne internette ne de kilise girişinde herhangi bir bilgiye yer verilmemiş ancak siz merak ederseniz kilise görevlilerinden bilgi alabilirsiniz.

                

Dimokratias Caddesi: Kiliseyi gördüyseniz geri dönün ve geldiğiniz caddeye paralel olan diğer caddeye girin, geldiğiniz istikamete doğru devam edin. Yani sahil yolunun paralelinde ki caddeden yine fener istikametine doğru gideceksiniz. Caddeyi takip ettiğinizde Dedeağaç’ın ünlü alışveriş caddesi; mağazaların olduğu, kafe ve barların sıralandığı, bankaların olduğu Dimokratias Caddesi’ne, kısaca şehrin can damarına geleceksiniz. Burada ki kafelerde oturun, dinlenin ve bol bol Frappe için. Mekân olarak benim tavsiyem, Yunanistan’ın kahveci zinciri olan ve şüphesiz en güzel kahvesini yapan Mikel. Harika kahve yaparlar, yanında kek, kurabiye ve su getirirler, tüm bunlara rağmen 4 Euro gibi küçük bir ücret isterler.

           

Liman Bölgesi: Fenerin diğer tarafına yürüdüğünüzde sağ tarafınızda liman bölgesi kalacak. Marinanın olduğu yerde bulunan banklarda oturup kafanızı dinleyebilir ya da limana doğru ilerleyip deniz havası soluyabilirsiniz. Liman bölgesinde; sokak dansçılarını, bisiklet şovu yapanları ya da patenle kayan gençleri izleyebilirsiniz.

Makri Plâjı: Dedeağaç’a yazın gittiyseniz denize girmeden dönmeniz düşünülemez. Dedeağaç’ta denize girebileceğiniz en güzel yer şehir merkezine 6 km mesafede olan Makri Plâjı. Eğer kondisyonunuza güveniyorsanız buraya yürüyerek de gidebilirsiniz, yürüyerek gitmeyecekseniz taksiye binebilirsiniz, taksiler gayet ucuz korkmayın binin. Makri Plâjı’nın olduğu yerde Makri Köyü var ayrıca burayı da gezmeyi ihmal etmeyin. Makri Plajı’nda bulamayacağınız bir imkân yok diyebilirim. Tertemiz mavi bayraklı deniz, sahil boyu şezlonglar, kafeler, plaj oyunları, su sporları, cıvıl cıvıl insanlar vs. Özetle gidin burada denize girin, bol bol güneşlenin ve keyfinize bakın.

 

Dedeağaç Hakkında Faydalı Bilgiler;

1- Dedeağaç’a gidebilmenizin ilk şartı sizler de takdir edersiniz ki Schengen vizesi almak zorunda olmanız. Yunanistan’a gireceğiniz kapı İpsala Gümrük Kapısı. Otobüs kapıya geldiğinde, ya muavin pasaportları topluyor polise götürüyor ya da herkes otobüsten iniyor ve pasaport kontrol sırasına giriyor. Eğer ilk kez Yunanistan’a giriyorsanız pasaport polisi sizi çağıracak ve parmak izinizi alacaktır, böyle bir durum ile karşılaştığınızda panik yapmanıza gerek yok standart bir prosedür. Pasaport polislerinin tamamı Türkçe biliyor ve sizinle Türkçe konuşacak, nereye gittiğinizi kaç gün kaldığınızı falan soracaklardır, sorulara uygun cevaplar verdiğinizde sorunsuz bir şekilde Yunanistan’a girersiniz ayrıca otobüs kaptanları ve muavinler de Türkçe biliyor rahat olabilirsiniz. Otobüs Türk Kapısından geçtikten sonra Free Shop alışverişi için mola veriyor, alışveriş yapabilirsiniz.

2- Dedeağaç’ta göreceğiniz insanların yüzde 20’si Türk ve geri kalanlarının da birçoğu Türkçe konuşabilen Yunanlar, özelliklede restoranlarda çalışanlar.

3- Dedeağaç Yunanistan’ın en ucuz şehirlerinden birisi kıymetini bilin. Yemekler, kafeler, taksi, konaklama kısaca her şeyin fiyatı uygun.

4- Türk GSM operatörleri şehrin bazı yerlerinde çekiyor, şebekeyi yakalarsanız telefon görüşmesi yapabilirsiniz. Eğer memleket özlemi çekerseniz şehirden Enez’in ışıklarını görmek mümkün oluyor.  

5- Dükkânlar gündüz 09.00-13.00 arası akşam da 18.00-19.00 arası açık oluyor, arada ki boşluğun Siesta zamanı olduğunu biliyorsunuzdur. Hafta sonları her yer kapalı oluyor, bilmenizde fayda var.

6- Dedeağaç’ta bol bol Frappe için özellikle de Mikel’de, çok lezzetlidir Türkiye’de bulamazsınız öylesini. Siparişlerin yanında kek kurabiye ve su getirirler, fiyatlar da gayet uygundur.

7- Makri Agia Pareskevi Plajı’nda denize girmeden sakın dönmeyin. Taksiye binmekten çekinmeyin gayet ucuz.

8- Şehir sahil caddesi ve paralel caddesinden yani iki caddeden oluşuyor bu yüzden Makri Plâjı haricinde şehir merkezinden uzaklaşmanızı gerektirecek bir durum yok.

9- Araba ya da motosiklet ile gidecekler için; ruhsat sizin üzerinize değilse vekâletname almak zorundasınız. Daha sonra en az 15 günlük olmak kaydıyla herhangi bir sigorta şirketinden yeşil sigorta yaptırmanız lazım. Sürücü belgesi olarak da Türkiye Tuning Kurumu’ndan beynelmilel ehliyet çıkarmanız gerekiyor fiyatı ise 350 TL. Ehliyete para vermek istemiyorsanız Kapıkule’den geçip 15 km daha sonra Yunanistan tabelasından dönerek Yunanistan’a geçiş yapabilirsiniz, Bulgar kapısında bu belge istenmiyor. Eğer yeni tip çipli ehliyet almışsanız bu beynelmilel ehliyete ihtiyacınız kalmıyor çünkü yeni tip ehliyetlerimizin uluslararası geçerliliği var. 

10- Yunanistan’da restoranların geneline taverna deniyor. Bu yüzden her üzerinde taverna yazan yeri görünce içeriye girip, tabak kırıp, sirtaki yapacağınızı sanmayın.

11- Çakma rakı yani Uzo içecekseniz, rengi mavi olan Barbayanni’den için, bizim rakıya tadı en çok benzeyen o.

12- Eğer market alışverişi yapmak istiyorsanız ve ucuz market arıyorsanız gitmeniz gereken adres Masoutis Market, şehir merkezinde olduğu için herhangi bir esnaftan konumunu tam olarak öğrenebilirsiniz.

13- Şehre günü birlik gelmişseniz ve sırt çantanızı bırakmak istiyorsanız, herhangi bir esnaftan rica edebilirsiniz. Özellikle restoran sahipleri Türk vatandaşlarına karşı sempati duydukları için mutlaka yardımcı olacaklardır.

*Eğer sadece şehri gezecekseniz 1 gün yeterli ancak denize girecekseniz en az 2 ya da 3 gün kalın derim.

Yorumlar