Selanik

 

‘Gözlem yapmayan gezgin kanatları olmayan kuş gibidir.’ Saadi Shirazi

SELANİK GEZİ REHBERİ;

Ulaşım: Türkiye’den Selanik’e özel aracınızla gitmeyecekseniz en kolay ulaşım elbette otobüs kullanmak. Eğer İstanbul’dan gidecekseniz Bayrampaşa Otogar’dan; Metro Turizm, Ulusoy Turizm, Kâmil Koç Turizm ve Alpar Turizm firmalarından bilet alabilirsiniz. Yolculuk yaklaşık 8-9 saat civarı sürüyor, bilet fiyatları tek yön ortalama 90-100 Lira arası ayrıca öğrenci indirimi de uyguluyorlar. Benim tavsiyem Alpar firmasını kullanmanızdır, birçok kez kullandım ve hep memnun kaldım. Alpar Turizm’in otobüsler her gün saat 21.00’da İstanbul’dan hareket ediyor, otobüsleri konforlu ve personeli güler yüzlü. Türkiye’den giden otobüsler yolcularını OSE Tren Garı’nın bahçesinde indiriyor ve dönüş biletinizi de tren garının içerisinde bulunan ofisten bastırıyorsunuz ancak Avrupa şehirlerinden otobüsle gelirseniz Macedonia Intercity Bus Terminal isimli otogarda ineceksiniz. Selanik küçük bir şehir ve hem otogar hem de tren garı şehrin merkezine yakın, otobüsten indikten sonra istediğiniz her yere yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Tren garının hemen yanında bulunan cadde Manastirou Caddesi ve devamı ise Egnatia Caddesi, bu cadde şehrin ana caddesi ve gideceğiniz her yere o caddeyi kullanarak ulaşabilirsiniz. Gardan caddeye çıktığınızda sola döneceksiniz çünkü şehir merkezi o tarafta. Eğer Selanik’e Atina’dan geçecekseniz tren kullanabilirsiniz. Günlük 5 sefer var ve ortalama 6 saat sürüyor. Eğer Avrupa turunuzun dönüşüne geçtiyseniz ve paranızın son demleri ise gece 23.00’da gece trenine binip hostel parasından kurtulabilirsiniz. Otogardan şehir merkezine otobüsle gitmek isterseniz 8, 12 ya da 31 numaralı otobüslerden herhangi birine, tren garından merkeze otobüsle gidecekseniz de 2, 3, 10 ya da 14 numaralı otobüslerden herhangi birine binmelisiniz. Tek yön bilet ücreti yetişkin 0.80 Euro, öğrenci ise 0.60 Euro ve bileti dilerseniz sürücüden de alabiliyorsunuz. Eğer havayolu kullanarak gelmişseniz, havaalanı şehir merkezine 15 km uzaklıkta yer alıyor. Havaalanından şehir merkezine gitmek için çıkış kapısında göreceğiniz otobüs durağından 78, 78A ve 78N numaralı hatlardan herhangi birine binmeniz gerekiyor ve yolculuk ortalama 45-50 dakika sürüyor. 78 numaralı otobüs her yarım saatte bir kalkıyor, 78A günde bir kere sefer yapıyor, gece ise 78N numaralı otobüs çalışıyor. Havaalanı otobüslerinin bilet ücretleri yetişkin 2 Euro ve öğrenci 1 Euro. Şehir merkezinde ineceğiniz durak Platia Aristotelous olsun yani Aristotelous Meydanı, burası Selanik’in İzmir Kordon’a benzeyen bölümü ve tam olarak şehir merkezi. Şehir merkezinden havaalanına giderken de aynı meydandan ya da Beyaz Kule’nin karşısında, Egnatia Caddesi üzerinde bulunan duraktan otobüse binebilirsiniz.

           

Konaklama: Selanik’in en popüler hosteli RentRooms Hostel. Burası şehir merkezinde yer alıyor ve gezeceğiniz her yere yakın ayrıca odaları temiz, bahçesi ve balkonu var, ücretsiz kahvaltı hizmeti veriliyor, nevresime para almıyorlar, odalarda locker bulunuyor vs. Gerçek hostel ortamını yaşayabileceğiniz bir yer ancak check-in saati 13.00 yani gideceğiniz saati ona göre ayarlayın. Gecelik ücreti ortalama 15 Euro. Benim ilk tavsiyem belki de bugüne kadar kalacağınız en güzel hostellerden birisi olan Studios Arabas. Burası Selanik Kalesi’nin olduğu yerde ve yürüyerek ulaşımı biraz meşakkatli ancak çıktığınızda göreceğiniz manzaraya değecektir, muazzam bir şehir ve deniz manzarası var. Yürümek istemezseniz şehir merkezinden 22 numaralı otobüse binerek kolayca ulaşabilirsiniz. Ağaçların altında bahçesi var ve bahçesinde barbekü yapabiliyorsunuz ayrıca kendine barı var ve yaz aylarında bar bahçeye kuruluyor. Odaların balkonundan dahi şehir ve deniz manzarasını izlenebiliyor. Hem ortak alanda hem de odaların içinde mutfağı var. Gecelik ücreti ortalama 10-15 Euro arası. Diğer tavsiyem en az Studios Arabas kadar iyi olan ayrıca şehir merkezine ve Atatürk Evi’ne çok yakın bir konumda olan Crossroads. Bu hostel Trigonion Kulesi’nin altında yer alıyor, otantik ahşap yataklı odaları ve lobisi var. Odalarda deniz manzaralı balkonlar, her türlü imkâna sahip bir mutfak, ücretsiz çay-kahve ikramı ve daha fazlası. Gecelik ücreti ortalama 15 Euro. Eğer bunların hepsi doluysa ya da hostelde kalmak istemiyorsanız Egnatia Caddesi üzerinde bulunan otellerin tamamının ortalama fiyatları 15 Euro civarı. Cadde üzeri otellerden de tavsiyem Hotel Europa, gecelik 15 Euro ve çift kişilik odada tek başınıza kalabilir, rahat rahat yatabilirsiniz.

Yeme-İçme: Ladadika’dan başka bir yerde yemek yemeyin. Benim tavsiyem Full Tou Meze Taverna ki zaten en popüler olan yer. Burası Ladadika’nın sahil tarafına yakın olan bir restoran. Mükemmel balığı, kalamarı, ahtapotu, mezesi, salatası, ızgara mantarı ve ev yapımı şarabı var. Ouzo içecekseniz mavi renkli Barbayanni içmelisiniz çünkü rakıya en çok o benziyor. Garsondan Türkçe menü isteyebilir ve Türkçe konuşabilirsiniz. Fiyatlar çok uygun, gönül rahatlığı ile sipariş verebilirsiniz. Kahvaltı yapacaksanız, adım başı fırın göreceksiniz ve hepsinde de taze börekler bulabilirsiniz. Ispanaklı börekleri çok lezzetli oluyor, bence deneyin. Yunanistan’da restoranların geneline taverna deniyor. Öyle her üzerinde taverna yazan yeri görünce, tabak kırıp sirtaki yapacağınızı sanmayın. Selanik’te bol bol frappe için, özellikle de Mikel’de. Kahveleri ve kurabiyeleri gerçekten çok lezzetli, kahveler 5 Euro.

Gece Hayatı: Eğlenmek için gitmeniz gereken adres Selanik’in barlar sokağı olan Valaoritou caddesi. Şehrin en popüler mekânları; Club Vogue, Dogs Club, Bedroom Club, Charro Negro, La Rosa Negrazaten ve Coral Club. Valaoritou zaten küçük bir sokak yani girdiğiniz mekânı beğenmezseniz anında bir başkasına geçebilirsiniz. Selanik öğrenci şehri olduğu için eğlenen kısım genç insanlardan oluşuyor. Pavyon tarzı mekânlardan kesinlikle uzak durun, muhtemelen gece boyu sizden başka müşterisi olmayacağı için tüm hasılatı sizden çıkaracaklardır. Eğer sirtaki yapacağınız, tabak kıracağınız, Yunan Müziği dinleyeceğiz gerçek bir taverna ararsanız, aradığınızı Ladadika, Aristotelus Meydanı ve Athonos Meydanı’nda bulabilirsiniz. Hatta geleneksel, otantik bir taverna arıyorsanız mutlaka Athonos Meydanı’na gitmelisiniz. Tavernalar yemekli oluyor; ana yemek, mezeler, şişe içecekler, salata vs. hepsi giriş ücretine dahil ki o da kişi başı ortalama 60-70 Euro. Kısaca tavernaya gidecekseniz yemek yiyip gitmeyin.

Alışveriş: Alışveriş yapacaksanız Egnatia Caddesi, paralelinde yer alan Tsimiski Caddesi, Mitropoleos Caddesi ve Koromila Caddesi sizi yeterince tatmin edecektir. Mitropoleos Caddesi daha çok butik mağazaları ile öne çıkıyor, Koromila Caddesi ise dünyaca ünlü markalara ait mağazalar ile. Kısaca bu saydığım caddeler üzerinde bulamayacağınız mağaza ya da ürün yok diyebilirim. Alışveriş merkezi arıyorsanız, şehrin biraz dışında kalan Mediterranean Cosmos tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek niteliğe sahip. Tam olarak 250bin metrekare üzerine kurulu olduğu için alışveriş merkezinden ziyade adeta bir yaşam alanı. Balkanların en büyüğü olarak kabul edilen bu alışveriş merkezi, yılın her döneminde yaptığı kampanyalar ile cezbediyor. Bir diğeri ise Jumbo; kırtasiye malzemeleri, oyuncak ya da ev eşyası almayı düşünüyorsanız kesinlikle buraya gitmelisiniz çünkü şehrin en ucuzu burası. Şehrin ucuz süpermarketleri ise Aldi, Lidl, Discount, Masutis ve AB Market. Adreslerine navigasyonunuzdan bakabilirsiniz. Selanik’ten alabilecekleriniz kısıtlı. Bunlar bazıları; magnetler, Atatürk evi maketleri, zeytinyağı, Yunan kahvesi, Kavala Kurabiyesi ve tabi ki Ouzo. Eğer magnet alacaksanız, Beyaz Kule’nin olduğu sahil başında hediyelik eşya satan dükkânlar var, oralardan alabilirsiniz. Diğer bir alternatifiniz de Atatürk Evi’nin yanında bulunan hediyelik eşya mağazaları. Porselen magnetler 3 Euro.

           

Selanik Gezilecek Yerler;

   Selanik küçük bir şehir o yüzden toplu taşıma kullanmanıza gerek yok, her yere yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Şehir genel itibari ile sahil ve sahilin paralelinde ki caddeden oluşuyor, bunların haricinde bir de Ata’mızın evinin olduğu cadde. Böyle dedim diye Selanik’i küçümsemeyin çünkü kültürel anlamda gezilecek çok fazla noktası var.

   

Atatürk Evi: Gezmeye başlayacağınız nokta şüphesiz Atatürk’ün evi olacaktır. Ata’nın evi Türk Konsolosluğu’nun olduğu binada yani Türk Bayrağı’nı gördüğünüzde evi bulduğunuzu anlayabilirsiniz. Eğer RentRooms’da kalıyorsanız hostelin bulunduğu cadde olan Ethnikis Aminis caddesini kullanarak, hostelin hemen üzerinde ki caddeye çıkıp sola döneceksiniz. Crossroads’da kalıyorsanız da hemen hostelin alt kısmındaki caddeye çıktığınızda sağa döneceksiniz, caddenin adı Agiou Dimitriou. Ev toplamda 3 katlı ve eski Türk evlerinin güzel bir örneği. Evin zemin katında kiler ve mutfak bulunuyor. Kiler bölümünde o dönemden kalan testiler, bakır kaplar, çanak-çömlekler, küpler, sandıklar vs. sergileniyor. Mutfak bölümünde ise sadece mutfak dolaplarını ve rafları göreceksiniz. Evin birinci katına dilerseniz bahçede bulunan taş merdiveni kullanarak dilerseniz de zemin katta bulunan merdivenli sofadan girerek ulaşabilirsiniz. Birinci katta misafir odası ve sandık odası bulunuyor. Misafir odasının içerisinde kadife koltuklar, kanepeler, perdeler, bakır bir mangal ve sehpalar göreceksiniz. Evin ikinci katında Atatürk'ün doğduğu bu oda bulunuyor. Bu oda içerisinde ise Atatürk'ün tunçtan yapılan bir büstü, yazı masası, pirinçten bir mangal ve koltuklar yer alıyor. Sağ tarafta kalan oda içerisinde ise Ata’nın kıyafetleri, kişisel eşyaları, fotoğrafları ve çeşitli belgeler sergileniyor. Müze Pazartesi günleri kapalı ancak diğer günler 10.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edebilirsiniz.

   

Selanik Kalesi: Atamızın evini gezdikten sonra isterseniz yürüyerek isterseniz de taksiye 3-4 Euro arası ücret ödeyerek hemen üst tarafta yer alan Selanik Kalesi’ne çıkın. Kale surlarının bir bölümü halen ayakta. Akrapol’ün en yüksek ve orta noktası yani surların içinde kalan bölüm, Osmanlı’nın Bizans surlarının içine inşa ettiği Yedikule. Osmanlı zamanında bir dönem hapishane olarak ve bir dönem ise yeni binalar da eklenmesi ile yönetim merkezi olarak kullanılmış. Günümüzde ise Bizans Eserleri Yunan Kurulu’na ait ofisler olarak kullanılıyor. Giriş kapısının üzerinde bulunan 1431 tarihli mermer tuğralı Osmanlı yazıtında; şehrin ve Yedikule’nin fethinden sonraki müdahaleler ve Yedikule’nin bölümleri anlatılıyor. Dilerseniz kuzey binanın zemin katında bulunan sergiyi ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Kaleye çıktığınızda sadece deniz manzarası seyretmekle kalmayın, surların diğer tarafına da geçin. Kalenin diğer tarafında görülmesi gereken onlarca Osmanlı mimarisi, bir o kadar Bizans mimarisi, çeşitli tarihi binalar ve hem Osmanlı’yı hem de Bizans’ı yansıtan otantik evler bulunuyor. Bunların haricinde ise Yukarı Şehir olarak adlandırılan bu kısım, muazzam manzaralar sunuyor.

Moni Vlatadon (Vlatades Monastery): Kalede doya doya manzarayı izlediyseniz ve fotoğraflarını çektiyseniz artık yürüyerek aşağı inmeye başlayın. İniş yolunda geçtikten 5-10 dakika sonra hemen solunuzda Moni Vlatadon denilen Bizans manastırı kalacak. Bu manastır yazılı kaynaklara göre 14. Yy’da inşa edilmiş ve yüzyıllar boyunca çeşitli eklemeler yapılmış. 16. Yy’da ise Osmanlılar tarafından kullanılmış. Tonozlu şapeli, kavisli kemerleri, çok değerli Bizans ikonaları ve 14. Yy’dan kalma freksleri görülmeye değer. Denizden yüksekliği 120 metre olduğu için muazzam bir manzara sunuyor. Eğer açıksa ücretsiz olarak içine girebilir ve inceleyebilirsiniz.

           

Tsinari: İnişe devam ettiğiniz zaman karşınıza küçük, tarihi bir göbek gelecek. Burası Tsinari diğer adı ile Eski Ağaç. Aslında eski bir Türk mahallesi ve Selanik şehrinin en orijinal, en otantik bölgesi. Ouzeri denilen küçük tavernaların olduğu bir yer. Bu şirin tavernalarda dilerseniz sadece kadeh olarak Ouzo ve küçük tabaklarda mezeler dilerseniz de deniz mahsulü olan yemeklerden sipariş edebilirsiniz. Fiyatlar uygun. Eğer yorulduysanız soluklanmak için ya da bir kadeh Ouzo içmek için ideal ayrıca ev yapımı şarapları da herkes tarafından beğeniliyor.

St. Dimitrious Church: Kaleden indiğiniz ilk cadde Atatürk’ün evinin de olduğu cadde olan Agiou Dimitriou caddesi. Bu caddeye indiğinizde hemen solunuzda, Aya Dimitri Kilisesi kalacak. Bu kilise 324 yılında Aziz Dimitri’nin şehit edildiği Roma hamamı kalıntıları üzerine inşa edilen kilisenin yerine 413 yılında inşa edilmiş ve Bizans döneminden günümüze kalan en önemli yapılardan birisi. Aslında 5 kubbeli bir bazilika olan bu yapının altında Azizin naaşının bulunduğuna ve naaşın bulunduğu yerdeki çeşmenin suyunun şifalı olduğuna inanılıyor. 1185 yılında kilise, Normanlar tarafından yağmalanınca Azizin külleri korumak amacı ile keşişler tarafından İtalya’ya götürülmüş. Kilise, II. Bayezid zamanında 1491'de Cezeri Kasım Paşa tarafından camiye çevrilmiş ve Kasımıye Camisi adını almış. Cami olduğu dönemde de mihrabın altındaki mukaddes suyun Hristiyanlar tarafından ziyaretine izin verilmiş. 1917 yılında çıkan yangına çok büyük hasar almış ve 1949 yılında baştan sonra restore edilerek bodrum katı müze haline getirilmiş. 1978 yılında ise Aziz’in külleri İtalya’nın Campo şehrinde bulunan St. Lawrence manastırından geri getirilmiş ve bugün hala aynı şekilde muhafaza edilen gümüş bir vazoya yerleştirilmiş. Müze içerisinde; 5. Yy’da aynı yerde inşa edilmiş kilisenin kalıntıları, kilisenin geçmişine ilişkin belgeler, 7. Yy’da geçirdiği yangından sonra inşa edilen yapının heykelleri, cami olduğu dönemdeki kitabesi ve geçirdiği restorasyona ilişkin belgeler sergileniyor. 1988 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan bu kiliseye giriş ücretsiz.

           

Ancient Agora (Roma Agarasi): Kiliseyi gezdikten sonra, caddeden karşıya geçer geçmez Ancient Agora yani Antik Roma Forumu kalıntılarını göreceksiniz. Roma Forumu, M.Ö. 42 - M.S. 138 yılları arasında inşa edilmiş ve 1962 yılında yapılan arkeolojik kazılarda keşfedilmiş. İnşa edildiği dönemde şehrin sosyal, ekonomik, idari, kültürel ve dini merkeziymiş. Tıpkı İtalya’da bulunan Roma Forumu gibi dönemin kamu binaları, mahkemeleri, pazar alanları, hamamlar, dükkânlar, eğlence yerleri vs. bu kompleks içerisinde yer alıyormuş ancak günümüze ulaşamamış.

Bey Hamamı: Forumun yan tarafında 15. Yy’da Osmanlı döneminden kalan ve restore edilen Bey Hamamı bulunuyor. Bir Osmanlı mimarisi olan bu hamam, 1444 yılında inşa edilmiş ve 1965 yılına kadar da hamam olarak kullanılmış. Günümüzde ise kültürel etkinlikler için kullanılıyor.

Church of Pagania Chalkeon: Roma Forumunun hemen arka tarafında, karmaşık dört haç kilisesi mimari türünde inşa edilen Church of Pagania Chalkeon yani Pagan Kilisesi’ni göreceksiniz. Bakırcılar bölgesinde yer alan bu kilise, adını da bu bölgeden almış ve Meryem Ana’ya adanmış. Batı girişinde bulunan mermer kapı girişindeki yazıta göre; 1028 yılında, Protospatario Komutanı Hıristoforo, komutanın eşi Maria ve çocukları tarafından mezar kilisesi olarak inşa edilmiş. Mezarlar günümüzde halen yerini koruyor. Kiliseye giriş ücretsiz.

Kapani Market: Pagan Kilisesi’nin hemen yan tarafı, şehrin ana damarı olan Egnatia Caddesi. Pagan Kilisesi’nden sonra Egnatia caddesinden karşıya geçtiğiniz zaman Kapani Market’i göreceksiniz. Burası 1837 tarihli ancak 1889 yılında ve 1917 yılında yanıp kül olduktan sonra 1978 yılında restore edilerek tekrar hizmete girmiş. İlk yapıldığı günden bu yana şehrin her anlamda alışveriş ihtiyacını karşılayan en önemli alanlarından birisi diyebilirim. Tarihi detaylarının haricinde burası normal bir pazar alanı yani baharatlar, yiyecekler, meyve-sebzeler, balıkçılar, kasaplar vs. yer alıyor. Meyveler gerçekten taze oluyor, uygun fiyata alışveriş yapabilirsiniz.

Agia Sophia Church: Kapani Market’in hemen yanındaki caddenin adı Ermou Caddesi. Sola doğru bu caddeyi takip ettiğiniz zaman Agia Sophia Kilisesi meydanına geleceksiniz. Burası da Selanik’in Aya Sofya’sı ve meydanı. Ayasofya Kilisesi 5. Yy’da burada inşa edilmiş olan kilisenin yerine, 8. Yy. başında İstanbul’da bulunan Ayasofya Kilisesi örnek alınarak inşa edilmiş. Kilisenin iç duvarlarında yer alan mozaik süslemeler görülmeye değer. En önemli bölümü ise 9. Yy’da kubbe bölümünde tasvir edilen Hz. İsa’nın göğe yükselişi tablosu. Kilisenin olduğu meydanda bulunan trafik levhalarına bir bakın, çok ilginç görüntüsü var. Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bu kiliseye giriş ücretsiz.

           

Navarinou Meydanı: Kiliseyi gezdiyseniz, aynı caddeden kiliseyi atlayıp devam ettiğiniz zaman hemen sağınızda Navarinou Meydanı kalacak. Meydanın en önemli özelliği, Galerius Palace (Gounari) yani İmparator Galerius’a ait olan sarayın kalıntılarının yer alıyor olması. Şirin kafelerin ve başarılı restoranların olduğu bu meydanda yemeğinizi yiyebilir ya da sıcak krep eşliğinde frappe içebilirsiniz.

Arc og Galerius: Egnatia Caddesi’ne tekrar çıktığınızda, cadde üzerinde göreceğiniz ihtişamlı yapının adı Arc og Galerius diğer adıyla Kamara. Bu kemer 4. Yy başlarında İran zaferinden dönen ve Selanik’i başkent yapan Roma İmparatoru Sezar Galerious’u onurlandırmak adına yapılmış. Kamara’nın 4 ana sütununda Galerious’un İran Kralı Nerseh’e karşı kazandığı galibiyetler anlatılıyor. Kabartmalarda ve işlemelerde ise savaşlar, diğer askeri hadiseler ve Galerius’un ordusuyla birlikte İran topraklarına ilerlemesi tasvir edilmiş. Kemerin olduğu meydanda kahveci zinciri olan Mikel’in bir şubesi bulunuyor, leziz bir frappe içebilirsiniz.

Rotonda (Ayos Georgios): Kamara’nın olduğu caddeden yukarıya doğru devam ettiğinizde, Selanik’in en önemli noktalarından birisi olan Rotonda’yı göreceksiniz. Rotonda, M.S 300 yılında Roma İmparatoru Sezar Galerious tarafından yaptırılmış. Bir rivayete göre Sezar’ın naaşını defnetmek için, bir rivayete göre ise ibadet edilmesi için yapılmış. Tapınak, yapımından yaklaşık 100 sene sonra yeni kiliseler eklenerek Hristiyan inanç merkezi haline gelmiş ancak 1591 yılında Sinan Paşa ve Hortacı Süleyman Efendi tarafından camiye dönüştürülerek minare eklenmiş, minare halen yerinde duruyor. 1912 yılında ise Selanik’in Yunanistan'a geçmesinin ardından tekrar Hristiyan kilisesine, 1917’de çıkarılan kararname ile de Makedon Müzesi’ne dönüştürülmüş. Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bu yapının iç çapı 24.5 metre, boyu 29.8 metre ve duvarlarında yer alan mozaikler ise Doğu Avrupa’nın en eski duvar mozaikleri. Eğer açık ise içerisini ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Selanik’in hippileri Rotonda’nın etrafında takılıyorlar, dilerseniz kaykay yapan gençleri seyredebilirsiniz.

           

White Tower: Rotonda’yı da gördüyseniz, tekrar Engatia Caddesi’ne inin ve yürümeye devam. Yaklaşık 100 metre ileride, Egnatia Caddesi’ni kesen Ethnikis Aminis caddesinden sağa dönüp aşağıya yani sahile doğru inin. Bu caddenin sonunda, sahile indiğiniz noktada Selanik’in simgesi olan White Tower yani Beyaz Kuleyi göreceksiniz. İlk olarak 15. Yy’da Venedikliler tarafından inşa edilmiş ancak daha sonra yıkılmış. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yeniden inşa edilen 30 metre uzunluğa sahip olan bu kule, uzun yıllar boyunca denizden gelebilecek tehlikelere karşı gözetleme kulesi olarak ve bir dönem de zindan olarak kullanılmış. 16. Yy’da Aslan Kulesi, daha sonra Yeniçeri Kulesi ve zindan olarak kullanıldığı dönemde de Sultan II. Mahmud’un emri ile kuledeki tutukluların hepsi kılıçtan geçirilince Kan Kulesi olarak anılmış. Balkan Savaşları sonrasında mülkiyeti Yunanlara geçince, sembolik vaftiz amacı ile beyaza boyanmış ve öylede kalmış. Günümüzde Bizans Medeniyeti Müzesine ait ve içerisinde Selanik tarihi sergileniyor. Beyaz Kule Selanik’in en çok ziyeret edilen yeri bu yüzden burayı görmeden gelmeniz zaten düşünülenemez. Kuleye çıkıp manzara izleyebilirsiniz ancak aynı manzarayı sahilden de görebiliyorsunuz. Türkçe audio guide dahil bilet fiyatları yetişkinler için 5 Euro ve öğrenciler için 3 Euro.

           

Şemsiyeler: Kuleyi de gördüyseniz, sahilden sola doğru devam edin. Kuleye 100 metre mesafede yer alan tekneleri göreceksiniz. Teknelerin hemen yanında, sahil kenarında şehrin bir diğer simgesi olan şemsiyeler bulunuyor. Bu şemsiyelerin hiçbir anlamı yok, sadece peyzaj düzenlemesi için yapılmış tıpkı sokak aralarında binaların aralarına asılan şemsiyeler gibi. Şemsiyelerle fotoğraf çekindikten sonra dilerseniz tekne turlarına katılabilirsiniz. Turlar ücretsiz, sadece yediğiniz içtiğinizin parasını ödüyorsunuz. Tur 30 dakika sürüyor ve sadece sahilde gidip geliyor yani uzaklara açılacağınızı düşünmeyin. Teknede servis edilen biralar 6 Euro. Şemsiyeler yan tarafında bulunan heykel ise Büyük İskender'in heyekli.

Ote Tower: Şemsiyelerin olduğu yerde, solunuza baktığınız zaman sahilden uzak kesimde EXPO fuar alanı içerisinde yer alan Ote Tower yani Tv kulesini göreceksiniz. Bu kuleyi nereden baksanız görürsünüz. Sizin için opsiyonel bir seçenek olabilir ancak bana sorarsanız kesinlikle gidin derim. Kulenin üst kısmında bir restoran bulunuyor, yemek yemek zorunda değilsiniz sadece bir kahve içip inebilirsiniz. Restoran 1 tam turu 1 saat içerisinde dönüyor ve muazzam bir panaromik Selanik manzarası sunuyor. Kahveler 5-6 Euro civarı.

           

Makedonya Müzesi: Aynı alanda Makedonya Müzesi de yer alıyor. Müze eski hükümet binası içerisinde, 1970 yılında kurulmuş. İçerisinde ise silahlar, kıyafetler, çeşitli kumaşlar, göz alıcı işlemeler, ev eşyaları, kap-kacaklar, madeni eşyalar ve müzik aletleri sergileniyor. Toplamda 20bin obje sergilen bu müzenin bilet ücretleri yetişkinler için 2 Euro ve öğrenciler için 1 Euro.

Bizans Kültür Müzesi: Tv kulesinin hemen alt kısmında, sahile doğru gelirken Bizans Kültür Müzesi’ni göreceksiniz. Eğer Selanik’te tek bir müze gezmeyi düşünüyorsanız o müze muhakkak burası olmalı. Bu müzede içerisinde Bizans Kültürü’ne ait politik, yaşamsal, dinsel ve sanatsal konulara dair her ne varsa en ince ayrıntılarına kadar öğrenebilirsiniz. Senenin belirli dönemlerinde özel sergiler açılıyor, konferanslar ve kültüler etkinlikler düzenleniyor. Avrupa Konseyi onur ödülüne layık görülen bu müzenin giriş ücretleri yetişkin 4 Euro ve öğrenci 2 Euro. Saat 14.30’da kapanıyor yani erken gitmenizde fayda var.  

           

Kordon Boyu: Eğer benim rotamı takip ediyorsanız, Tv kulesini ya da Bizans Müzesi’ni gördükten sonra aşağı doğru sahile tekrar inin ve sağa dönün yani Beyaz Kule’ye doğru. Beyaz Kule’den sonrası bildiğimiz kordon boyu. Selanik’e İzmir’in ikizi denildiğini duymuşsunuzdur, gerçekten de öyle. Kordona adım attığınız andan itibaren kendinizi İzmir’de gibi hissediyorsunuz. İzmir kadar güzel olamaz ama burası da yürümesi keyifli ve manzarası güzel bir kordon. Kordon boyunca sahilde kafeleri göreceksiniz, dilediğiniz herhangi birine oturabilirsiniz ama benim tavsiyem yine Mikel olacaktır. Beyaz Kule’nin hemen yan tarafında sahilde.

Aristotelous Square: Kordondan devam ettiğiniz zaman sağınızda, Selanik’in ana meydanı hatta en güzel yerlerinden birisi olan Aristotelous Meydanı’nı göreceksiniz. Burası şehrin en hareketli olan yerlerinden birisi, devasa bir meydan. Meydanın yer aldığı bölge 1917 yılında çıkan büyük yangında tamamen tahrip olmuş ve ardından Fransız mimar Ernest Hebrard tarafından yeniden şekillendirilmiş. Her daim kalabalık oluyor ayrıca ne zaman gitseniz bir etkinlik bulabilirsiniz. Seyyar satıcılar, sokak sanatçıları, dansçılar, bisikletçiler, kaykaycılar vs. Meydanın etrafında ise mağazaları, kafeleri ve restoranları görebilirsiniz.

           

Eski Liman: Meydanı gezdikten sonra meydan sağınızda kalacak şekilde kordondan devam ettiğinizde, kordonun bittiği yerde solunuzda eski limanı göreceksiniz. Liman bölgesine ücretsiz olarak girebilirsiniz, zaten girdiğinizde yaz dönemi ise güneşlenen insanları göreceksiniz. Burası artık liman olarak değil sanat galerisi olarak kullanılan bir yer. Depolarda sergiler oluyor, yaz aylarında akşam etkinlikleri yapılıyor ve festivaller düzenleniyor.

Ladadika: Limanın hemen karşısı, Selanik’in tavernalarının yani restoranlarının olduğu Ladadika Bölgesi. Burada yeme-içmeye ve eğlenmeye doyacaksınız. Ladadika’da onlarca balık ve meze restoranı bulabilirsiniz. Burayı gündüz fotoğraf çekmek için gezebilirsiniz ancak yemek için akşam gelmeyi tercih edin çünkü gündüz heryer bomboş oluyor. Akşam geldiğiniz zaman da tüm sokakları gezmeden, tüm mekânları tartmadan oturmayın. Şöyle bir bakın ve hangisi size daha hesaplı gelirse, hangisinin müziği daha güzelse ya da hangisi daha popülerse oraya oturun.

Valaoritou: Ladadika’da akşam yemeğinizi yediyseniz ve karnınızı doyurduysanız, Ladadika’dan Egnatia Caddesi’ne doğru çıkın ve Valaoritou caddesini bulun. Burası Selanik’in barlar sokağı. Ladadika’nın üst kısmında yer alıyor ve Egnatia Caddesine de paralel konumda.

Gezilebilecek Diğer Noktalar: Selanik’e muhtemelen hafta sonunuzu değerlendirmek için 2 günlüğüne gideceksiniz. Eğer planınız böyle ise yukarı da saydığım noktalar size yetecektir. Ancak şehirde daha fazla vaktiniz varsa ve tam anlamı ile gezmek istiyorsanız daha görmeniz gereken birçok nokta bulunuyor.

1- Selanik Arkeoloji Müzesi: 1962 yılında hizmete giren bu müzede, Selanik çevresinde yapılan kazılarda elde edilen tarihi eserler sergileniyor. Müze altı bölüme ayrılmış ve bünyesinde tarih öncesinden günümüze kadar olan birçok önemli eseri barındırıyor. Bu eserlerden bazıları; M.Ö 2. Yy’dan kalan Arpokratisin heykeli, yine M.Ö 2. Yy’dan kalan Serapis heykeli, M.Ö 330 Yy’dan kalan Derveni Krateri, M.Ö 350 Yy’dan kalan Medusaya ait olan altın eşyalar ve tarihi Potidea Kapısı. Bizans Kültür Müzesi’ne çok yakın bir konumda, dilerseniz bu müzeden sonra uğrayabilirsiniz. Giriş ücretleri yetişkin 6 Euro ve öğrenci 3 Euro.

2- Ekklesia Panagia Acheiropoietos: Aya Sofya Caddesi üzerinde yer alan Aziz Meryem Kilisesi, Roma Hamamı kompleksi üzerine 5. Yy’da inşa edilmiş. Kilise içerisinde yer alan mozaikler, kemerler ve sütunlar kesinlikle görülmeye değer.

3- Paşa Hamamı: Bu hamam, 1520 - 1530 yılları arasında II. Bayezid’in veziri olan Selanik Valisi Cezerizâde Koca Kasım Paşa tarafından yaptırılmış. Yapıldığı dönemde tek bölümü varmış ancak daha sonra eklemeler yapılarak iki bölümlü bir hamam haline getirilmiş. İlk hali olan bölüm kadınlara ve yeni eklenen bölüm ise erkeklere tahsis edilmiş. Günümüzde ise metro çalışmaları sırasında çıkarılan tarihi kalıntıları muhafaza edildiği yer olarak hizmet veriyor.

4- Alaca İmaret Camii: Hagios Demetrios Kilisesi’nin hemen yan tarafında yer alan ve diğer adı İshak Paşa Camii olan bu Osmanlı eseri, dönemin Selanik Sancak Beyi olan İshak Paşa tarafından 1484 yılında yaptırılmış. Adını ise minaresinin etrafında bulunan alaca taşlardan alıyor. Günümüzde minarenin sadece temeli kalmış ve cami ise geçici sergiler için kullanılıyor.  

5- Hamza Bey Camii: Egnatia caddesinin hemen üstünde ve Roma Forumu’na yakın bölümde kalan caminin ilk hali, Selanik’in fethinde görev alan Evrenosoğlu İsa Bey’in kızı Hafsa Hatun tarafından 1468 yılında yaptırılmış ve Anadolu beylerbeyi olan Hamza Bey’in ismi verilmiş. İlk cami yıllar boyunca hasar görüp yıkılınca, 1620 yılında aslına uygun olarak yeniden yapılmış.

6- Bezesteni Covered Market: Hamza Bey Camii’nin hemen karşı tarafında ve Egnatia caddesinin alt kısmında kalan Bezesteni Covered Market yani bizim bildiğimiz Bedesten, Sultan II. Bayezid tarafından 1481-1512 yılları arasında yaptırılmış. Kubbeleri kurşundan ve diğer kısımları kiremit ile yapılan bu Osmanlı eseri, Balkanlar’da bulunan en değerli bedesten olarak görülüyor. Günümüzde asıl amacını kaybetmemiş yani her alanda alışveriş yapabileceğiniz küçük dükkânlar ve tezgâhlar yer alıyor.

7- Yahudi Hamamı: Burası aslında 1620li yıllarda yapılan büyük bir Osmanlı Hamamı ve hamımın bulunduğu bölge günümüzde çiçekçiler tarafından kullanılıyor. Asıl adı Pazar Hamamı ancak Yahudi Hamamı denilmesinin sebebi Yahudilerin yoğunlukta yaşadığı bir bölgede inşa edilmiş olması. Burada bulunan çiçekçilerden alışveriş yapabilirsiniz.

8- Yeni Camii: Selanik'te yapılan son cami olma ünvanına sahip bu Osmanlı eseri, 1902 yılında Müslümanlığı seçen Yahudiler tarafından yaptırılmış. Sebataycılar denilen grup tarafından yaptırılan ilk cami olma özelliği taşıyor ancak minaresi yıkıldığı için cami imajını kaybetmiş. Bir dönem Arkeoloji Müzesi olarak kullanıldığı için bahçe bölümünde mezar taşları ve mozoleler bulunuyor. Günümüzde ise çeşitli etkinlikler ve sergiler düzenleniyor.

9- Modiano Pazarı: Bu açık hava pazarı Selanik’in en otantik noktalarından birisi. 1922 yılından kalan bu yapı, mühendis Eli Modiano tarafından yapıldığı için onun adını almış. İç içe geçmiş olan 5 ayrı pasajdan oluşuyor ve bir bölümü alışveriş için bir bölümü ise yeme-içme ihtiyaçları için kullanılıyor. Alışveriş yapabileceğiniz dükkânlardan; kıyafetler, biblolar, hediyelik eşyalar, et, balık, deniz ürünleri, baharatlar, donmuş gıdalar, kahveler vs. alabilirsiniz.

10- Alatini Köşkü: 19 Yy’ın ortalarında Selanikli Musevi bir fabrikatör olan Georgio Alatini tarafından yaptırılmış ve Yahudi mimarisinin muazzam bir örneği. İttihat Terakki Cemiyeti tarafından 1909 yılında tahttan indirilen II. Abdülhamid, cemiyetin kalesi olan Selanik’e sürgün edildiği zaman bu köşkte kalmış. Köşk aslında sanayi alanında yaptıkları yatırımlar ile adlarından söz ettiren Alatini Ailesi’ne aitmiş ancak günümüzde Makedonya Bölge Valiliği olarak kullanılıyor. Konum olarak ise Vasilis Olgas Caddesi üzerinde yer alıyor.

 

Selanik Hakkında Faydalı Bilgiler;

*Selanik’e gidebilmenizin ilk şartı sizler de takdir edersiniz ki Schengen vizesi almak zorunda olmanız. Yunanistan’a gireceğiniz kapı İpsala Gümrük Kapısı. Otobüs kapıya geldiğinde, ya muavin pasaportları topluyor polise götürüyor ya da herkes otobüsten iniyor ve pasaport kontrol sırasına giriyor. Eğer ilk kez Yunanistan’a giriyorsanız pasaport polisi sizi çağıracak ve parmak izinizi alacaktır, böyle bir durum ile karşılaştığınızda panik yapmanıza gerek yok standart bir prosedür. Pasaport polislerinin tamamı Türkçe biliyor ve sizinle Türkçe konuşacak, nereye gittiğinizi kaç gün kaldığınızı falan soracaklardır, sorulara uygun cevaplar verdiğinizde sorunsuz bir şekilde Yunanistan’a girersiniz ayrıca otobüs kaptanları ve muavinler de Türkçe biliyor rahat olabilirsiniz. Otobüs Türk Kapısından geçtikten sonra Free Shop alışverişi için mola veriyor, alışveriş yapabilirsiniz. Selanik’e günü birlik bile gitmiş olsanız free shop alışveriş yapabilirsiniz yani 72 saat kuralı burada uygulanmıyor. İpsala’da bulunan free shop mağazasında, havaalanlarında olduğu gibi ürünleri pasaporta işletme gibi bir durum yok. Her yolcunun toplamda 10 litre olmak üzere ister yüksek alkollü ister düşük alkollü içki alma hakkı var. Dilediğiniz kadar sigara, çikolata ya da canınız ne isterse tıpkı bir süpermarket edasıyla alışveriş yapabilirsiniz. Kendinize bir tane alışveriş arabası çekin, ağzına kadar doldurun ve yarı fiyatına kadar indirimli ödeyin.  

1- Toplu taşıma kullanmanıza gerek yok, Selanik’i yürüyerek gezebilirsiniz. Yukarıda verdiğim rota da zaten yürüyüş rotası, beni takip ederseniz çok rahat gezersiniz. Toplu taşıma kullanacaksanız tek kullanımlık biletler yetişkin 0.80 Euro ve öğrenci 0.60 Euro. 24 saat geçerli olan biletler ise 4 Euro. Bilet alacaksanız otobüse binerken bilet makinelerden biletinizi onaylatmayı unutmayın.  

2- Selanik, sınır kapısına yakın olan şehirler kadar olmasa da genel anlamda ucuz bir Yunan şehri ancak turist kazıklama olayı hayli yaygın, dikkat edin.  

3- Siesta’dan dolayı dükkânlar gündüz 09.00-13.00 arası, akşam da 18.00-19.00 arası açık oluyor. Ayrıca hafta sonları her yer kapalı oluyor, haberiniz olsun.

4- Müzelerde ve sahildeki tüm kafelerde wi-fi var, internet ihtiyacınızı rahatlıkla karşılayabilirsiniz.

5- Bilet alacağınız yerlerde öğrenci indirimi istemeyi unutmayın, Isic karttan pek haberleri yok ama herhangi bir öğrenci kimliği ile indirim alınabiliyor.

6- Araba ya da motosiklet ile gitmeyi düşünüyorsanız, ruhsat sizin üzerinize değilse vekâletname almak zorundasınız. Daha sonra en az 15 günlük olmak kaydıyla herhangi bir sigorta şirketinden yeşil sigorta yaptırmanız lazım. Sürücü belgesi olarak da Türkiye Tuning Kurumu’ndan beynelmilel ehliyet çıkarmanız gerekiyor, fiyatı 350 TL. Ehliyete para vermem diyorsanız Kapıkule’den geçin ve 15 km sonra Yunanistan tabelasından dönün Yunan’a geçin, Bulgar kapısında bu belge istenmiyor. Eğer yeni tip ehliyetiniz varsa beynelmilel ehliyet almanıza gerek kalmıyor, yeni ehliyetlerin uluslararası geçerliliği var. Detayları Özel Araç İle Yurtdışı bölümünden okuyabilirsiniz.

7- Selanik yaz aylarında, bahar aylarına kıyasla daha sakin oluyor çünkü halkın büyük bölümü Selanik’e 1.5 saat mesafede olan Halkidiki Adası’na tatil yapmaya gidiyor. Ayrıca gündüzleri şehrin sakin olduğuna bakmayın, güneş batınca nüfusun 10’a katlandığını göreceksiniz.

8- Çantalarınız için locker ararsanız, havaalanında ve Macedonia Intercity Bus Station’da var. İlk saat 1 Euro, sonraki her ek saat için 50 Cent. 24 saati ise 7 Euro.

9- Toplu taşıma için değil ama gezmek için 50 numaralı otobüse binmeyi unutmayın. Panaromik şehir turu yaptırıyor zaten otobüsteki herkes turist olacak yani hop-on hop-off gibi düşünebilirsiniz.

10- Dışarıda sabahlamak istiyorsanız, otogar ve tren garını deneyebilirsiniz. Bana göre en garantisi havaalanı.

*Selanik’te kaç gün kalınmalıdır diye sorarsanız, en az 2 tam günü hak eden bir şehir derim. Planınızı ona göre yapın.

Yorumlar