Kavala

 

‘Amaçsızca gezinen ya da yoldan çıkan, kaybolmuş sayılamaz. Asıl altın hazineler; mafsalsız, anahtarsız, kapaksız bir kutuda saklanmıştır.’ JRR Tolkien

KAVALA GEZİ REHBERİ;

Ulaşım: Türkiye’den Kavala’ya eğer özel aracınızla gitmeyecekseniz en kolay ulaşım elbette otobüs kullanmak. Kavala şehri İstanbul’a yaklaşık 450 km mesafe uzaklıkta bulunan bir Yunan şehri. Eğer İstanbul’dan gidecekseniz Bayrampaşa Otogar’dan; Metro Turizm, Ulusoy Turizm ve Kâmil Koç Turizm firmalarından bilet alabilirsiniz. Yolculuk 7-8 saat arası sürüyor, bilet fiyatları tek yön ortalama 110 lira. Benim tavsiyem Kâmil Koç firmasını kullanmanızdır; sabah 10.00, 18.00 ve 22.00’da olmak üzere üç seferi var, otobüsleri konforlu, personeli kibar ve güler yüzlü. Otobüs sizi Kavala’da su kemerinin hemen altında yani tam olarak şehir merkezinde bırakıyor zaten şehir küçük olduğu için oradan istediğiniz her yere yürüyerek kolayca ulaşabiliyorsunuz. Kavala’da otogar nerede diye sorarsanız; sahile inin deniz solunuzda kalacak şekilde kordon boyu devam edin 5-10 dakika yürüdükten sonra sağınızda otobüsleri göreceksiniz işte orası otogar yani kısaca deniz kenarında ama teknelerin olduğu yerde değil onun biraz ilerisinde. Tam adres sorarsanız Mitropolitou Chrisostomou Caddesi 4 numara. Kavala’ya Selanik’ten gelecekseniz yolculuk 2 saat 15 dakika sürüyor, İskeçe’den gelecekseniz de 1.5 saat sürüyor ve bilet 6 Euro. Kavala’ya isterseniz havayolu ile de gelebilirsiniz, İskender Havaalanı şehir merkezinden 30 km. uzaklıkta yer alıyor ve otobüs ya da feribot ile şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. Türkiye’ye döneceğiniz zaman otobüslerin bazıları yolcularını otogardan, bazıları ise su kemerinin altından alıyor, onu iyice öğrenin ona göre su kemerinin altında beklersiniz. Eğer Kavala’ya özel aracınız ile gitmeyi planlıyorsanız detayları Özel Araç İle Yurtdışı bölümünden okuyabilirsiniz.

Konaklama: Kavala; bana göre mutlaka konaklama yapılması gereken bir şehir, 1 gün içerisinde tüm şehri gezip görmüş olsanız bile deniz manzaralı bir otel ya da pansiyonda konaklayarak o manzaralı konaklama keyfini yaşamalısınız. Kavala genel anlamda ucuz bir şehir o yüzden eğer gitmeden birkaç hafta önce Booking’den bütçenize göre bir otel seçerseniz, çok uygun fiyatlara manzaralı bir odada konaklayabilirsiniz. Herhangi bir otel tavsiyesinde bulunmama gerek yok, Booking’den hesabınıza uyan bir otel seçebilirsiniz ancak şunu belirtmeliyim; sahil tarafında bulunan iki ya da üç yıldızlı oteller yerine onların yanında bulunan 1 yıldızlı hotel ya da pansiyonları tercih edin çünkü çok daha uygun fiyata aynı manzaraya sahip odalarda konaklarsınız. Eğer denize girmek isterseniz resort hotelleri değerlendirebilirsiniz, birçok farklı ve her bütçeye hitap eden hotel olduğunu göreceksiniz. İlla ki hotel tavsiyesi isterseniz sahilde bulunan; Egnatia City Hotel, Esperia Hotel, Oceanis Hotel ve AirHotel Galaxy isimli hoteller Kavala’nın en popüler hotelleri ve gecelik ortalama fiyatları 150-180 TL arasında değişiyor. Dediğim gibi yıldızı olmayan hotellerde çok daha uygun fiyata konaklayabilirsiniz. Eğer Osmanlı eseri olan ve hotele dönüştürülen İmaret Hotel’de konaklamak isterseniz gecelik ortalama fiyatları 900-1000 TL arasında değişiyor.

Yeme-İçme: Yemek kültürünün bizimkinden farkı yok, yemekler neredeyse birebir aynı. Şehirde mutlaka dönerci göreceksiniz ya da meydanda ve işlek caddeler üzerinde bulunan restoranları deneyin. Taverna seçeneği de aklınızda bulunsun; genellikle programlar yemekli oluyor bu yüzden akşam yemeğinizi ona göre ayarlayın ve bol bol deniz mahsülü yiyin. Eğer restoran önerisi isterseniz şehrin en popüler ve en çok tercih edilen restoranı sahile yakın bir konumda bulunan Panos Zafira. Bunun haricinde sahilde bulunan Orea Mitilini’yi de tercih edebilirsiniz, menüler ortalama 40 Euro ve deniz mahsülleri ile tıka basa doyuyorsunuz. Kavala’da bol bol Frappe yani soğuk kahve için, özellikle de İmareti sağınızda geçtikten sonra Kilisenin hemen yanında bulunan muhteşem manzaraya sahip olan kafede. Kavala’da kafeye gitmek isterseniz Kıbrıs Caddesi’nin paralelinde bulunan ve trafiğe kapalı olan Pavlou Mela isimli sokağa gitmeniz gerekiyor.

Gece Hayatı: Her Yunan şehrinde olduğu gibi Kavala’da da gece hayatı çok hareketli çünkü Yunanların en iyi bildikleri şey eğlenmek. Gece hayatı için mekân sorarsanız; sahilde bulunan mekânlardan birini tercih edebilirsiniz ayrıca İmaret Hotel içerisinde bulunan barda bir şeyler içebilir ya da casinosunda kumar oynayabilirsiniz. Gündüzleri insanlar genellikle sahil kenarında oluyor ancak güneş battıktan sonra barlar sokağına ve kafelere akın ediyorlar o yüzden enerjinizi akşama saklayın. Eğer eğlenecek güzel bir mekân arıyorsanız gitmeniz gereken yer AQUA Club, burası şehrin bir numaralı gece kulübü. Yazın üstü açık olarak ve kışları ise kapalı alanda hizmet veriliyor.

Alışveriş: Hediyelik eşya ya da magnet almak isterseniz İmaret ve kaleye çıkacağınız sokak üzerinde bulunan dükkânlardan alabilirsiniz, fiyatlar gayet uygun. Kavala’dan mutlaka almanız gereken şey şüphesiz Kavala Kurabiyesi. Kavala’da bu bademli kurabiyelerin yapıldığı bir fabrika var ve tura katılarak bu fabrikayı gezebilir ayrıca oradan tadarak kurabiye satın alabilirsiniz. Fabrikanın tesislerinden kurabiye alacak olursanız orta boy kutular 4.5 Euro. Benim size tavsiyem şehir merkezinde bulunan ev yapımı kurabiyeler satan dükkânlardan almanızdır, onlar da ortalama 2-3 Euro’ya satıyorlar. Diğer bir seçeneğiniz ise tabi ki zeytinyağı, şehrin çoğu yerinde zeytinyağı satan dükkân bulabilirsiniz. Alışveriş merkezi ararsanız; tütün fabrikasının hemen yanında ki ara sokakta bulunuyor.

           

Kavala Gezilecek Yerler;

    Kavala mutlaka sindirerek gezilip görülmesi gereken mükemmel bir şehir. Hem Yunan hem de Osmanlı havasını soluyabileceğiniz, havası güzel, sahili huzur dolu, yemekleri lezzetli ve insanı cana yakın olan güzel bir destinasyon. Kavala’da toplu taşıma kullanmanıza gerek yok çünkü küçük bir şehir o yüzden yürüyerek her noktasını keşfedebilirsiniz.

   

Sahil Kenarı: Kavala’da gezmeye başlayacağınız nokta bana sorarsanız sahil şeridi olsun; önce sahile inin şöyle bir temiz havayı soluyun, biraz yürüyüş yapın, etrafa bakın, güneşin tadını çıkarın, denizi seyredin, sonra gezmeye başlarsınız.

İmaret Hotel: Sahilde temiz havanızı aldıysanız artık gezmeye başlayabilirsiniz. Sahilin en kalabalık yeri teknelerin bulunduğu alan zaten deniz kenarına geldiğiniz zaman siz de göreceksiniz. Sahilin kalabalık olduğu yerde araç yolunda bir göbek ve bu göbeğin tam karşısında da yukarıya doğru çıkan Arnavut Kaldırımlı Poulidou Sokağı’nı göreceksiniz. Bu sokağa tırmanmaya başlayın ve eski şehir Panagia’nın havasını soluyun. Yukarıya tırmandıkça sağlı sollu dükkânları göreceksiniz, bol bol fotoğraf çekin. Yaklaşık 100 metre tırmandıktan sonra hemen sağınızda göreceğiniz tarihi yapı; 1817 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından aşevi olarak yaptırılan, 18 kubbe, 2 medrese, 2 mescit, 1 imaret ve muhteşem bir manzaraya sahip, büyük Medrese olarak da bilinen ancak günümüzde hotel olarak görevini ifa eden bir Osmanlı Kültür Mirası’dır. Sokak üzerinde İmaret’in giriş kapısını göreceksiniz ancak içeriye müşteri haricinde kimseyi almıyorlar, eğer ikna edici bir konuşma yapar ve görevlinin iznini alabilirseniz terasına çıkarak harika fotoğraflar çekebilirsiniz. İmaret’e geldiğinizi kapısının üzerinde bulunan Osmanlı’ca kitabeyi gördüğünüzde anlayabilirsiniz. Burada konaklamak isterseniz gecelik fiyatının ortalama 900 lira olduğunu bilmenizde fayda var.

Ekklisia Kimisi Theotokou Kilisesi: İmaret’i gördükten sonra yolunuza devam ettiğinizde karşınıza gelecek olan kilise; dikkat çeken renkleri ve mimarisi ile Ekklisia Kimisi Theotokou Kilisesi. Deniz seviyesinden çok yüksek bir konumda olduğu için kilisenin harika bir manzarası var.

           

Mehmet Ali Paşa Konağı: Kilisenin hemen önünde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın heykelini ve heykelin hemen karşısında da yine 1769-1849 yılları arasında burada yaşayan ve Mısır Valiliği yapan Mehmet Ali Paşa’nın evini göreceksiniz. Yunanların Mehmet Ali Paşa’ya bu kadar sahip çıkmasının, değer vermesinin, heykelini dikmesinin ve evini restore ederek müzeye dönüştürmesinin yegane sebebi Mehmet Ali Paşa’yı Osmanlı’ya ihanet eden ve baş kaldıran bir paşa olarak bilmeleridir. Mehmet Ali Paşa Konağı önceleri tamamen müze olarak hizmet veriyormuş ancak şuan bir kısmı restoran olarak kullanılıyor ve harika bir manzaraya sahip. Burada bilmeniz gereken önemli noktalardan birisi ise; İmaret ve Mehmet Ali Paşa Konağı’nın işletme hakkının 50 yıllığına Mısır Devleti’ne kiralandığıdır. Müze girişi 2 Euro.

Halil Bey Camii: Mehmet Ali Paşa Konağı’nın hemen alt kısmında kalan ve yukarıya çıktığınız sokak üzerinde Mehmet Ali Paşa Sokağı’nı ve bu sokakta bulunan dik merdivenleri göreceksiniz. Konağı gördükten sonra bu merdivenlerden yukarıya tırmanın, yukarıya çıktıkça eski şehrin ara sokaklarına gireceksiniz ve harika fotoğraflar çekeceksiniz. Bu sokak üzerinde karşınıza gelecek olan sıradaki yapı Halil Bey Camii. Bu camii; 1530 yılında kilise olarak inşa edilmiş ancak daha sonra şehre Osmanlı egemenliği gelmesiyle camiye dönüştürülmüş, Osmanlı egemenliği sona erdikten sonra da öylece bırakılmış. Günümüzde ibadete ve kullanıma kapalı olan bir cami.  

Bizans Kalesi: Halil Bey Camii’nden sonra yolunuza devam ederseniz yol sizi Kavala’nın en yüksek noktası olan Bizans Kalesi’ne çıkaracak. Bu kale; 1391 yılında Bizans Akrapolü’nün yerine inşa edilen, görevini tamamladıktan sonra ise müze ve açık hava tiyatrosuna dönüştürülen tarihi bir yapı. Kalenin surlarına ve gözetleme kulesine tırmanıp muhteşem manzarayı seyredebilir, cephanelik ve zindanları gezebilir ya da program dahilinde açık kısmında tiyatro gösterisi izleyebilirsiniz. Giriş ücreti 2.5 Euro.

İbrahim Paşa Camii: Kalede yeterince vakit geçirdiyseniz artık aşağıya inme vaktiniz geldi demektir. Aşağıya geldiğiniz yoldan değil, yolun devamından yani diğer taraftan ineceksiniz. Yol boyunca tarihi evleri görecek ve su kemerinin yukarıdan manzarasına şahit olacaksınız. Aşağıya iner inmez göreceğiniz yapı ise; Pargalı İbrahim Paşa tarafından yaptırılan ve daha sonraları çan kulesi eklenip adı Saint Nicolas Kilisesi olarak değiştirilen İbrahim Paşa Camii.

Su Kemeri: Kale yolundan tamamen şehir merkezine indiğinizde fotoğraflamanız gereken ilk yapı, Kanuni Sultan Süleyman tarafından kuzeydeki dağlardan şehre su getirilmesi amacıyla yaptırılan devasa su kemeri. Bu kemerin çok fazla anlatılacak bir yönü yok ama sizin fotoğraflama isteğinizi bir hayli karşılayacağı aşikâr.

Kıbrıs Caddesi: Artık şehir merkezine indiniz ve sırada şehir merkezinde görmeniz gereken noktalar var. Bu noktalardan ilki şüphesiz Kavala’nın en ünlü ve en turistik caddesi olan Cyprus yani Kıbrıs Caddesi. Bu cadde üzerinde; Macar tütün tüccarı Pierre Herzog tarafından Macaristan Sarayı’nın bir minyatürü olarak inşa ettirilen Belediye Binası, Lazarist Monastery, Wix Mansion, The Great Clubhouse, Tokou Mansion ve Folklor Müzesi bulunuyor.

Tütün Müzesi: Kıbrıs Caddesi’nin başında ya da yönünüze göre sonunda da denilebilir Tütün Müzesi bulunuyor. Bu pembe renkte ki müze; pazar günleri kapalı, diğer günlerde ise 09:00 ila 14:00 arası ziyarete açık. İçerisinde tütünün toplanmasından işlenmesine kadar ki aşamaları görseller ve materyaller ile detaylıca anlatılıyor ancak şunu bilmelisiniz ki günümüzde Kavala'da tütün üretimi yapılmıyor. Giriş ücretsiz.

Kavala Arkeoloji Müzesi: Şehir merkezinde bulunan ve görülmesi gereken bir diğer nokta ise Kavala Arkeoloji Müzesi. Bu müze; içerisinde Neolitik Dönem ve Bronz Çağı’ndan kalma birçok tarihi esere ev sahipliği yapan, Neopolis buluntuları ve Atina Parthenus Tapınağı’nın kalıntılarını görebileceğiniz ayrıca Yunanistan'ın en önemli tarih müzelerinden birisi. Eğer vaktiniz varsa burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Giriş ücreti 2 Euro. Adres; Erithrou Stavrou Caddesi 17 numara.

           

Filippi Antik Tiyatrosu: Kavala’da yeterince gezdiğinizi ve artık görmeniz gereken önemli bir nokta kalmadığını düşünüyorsanız ve de hala bu şehirde vaktiniz varsa gitmeniz gereken yerlerden birisi Filippi Antik Tiyatrosu olmalıdır. Burası; şehir merkezine 18 km. uzaklıkta bulunan, halen Filippi Festivali’ne ev sahipliği yapan, muhteşem bir görüntü ve tarihi öneme sahip antik tiyatrodur.

Kavala Plajları: Kavala’ya deniz turizmi için geldiğinizi varsayar ve plajlardan bahsedecek olursak; bu şehirde mavi bayrağa sahip ve cam gibi berrak sularda yüzmenize imkân veren mükemmel plajların olduğunu söylemeliyim. Sıralayacak olursak; şehir merkezine 4 km. mesafede bulunan ve otobüs ile kolayca gidebileceğiniz ayrıca giriş ücreti 2 Euro olan Tosca. Şehir merkezinin batı ucunda bulunan ve kafe-restoranları ile ünlü, yine otobüs ile kolayca ulaşabileceğiniz, 2 Euro giriş ücreti olan Batis. Şehir merkezinin batısında yer alan, yine tavernalarıyla ve barlarıyla ilgi çeken Kalamitsa. Son olarak ise; şehir merkezinin 2 km. doğusunda yer alan mavi bayraklı Perigiali.

Thassos (Taşöz) Adası: Kavala’ya kadar gelmişken vakit durumunuza göre uğrayabileceğiniz noktalardan birisi de Thassos yani Taşöz Adası. Burası; Kavala şehrinin bir parçası olan, Kavala vapuru ile yaklaşık 1 saat sürede ulaşabileceğiniz, muhteşem doğal güzellikler yeşil alanlar ve mavi bayraklı plajlara sahip, 2 euro karşılığında Agora Bölgesi’nde M.Ö 6. Yy’dan kalma antik kalıntıları görebileceğiniz muhteşem bir ada. Dönüş feribotu en son 21.00’da aklınızda bulunsun.

Keramoti: Son olarak hem plaj hem de doğal park olan, feribot ile 40 dakikada ulaşılabilen Keramoti’yi de unutmamak lazım eğer vaktiniz varsa mutlaka değerlendirmelisiniz.

Kavala Hakkında Faydalı Bilgiler;

1- Kavala’ya gitmek için takdir edersiniz ki Schengen vizesi almanız gerekiyor, tabi yeşil pasaport sahibi değilseniz. Gireceğiniz kapı İpsala Gümrük Kapısı. Otobüs kapıya geldiğinde; ya muavin pasaportları toplayıp polise götürüyor ya da herkes otobüsten inerek, pasaport kontrol sırasına giriyor. Eğer ilk kez Yunanistan’a giriyorsanız pasaport polisi sizi çağıracak ve parmak izinizi alacaktır. Pasaport polislerinin tamamı Türkçe biliyor ve sizinle Türkçe konuşacak, nereye gittiğinizi kaç gün kaldığınızı falan soracaklardır, sorulara makul cevaplar verdiğinizde sorunsuz bir şekilde Yunanistan’a girersiniz. Ayrıca otobüs kaptanları ve muavinlerde Türkçe biliyor yani dil konusunda rahat olabilirsiniz. Otobüs Türk kapısından geçtikten sonra Free Shop alışverişi için mola veriliyor, alışveriş yapabilirsiniz.

2- Kavala’da çok sayıda Türk vatandaşımız ile karşılaşabilirsiniz ve işyeri sahibi Yunanların da Türkçe bildiğini göreceksiniz. 

3- Şehir Yunanistan’ın en ucuz şehirlerinden birisi kıymetini bilin. Yemekler, kafeler, taksi, konaklama yani kısaca her şeyin fiyatı uygun.

4- Dükkânlar gündüz 09.00-13.00 arası ve akşam da 18.00-19.00 arası açık oluyor, arada ki boşluğun Siesta zamanı olduğunu biliyorsunuzdur. Ayrıca hafta sonları her yer kapalı olur haberiniz olsun.

5- Kavala’da Türk nüfusu ve Türk turist popülasyonu fazla olduğundan dolayı işyerlerinin çoğunda Türk Lirası da geçerli oluyor, ben bizzat kurabiyeyi Türk Lirası ile satın aldım. Para üstünü isterseniz Euro olarak, isterseniz Türk Lirası olarak veriyorlar.

6- Araba ya da motosiklet ile gidecekler; ruhsat sizin üzerinize değilse vekâletname almak zorundasınız. Daha sonra en az 15 günlük olmak kaydıyla herhangi bir sigorta şirketinden yeşil sigorta yaptırmanız lazım. Sürücü belgesi olarak da Türkiye Tuning Kurumu’ndan beynelmilel ehliyet çıkarmanız lazım fiyatı 350 TL. Ehliyete para vermem diyorsanız Kapıkule’den geçin 15 km. sonra Yunanistan tabelasından dönün Yunan’a geçin, Bulgar kapısında bu belge istenmiyor. Eğer yeni tip ehliyetiniz varsa beynelmilel ehliyet almanıza gerek kalmıyor, yeni ehliyetlerin uluslararası geçerliliği var.

7- Yunanistan’da restoranların geneline taverna denir. Öyle üzerinde taverna yazan yeri görünce içeriye girip, tabak kırıp, sirtaki yapacağınızı sanmayın. Tavernalar yemekli olur, karnınız tok gitmeyin ve mutlaka deniz mahsulü yiyin.

8- Çakma rakı yani Uzo içecekseniz, rengi mavi olan Barbayanni’den için çünkü bizim rakıya tadı en çok benzeyen o.

9- Ucuz market ararsanız Lidl ve Masoutis Market. Navigasyon kullanarak ya da yerel insanlara sorarak kolayca bulabilirsiniz.

10- Çanta bırakacaksanız otogarda dolaplar var bırakabilirsiniz ya da işyeri sahibi olan Türklerden rica edebilirsiniz. -

*Eğer sadece şehri gezecekseniz 2 gün yeterlidir ancak; festival, akraba ziyareti, deniz turizmi ya da iş görüşmesi için gitmişseniz artık orası da size kalmış.

Yorumlar