Venedik

 

‘Dünya bir kitaptır. Seyahat etmeyi bilmeyen biri bu kitabın sadece ilk sayfasını okur.’ St.Augustine

VENEDİK GEZİ REHBERİ;

Ulaşım: Türkiye’den Venedik’e havayolu ile gitmek isterseniz; Türk Hava Yolları ve Alitalia firması ile uygun fiyatlara aktarmasız uçuş sağlayabilirsiniz, biletler yaz döneminde 200-250 TL ve kış döneminde ise 150-200 TL arasında oluyor. Eğer herhangi bir Avrupa şehrinden Venedik’e direkt olarak havayolu ile gidecekseniz low cost firmaların ucuz uçuşları oluyor, kampanyaları ve bilet fiyatlarını arama motorlarından takip edebilirsiniz. Roma’dan Venedik’e geçmek için tren kullanmak isterseniz; Frecci firmasına ait trenler ile 3 saat 45 dakikada aktarmasız olarak yaklaşık 40 Euro’ya, Intercity firmasına ait trenler ile 6 saat 45 dakikada yaklaşık 30 Euro’ya, Milano’dan ise Frecci firmasına ait trenler ile 2 saat 30 dakikada 10-20 Euro arasına ve Eurocity firmasına ait trenler ile de 3 saatte 15-20 Euro arasına seyahat edebilir, biletleri otomatik makinelerden alabilirsiniz. Venedik’e Roma’dan ya da Milano’dan otobüs ile gitmek isterseniz bilet almanız gereken otobüs firması Megabus, bu firmadan kampanya tarihlerine göre 1 Euro’ya bile bilet alabilirsiniz ve senenin her döneminde trenden daha ucuza bilet bulma şansınız var. Diğer Avrupa ülkelerinin şehirlerinden de Venedik’e tren ve otobüs ile ulaşım sağlayabileceğinizi unutmayın. Bunların haricinde hemen hemen her gün Floransa-Venedik, Milano-Venedik ya da Roma-Venedik arasında Blablacar aracılığı ile arabasına yol arkadaşı arayan birilerini bulabilirsiniz, aklınızda bulunsun. Eğer Venedik’e havayolu ile gelmişseniz şehir merkezine 12 km uzaklıkta bulunan Marco Polo Havaalanı’na ineceksiniz, buradan şehir merkezine geçmek için 3 alternatifiniz var. Bunlardan ilki ve tercih etmeniz gereken şehir içi otobüsler, 2 adet otobüs firması var; ilki ACTV isimli 5 numaralı otobüs hattı, bu hattın bileti 1 Euro ve çanta başına da 1 Euro ödemeniz gerekiyor, 30-40 dakika yolculuk sonrasında şehrin meydanlarından birisi olan Piazzale Roma’da bırakıyor, diğer otobüs ise ATVO isimli 35-D2 hattına ait otobüsler, bunların bileti 3 Euro ve 20 dakikada yine Piazzale Roma’da indiriyor, otobüs durakları çıkış kapısının hemen karşısında ve otobüsler kırmızı renkli. Diğer ulaşım seçeneğiniz deniz otobüsleri; bunlara çıkış kapısından çıkıp sola dönüp 10 dakika yürüdükten sonra ulaşacağınız iskeleden binecekseniz, Alilaguna isimli deniz otobüsleri ile havaalanından Murano Adası’na 8 Euro’ya yarım saat sürede, Fondamenta Nuove’a yine yarım saat sürede, şehrin ana meydanı ve merkezi olan San Marco Meydanı’na ise 15 Euro’ya yaklaşık 1 saat sürede ulaşabilirsiniz. Diğer bir seçenek ise deniz otobüsünün kalktığı iskeleden kalkan deniz taksisi ki bunun da en düşük fiyatı ortalama 60 Euro. Venedik’e Ryanair ya da Easyjet gibi low cost firmalar ile gelmişseniz ineceğiniz havaalanı, Treviso şehrinde bulunan ve Venedik’e 25 km uzaklıkta yer alan Canova Havaalanı. Buradan şehir merkezine ulaşımı ATVO firmasına ait otobüsler ile sağlayabilirsiniz, Canova Havaalanı-Mestre Tren Garı arası ulaşım tek yön 10 Euro, gidiş-dönüş 18 Euro ve yolculuk ortalama 45 dakika sürüyor. Eğer Venedik’e tren ile gelmişseniz 2 adet tren garı var, bunlardan ilki Venedik şehrinin ada kısmında yer alan ve ana tren garı olan Santa Lucia Tren Garı, diğeri ise şehrin anakara kısmında yer alan ve Santa Lucia’dan 1 durak öncesi olan Mestre Tren Garı. Santa Lucia ile Mestre arası yaklaşık 10 dakika sürüyor ve iki tren garı da merkezi konumda. Eğer Venedik’e otobüs ile gelmişseniz, otobüs sizi ada kısmında bulunan Piazzale Roma meydanında indirecek ve oradan dilediğiniz her yere yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabileceksiniz.

Konaklama: Venedik’te konaklama için onlarca alternatifiniz var. Bunları ada kısmı ve anakara kısmı olarak iki bölümde değerlendirmek istiyorum. Venedik’in anakara kısmında konaklamak, ada kısmında konaklamaya göre nispeten daha uygun çünkü ada kısmı turistik, anakara kısmı yerel bölge. Mestre’de konaklama için ilk tavsiyem, mutlaka kalmanızı isteyeceğim ve hatta kalmazsanız pişman olacağınız kamp alanı Camping Village Jolly. Burası Mestre tren garına 10 dakikalık otobüs yolculuğu mesafesinde bulunuyor, 6L numaralı otobüslerle kolayca gara ulaşım sağlayabiliyorsunuz ayrıca içerisinde; plajlar, konaklama için prefabrik evler, çadır alanları, süpermarket, tuvaletler, duşlar, açık yüzme havuzu, mutfak, restoran, bar ve çamaşırhane bulunuyor. Adeta hotel kıvamında ve her türlü imkâna sahip olan muhteşem bir kamp alanı, gecelik ortalama 10 Euro. Mestre’de pansiyonda kalacaksanız mutlaka B&B Confort’da kalın. Burası Mestre tren garına 200 metre mesafede Via Antonio Fogazzaro sokağında bulunuyor, otobüs duraklarına 1 dakika yürüme mesafesinde yer alıyor, yanı başında bir süpermarket var, sabahları ücretsiz kahvaltı ve günün her saati ücretsiz çay-kahve-atıştırmalık hizmeti sunuyor ayrıca nevresimleri ücretsiz veriyor ve ekstra şehir vergisi almıyor. Her türlü imkâna sahip, mutfağında istediğiniz gibi yemeğinizi yapabiliyorsunuz kısaca gerçekten kalınası tertemiz bir pansiyon, gecelik ortalama 14-16 Euro. Eğer Mestre’de konaklayacaksanız, Mestre tren garından trene binerek 10 dakikada ya da tren garının hemen yanında bulunan otobüs durağından şehir içi otobüslere binerek 15 dakikada ada kısmına ulaşabilirsiniz, tek sorun otobüs ve tren ulaşımının 00.00’da bitiyor olması. Venedik’in ada kısmında konaklayacaksanız size iki pansiyon, bir pansiyon-hostel ve bir de gerçek hostel önerim olacak. Pansiyonlardan ilki; tam olarak şehir merkezinde ve Rialto Köprüsü’ne 2 dakika mesafede Calle del Magazen sokağında bulunan, odalarında televizyonu ve dolapları olan, banyosu ve tuvaleti oda içerisinde bulunan, mutfağını dilediğiniz gibi kullanabileceğiniz, tertemiz bir pansiyon Ca Mignon, gecelik ortalama 18 Euro. Diğer pansiyon önerim; tam olarak şehir merkezinde ve Rialto Köprüsü’ne 5 dakika yürüme mesafesine bulunan, odaları temiz güvenilir ancak çok da fazla imkânı bulunmayan sıradan bir pansiyon Venice Star, gecelik ortalama 20 Euro. Yarı hostel yarı pansiyon olarak nitelendirebileceğim konaklama önerim ise; tam olarak şehir merkezinde ve Santa Lucia tren garına 5 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan, gayet ferah odaları ve odalarında lockerları olan, kendine ait her türlü imkâna sahip bir mutfağı ve bahçesi bulunan, 1 Euro’ya kahvaltı hizmeti sunan kısaca kalınası bir yer Ostello S. Fosca, gecelik ortalama 15 Euro. Venedik’te ki hostel tavsiyem diğer Avrupa şehirlerinde de şubesini bulabileceğiniz bir zincir olan Generator Hostel, burası; şehrin merkezi ve ana meydanı olan San Marco Meydanı’nın hemen karşısında ve meydana tekne ile 5 dakikada ulaşabileceğiniz Giudecca Adası üzerinde bulunuyor ve içerisinde; bar, restoran, mutfak ve oyun salonları mevcut ayrıca odalarında locker bulabilir ve muhteşem Venedik manzarasını seyredebilirsiniz, gecelik ortalama 22 Euro.

Yeme-İçme: Yemek olayını klasik yöntem olan Burger King-KFC-Mc Donald’s ya da dönerci ve pizzacılardan halledebilirsiniz hepsi de şehirde mevcut. Hamburger menüler ortalama 7 Euro. İtalya’nın olmazsa olmazlarından birisi pizza diğeri makarna. Mekân tavsiyesi vererek günahınıza girmek istemiyorum çünkü Venedik’te kanal kenarında bir akşam yemeği parasına 1 şehir daha gezersiniz ama bir tavsiye verecek olursam nerede yerseniz yiyin Napoli Pizza’sını bir deneyin çünkü gerçek İtalyan pizzası Napoli Pizzası’dır. İtalyan şehirlerinde en az bir kere denemeniz gereken diğer yemekler ise Lazanya ve Risotto. İtalya genelinde ‘take away’ dediğimiz, pizzayı alıp ayakta yeme ile oturup masada yemenin fiyatları farklıdır unutmayın, bu içecekler için de geçerli o yüzden dilim pizzanızı alın, kolanızı da alın ve oturun kanal kenarına ayaklarınızı sallaya sallaya yiyin. Eğer yemek için hem ucuz hem de çeşit olsun diyorsanız, mutlaka Rialto Köprüsü’nün karşısında Calle de la Bissa caddesinde bulunan Rosticceria Gislon’a gidin, burası hem maddi geliri düşük yerlilerin hem de sizin gibi düşük bütçe ile gezen yabancıların gittiği bir yer. Venedik’in meşhur içkisi şarap, soda, limon ve zeytinden oluşan Spritz. Ayrıca şampanya ve şeftali suyu ile yapılan ünlü İtalyan içkisi Bellini de Venedik doğumlu ancak fiyatları tam da Venedik’e yakışır biçimde, bir kadehi ortalama 20 Euro. Eğer Roma’ya gitmeyecekseniz mutlaka dondurma yiyin çünkü çoğu Avrupa ülkesinde satılan dondurmalar, aslında İtalyan dondurması değil. Dondurma için tavsiyem dünyaca ünlü ve her gelenin uğradığı Suso Galetoteca.

Gece Hayatı: Venedik’te gece hayatı şehir merkezinde bulunan pub ve barlar üzerine kurulu, eğer gece kulübü arıyorsanız Lido Adası’na gitmeniz gerekir. Lido’ya gitmeyecekseniz Venedik’in ada kısmında gidebileceğiniz en iyi mekân Gallerie dell'Accademia’nın hemen karşısında ve Dorsoduro 1056/a adresinde yer alan Piccolo Mondo. San Marco ve Piazzale Roma meydanlarında kafanıza göre bir pub bulabilirsiniz ancak fiyatların çok pahalı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Bütçeniz yeterli ise şehrin en ünlü, en şık ve en popüler pub’ı ise Grand Canal kenarında Calle Vallaresso sokağında yer alan Harry’s Pub.

Alışveriş: Şehirde alışveriş yapabileceğiniz yerlerin birçoğu San Marco Bölgesi’nde bulunuyor. Bu bölge haricinde Rialto Köprüsü ve köprü civarında sokak pazarlarından da alışveriş yapabilirsiniz, fiyatlar dükkânlara kıyasla daha uygun. Magnet alacaksanız San Marco Meydanı’nda bulunan hediyelik eşya dükkânlarından alabilirsiniz, fiyatları 3-4 Euro civarında. Venedik’ten alınacak en güzel hediye şüphesiz Venedik’in simgesi haline gelen maskeler, düşük bütçelere hitap eden maskeler için ortalama fiyatlar 10-15 Euro arasında. Bütçeniz müsaade ediyorsa, seviyorsanız ya da karnavala katılacaksanız karnaval kostümlerinden satın alabilirsiniz ancak en ucuzu ortalama 120-130 Euro diyebilirim. Maskenin haricinde Venedik bir cam üretim ve tasarım şehri olduğu için cam biblolardan da alabilirsiniz.

Venedik Gezilecek Yerler;

    Venedik genel anlamda toplu taşımaya ihtiyaç duymayacağınız, yürüyerek gezeceğiniz ve bundan inanılmaz keyif alacağınız ayrıca 2 gün kalırsanız yazık edeceğiniz, benim gibi sap olarak giderseniz de gittiğinize pişman olacağınız bir aşk şehri. Ben kendimce yaptığım gezi rotamı yazayım, isterseniz beni takip edin isterseniz de benim rotamın ışığında kendi rotanızı hazırlayın. Bu şehir elbette 1 ya da 2 günde gezilebilecek bir şehir değil o yüzden rotayı istediğiniz herhangi bir yerinden bölün ve ertesi günler devam edin.

San Marco Meydanı: Venedik’te gezmeye başlayacağınız ilk nokta, şüphesiz şehrin göbeği ve ana meydanı olan San Marco Meydanı. Bu meydan dünyanın en güzel meydanlarından biri olarak kabul ediliyor, etrafı Procuratie Nuove, Procuratie Vecchie ve Ala Napoleonica ile çevrili, Napolyon’un Avrupa’nın Resim Odası olarak nitelendirdiği ayrıca 500 x 1000 metre ölçülerinde olan, şehrin en ünlü ve ülkenin de önemli meydanlarından birisi. Meydan yaz aylarında festivallere, konserlere ve çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapıyor ayrıca bünyesinde; mağazalar, hediyelik eşya dükkânları, kafeler ve restoranlar barındırıyor. San Marco Meydanı ilk zamanlar manastır bahçesi olarak inşa edilmiş ancak daha sonra popüler kültüre ev sahipliği yapmaya başlamış. Bu meydanda ayrıca 12. Yy’dan kalan Procuratie Vecchie ve 18. Yy’dan kalan Avusturya Birlikleri’nin mekânı olan Quadri Kafe’yi, 19. Yy. yazarlarının önde gelen mekânlarından birisi olan Kafe Florian’ı, Ala Napoleonica ve Rönesans başyapıtlarının sergilendiği Correr Müzesi’ni, Cumhuriyet yönetim merkezi olan Dükler Sarayı’nı, Aziz Mark’ın Çan Kulesi’ni, San Marco Bazilikası’nı ve 15. Yy’dan kalan saat kulesi Torre dell’Orologio’u göreceksiniz. Meydanda göreceğiniz güvercinler vakti zamanında burada ticaret yapan Kıbrıslı tüccarların hediye ettiği güvercinlerin torunlarının torunlarının torunlarının torunları.

San Marco Bazilikası: San Marco Meydanı’nda göreceğiniz en önemli yapı şüphesiz San Marco Bazilikası. Bu bazilika 9. Yy’da inşa edilmiş, beş tane kubbesi ile bir Yunan haç planı üzerine yapılmış ayrıca kubbesinde Bizans Mozaikleri bulunuyor ve İstanbul’da bulunan Aya Sofya Müzesi örnek alınarak yapılmış. Bazilika içerisinde; altın heykelleri, cam işlemeleri, oyma eserleri ayrıca beş kemerli mermer sütunların üstünde ilahiyat, kardinal heykeli ve savaşçı azizler heykelini görebilirsiniz. Bu bazilika aslında, 828 yılında Markus’un naaşının İskenderiye’den Venedik’e getirilmesinden sonra Markus’un defnedilebilmesi için yapılmış. Giriş kapısının üzerinde ki resimlerde Aziz Marco'nun naaşının Mısır'dan nasıl kaçırıldığı anlatılıyor. Şöyle ki; 828 yılında Aziz San Marco'nun naaşı Mısır'ın İskenderiye şehrinde bulunuyor ve İtalyanlar bu naaşı İtalya’ya götürmek istiyor ancak Araplar buna izin vermiyor, Venedikli tacirler de Müslümanların domuz etine dokunmayacaklarını bildikleri için naaşı domuz etinin arasına saklayıp getiriyorlar. Kapının üzerinde göreceğiniz 4 adet bronz at heykeli ise 4. haçlı seferi sırasında Venediklilerin İstanbul'u yağmaladıkları zaman çaldıkları, dünyanın en önemli sanat eserleri arasında gösterilen heykellerin replikaları ve bunların orijinalleri günümüzde bazilikanın müze bölümünde sergileniyor.

Campanile Di San Marco (Aziz Mark’ın Çan Kulesi): Meydanda göreceğiniz diğer bir önemli yapı, Campanile Di San Marco yani Aziz Mark’ın Çan Kulesi. Bu kule 9. Yy’da gözlem kulesi ve atış kulesi olarak inşa edilmiş, 99 metre yüksekliğe sahip ve üzerinde 5 adet çan bulunuyor. Kule üzerinde bulunan bu çanlardan Marangona günün başlangıç ve bitişini, Trottiera Maggior Consiglio üyelerinin acele etmesini, Mezza Terza Senatonun toplanacağını, Maleficio ise infaz ilanını işaret ediyor. Bizans döneminde suçlular, cezalandırma amacıyla bu kuleden yukarı çekilerek halka teşhir ediliyormuş. Kuleden baktığınız zaman tek bir kanal hariç tüm Venedik’i görebilirsiniz. 1902 yılında tamamen yıkılmış ancak 1912 yılında aslına uygun olarak tekrar inşa edilmiş ve muhteşem bir Venedik manzarasına sahip. Kulenin önemli dipnotlarından birisi Goethe’nin müdavimi olması ve diğer İtalyan yapıları gibi eğik olması. Asansör ile çıkılan gözlem noktasından manzarayı izlemenin bedeli 8 Euro.

Palazzo Ducale (Dükler Sarayı): Meydanda görmeniz gereken diğer yapı Palazzo Ducale yani Dükler Sarayı. Bu saray 9. Yy’da şato olarak inşa edilmiş, uzun bir süre yüksek hükümet yetkilisi Doge tarafından konak olarak kullanılmış ve yine Doge bu sarayın duvarına asılarak idam edilmiş. Sonraki dönemlerde ise hükümetin yönetim merkezi, dük konutu ve adalet sarayı olarak kullanılmış. Saray 1923 yılında müzeye dönüştürülmüş ve mimari açıdan bir baş yapıt olarak görüldüğü için Ruskin tarafından Dünyanın Merkezindeki Yapı olarak betimlenmiş. Sarayın içerisinde; taç giydirme törenlerinin yapıldığı dev merdivenleri, avluya açılan kısımda Porta della Carta’nın girişini, avluda bulunan Arco Fascari isimli Zafer Takını ve üzerindeki Adem ile Havva figürünü ayrıca Doge’un kişisel eşyaları ile emir fermanlarını görebilirsiniz. Saray içerisinde göreceğiniz en önemli noktalardan birisi; ortasında ip ve kürsü kurulu olan, zanlıların asılarak sorgulandığı işkence odası ve 16. Yy’da yapılan, adi suçluların tutulduğu hapishaneler. Eğer sarayda düzenlenen 75 dakikalık İngilizce Gizler Turu’na katılırsanız; Cassanova’nın hücresini, 500 yıllık çatısını, düklerin odalarını, engizisyon odalarını ve toplantı salonlarını gezip görebilirsiniz. Rehberli turların ücretleri; yetişkinler için 16 Euro ve öğrenciler için ise 10 Euro.

Ponte Dei Sospiri (Ahlar Köprüsü): Meydanda görmeniz gereken diğer yapı Ponte Dei Sospiri yani Ahlar Köprüsü. Bu köprü 1602 yılında inşa edilmiş ve Dükler Sarayı’nı Palazzo Dele Prigioni yani hapishaneler bölümüne bağlıyor. Eski zamanlarda mahkûm edilen kişiler, saray içinde yapılan duruşmalarının ardından cezalarını çekecekleri hapishane kısmına bu köprüden geçirilerek götürülmüşler. Köprünün adını Lord Byron vermiş, sebebi ise köprünün tam ortasında Venedik manzarası olan küçük bir pencere olması ve mahkûmların hapishaneye girmeden önce o pencereden son bir kez bakarak ah çekmeleriymiş. Bu köprüden geçirilip hapishaneye atılan mahkûmlar hafif suçlularmış ancak hapishane şartları çok ağır olduğu için birçoğu hastalıktan ölüyormuş o yüzden köprüden geçenler suçları ne kadar hafif ve cezaları ne kadar az da olsa sağ çıkamayacaklarını biliyorlarmış. Ağır suçlular ise sarayın altında bulunan hücrelere kapatılır ya da derin kuyulara atılarak idam edilirlermiş. Bu köprüyü dışarıdan görebilirsiniz, eğer köprüden geçmek isterseniz Dükler Saray’ı içerisinde düzenlenen rehberli tura katılmanız gerekiyor, bu tur yukarıda da bahsettiğim gibi yetişkinler için 16 Euro ve öğrenciler için 10 Euro.

Riva Degli Schiavoni: Dükler Sarayı’nın sol tarafında kalan, insan trafiğine sahip kalabalık rıhtımın adı Riva Degli Schiavoni. Bu rıhtım adını buraya demirleyen Dalmaçyalı tüccarlardan alıyor ayrıca deniz otobüsleri ve gondolların kalkış noktası. Venedik’in en şık ve elit isimleri olan Riva, Petrarch ve Henry James bir dönem burada yaşamışlar ayrıca Charles Dickens, George Sand ve Proust Wagner gibi isimlerin konakladığı Hotel Danieli de burada bulunuyor. Yılın her döneminde hareketli.

San Zaccaria Church: Meydan solunuzda kalacak şekilde rıhtımda ilerleyin, sol tarafınızda ve iç kısımlarda beyaz renginden tanıyacağınız San Zaccaria Kilisesi’ni göreceksiniz. Bu kilise 9. Yy’dan kalmış ve adını ise Aziz Yakup’un babası Aziz Zekeriya’dan almış. Hemen yanında Aziz Athanasios Şapeli, San Tarasio Şapelleri ve bir manastır bulunuyor. İçerisinde ise Bellini’ye ait Meryem Ana ve Çocuk İsa Azizlerle isimli eseri görebilirsiniz. Giriş ücretsiz.

Santa Maria Della Salute Basilica: Zaccaria’yı gördükten sonra rıhtıma geri dönün ve nehrin tam karşısında gördüğünüz mükemmel yapıdaki kiliseye gitmeye hazır olun. Rıhtımdan bineceğiniz deniz otobüsü ile 2 dakikada karşıya geçin ve bu kiliseyi gezin. Santa Maria Della Salute Bazilikası 17. Yy’da Vincenzo Scamozzi tarafından 100binden fazla sütun üzerine, Aziz Mary’nin kaynak işaretlerine göre sekizgen yapıda ve Meryem Ana’ya ithafen yapılmış. 17. Yy’da ki Venedik veba salgınında, Venedik halkının 1/3’inin ölmesi üzerine Veba Kilisesi olarak anılmaya başlanmış. Bazilika içerisinde Tiziano’ya ait; Kilisenin Doktorları ve Evangelistler, David ve Goliath, Abraham ve Isaac, Petecost gibi eserleri görebilirsiniz. Bu kilisede her yıl 21 Kasım tarihinde, Bakire Yortusu adıyla San Marco’dan geçit töreni düzenleniyor.

Galleria Accademia: Bazilikayı gezdikten sonra yanında ki köprüden karşıya geçin, bu köprü ile birlikte 4 köprü geçtikten sonra karşınıza çıkacak olan müze Galleria Accademia. Bu galeri 1750 yılında ressam Giovanni Battista Piazzaetto tarafından kurulmuş ayrıca resim, heykel ve mimari koleksiyonlar sergileniyor. Şehrin en önemli sanat galerisi olarak kabul ediliyor. Napolyon 1807 yılında kilise ve diğer dini yapılardaki sanat eserlerine, müzelerde sergilenmek üzere el koymuş ve böylece bu müze daha da genişletilmiş. Ortaçağ döneminden Rönesans’a, Barok ve Rokoko’ya uzanan 500 yıllık koleksiyona ve en önemlisi de Titian, Giorgione, Tintorette, Motera gibi sanatçıların eserlerinin yer aldığı Rönesans koleksiyona sahip. Giriş ücretleri; yetişkin 9 Euro ve öğrenci 6 Euro.

Frari Santa Maria Gloriosa Church: Galleria Accademia’yı gördükten sonra Grand Canal’dan karşıya geçmeden, nehrin yine aynı tarafında küçük köprüleri atlayarak devam edin ve Frari Santa Maria Gloriosa Kilisesi’ni bulun. Bu kiliseyi bulmanız çok kolay olacaktır çünkü hem yüksek bir kulesi var hem de kendisi dikkat çekecek kadar büyük bir cüsseye sahip. Gloriosa Kilisesi’nin temeli 1250 yılında atılmış ancak 14. Yy’da tamamlanabilmiş. Yapımı Fransiskan Rahipleri tarafından gerçekleştirilmiş ve Aziz Mark’ın Çan Kulesi’nden sonra Venedik’teki en yüksek kuleye sahip. İçerisinde ise Titian imzalı Meryem’in Göğe Yükselişi ve Madonna di Ca’Pesaro, Giovanni Bellini imzalı Meryem Ana’nın Taç Giymesi, Donatello imzalı Baptis John heykeli, Titian ve dük Foscari’nin heykelleri gibi bazı eserleri görebilirsiniz. Kilise içerisinde göreceğiniz, üç sıra sandalyeden oluşan Keşişler Korosu ise azizleri ve şehri betimliyor ayrıca içeride bir de Canova’nın neoklasik tarzdaki mezarı yer alıyor. Kiliseye giriş ücreti 13 Euro.

Rialto Köprüsü: Kiliseyi gördükten sonra Grand Canal kenarına inin ve kanal kenarından yolunuza devam edin, ileride karşınıza; Grand Canal üzerinde bulunan, üzeri kapalı, görkemli, ilgi çekici ve Venedik’in simgelerinden birisi olan Rialto Köprüsü gelecek. Bu köprü bir yarışma sonucunda 16. Yy’da Antonio Da Ponte tarafından, burada bulunan ahşap yapıdaki eski köprünün yerine inşa edilmiş. Üzerinde ve civarında mücevher, ipek ve cam ürünler ile hediyelik eşya satan birçok dükkân bulunuyor ayrıca Venedik şehrinin iki ana bölümü olan San Polo ve San Marco’yu birbirine bağlıyor. Asıl olayı ise vakti zamanında tüccarlardan vergi almak ve kontrolü sağlamak amacıyla gümrük kapısı olarak kullanılmış olması. 

Galleria Giorgio Franchetti Alla Ca’ d’Oro: Köprüden karşıya yani San Marco tarafında geçtiyseniz, Grand Canal kenarından yolunuza devam edin ve nehir kenarında bulunan Galleria Giorgio Franchetti Alla Ca’ d’Oro’yu bulun. Burası Altın Evi olarak da biliniyor ve 15. Yy’da Venedikli soylu Mariano Contarini’nin isteği üzerine yapılmış. Adını ise binanın ön cephesinde kullanılan kızıl, parlak ve mavi altın varak süslemelerinden alıyor. Franchetti tarafından devlete bağışlanan Giorgio Franchetti Koleksiyonu, 1984 yılından itibaren burada sergilenmeye başlanmış. Müzenin birinci katında; Mantegna’ya ait Aziz Sebastianus resmi, II Riccio’ya ait heykeller, Tullio Lombardo’ya ait Çifte Portre heykeli, Vittore Carpaccio ve öğrencilerine ait Meryem’e Müjde ve Meryem’in Ölümü resmi ayrıca Signorelli’ye ait Kırbaçlama çalışması bulunuyor. İkinci katında ise Venedik ustalarına ait çalışmaları, Tiziano’nun Venüs ve fresk çalışmalarını ayrıca Guardi’nin Venedik manzarası çalışmalarını görebilirsiniz. Giriş ücreti 5 Euro.

Fondaco Dei Turchi (Türk Sarayı): Altın Evi gezdikten sonra nehir kenarından yolunuza devam edin ve ilk bulduğunuz köprüden San Polo tarafına geçin, aynı şekilde San Polo tarafında Grand Canal kenarında bulunan Fondaco Dei Turchi yani Türk Sarayı’nı bulun. Bu saray, Giacomo Palmier tarafından 13. Yy’da Bizans tarzında inşa edilmiş. Osmanlı Devleti kurulduktan sonra Venedik ile önemli ticari ilişkiler içine girilmiş, Venedik’te yer alan Türk tüccarlarının sayısı her geçen gün artmaya başlayınca Venedik Senatosu 11 Mart 1621 tarihinde Grand Canal’ın kıyısında bulunan bu sarayı Türklere vermiş ve ismine de Turchi eklenmiş. Saray günümüzde Venedik Doğa Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor. Giriş ücretleri; yetişkin 8 Euro, öğrenci ise 5.5 Euro.

Burano Adası: Venedik’te mutlaka görmeniz gereken 2 önemli ada var, bunlardan ilki Burano Adası. Bu ada, eski zamanlarda denizcilerin evlerini ayırt edebilmeleri için farklı renklerde boyamaları ile ortaya çıkmış. İlgi çekici renklere sahip, parlak küçük evler bulunan ve dantel işçiliği ile ünlenen bir ada. Ada üzerinde yer alan ve 1872 yılında kurulan Scuola del Merletto isimli dantel işlemeciliği okulunda, 4 Euro karşılığında dantel yapımını öğrenebilir ve hemen bitişiğindeki müzede de 16. Yy’dan kalan dantel ürünlerini görebilirsiniz. Dantel işletmeciliği okulunun hemen karşısında, eğik çan kulesine sahip San Martino Kilisesi bulunuyor. Burano’yu ziyaret ettiğinizde, adanın diğer geçim kaynağı olan balıkçılığa ve balık pazarlarının doğallığına şahit olacaksınız. Buraya ulaşımı St. Lucia tren garından 1, 4.2, 5.2, DM hatlarını kullanıp, sonrasında Burano’ya aktarma yaparak sağlayabilirsiniz ayrıca 9 ve 12 numaralı deniz otobüsleri ile de buraya ulaşabilirsiniz.

Murano Adası: Venedik’in diğer önemli ve görülmesi gereken adası ise Murano Adası. Bu ada Venedik’in cam işçiliği ve renkli evleri ile ünlenmiş ayrıca Venedik gibi köprülerle ve kanallarla birbirine bağlı. 1291 yılında cam atölyelerinden çıkan duman ve yangın tehlikesinin şehir merkezinden uzak tutulmak istenmesiyle, cam endüstrisine ev sahipliği yapma görevini üstlenmiş. Adada cam üretimi yapılan fabrikaların çoğu kapanmış olsa da bazıları halen aktif olarak hizmet veriyor. Adanın en önemli müzesi, bir cam müzesi olan Museo Vetrario ve müzenin giriş ücreti 6.45 Euro. Adada ayrıca 12. Yy’dan kalan, içerisindeki işlemeler ve süslemeler için adada yapılan cam işçiliği ürünleri kullanılan ve çan kulesinden Venedik manzarasını izleyebileceğiniz Basilica dei Santi Maria e Donato isimli bir kilise bulunuyor. Bu adayı görmeden kesinlikle Venedik’ten ayrılmayın. Adaya ulaşımı, Fondamente Nuove’den kalkan 41 ve 42 numaralı deniz otobüsü hatlarından herhangi birini kullanarak sağlayabilirsiniz.

Torcello Adası - Lido Adası: Venedik’te zaman durumunuza göre görebileceğiniz diğer ada, Burano Adası’nın hemen karşısında bulunan Torcello Adası. Bu adada yerleşim çok az ancak Eski Roma Dönemi kalıntılarını görmek için gidebilirsiniz. Torcello Adası’na ulaşımı Burano Adası’ndan hareket eden T numaralı vaporettolar ile sağlayabilirsiniz. Diğer görmeniz gereken ada ise Venedik’in sayfiye yani tatil adası olan, mükemmel sahillere sahip ve denize girecekseniz mutlaka gitmeniz gereken ayrıca kumarhanesi ile ünlenen ve daha da önemlisi Venedik Film Festivali’ne ev sahipliği yapan Lido Adası. Bu adaya ulaşımı; 1, 51, 52 ve LN numaralı vaporettolar ile sağlayabilirsiniz.

Venedik Hakkında Faydalı Bilgiler;

Venice Card: Eğer Venedik’te çok fazla müze gezecekseniz mutlaka şehir kartı alın çünkü müzeler pahalı, kart 2-3 müze de kendini amorti eder. Venice Card 7 gün geçerli oluyor, Dükler Sarayı dahil 11 müzeye ve 16 kiliseye ücretsiz giriş imkânı sağlıyor, şehir içindeki tuvaletlerden iki defa ücretsiz yararlanabiliyorsunuz ve bazı özel girişli yerler ile restoran ve kafelerde de farklı oranlarda indirim alıyorsunuz. Kart fiyatları; 29 yaşından küçükler için 29.90 Euro, büyükler için ise 39.90 Euro. Eğer sadece San Marco Meydanı’nda bulunan 4 popüler yeri gezmek isterseniz Museums of Saint Mark Square Pass isimli kartı alabilirsiniz; tüm gün geçerli olan versiyonu 16 Euro, sadece öğleden sonra kullanılabileni ise 12 Euro. Venice Card ayrıca sizi müze girişlerinde sıra bekleme derdinden de kurtaracaktır. Bu kartı havaalanında, tren garında ve meydanlarda bulunan turizm ofislerinden satın alabilirsiniz.

1- Venedik genel anlamda küçük bir şehir ama elbette 1-2 günde gezip bitiremezsiniz o yüzden rotanızı bölün ve rahat rahat gezin ayrıca toplu taşımaya ihtiyaç duymayacak ve yürüyerek gezeceksiniz ki zaten Venedik’in tüm sokakları görülmeyi hak ediyor. Toplu taşıma için bilet almak isterseniz; 12 saat geçerli olan biletler 18 Euro, 24 saat geçerli olan biletler 20 Euro, 36 saat geçerli olan biletler 25 Euro, 48 saat geçerli olan biletler 30 Euro, 72 saat geçerli olan biletler 35 Euro ve 7 gün geçerli olan bilet ise 50 Euro.   

2- Eğer Venedik’e kış aylarında gidecekseniz mutlaka Ocak sonu ya da Şubat başında gidin ki meşhur Venedik Karnavalına katılın. 2017 yılında karnaval 11 Şubat-28 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek. Nasıl bir karnaval diye sorarsanız; 13. Yy’da Venedik’i vuran veba salgınından etkilenen ve yara içerisinde kalan halkın yaralarını gizlemek amacıyla maske takarak dolaşmaları ile doğan ve günümüze maskelerin renklenmesiyle festival olarak gelen, insanların bin bir çeşit maske ile sokaklarda gezdiği bir karnaval diye özetleyebilirim.

3- Venedik genel anlamda çok pahalı bir şehir o yüzden hesabınızı iyi yapın özellikle yeme-içme, konaklama ve müze girişlerini iyi hesaplayın.

4- Maddi durumunuz iyi değilse ve birkaç kez toplu taşıma kullanacaksanız bilet almayın kaçak binin, çok fazla kontrol olmuyor özellikle de vaporettolarda.

5- Venedik’in şebeke suyu içilebilir durumda o yüzden para verip de su satın almayın, herhangi bir musluktan doldurup içebilirsiniz. İtalya’nın her şehrinde birçok köşe başında çeşme görebilirsiniz, suları çok lezzetlidir gönül rahatlığı ile içebilirsiniz. Şişe su almak isterseniz küçük su 2 Euro.

6- Venedik’te ulaşım için deniz taksisi kullanmayı düşünürseniz fiyatları 60-70 Euro civarında, haberiniz olsun.

7- Çantanızı bırakmak isterseniz; Santa Lucia tren garında ve Mestre tren garında bulunan luggage ilk 5 saat 6 Euro ve sonraki her saat için 90 Cent ekleniyor. Marco Polo ve Canova Havaalanı’nda bulunan luggage’lar da yine aynı fiyatta ayrıca Piazzale Roma meydanında ve Santa Maria Della Fava Kilisesi’nin hemen arkasındaki Calle Larga Malvasia caddesinde bulunan bagaj ofisleri de günlük 6 Euro.

8- Dışarıda sabahlamayı düşünüyorsanız; Mestre garında yatamazsınız çünkü çok ıssız oluyor ama Santa Lucia’da gönül rahatlığı ile yatabilirsiniz ayrıca Marco Polo Havaalanı 24 saat açık orası da tercihleriniz arasında bulunsun.

9- Venedik’te tüm müzelerde, meydanlarda, tren garında ve havaalanında wi-fi var aklınızda bulunsun.

10- Bilet alacağınız yerlerde öğrenci indirimi istemeyi unutmayın. Isic kartınız yanınızda olsun yoksa Türkiye öğrenci kimliğinizi kullanın. Hangi ülkede okuduğunuzu sorarlarsa herhangi bir Avrupa ülkesini söyleyin zira AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarının öğrencilerini öğrenciden saymayabiliyorlar.

11- Ucuz market ararsanız Aldi, Lidl, Conad ve Eurospin. En iyisi Eurospin aklınızda bulunsun.

12- Kahvaltı için Subway’den büyük ekmek sandviç yaptırın, ikiye böldürün ve yarısını sabah yarısını öğlen yiyin ki iki öğünü de aradan çıkarmış olun. Isic kartınızı gösterin ve öğrenci indirimi isteyin. 

13- Venedik’in olmazsa olmazlarından gondol turları 80 Euro ve maksimum 6 kişi binebiliyor, fiyatlar kişi başı değil gondol başı yani siz tek başınıza da binseniz 2 kişi de binseniz 80 Euro. Serenat yapan sanatçı isterseniz ekstra 30 Euro daha vermeniz gerekiyor ve turlar 45 dakika-1 saat arası sürüyor. San Marco Meydanı’ndan gondola binmeye çalışırsanız çok sıra beklersiniz o yüzden illa binecekseniz; Accademia, Campo San Barnaba, San Polo, ve Friari civarında bulunan iskelelerden binin ayrıca 2-3 kişi falan binecekseniz mutlaka pazarlık yapın 50-60 Euro’ya kapatmaya çalışın. Eğer gondola binecek paranız yoksa üzülmeyin; Santa Lucia tren garının önünden 1 numaralı vaporettoya binin, vaporettonun soluna oturun ve son durak olan San Marco Meydanı’na kadar gidin, yine aynı vaporettoya tekrar binin ve bu kez sağ tarafa oturun son durak olan Santa Lucia’da inin böylece tüm Grand Canal’ı gezmiş olacaksanız.

14- Venedik’e kadar gitmişken tüm adalarını görmeden kesinlikle dönmeyin, adalara haksızlık etmiş olursunuz.

15- Nesilden nesile aktarılan Casanova ünvanı aslında, 1725 yılında Venedik’te doğan ve çapkınlığı ile ün salan Giovanni Giacomo Casanova’ya ait. Bu çapkın; düzenbazlığı yüzünden şehirden kovulmuş ve 30 yaşında Venedik’e yeniden geldiğinde, büyücülük ile ilgilenmesi yüzünden tutuklanarak Dükler Sarayı’nın yakınındaki ünlü hapishane Piombi’ye konulmuş, kurşun anlamına gelen Piombi Hapishanesi’nin çatısı, çok ısınsın ki kimse tavana ulaşıp kaçamasın diye kurşundan yapılmış ancak bu kadın düşkünü, kumarbaz, dolandırıcı Casanova oradan kaçmayı da başarmış. Bir rivayete göre ise Dükler Sarayı’nın hapishaneleri firar edilebilmesi imkânsız olarak tasarlanmasına rağmen Casanova bir dükün karısını baştan çıkararak onun yardımı ile kaçmış, meclis ise kaçılamaz denilen hapishaneden kaçmayı başaran birisi çıktığı için hapishaneyi kapatmış.  

16- San Marco Meydanı’nda göreceğiniz güvercinlere dikkat edin, hiç uçmayan ayak altında gezen bu arsız güvercinlerden birinin üzerine basar ve öldürürseniz 40 Euro cezası var haberiniz olsun, şaka değil ciddiyim.

*Venedik’te kaç gün kalınmalıdır derseniz minimum 2 gün kalınmalıdır, adalarla beraber ise 3 günden az kalırsanız tadını alamazsınız.

Yorumlar