Ulaşım

   Yurtdışında ulaşım sağlamak için birçok farklı seçeneğiniz bulunuyor. Planlama aşamasından sonra nereye nasıl ulaşım sağlayacağınız konusunda bilgi edinmelisiniz. Eğer planlı bir seyahat düşünüyorsanız detaylı bir şekilde, plansız ve gelişigüzel bir seyahat düşünüyorsanız da en azından ana başlıklar halinde öğrenin. Bu seçenekler içerisinde sizin bütçenize, vaktinize veya rahatınıza hangisi uyuyorsa tercihinizi o yönde kullanırsınız, artık orası size kalmış. Bir planlama yapacaksanız mutlaka tüm seçenekleri gözden geçirin ve düşük bütçeli bir seyahat düşünüyorsanız en iyi fiyat aldığınız ulaşım araçları ilk önceliğiniz olsun.

Low Cost Uçaklar: Yurtdışı seyahatlerinizde özenle araştırma yapmanız gereken ilk aşamalardan birisi ulaşım konusu. Seyahate çıkmadan önce nasıl ulaşım sağlayacağınız konusunda ne kadar çok bilgiye sahip olursanız geziniz o kadar rahat geçecektir. Özellikle Avrupa için konuşmak gerekirse ulaşım sağlayabileceğiniz birçok alternatifiniz var. Hangi ulaşım yolunu tercih edeceğiniz tamamen size kalmış. Eğer çalışan biri iseniz ve izin süreniz çok uzun değilse, vakit sorununuz varsa, rotanızın sıradaki şehri bulunduğunuz şehirden çok uzaktaysa veya rahatınıza düşkünseniz tercih etmeniz gereken ulaşım seçeneği hiç şüphesiz havayolu olacaktır. Maddi durumunuz yerindeyse dedim ama sırf paranız var ve uçakla ulaşım sağlayacaksınız diye bilet fiyatları ateş pahası olan büyük firmaları tercih etmek zorunda değilsiniz. İşte bu noktada imdadınıza yetişecek olan firmalar; bilet fiyatlarını alt sınırda tutan ve çok uygun fiyatlara bilet satan ancak sunduğu imkânlar açısından büyük firmaların verdiği hizmetleri vermeyen Low Cost yani düşük bütçeli firmalardır. Low cost firmalar bize çok uygun bilet fiyatları sunarlar ancak verdikleri indirimleri sizden tekrar çıkarabilmek adına türlü yollara başvururlar. Örneğin; Low cost firmalar size bagaj hakkı tanımaz yani uçak altı bagaj bölümüne valiz veya çanta veremezsiniz, vermek isterseniz sizden ek ücret talep ederler ve bunu siz zaten biletinizi alırken fark edersiniz, sadece kabin bagajı hakkınız olur ve onun için de ağırlık-boyut sınırlaması getirirler. Low cost firmaların genel itibariyle kabul ettikleri kabin bagajı ağırlığı 8 ya da 10 Kg. ve ebatlar ise 55*40*20 cm olur. Büyük kabin bagajınızın yanı sıra 35 x 20 x 20 cm ebatlarında bir de küçük el çantası alma hakkınız olur, bu çantayı DSLR fotoğraf makinesi çantası olarak düşünebilirsiniz yani yaklaşık o boyutlarda. Low cost firmalar kabin bagajlarının ebatlarını ölçmek için 55*40*20 cm ebatlarında bir sepet kullanırlar, uçağa binmek için kapıya geldiğinizde çantanızı bu sepete koyarlar, eğer çantanız sığmazsa 30 Euro ceza ödemek zorunda kalırsınız. Kapıda bulunan görevli çantanızın 8 Kg’dan fazla olduğuna kanaat getirirse sizi kontuara yönlendirir ve orada bagajınızı tartarlar, eğer 8 Kg’dan fazla gelirse yine ceza ödemek zorunda kalırsınız. Bu ceza da Kg başına 10 Euro’dur ancak bu çok nadir karşılaşılan bir durum yani önemli olan bagajınızın ağırlığı değil baş üstü dolapta ne kadar yer kaplayacağıdır.

   2-3 sene öncesine kadar low cost firmalar çoğu havaalanında istisnasız bagaj kontrolü yapıyordu ancak son zamanlarda yolcu sayılarındaki artış nedeniyle artık çok sıkı bir bagaj kontrolü yapılmıyor. Tabi bu kesinlikle yapılmayacak anlamına gelmiyor, yani sizin şansınıza kontrole denk gelebilirsiniz o yüzden tedbirli olmakta fayda var. Bizler genel itibariyle düşük bütçeye sahip olan ve sırt çantası ile gezen insanlar olduğumuz için bagaja para ödemek istemeyiz. Sırt çantanız ile Low cost firmalara bineceğinizde ceza ödemek istemiyorsanız bundan kurtulmanın iki yolu var. Birincisi; uçağa binmek için sıra beklediğiniz esnada baktınız kontrol oluyor ve sizin çantanız öngörülen kg-boyutlardan fazla, hemen sıradan ayrılıyorsunuz, çantanızı açıyorsunuz ve mümkün olduğunca hafifletiyorsunuz, çantada bulunan kıyafetlerinizi üst üste giyiyorsunuz ve çantanızı baş kısmından bastırarak küçültüyorsunuz. İkincisi ise; arkadaşınız ile birlikte seyahat ediyorsanız çantalarınızı eşitliyorsunuz yani fazla yüklü olan çantadan diğer çantaya aktarım yapıyorsunuz, eğer tek başınıza seyahat ediyorsanız da sırada bulunan başka birine rica ediyorsunuz ve çantanızın bir kısmını onun çantasına aktarıyorsunuz. Eğer ceza ödemek zorunda kalırsanız cezaları kapıda nakit veya kredi kartı ile anında ödeyebilirsiniz ancak bazı havaalanlarında cezayı ödemeleri için yolcuları check-in kontuarına gönderiyorlar ve koşa koşa gidip cezayı ödeyip tekrar uçağa yetişmek zorunda kalıyorlar.

   Low cost firmaların birçoğunda online check-in yapma zorunluluğu vardır, uçuşunuzdan önce online check-in yapıp çıktısını alarak ya da telefonunuza online check-in QR kodunu kaydedip havaalanına gitmek zorundasınız. Eğer bunu yapmazsanız ceza ödemek zorunda kalırsınız ve bunun da cezası ortalama 30 Euro olur. Aslında ucuz havayolu şirketlerinin bagaj politikalarında esas olan kabin bagajınızın dik bir şekilde baş üstü dolaba sığabilecek olmasıdır, şöyle ki; her koltuk sırasının üstünde bulunan baş üstü dolapları 3 kişiye aittir, yani siz sırt çantanızı yan bir şekilde koyarsanız yanınızda oturan yolcunun bagaj alanını gasp etmiş olursunuz, bunun olmaması için bagajınızı dik olarak yatırmak zorundasınız ve çantanızın dolap kapağının kapanmasını engellememesi gerekir. Diyelim ki kapıdan sorunsuz bir şekilde geçtiniz ancak çantanızı baş üstü dolaba dik olarak yatırdığınızda kapağın kapanmasını engelledi yani çantanız uzun geldi, böyle durumlarda hemen çantanızın üst kısmını eksiltin, üzerinden bastırın ve çantanızı kısaltın. Kapak kapanmazsa uçuş görevlileri çantanızı uçak altı bagaja göndermek zorunda kalır ve böyle bir durum yaşanırsa ceza ödersiniz.

   Eğer sırt çantalı bir seyahat sever iseniz 70 Lt’ye kadar olan sırt çantaları ile sorunsuz bir şekilde Low cost firmalara binebilirsiniz ancak çantanız 70 Lt’nin üzerinde ve metal sırt desteğine sahip ise üzerinden bastırıp çantanızı kısaltamayacağınız için sorun çıkabilir. Dediğim gibi artık öyle çok sık kontroller olmuyor olsa bile töleranslı davranılıyor yani üstünkörü kontrol edip geçmenize müsaade ediyorlar. Bu konuda içinizi ferah tutabilirsiniz ancak Macaristan merkezli olan ve ülkemizde Sabiha Gökçen Havalimanı’nı kullanan Wizzair firmasına dikkat etmek gerekiyor çünkü bu konuda diğer firmalar gibi töleranslı davranmayabiliyorlar. Low cost firmalar; uçuşlarda ikram hizmeti sunmazlar ve kendi maliyetlerini düşük tutmak adına büyük oranda şehir merkezine uzak olan havaalanlarına inerler, aklınızda bulunsun. Arama motorlarında seyahatiniz ile ilgili uçuşları kontrol ederken göreceğiniz en uygun fiyatlara sahip uçuşlar düşük bütçeli havayolları ile gerçekleştirilen uçuşlardır. Bilet alacağınız zaman arama motorlarında çıkan fiyatları hem arama motorları arasında hem de o firmanın kendi sitesinde çıkan fiyat ile mutlaka karşılaştırın, hangisi daha ucuz ise oradan satın alın. Uçak biletlerini görüntüleyebileceğiniz arama motorları; Skyscanner, Edreams, Aerobilet, Ekobilet, Momondo ve Turna Low cost firmalar ile ilgili diğer detayları ve firmaların isimlerini öğrenmek için Ucuz Havayolu Firmaları bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Otobüs Firmaları: Yurtdışında seyahat ederken şehir geçişlerini yapabileceğiniz diğer ulaşım şekli otobüs kullanmak. Avrupa için konuşmam gerekirse Avrupa ülkeleri içerisinde, bulunduğunuz şehirden gitmek istediğiniz herhangi bir şehre sadece otobüs kullanarak gidebilirsiniz. Avrupa’da faaliyet gösteren onlarca otobüs firması var bu yüzden mutlaka aradığınız güzergâhta sefer düzenleyen bir firmaya ulaşabilirsiniz. Eğer rotanıza ait sıradaki şehriniz çok uzakta değilse ve hesaplı bir yolculuk yapmak istiyorsanız otobüs firmalarını kullanmanız yerinde olacaktır. Avrupa’da sefer düzenleyen otobüs firmalarının birçoğu gerçekten takdir edilesi bir konfora sahip. Otobüslerin çoğunda tuvalet bulunur ihtiyacınızı giderebilirsiniz, orta kapının olduğu alanda açık büfe çay-kahve-bisküvi ikramı olur istediğinizi alabilirsiniz, koltuk araları geniş olur bacaklarınızı rahatlıkla uzatabilirsiniz, koltuk arkalarında multimedya ekran olur yolculukta sıkılmazsınız, wi-fi bulunur internetten mahrum kalmazsınız ve her şeyden önemlisi yolcuya parasını aldıkları bir müşteri gibi değil ağırladıkları bir misafir gibi davranırlar.

   Avrupa’da faaliyet gösteren otobüs firmaları genellikle şehrin merkez otobüs terminallerinden kalkar ancak bazı istisnalar olabilir, şöyle ki; aynı şehre sefer düzenleyen firmalardan birisi merkez otogarı kullanıyorken bir başkası yolcularını otogar olarak kullanılan bir alandan alabilir. Avrupa’nın büyük şehirlerinde birden fazla otobüs terminali olur bu yüzden sizin otobüsünüzün hangi otogardan kalkacağını iyi öğrenmeniz gerekir, seferler ile ilgili detayları bileti satın alırken görebilirsiniz. Eğer içinizde bir şüphe varsa nereden kalkacağını firmaya mail atarak ya da daha önce kullanmış olan gezginlere sorarak iyice öğrenin. Eğer otobüsle seyahat edecekseniz ve farklı bir yerde inecekseniz, ineceğiniz noktayı cep telefonunuzda bulunan çevrimdışı navigasyon programında işaretleyin. Şehre giriş yaptıktan sonra uygulamadan yerinizi takip edin ve inmek istediğiniz yere en yakın indirme noktası neresi ise orada inin, sırtınızda koca çanta hostele yürümek zorunda kalmayın. Bu bahsettiğim olay Blablacar ile seyahat ederken de geçerli. 

   Otobüs firmaları genellikle bagajlarınızı ücretsiz olarak kabul ederler ancak bazı firmalar bagajınız için 1-2 Euro ücret talep edebilir. Bazı firmalar ise ikinci bagajınız için yine küçük bir miktar ek ücret ödemenizi isteyebilirler. Çoğu otobüs firmasına, cep telefonunuza gelen mailde ki biletinize ait QR kodunu cihaza okutarak binebilirsiniz ancak bazı otobüs firmaları biletinizin çıktısını görmek isteyebilir o yüzden biletinizi aldıktan sonra çıktısını alarak yanınızda bulundurun, kendinizi garantiye alın. Avrupa’da otobüsler dakiktir yani tam zamanında kalkar ve tam zamanında varır o yüzden saatlerinizi iyi ayarlayın, otobüse geç kalmayın. Hazırladığım gezi rehberlerinde her şehre ait otobüs ulaşımını detaylı olarak yazdım ancak siz Rome2rio, Goeuro ve Busbud sitelerini kullanarak yapmak istediğiniz yolculuğa ait seferleri mutlaka kontrol edin ve fiyatları firmaların kendi sitelerinde yer alan fiyatlar ile karşılaştırarak satın alma işlemini gerçekleştirin. Bazı otobüs firmaları koltuk numarası veriyorken bazıları ise random yani rastgele bir koltuğa oturma seçeneği sunabilir. Eğer koltuk numarası verilmişse biletinizin üzerinde zaten görürsünüz ancak verilmemişse istediğiniz koltuğa oturabilirsiniz. Herhangi bir öğrenci kimliğiniz varsa ve biletinizi gişeden alacaksanız mutlaka görevliye öğrenci indirimi olup olmadığını sorun. Otobüs firmalarının isimlerine ve daha detaylı bilgilere ulaşmak istiyorsanız Avrupa Otobüs Firmaları bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Tren Seferleri: Yurtdışı seyahatlerinizin ulaşım alternatiflerinden bir diğeri de; havayolu ulaşımına kıyasla daha ucuz ve otobüs kullanarak sağlanan ulaşımlara kıyasla biraz daha pahalı olan demiryolu ulaşımı. Havayolundan ucuz, otobüsten pahalı dedim ama elbette istisnalar da olmuyor değil yani tren biletleri uçak biletinden ve otobüs biletinden ucuz da olabilir. Bu durum tamamen yolculuğun hangi şehirler arasında yapılacağına, hangi zaman aralığında olacağına ya da hangi tür treni kullanacağınıza göre değişir. Şöyle ki; Roma’dan Barselona’ya Regional yani 2. sınıf trenler ile seyahat etmek yerine hızlı trenleri kullanmak isterseniz iki şehir arasında sefer düzenleyen low cost havayolu firmalarından daha yüksek bir ücret ödersiniz.

   Tren ile seyahat etmek bir gezginin vazgeçilmezlerinden biridir. Tren; yolda olmaktan en fazla keyif alacağınız ulaşım aracıdır ve tren ile seyahat ederken hissedeceğiniz özgürlük duygusuna paha biçilemez. Ben yurtdışı seyahatlerimde pratik olmasından dolayı ilk önceliği otobüs ulaşımına veriyorum ancak tren ile seyahat etmek bana en az yeni şehirler görüp gezmek kadar keyif veriyor. Eğer gerçekten gezgin bir ruha sahipseniz sizin için asıl önemli olan yolda olmaktır ve bu aslında sizi siz yapan en önemli argümandır. Tren seyahatlerinin verdiği keyif ve mutluluk kelimeler ile ifade edilemez, eğer tek başınıza değil de arkadaşlarınız ile tren seyahati yapıyorsanız bu keyif kat be kat artar. 4 ya da 6 kişilik bir arkadaş grubu ile kompartımanı kapatıp; oyunlar oynayarak, şarkılar söyleyerek, abur cubur yiyerek ya da sohbet ederek seyahat etmenin verdiği haz yolda olmaktan keyif alan birisi için mutluluktan çok daha öte bir kavramdır. Tabi tren yolculuğundan keyif almak için kalabalık arkadaş grubu ile seyahat etmeniz gerekmiyor, tek başınıza seyahat etmenin de ayrı bir güzelliği var. Tek başınıza tren seyahati yapacaksanız; koltuğunuza kurulursunuz, kulaklığınızı takarsınız, en sevdiğiniz yol şarkılarından oluşan albümünüzü açarsınız ve pencereden manzarayı seyrederken hayaller kurarsınız. Bu ambiyansı yakaladıktan sonra yolun ne kadar uzun olduğu umurunuz da bile olmaz çünkü bu yolculuk asla bitmesin istersiniz.

   Tren yolculuğu otobüs ve uçak yolculuğuna göre çok daha rahat, huzur verici ve konforludur. Uçak yolculuğu gibi; havaalanına ulaşım sağlama, güvenlik kontrolünden geçme, check-in yapma, kapıların açılmasını bekleme vb. dertleriniz ya da otobüs yolculuğu gibi; yanınızdakinin omzunuza yatması, istediğiniz zaman tuvalete gidememek, rahat rahat abur cubur yiyememek, yüksek ses müzik dinleyememek, uzanıp uyuyamamak, istediğiniz zaman yer değiştirememek vb. dertleriniz olmaz. Tren yolculuğunda bulabileceğiniz konfor trenin türüne göre değişir; biletleri hayli pahalı olan hızlı trenlerde lüks sayılabilecek bir konfor yaşayabilecekken, 2. sınıf trenlerde ortalama bir konfor bulursunuz. Hangi tür tren ile seyahat edeceğiniz ve ne tür bir konfor istediğiniz size kalmış, tabi bu konfordan ne anladığınıza ya da ne beklediğinize bağlı. Eğer gece yolculuğu yapacaksanız yataklı trenleri tercih edebilirsiniz hem rahat bir uyku çeker hem de konaklama parasından tasarruf etmiş olursunuz.

   Tren yolculuğunun vereceği mutluluk kelimeler ile ifade edilemez diyorum çünkü eğer yolda olmayı seven biri iseniz bir kez tren yolculuğu yaptıktan sonra bağımlısı olacağınızın garantisini veriyorum. Neredeyse tüm dünya şehirleri arasında tren kullanarak gidemeyeceğiniz bir güzergâh yok o yüzden tek yapmanız gereken nereden-nereye ve ne zaman tren kullanacağınıza karar vermek. Özellikle Avrupa’da demiryolu ağı çok gelişmiş olduğu için tüm Avrupa’yı sadece tren kullanarak rahatlıkla gezebilirsiniz. Avrupa’da kullanılan tren seferlerine cep telefonunuza Railplanner uygulamasını indirerek kolayca ulaşabilirsiniz. Bu uygulama size nereden-nereye hangi saatlerde hangi tür trenin gideceğini detaylı bir şekilde gösterir. Railplanner uygulaması hakkında detaylı bilgi için Interrail Rehberi sekmesini tıklayabilirsiniz. Tren biletlerini; dilerseniz tren garlarında bulunan gişelerden dilerseniz de Thetrainline-Europe ve Raileurope sitelerini kullanarak satın alabilirsiniz. Eğer aynı ülke içerisinde tren ile seyahat edecekseniz o ülkeye ait demiryolu şirketinin internet sitesini mutlaka kontrol edin, örneğin; İtayla içinde tren seyahati yapacaksanız Trenitalia, Almanya içinde seyahat edecekseniz Bahn, Fransa içinde seyahat edecekseniz Sncf, İspanya içinde seyahat edecekseniz Renfe, İsviçre içinde seyahat edecekseniz Sbb, Norveç içinde seyahat edecekseniz Nsb ve Hollanda içinde seyahat edecekseniz Ns.nl sitelerinden bilet alabilir veya tren seferlerini kontrol edebilirsiniz. Bu sitelerden biletleri erken alırsanız gayet uygun fiyatlara bilet bulabilirsiniz. Avrupa’da tren ile seyahat etmenin hiç şüphesiz en ucuz yolu; daha önce gezi sitelerinin birçoğunda okuduğunuzdan emin olduğum ve başlı başına tüm detayları ile anlatılması gereken, tek bir bilet alarak tüm trenlere o bilet ile binebileceğiniz bir sistem olan Interrail. Tanıdığım gezginlerin büyük çoğunluğunun yurtdışı macerası Interrail ile başlamış diyebilirim. Siz de Interrail’in ne olduğunu detaylı bir şekilde öğrenmek istiyorsanız Interrail Rehberi bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Blablacar: Bu sistem ülkemizde yeni yeni popüler olmaya başladı ancak Avrupa’da uzun süredir kullanılıyor. Blablacar, Avrupa içinde seyahat edebileceğiniz en pratik ve en hesaplı yöntemlerden birisi. Sistem şöyle işliyor; kendince herhangi bir sebepten dolayı özel aracı ile A noktasından B noktasına seyahat edecek olan bir kişi Blablacar sitesinde duyuru açıyor ve diyor ki; ben X tarihinde şu marka aracımla şu saatte A şehrinden B şehrine gideceğim 4 kişilik yerim var, kişi başı XX ücret talep ediyorum ve yanına da sadece 1 adet bagaj getirebilirsin, istersen seni de götürebilirim diyor. Yani aslında kendine yol masraflarını paylaşmak adına ücretli yol arkadaşı arıyor. Diyelim ki siz Roma’dan Floransa’ya seyahat edeceksiniz; Blablacar sitesine girerek ya da cep telefonunuza blablacar uygulamasını indirerek önce üye oluyorsunuz, daha sonra seyahat tarihlerinize göre Roma-Floransa arasında arama yapıyorsunuz ve o tarihlerde kendi aracı ile yolculuk yapacak olan insanların ilanlarını görüntülüyorsunuz, aklınıza yatan bir ilan olursa ilan sahibi ile ‘mesaj yaz’ butonunu kullanarak iletişime geçiyorsunuz ve yolculuk hakkında detaylı bilgi alıyorsunuz. Detaylı bilgiden kastım sizi nereden alacağı, nerede bırakabileceği, ne kadar ücret talep ettiği vs. Aslında bunlar ilanın açıklama kısmında yazıyor ama siz yine de detaylı olarak sorup garantiye alın. İlan sahibi talep ettiği ücreti yazıyor ama siz irtibata geçtikten sonra kendisi ile tekrar pazarlık yapabiliyorsunuz çünkü ücreti araca bindiğinizde sürücüye elden ödeyeceksiniz. İlan sahipleri genellikle binek araçlar için en fazla 4 yolcu kabul ediyorlar ve bagajı ortak kullanacağınız için sadece 1 küçük ya da 1 büyük çanta getirebileceğinizi belirtiyorlar. Güvenli mi diye sorarsanız, Türkiye’de kullanmadığınız sürece bence gayet güvenli zaten ilan sahibinin profiline baktığınız zaman referans yazılarını görebilirsiniz. İlan sahibinin profiline bakarken; fotoğrafının olup olmadığına, referans yazılarına ve cep telefonu ile profilini doğrulamış olup olmadığına dikkat edin. İlan sahibi ile anlaştıktan sonra yolculuğun yapılacağı gün ve saatte daha önce konuştuğunuz buluşma noktasına gidiyorsunuz, diğer yolcular ile birlikte araca biniyor ve yola koyuluyorsunuz. Ücreti peşin ödemeyin kendinizi garantiye alın, yolculuk bittiğinde ödersiniz. Blablacar çoğu zaman otobüs ve tren biletlerinden çok daha ucuza gelir ve çok kısa sürede ulaşmak istediğiniz şehre ulaşırsınız. Ben Blablacar’ı Zagreb-Ljubljana arasında kullandım, ilan sahibi Yunanistan vatandaşı bir bilgisayar mühendisiydi, mesaj yolu ile tren garı önünde buluşmak üzere anlaştık ve ikimizde tam zamanında orada olduk. Ljubljana gümrük kapısına geldiğimizde Sloven pasaport polisi pasaportlarımızı istedi ve ikimiz de pasaportlarımızı üst üste koyarak verdik. Üstte benim pasaportum vardı, polis Türk Pasaportu’nu görür görmez Türkçe olarak azarlar bir ses tonu ile ‘Çabuk kapıyı aç aşağı in’ dedi. Neden böyle bir tavır içerisinde konuştuğunu tahmin etmişsinizdir, tabi ki her tatil dönemlerinde bu güzergâhı kullanan gurbetçilerimiz ‘sayesinde’. Blablacar ile gümrük kapısından geçmek ile tren ya da otobüs kullanarak geçmek arasında bir fark yok, sadece polis sorduğu zaman birlikte seyahat ettiğinizi söylüyorsunuz. Yine ülke değiştirecekseniz, ilan sahibi aracına bindiğinizde pasaportunuzu ve geçerli vizenizi görmek isteyecektir, bu anormal bir durum değil çünkü aracıyla sizi gümrükten geçirecek olan birisi, sizin geçerli vizeye sahip olmamanızdan dolayı kendini riske atmak istemez.

Gemi Seferleri: Avrupa’da denize ya da okyanusa kıyısı olan tüm ülkelerde hem ülke içi hem de ülkeler arası gemi seferleri düzenleniyor. Gezi rehberlerinin içerisinde gittiğim şehirlerin deniz ulaşımları hakkında bazı firmalardan detaylı bir şekilde bahsettim. Avrupa’da gemi seferleri uzun yolculuklarda hem konforlu ve eğlenceli oluyor hem de havayolu ulaşımlarına göre çok daha hesaplı. Kısa yolcuklarda ise zamandan tasarruf edebilmeniz açısından karayolu ve demiryoluna kıyasla çok daha avantajlı oluyor. Feribot seferlerini görüntüleyebileceğiniz ve bilet alabileceğiniz en iyi site Directferries Bu siteden tüm Avrupa şehirleri için feribot seferlerini ve ücretlerini öğrenebilirsiniz. Interrail yapacak olanlar da Patras-Bari seferlerini bu siteden kontrol edebilirler.  Online feribot bileti aldıktan sonra dikkat etmeniz gereken husus, kalkış limanında bulunan kontuarda check-in yapmak zorunda olmanız. Diyelim ki Tallinn-Helsinki arası için bu siteyi kullanarak feribot bileti aldınız, kalkıştan en az 1 saat önce Tallinn feribot limanına gidiyorsunuz ve bilet gişesinde pasaportunuz ile birlikte check-in yapıyorsunuz ve biletinizi bastırıyorsunuz, eğer biletinizi gişeden alacaksanız böyle bir sorununuz yok zaten biletinizi basıp verecekler. Helsinki-Tallinn arası yolculuk yapacaksanız feribota biner binmez geminin en ön tarafına koşup yer kapın ki manzarayı seyrederek yolculuk yapma keyfini yaşayın.

Otostop: Avrupa’da Schengen uygulaması başladıktan sonra otostopun yaygınlaştığını ve ne kadar rahat bir hal aldığını tahmin etmek çok da zor olmaz. Avrupa ülkeleri arasında, ülkelerin kendi şehirleri arasında hatta şehir içlerinde bile otostop çekmek kolay ve kısa sürede sonuç alabileceğiniz bir ulaşım yöntemi. Tüm bunların dışında en güzel tarafı elbette cebinizden 5 kuruş çıkmayacak olması. Eğer vakti bol bir seyahat sever iseniz Avrupa seyahatinizi otostop yaparak, ulaşıma ücret ödemeden çok düşük bir bütçe ile gerçekleştirebilirsiniz. Avrupa’da otostop yaparak gezmeye karar vermişseniz muhtemelen otostop konusunda tecrübe sahibi birisiniz ancak bu konu hakkında pek fazla bir bilgiye sahip olmadığınızı varsayarsak; eğer tüm gezi planınızı otostop üzerine kurmadıysanız ilk önce hangi şehirler arasında otostop ile ulaşım sağlayacağınıza karar vermeniz gerekiyor, Avrupa insanı uzun yıllardır yollarda otostopçu gördüğü için sizi asla yadırgamayacaktır o konu da rahat olabilirsiniz. Otostop yapılabilecek en iyi konumu belirlemek için online bir haritaya ihtiyacınız olacaktır ve bu haritalara otostop sitelerinden ulaşabilirsiniz. Eğer elle tutulur bir kaynak arıyorsanız Marco Polo Europe Atlas isimli otostop rehberini edinebilirsiniz. En iyi otostop noktalarının benzin istasyonları ve trafik ışıklarının bulunduğu yerler olduğunu tahmin edersiniz. Konumunuzu belirledikten sonra büyükçe bir kartona ulaşmak istediğiniz şehrin adını yazın ki sürücülerin dikkatini çekin, tehlikeli biri olmadığınızı ve tek amacınızın seyahat etmek olduğunu dış görünüşünüz ile ispatlayabilmeniz açısından kıyafetinizi doğru seçin yani tam bir gezgin gibi giyinin, araca binmeden önce plakasını iyice aklınıza kazıyın ve sürücüye sorarak yolunuzdan sapmamak için inebileceğiniz en doğru noktayı belirleyin. Ayrıca İtalya’da otostop çekmenin yasak olduğu, Fransa-Almanya-Avusturya-Slovenya-Polonya-Çek Cumhuriyeti-Macaristan ve İtalya'da Pazar günleri ve ulusal bayramlarda kamyon ve tırların otoyolları kullanmalarının yasak olduğu gibi ayrıntıları mutlaka öğrenin. Norveç başta olmak üzere İskandinav ülkelerinin insanları haddinden fazla yardımsever oldukları için bu ülkelerde ulaşım için otostop seçeneğini ilk sıraya koyabilirsiniz.

Araç Kiralama: Yurtdışı seyahatlerinizi illa ki tren, otobüs ya da uçak kullanarak yapmanız gerekmiyor, bir diğer alternatifiniz de araba kiralamak. Avrupa’da araba kiralamak bizim ülkemizden daha yaygın bir halde, yani tüm Avrupa şehirlerinde kolayca kiralık araç bulabilirsiniz. Araba kiralayarak Avrupa gezisi yapacaksanız; dilerseniz havaalanına indiğinizde Rent A Car ofislerine giderek dilerseniz de Türkiye’den ayrılmadan önce aracı firmalardan ya da büyük araç kiralama firmalarının kendi sitelerinden rezervasyon yaptırabilirsiniz. Uçak, otobüs ya da tren seferlerine bağlı kalmadan kafanıza göre seyahat etmek isteyebilirsiniz, araç kiralamanın daha maliyetli olduğunu da düşünebilirsiniz ancak doğru zamanda ve doğru yerden araç kiralarsanız ayrıca kurallara harfi harfine uyarsanız Avrupa seyahatiniz daha ucuza gelebilir. Araba kiralayarak gezmenin ulaşım konusunda sağladığı rahatlığın yanı sıra en avantajlı tarafı konaklamaya para harcamayacak olma ihtimaliniz, yani geceleri kiraladığınız araçta yatarak hostel ücretinden kurtulabilirsiniz. Yurtdışında araç kiralama ile ilgili detaylı bilgilere ulaşmak istiyorsanız Yurtdışı Araç Kiralama bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Özel Araç ile Türkiye’den Çıkma: Seyahatinizin baştan sona sizin kontrolünüzde olmasını istiyorsanız, aileniz ile ya da kalabalık arkadaş grubunuz ile birlikte Avrupa seyahati yapacaksanız bunun için en iyi yol Avrupa’ya özel aracınız ile gitmek. Türkiye’den arabanıza binip Avrupa’ya gitmek gözünüzü korkutabilir ancak kurallara uyduğunuz ve üzerinize düşen sorumlulukları yerine getirdiğiniz sürece hiç de zor olmadığını anlayacaksınız. Eğer şoförlüğünüze güveniyorsanız ve aileniz ile birlikte çoluk çocuk bir gezi planlıyorsanız özel araç ile gitmek zaten sizin ilk önceliğiniz olmalı. Kendi aracınız ile seyahat etmek sizi uçak, otobüs, tren seferlerine bağımlı kalmaktan kurtarır. Eğer yurtdışında araba kiralamak ile kıyaslanacak olursak; kira bedeli ödemeyeceksiniz ve herhangi bir olumsuzlukta sizi soyup soğana çevirecek bir firma olmayacak o yüzden gezinizi diken üstünde değil keyif alarak yapacaksınız. Tabi tüm bunlar sadece otomobil ile gitmek için geçerli değil ülkeden çıkış için herhangi bir taşıt sınırlaması yok yani karavanınız ile de gidebilirsiniz motosikletiniz ile de, bu tamamen sizin keyfinize kalmış. Kendi aracınız ile seyahat etme konusunda detaylı bilgiler öğrenmek istiyorsanız Özel Araç ile Yurtdışı bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Şehir içi Ulaşım Hakkında: Avrupa şehirlerinin neredeyse %90’ı küçük şehirler olduğu için şehir içinde toplu taşımaya ihtiyaç duymadan kolayca gezebilirsiniz. Ben toplu taşıma kullanmadan yürüyerek gezmeyi tercih ettiğim için gezi rehberlerini de ona göre yazdım. Şehirleri gezerken toplu taşıma kullanmak sizi şehrin atmosferinden uzaklaştırır, hafızanızda yer etmesine engel olur ve en önemlisi de keşfetme duygunuzu köreltir. Bu yüzden siz de toplu taşıma kullanmadan sokakları arşınlayarak tüm şehri karış karış gezin. Sürekli toplu taşımaya başvurursanız, gezilecek bilindik noktaların arasında kalan bilinmeyen güzellikleri kaçırırsınız o yüzden siz siz olun toplu taşımayı mümkün olduğunca az kullanın. Eğer toplu taşıma kullanacaksanız ve görmek istediğiniz noktaya nasıl gideceğinizi bilmiyorsanız bunu öğrenmek çok kolay, şöyle ki; şehir haritasını açıyorsunuz ve görmek istediğiniz turistik noktayı buluyorsunuz, daha sonra harita üzerinde o turistik noktaya en yakın olan toplu taşıma durağının hangisi olduğuna bakıyorsunuz, sonra metro haritasını açıyorsunuz ve o durağın hangi metro hattına ait olduğunu, hangi metro durağında hangi metro hattına aktarma yaparak ulaşabileceğinizi buluyorsunuz, bunları öğrendikten sonra size en yakın metro durağına gidiyor ve metroya biniyorsunuz. Avrupa şehirlerinde bulunan metro duraklarında turnike olmaz ve otobüslere orta kapıdan ya da arka kapıdan binebilirsiniz ancak bu toplu taşımanın ücretsiz olduğu anlamına gelmez. Avrupalılar metro biletlerini aylık olarak A4 çıktısı halinde ya da aylık kart olarak alırlar ve yanlarında taşırlar, herhangi bir kontrol esnasında bu kartı veya çıktıyı gösterirler. Şehre gelen turistler bilet satın almak zorundadır ve bu biletlere toplu taşımaya binmeden önce metro durağı girişinde bulunan makinelerden, otobüsler de ise orta kapının karşısında bulunan makinelerden tarih basmaları yani ‘validate’ etmeleri gerekir. Daha basit anlatacak olursak; bileti aldınız ve metroya bineceksiniz, metro durağının girişinde bulunan makineye bileti sokuyorsunuz, o makine biletinizin üzerine tarih ve saat basıyor böylece sizin o bileti ne zaman kullandığınız kayda geçiyor, daha sonra metroya biniyorsunuz ve anında yanınızda bir kontrol görevlisi beliriyor, sizden biletinizi göstermenizi istiyor, biletinizi veriyorsunuz ve görevli üzerindeki tarih-saati kontrol ediyor. Eğer validate etmemişseniz ya da daha önceden kullandığınız bir bileti tekrar kullanmaya kalkmışsanız görevli size 50-100 Euro arasında ceza yazıyor, tabi bunların hepsi tramvay ve şehir içi otobüs için de geçerli. Bu kontrollerin ne sıklıkta yapıldığı ülkeden ülkeye ve şehirden şehre değişir, örneğin İtalya’da çok nadir kontrol olurken Macaristan’da çok sık bilet kontrolü yapılır.

   Şehir içinde gezmenin en güzel alternatiflerinden birisi bisiklet kiralamak. Eğer düz bir şehri gezecekseniz mutlaka en az 1 gün bisiklet kiralayarak gezin. Bisikletleri sokaklarda bulunan kiralama platformlarından bozuk para atarak ya da Rent A Bike dükkânlarından günlük ücretini ödeyerek kiralayabilirsiniz. Şehir içini motosiklet kiralayarak gezmek isterseniz de bunun için en güzel şehir tabi ki Roma. Roma’da mutlaka en az 1 gün Vespa kiralayarak gezin, ayrıntıları Roma Şehir Rehberi’nden okuyabilirsiniz. Şehir içinde taksi kullanacak olursanız mutlaka tescilli firmalara ait taksilere binin yani üzerinde bir taksi durağı ya da firma ismi yazılı olan taksileri kullanın. Korsan taksilere binmenizi önermem çünkü sizden çok yüksek miktarda ücret talep edebilirler ve ödemeniz gereken ücretin o kadar olmadığını kimseye anlatamazsınız. Hangi taksiye binecek olursanız olun mutlaka pazarlık yapın yani taksimetreye ve taksiciye güvenmeyin, gideceğiniz noktanın kaç Euro tutacağını öğrenin ve ona göre anlaşarak binin. Ben taksiye bineceğim zaman taksici pazarlık yapmaya yanaşmıyorsa, taklaya gelmemek için bindikten sonra navigasyon programını açıyorum ve gittiğimiz yolu cep telefonumdan kontrol ediyorum. Eğer taksicinin bilerek yolu uzattığını anlarsam anında navigasyon programını gösterip taksiciyi uyarıyorum. Zaten sizin navigasyon programından gittiğiniz yolu kontrol ettiğinizi görürse yolu uzatmaya çalışmayacaktır. 

Artık nasıl ulaşım sağlayacağınızı öğrendiniz, nerede nasıl konaklayacağınızı öğrenmek için Konaklama bölümüne geçebilirsiniz…

Yorumlar