Seul

 

‘Seyahat etmek hayal gücümüzü gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl göründüğünü düşünmek yerine onları görmemizi sağlar.’ S. Johnson

SEUL GEZİ REHBERİ;

 Ülkemizden hayli uzakta olması ve haliyle uçak biletlerinin de pek uygun olmaması nedeniyle Türk vatandaşları tarafından çok fazla ziyaret edilmeyen veya edilemeyen Seul, aslında harcanan parayı her kuruşuna kadar hak eden bir şehir. Arkadaşım Hakan’la birlikte yaptığımız bireysel Uzak Doğu turunda zaman problemimiz nedeniyle Seul’da sadece 4 gün geçirebildiğimiz için tadı damağımızda kaldı diyebilirim. Biz Güney Kore’de sadece Seul’u gezdik ama bana göre Güney Kore böyle bir tura dahil edilmemeli, ülkenin görülmesi gereken her şehrini gezmek için geniş bir zaman ayırmalı.

   2002 yılında düzenlenen Dünya Kupası sayesinde hafızalarımızda uzun süre yer edinen Güney Kore, turnuvanın son maçında karşı karşıya gelmemiz ve mağlup etmemize rağmen dostluğumuza zerre kadar zarar gelmeyen bir ülke. Hem nasıl gelsin ki? Kore Savaşı’nda omuz omuza mücadele etmiş iki milletin insanları birbirine karşı nasıl kötü hisler besleyebilir? Güney Korelilerin bize karşı duydukları sempatinin sebebi, şüphesiz savaş döneminde kader ortaklığı yapmamız ama bizim insanlarımızın Güney Kore’ye karşı bu denli ilgi duymasının sebeplerinden bence en önemlisi Güney Kore dizileri. Hatta kendi adıma konuşursam; Efsane Prens dizisinde Güney Kore saraylarını ve etnik kıyafetleri gördükçe Seul’a gitme istediğim daha da artıyordu. Güney Koreliler oldukça kibar insanlar, sadece bize karşı değil, dünyanın hangi ülkesinden olursa olsun ülkelerine gelen herkese iyi davranıyor, asla nezaketten ve saygıdan ödün vermiyorlar. Sohbet ederken, alışveriş yaparken veya toplu taşıma araçlarına binerken Güney Korelilerin hem birbirlerine hem de yabancılara karşı olan nazik tutumu oldukça net gözlemlenebiliyor.

   Yaklaşık 5000 yıllık tarihi geçmişe sahip Güney Kore’nin başkenti olan Seul’un nüfusu yaklaşık 12 milyon ve dünyanın en kalabalık 13. şehri. Seul, aynı zamanda Kore dilinde başkent demek. İlk olarak 16. ve 17. Yüzyılda Japonların istilasına maruz kalmış ve ardından da o hep duyduğumuz ‘dış mihrakların’ kışkırtmaları ile kardeşi kardeşe kırdıran Kore Savaşı nedeniyle derin yaralar almış ancak yaşanan tüm bu yıkımlara rağmen her daim tekrar ayağa kalkmayı başarmış. Hem de şehrin yeni tasarımı, Feng Shui felsefesine sadık kalınarak yapılmış. Kore Savaşı’ndan sonra Kuzey Kore ekonomisi gözle görülür bir gelişme gösteremezken, Güney Kore her geçen yıl ekonomisine daha fazlasını katmış. Öyle ki günümüzde dünyanın en güçlü ekonomilerinden birine sahip. Merkezi Seul’da olan ve ülkemizde de rağbet gören Samsung, sadece cep telefonu ve televizyon üretmiyor, onlarca farklı alanda yatırımı olan dev bir firma. Aynı zamanda tüm dünya ülkelerine araba ihraç eden Kia ve Hyundai de birer Güney Kore markası. Ekonomilerinin bu denli güçlü olmasının sebeplerinden biri de halkın büyük çoğunluğunun yerli ürün kullanıyor olması. İnsanlarda Apple’dan daha çok Samsung veya LG marka cep telefonlarını, caddelerde ise Kia ve Hyundai’nin neredeyse tüm modellerini görebilmek mümkün. Dünyanın en hızlı internetine sahip şehir olması da teknoloji alanındaki gelişmişliklerinin en belirgin göstergelerinden birisi.

   Aslında şehrin adı Seoul diye yazılıyor ve ‘Sôôl’ diye okunuyor. Yani uzatılarak. Ben de yeni öğrendim, Hong Kong Havaalanı’nda Seul’a gitmek için check-in yaptığımız esnada görevliye Seul dediğimde ve bana anlamsız bir bakış attığında, şehrin adını yanlış söylediğimi fark etmiştim. Dev gökdelenleri, plazaları, geniş caddeleri, müzeleri, sanat galerileri, tapınakları, sarayları, sokak pazarları, festivalleri ile geleneksel ve modern kültürü bir arada görebileceğiniz nadir şehirlerden. Sadece bunlardan ibaret değil elbet, muhteşem doğası ile de yılın her dönemi dünyanın birçok ülkesinden ziyaretçi çekmeyi başarıyor. Batıya dönük bir yüzü olması, fazlaca turist ağırlıyor olması ve hepsinden de önemlisi eğitim-öğretim dönemlerinin tamamında İngilizcenin zorunlu ders olması sayesinde yabancı dil bilme oranı oldukça yüksek. Müzelerde, tabelalarda, bilet makinelerinde ve restoran menülerinde de İngilizce seçenekler kullanılarak şehre gelen yabancıların zorluk çekmesinin önüne geçilmiş. Yani tek harf bile Korece bilmenize gerek yok, dil konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacaksınız.

ULAŞIM: Seul, arkadaşımla birlikte yaptığımız Uzak Doğu seyahatinin Hong Kong’dan sonraki durağıydı. Bu yüzden ilk önce Hong Kong - Seul arası ulaşımdan biraz bahsedeyim. Hong Kong’dan Seul’a aktarmasız olarak gitmek istiyorsanız tercih edebileceğiniz 3 farklı firma mevcut. Bunlar; Eastar Jet, Jin Air ve Hong Kong Express. Aslında Eastar ve Jin Air daha ucuz ama biz zaman probleminden dolayı tercihimizi Hong Kong Express’ten yana kullandık çünkü diğer firmaların uçuş saatleri bize uymuyordu. Biletlerimizi bir ay öncesinden 500 Türk Lirasına aldık. Hong Kong Express, low cost yani düşük bütçeli bir havayolu firması, bu yüzden bagajlarınız için ayrıca ücret ödemeniz gerekiyor ama sırt çantası ile geziyorsanız çantanızı kabin bagajı olarak yanınıza alabilirsiniz. Hong Kong - Seul arası yaklaşık 3.5 saat sürüyor ve koltuk aralıkları geniş olduğu için rahat bir yolculuk yapılabiliyor. Eğer Türkiye’den direkt olarak Seul’a gitmek istiyorsanız Türk Hava Yolları, Korean Air veya Asiana Airlines firmalarından birini tercih etmeniz gerek. Her üç firma da aktarmasız uçuş gerçekleştiriyor ve bilet fiyatları ortalama 1.750 - 2000 Türk Lirası civarında. Yolculuk yaklaşık 9 saat sürüyor ayrıca uçaklar geniş gövdeli ve ikramda sınır yok. Daha ucuz olsun istiyorsanız; Air Astana, Etihad, Emirates ve Aeroflot firmalarından birini tercih edebilirsiniz. Aktarmalı uçuş yapan bu firmaların bilet fiyatları ise 1200-1500 Türk Lirası arasında değişiyor. Bilet fiyatlarını Skyscanner adresinden kolayca sorgulayabilirsiniz.

Havaalanından Şehir Merkezine Ulaşım: Güney Kore’ye iniş yapacak olan her uçakta yolculara, ‘Immigration Form’ denilen 3 farklı form dağıtılıyor. Bunlardan birine valinizde tehlikeli bir madde olup olmadığını ve yanınızda yüklü miktarda bulunmadığını, diğerine herhangi bir sağlık probleminizin olup olmadığını ve sonuncusuna ise kişisel bilgilerinizi, seyahat planınızı ve konaklayacağınız adresi yazıyorsunuz. Konaklama yapacağınız yerin adresine hostelinizin adresini ve telefon numarasını yazabilirsiniz. Güney Kore’ye seyahat eden her yabancı bu formları eksiksiz olarak doldurmak zorunda. Pasaport kontrolüne geldiğiniz zaman görevli memur bu formlara damga basacak ve size geri verecek, Güney Kore’den ayrılırken aynı şekilde pasaport memuruna bu formları ibraz etmeniz gerekiyor aksi takdirde ceza ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden Güney Kore’de bulunduğunuz dönem süresince bu formları özenle muhafaza etmelisiniz. Türk olmamızın bu duruma bir etkisi var mı bilmiyorum ama Seul pasaport polisleri oldukça kibar davranıyor ve herhangi bir zorluk çıkarmıyor. Görevli memur pasaportunuzu bilgisayara okuttuğunda elektronik sistem size ‘Hoş geldiniz’ diyecek ve ardından parmak iziniz alınacak. Bunlar tamamen prosedürden ibaret ancak yine de sorun yaşamak istemiyorsanız, Seul’a gitmeden önce dönüş biletinizin çıktısını ve konaklama rezervasyonunuzun çıktısını yanınıza almanızda fayda var.

   Şehirde iki farklı havaalanı bulunuyor. Bunlardan Seul Incheon Havaalanı, daha çok aktarmasız uçuşlar ve Star Alliance üyesi firmalar tarafından kullanılıyor. Muhtemelen sizin de ineceğiniz havaalanı burası olacaktır. Şehir merkezinin 50 km kadar dışına, deniz doldurularak inşa edilmiş bir havaalanı ve dünyanın en büyük havaalanlarından birisi. Gezilecek yerler listesine ekleyebilirsiniz çünkü üstün teknoloji ile donatılan bu modern havaalanını şehir merkezine gitmeden önce şöyle bir gezin derim. Uçaktan indikten sonra pasaport kontrol noktasına gitmek için dahi havaalanı içerisinde faaliyet gösteren vatmansız mini metro hattını kullanmak gerekiyor. Incheon Havaalanı’ndan şehir merkezine ulaşmak için birçok farklı seçeneğiniz mevcut. Bunlardan ilki ve tavsiye edileni her zamanki gibi tren. Havaalanı ile şehir merkezi arasında sefer düzenleyen Airport Railroad Express (AREX) ‘in iki farklı tren hattı var. Non Stop denilen trenler duraklama yapmadan merkez tren garı Seoul Station’a kadar gidiyor ve yolculuk yaklaşık 35 dakika sürüyor. İlk tren 05.20’de ve son tren ise 21.45’te hareket ediyor. Express Train Pass ücreti ise 8000 Won yani yaklaşık 25 Türk Lirası ayrıca varış noktası olan Seoul Station’da bu kartı iade ederek 500 Won depozito ücretini geri alabiliyorsunuz. Havaalanında bulunan AREX standından bilet alabilirsiniz. Diğer tren hattı olan ‘All Stop’ ise 12 farklı durakta duruyor, yolculuk 1 saat sürüyor ve M-Pass denilen tek kullanımlık biletlerin ücreti inmek istediğiniz durağa göre değişiyor. İlk tren 05.23’te ve son tren 23.42’de hareket ediyor ayrıca her durakta farklı metro hatlarına aktarma yapılabiliyor. Detaylar için Visitkorea adresini ziyaret edebilirsiniz. Incheon Havaalanı ile şehir merkezi arasında çalışan taksilerin sabit fiyatları var. Şehrin merkezi noktaları A, B ve C olmak üzere üç bölgeye ayrılmış. Standart taksilerin ücreti gitmek istediğiniz bölgenin uzaklığına göre 55.000 - 85.000 Won arasında ve lüks taksilerin ücreti ise 80.000 - 110.000 Won arasında değişiyor. Konaklayacağınız bölgeye hangi taksilerin gittiğini öğrenmek için Information bankosuna danışabilir veya Airport adresine göz gezdirebilirsiniz. Bir diğer seçenek ise yerel otobüsler ve limuzin denilen havaalanı servisleri. Minivan araçlardan oluşan bu servislerin ücreti 16.000 Won ve yaklaşık 1 saat içinde şehir merkezine ulaşıyor. Yerel otobüslerin ise lüks ve standart olmak üzere iki çeşidi var. Her ikisine de çıkış kapısında yer alan otobüs duraklarından binebilir ve aynı yerde bulunan bilet makinelerinden bilet alabilirsiniz. Lüks olan otobüsler daha hızlı sürede şehir merkezine varırken standart otobüslerin varış süresi 1 saatten biraz fazla sürüyor. Taksileri, otobüsleri ve havaalanı servislerini, 3. kat 12 numaralı çıkış kapısında yer alan duraklarda kolayca bulabilirsiniz. Şehrin diğer havaalanı nispeten daha küçük olan Gimpo Havaalanı. Şehir merkezine yakın olması sebebiyle metro ile kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Gimpo Havaalanı için almanız gereken tek kullanımlık metro biletinin fiyatı 1200 Won.

Şehir İçi Ulaşım: Seul metrosu dünyanın en büyük ve en gelişmiş metro ağlarından birisi. Öyle ki her duraktan birçok farklı hat geçiyor ve durakların bazılarında 20’ye yakın çıkış kapısı oluyor. Gitmek istediğiniz yer hangi çıkışa yakınsa orayı kullanmalısınız aksi takdir de çok alakasız bir yere çıkabilirsiniz. Metrolarda bulunan tabelalarda ve haritalarda, çıkışların yakın olduğu yerlerin birçoğu yazıyor. Metro ağının bu denli geniş olması ilk başlarda biraz kafa karıştırıcı olabiliyor ancak hatları çözdükten sonra ilmek dokur gibi seri şekilde aktarma yapmaya alışıyorsunuz. Mutlaka havaalanından veya otelinizden metro haritası edinmeli ya da cep telefonunuza dijital versiyonunu indirmelisiniz. Seul’da metro ile ulaşamayacağınız yer sayısı sanırım bir elin parmaklarını geçmez, özellikle turistik noktaların tamamına metro kullanarak gidebilirsiniz. Tek yapmanız gereken ilk başlarda biraz sabırlı olmak ve hangi hatların hangi duraklardan geçtiğini kavramak. Sabırlı olun diyorum çünkü bazı anlarda insanın sinirlerini bozacak kadar karmaşık bir hal alabiliyor. Böyle durumlarda metro duraklarında göreceğiniz görevlilerden yardım isteyebilirsiniz, kesinlikle en ince ayrıntısına kadar gitmek istediğiniz yere nasıl ulaşabileceğinizi anlatacaklardır. Vagonlarda her durağın hem Korece hem Japonca hem de İngilizce ismi anons ediliyor o yüzden yanlış durakta inme ihtimaliniz oldukça düşük. İngilizce dil seçeneği tabelalar ve bilet makineleri için de geçerli.

   Seul’u toplu taşıma kullanarak gezecekseniz ilk yapmanız gereken şey T-Money isimli kartlardan almak olmalıdır. Ülkemizde de benzerleri kullanılan ön ödemeli bu toplu taşıma kartını havaalanında da yer alan 7-Eleven marketlerinden, metro istasyonlarından veya T-Money ofislerinden satın alabilirsiniz. Devamlı tek kullanımlık metro veya otobüs bileti almak yerine T-Money ile taksi de dahil olmak üzere tüm toplu taşıma araçlarını zahmetsiz ve indirimli şekilde kullanabilirsiniz. Tek kullanımlık bilet almak isteyen insanların oluşturduğu kuyruklara girmeyecek olmanız bile bu kartı almanız için yeterli bir sebep. Standart T-Money kartların ücreti 2500 Won, eğer anahtarlık yapılabilen veya cep telefonuna takılan T-Money kartlardan almak isterseniz fiyatları 5000 Won’a kadar çıkıyor ama ekstra bir getirisi yok, bu yüzden normal bir kart almanız yeterli. Kartı aldıktan sonra metro duraklarında bulunan makineleri kullanarak dilediğiniz kadar para yükleyebiliyorsunuz ve Seul’dan ayrılırken de servis noktalarından herhangi birine iade ederek ödediğiniz depozitoyu ve kartın içinde kalan bakiyenizi geri alıyorsunuz ama 500 Won servis ücreti kesiliyor. Eğer kartınızda 20.000 Won’dan daha fazla bakiye kalmışsa geri ödemeyi sadece Seoul Station’da yer alan T-Money ofisinden alabiliyorsunuz. T-Money ile metrolarda tek yön için 1350 Won yerine indirimli olarak 1250 Won ödüyorsunuz, aynı durum otobüsler için de geçerli. Bu kartı aynı zamanda market alışverişlerinde de kullanabilirsiniz.

   Toplu taşıma kartlarından bir diğeri de Seoul City Pass denilen günlük sınırsız kartlar. Seoul City Pass ile uzaklık sınırı olmaksızın metro ve yerel otobüsleri günde 20 kez kullanabiliyorsunuz. 1 günlük kartlar 10.000 Won, 2 günlük kartlar 18.000 Won, 3 günlük kartlar 25.500 Won, 5 günlük kartlar 42.500 Won ve 7 günlük kartlar 59.500 Won. Bu kartı havaalanında ve merkez tren garında bulunan satış ofislerinden ayrıca GS25, Family Mart ve MINISTOP mağazalarının herhangi birinden satın alabilir, aynı yerlere iade ederek 4500 Won depozito ücretinizi geri alabilirsiniz. Havaalanında yer alan ofis saat 22.00’da kapanıyor, aklınızda bulunsun.

   Eğer ön ödemeli veya sınırsız bir toplu taşıma kartı almak istemiyorsanız tercihinizi tek kullanımlık biletlerden yana kullanabilirsiniz. Bu biletleri metro duraklarında yer alan makinelerden alabilirsiniz, fiyatı 1350 Won ve yine aynı makinelere iade ettiğiniz takdirde 500 Won depozito ücretini geri alabiliyorsunuz. Eğer şehir merkezinin nispeten biraz daha dışında kalan bir yere gidecekseniz, yine metro duraklarında bulunan bilet makinelerinden kartınıza ek bakiye yüklemeniz gerekiyor. Tek kullanımlık bileti hem metroya binerken hem de çıkarken turnikeye okutmanız gerek, bu yüzden duraktan çıkana kadar biletinizi saklayın. İndiğiniz durakta biletinizi okuttuğunuz zaman turnike uyarı verirse bilin ki bakiyeniz yetersiz, böyle durumlarda yapmanız gereken şey ek bakiye yüklemek.

   Seul genel anlamda pahalı bir şehir ancak taksi ücretleri oldukça uygun. Eğer grup halinde geziyorsanız gönül rahatlığı ile taksi kullanabilirsiniz. Şehirde 3 farklı taksi tipi var. Regular denilen gri, beyaz ve turuncu renkli taksiler standart ve ucuz olanlar. Deluxe denilen siyah renkli sedan taksiler biraz daha lüks ve pahalı olanlar. Jumbo denilen siyah renkli minivan taksiler ise en lüks ve en pahalı olanlar. Bir de 3 saat ve üzeri yolculuklar için kullanılan International taksiler var. Deluxe tip taksilerde gece tarifesi uygulanmıyor ve Jumbo tip taksilere ise 6 ila 10 kişi arasında yolcu binebiliyor. Jumbo taksileri çağrı üzerine gelen minivan araçlar ile karıştırmamak gerekiyor. Bu araçların üzerinde Van veya Call Van yazar ve taksimetresi yoktur, ödenecek fiyat tamamen pazarlık üzerine belirlenir. Standart tip taksilerin açılış ücreti 3,000 Won ve her 142 metrede bir 100 Won ekleniyor. Açılış ücretine ilk 2 km dahil yani 2 kilometreden fazla gitmeyecekseniz 3000 Won ödüyorsunuz. Deluxe ve Jumbo tip taksilerin açılış ücreti ise 5000 Won ve her 164 metrede bir 200 Won ekleniyor. Bu tip taksilerde de ilk 3 km açılış ücretine dahil. International taksiler ile Seul çevresinde bulunan farklı şehirlere seyahat edecekseniz fiyatlar 55.000 - 75.000 Won arası değişiyor. Taksilerin neredeyse tamamında nakit paranın haricinde kredi kartı ve bazılarında ise T-Money denilen toplu taşıma ile ödeme yapabilmek mümkün. Dilerseniz taksi durağından ve yol üzerinden, dilerseniz de telefonla çağırarak binebilirsiniz.

KONAKLAMA: Seul oldukça turistik bir şehir olduğu için yaklaşık 150’den fazla hostel bulunuyor. Tabi bir o kadar da hotel. Biz fiyatı, konumu, imkânları ve rezervasyon sitelerinde aldığı puanları göz önünde bulundurarak tercihimizi Seoul I Guesthouse isimli hostelden yana kullandık. Çok iyi bir konuma sahip, Seul’un en hareketli yerlerinden biri olan Hongdae bölgesinde ve Hongik University metro durağının hemen karşısında. Aynı zamanda otobüs ve taksi duraklarına da oldukça yakın. Hongdae, gece kulüplerinin yoğunlukta olduğu ve genellikle üniversite öğrencilerinin takıldığı bir bölge, bu yüzden Seoul I Guesthouse eğlenmeyi sevenler için en ideal konumda yer alıyor diyebilirim. Kulüplerin haricinde ise etrafında birçok kafe, restoran, mağaza ve park bulunuyor. Sunduğu imkanlar da gayet iyi; ücretsiz internet, misafirlerin kullanabileceği laptoplar, ücretsiz kahvaltı, küçük bir mutfak, geleneksel dizayna sahip ortak alan, ütü ve ütü masası, çamaşır makinesi, kurutucu, DMZ ve kayak turu için rezervasyon servisi ve uygun fiyatlı havaalanı servisi bunlardan sadece birkaçı. Incheon Havaalanı’na 50 dakika ve Gimpo Havaalanı’na ise metro ile sadece 20 dakika uzaklıkta. Incheon Havaalanı’ndan Airport Express Train ile direkt olarak ulaşmak mümkün, tek yapmanız gereken Hongik University metro durağında inmek ve 3 numaralı çıkıştan çıkmak. Çıkışın hemen karşısında göreceğiniz ara sokağında içerisinde. Şehir merkezine gitmek için ise 2 numaralı yeşil metro hattına binmeniz yeterli. Gecelik ücreti ise 4 kişilik o da için kişi başı yaklaşık 50 Türk Lirası. Seoul I Guesthouse Seul’da bulunan hostellerden sadece birisi, buna benzer daha onlarca farklı seçeneğiniz var. Metro ağı çok gelişmiş olduğu için şehir merkezine yakın pahalı bir hostelde konaklamak yerine biraz daha uzak bir konumda olan ucuz hostellerden birini de tercih edebilirsiniz. Diğer seçenekler için Hostelworld adresini ziyaret edebilirsiniz.

YEME-İÇME: Düşük bütçeler ile seyahat eden biriyseniz, yeme-içme konusu sizin için karın doyurmaktan ibaret olabilir ancak Seul’a kadar gitmişseniz, Güney Kore mutfağına ait lezzetleri denemeden dönmemelisiniz. Gidince aç kalacağınızı düşünebilirsiniz, ön yargılarız olabilir. Aslında haksız da sayılmazsınız, köpek eti, çiğ et, canlı ahtapot ve böcek yiyen bir milletten bahsediyoruz. Siz yine de rahat olun, bunlar çok ekstrem örnekler, Seul’da damak tadınıza uyacak onlarca farklı seçenek var. Eğer vejetaryen değilseniz, neredeyse etsiz yemek yapılmayan bir ülkeye gideceğinizi ve ete doyacağınızı garanti ederim.

Kimchi: Bu aslında bir ana yemek değil, et yemeklerinin yanında servis edilen bir garnitür türü. Acı sos ve sarımsakla harmanlanan lahana turşusu olarak tanımlayabilirim. Güney Kore mutfağının en ünlü tatlarından biri olması sebebiyle şehre gelen her turist mutlaka deniyor ve çoğunlukla da beğeniyor. Korelilerin sofrasından da eksik olmuyor, acı olmasına rağmen kahvaltıda dahi yiyorlar. Dilerseniz et yemeği haricinde sadece Kimchi de sipariş edebilir ve tadına bakabilirsiniz. Birçok çeşidi var, artık menüden damak tadınıza uygun olanı seçersiniz. Haricen yemek isterseniz fiyatı ortalama 5000 Won yani 15 Türk Lirası.

Korean Barbecue: Adından da anlaşılacağı üzere Kore’ye özgü bir barbekü çeşidi ve Güney Kore’yi ziyaret eden turistlerin de en fazla tercih ettiği yemek. Sadece turistler için değil, yerel halkın da vazgeçilmezlerinden birisi. Şehrin birçok yerinde barbekü yapan restoran bulabilmek mümkün. Biz Myeongdong bölgesinde tesadüfen denk geldiğimiz bir restoranda yedik, artık ucuz olduğundan mıdır yoksa gerçekten lezzetli yaptıklarından mıdır bilmiyorum ama kapısında yaklaşık 1 saat sıra bekledik. Bu restoranlar tamamen Kore Barbeküsü üzerine hizmet veriyor, zaten tasarımları da buna uygun olarak yapılmış. Restorana giriyor ve ortasında ocak olan bir masaya oturuyorsunuz, menüden dilediğiniz et türünü ve miktarını seçtikten sonra kontrolü garsona bırakıyorsunuz. Garson ilk başta ocağı yakıyor ve seçtiğiniz eti, dilediğiniz kıvama gelene kadar gözünüzün önünde pişiriyor. Dilerseniz ocak başı misali kendi etinizi kendiniz de pişirebiliyorsunuz. Yemeğin yanında tapas benzeri Banchan denilen türlü çeşitli garnitür geliyor, bu sadece barbekü için değil çoğu yemek için geçerli bir durum. Kendinizi kebapçıda hissedebilmeniz için ellerinden geleni yapıyorlar, düşünceli insanlar. Barbekünün fiyatı restorana ve restoranın bulunduğu bölgeye göre değişiyor ama ortalama bir fiyat vermek gerekirse kişi başı yaklaşık 50-60 Türk Lirası civarında diyebilirim. Tek olumsuz tarafı yanında ekmek verilmemesi, ekmek yemeden doymayan bir milletin insanı olarak sipariş verirken etin gramajını ona göre belirlemenizi tavsiye ederim. 

Bibimbap: Barbekü birçok ülkede yapılır ama Bibimhap tam anlamı ile Kore mutfağını yansıtan yemeklerden birisi. Yuvarlak bir kâsenin içine pirinç pilavı koyuluyor, pilavın üstüne de havuç, kabak, mantar, ıspanak, soya fasulyesi gibi sebzeler döşeniyor. En üste de çiğ veya pişmiş yumurta. Dilerseniz etlisini de yaptırabiliyorsunuz. Sebzeler birbirine karıştırılmadan, gayet nizami bir şekilde döşendiği için hoş bir görüntüsü var. Bazı restoranlarda portatif bir ocağın üzerinde, taş kaselerde servis ediliyor. Myeongdong bölgesinde bulunan Gogung isimli restoran, geleneksel Kore ambiyansı yaratıldığı için Bibimhap yemek isteyen turistlerin en uğrak adresi. Restoranın çalışanları Hanbok denilen yöresel kıyafetlerden giyiyor ve yemeğinizi Kore müziği eşliğinde yiyorsunuz. Bibimhap fiyatları ortalama 10.000 Won yani yaklaşık 30 Türk Lirası.

Dakgalbi: Tıpkı Kore Barbeküsü gibi ortasında ocak olan masalarda yeniyor. Garson, doğranmış tavuk etini seçtiğiniz sos ve sebzelerle ile birlikte, yine sizin karar vereceğiniz kıvamda pişiriyor. Damak tadımıza en uygun olan yemeklerden biri, gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. Fiyatı ortalama 30-40 Türk Lirası. 

Bulgogi: Yine ortasında ocak olan bir masa üzerinde yenilen, sıcak sıcak servis edilen bir et yemeği. Genel olarak domuz eti ile yapılıyor ancak dilerseniz sığır veya tavuk eti ile de yaptırabilirsiniz. Izgaranın üzerinde bulunan geniş bir tepsinin içine soğan, sarımsak, soya fasulyesi ve çeşitli sebzeler koyuluyor, etle birlikte dilediğiniz kıvamda pişirebiliyor veya pişirme işini garsona bırakabiliyorsunuz. Oldukça popüler bir yemek, fiyatı ise yiyeceğiniz restorana göre 7000 - 15.000 Won arası değişiyor.  

Kalguksu: Kimhci ile birlikte servis edilen bir çeşit Noodle çorbası. Noddle’ın ana maddesi erişte o yüzden erişte bu yemeğin baş aktörü, onun haricinde ise tavuklu, karidesli, midyeli ve vejetaryen olmak üzere birçok farklı çeşidi var. İçine siz ne isterseniz onu da koyabiliyorlar. Kâseler büyük olduğu için doyurucu bir yemek, fiyatı ise ortalama 10.000 Won.

Japchae: Bilindik erişte Noodle’ların aksine tatlı Kore patatesinden yapılan bir çeşit Noodle. Genellikle garnitür olarak yeniliyor ancak dilerseniz ana yemek olarak da sipariş edebilirsiniz. Kırmızı etli, tavuklu, karidesli veya vejetaryen olmak üzere birçok farklı çeşidi var. Fiyatı ise ortalama 7000 Won.

Gamjatang: Ortasında ocak olan masalarda yenilen bir yemek daha. Eğer restoran bu şekilde dizayn edilmemişse, geniş bir güvecin içerisinde servis ediliyor. Soğan, sarımsak ve çeşitli sebzelerle birlikte pişirilen bir sulu et yemeği. Güney Kore mutfağının en acı yemeklerinden biri olmasını göz önünde bulundurarak sipariş etmelisiniz. Genelde domuz eti kullanılarak yapılıyor ama dilerseniz tavuk eti ile de yaptırabilirsiniz. Fiyatı ortalama 7000 Won.

Samgyetang: Bir çeşit tavuk çorbası ama tavuk parça halinde değil bütün olarak koyuluyor. Haşlandığı için kolay parçalanıyor ama yine de ilk görüntüsü pek hoş değil. Tavuk çorbalarının en meşhur olanı diyebilirim. İçine birçok farklı sebze ilave ediliyor ve portatif bir ocağın üzerinde, güveç içerisinde servis ediliyor. Fiyatı ortalama 10000 Won.

Gimbap: Bildiğimiz Suşi ama Kore usulü. Bazı restoranlarda dilimlenmeden, bazılarında ise dilimlenerek servis ediliyor ve yanında da Kimchi getiriliyor. Yosunun içine sarılan pirinç, et ve sebzelerden ibaret. Sokak tezgahlarında ve marketlerde de çokça karşınıza çıkacaktır. Fiyatı ise ortalama 3000 Won.

Jjinmandu: Bir çeşit mantı ama bizimki gibi küçük küçük değil. Daha çok Çin mantısına benziyor ve yanında özel sosu ile birlikte servis ediliyor. Dev hamurun içerisine genellikle domuz eti koyuluyor ama dana eti yapılanları da var. Etin haricinde ise soğan, lahana, fasulye ve erişte oluyor. Izgarada kızartılmış, buğulanmış ve kaynatılmış olmak üzere 3 farklı çeşidi bulunuyor ancak en çok tercih edilen çeşit buğulanmış olanlar. Tane fiyatı ortalama 3000 Won ama servis tabağı olarak sipariş ederseniz, boyutu gayet büyük olan tabaklar ortalama 12.000 Won. 

Jajangmyeon: Türkiye’de bulunan Uzak Doğu restoranlarında da yiyebileceğiniz bir diğer Noodle çeşidi. Aslında Çin kökenli bir yemek ama Güney Kore mutfağınca da benimsenmiş. Kuşbaşı doğranmış dana eti, erişte, erişte sosu ve çeşitli sebzeler kullanılarak yapılıyor. Fiyatı ortalama 10000 Won.

Güney Kore Sokak Yemekleri; Her Uzak Doğu şehrinde olduğu gibi Seul’da da sokak yemekleri oldukça popüler. Pek hijyenik olduğu söylenemez ama Bangkok’ta sokak yemeği yemişseniz, Seul’un sokak yemeklerini de pekala gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz. Tayland’da olduğu gibi sürekli sokak tezgahlarından yemek almak gibi bir alışkanlıkları yok ancak yine de her tezgahın başı kalabalık oluyor. Fiyatlar da oldukça makul, 10000 Won yani 30 Türk Lirası gibi bir ücreti karnınızı tıka basa doyurabilirsiniz. Biz gözümüze güzel görünen sokak yemeklerinin birçoğunu denedik diyebilirim, sizlere de tavsiyem ederim.

Tteokbokki: Restoranlarda, sokak pazarlarında ve hatta metro duraklarında bile karşınıza çıkacak olan bir çeşit atıştırmalık. Pirinç hamuru ve Kore usulü biber sosu ile yapılıyor. Tezgâhlarda, küçük kaselerin içine koyularak satılıyor ve fiyatı ortalama 3000 Won. 

Dakkochi: Bir çeşit tavuk şiş. Neredeyse tüm sokak pazarlarında görebilirsiniz. Soslu veya sossuz olarak alabiliyorsunuz. Tavukların arasına sebzeler dizilerek pişiriliyor. Eğer Dakkochi alacaksanız pişmiş halde bekletilenleri almayın, sizin için yenisini pişirmesini isteyin. Genelde tek şiş halinde satılıyor ama bazı tezgahlarda yanına pirinç pilavı da koyularak tabağın üstünde servis ediliyor. Fiyatı ortalama 3000 Won.

Tokkebi Hot Dog: Dünyanın birçok ülkesinde benzerleri yapılan atıştırmalık sosis. Yağda kızartılan sosisin dış kısmı patatesle kaplanıyor. Genellikle domuz eti kullanılarak yapıldığı için almadan önce ne eti olduğunu sormanızda fayda var. Pek karın doyuran bir yemek değil ama oldukça popüler ve bir o kadar da ucuz. Fiyatı ortalama 2500 Won.

Tornado Potato: Muhtemelen daha önce denediğiniz bir atıştırmalık. Çöp şişe takılan ve kıvrımlar halinde kesilerek kızartılan patatesten ibaret. Karın doyurmaz ama yine de tadına bir bakın derim. Fiyatı ortalama 2000 Won.

Hotteok: Kore usulü bir tatlı. Kahverengi şeker, bal, doğranmış fıstık ve tarçın karışımı ile yapılıyor. En popüler atıştırmalıklardan birisi, fiyatı ise ortalama 1000 Won.

Deniz Ürünleri: Seul’da aklınıza gelen her türlü deniz mahsulünü bulabilmeniz mümkün. İsterseniz taze taze, isterseniz de kurutulmuş olanlardan satın alabilirsiniz. 

İçecekler; Güney Kore mutfağı, yemeklerde olduğu gibi alkollü ve alkolsüz içecek konusunda da oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Su konusunda endişeniz olmasın çünkü restoranların birçoğunda, sipariş ettiğiniz yemeğin yanında ücretsiz olarak su ikram ediliyor.

Soju: Güney Kore’nin milli içeceği olarak düşünebilirsiniz. Pirincin damıtılması ile yapılıyor ve oldukça sert bir içki. Üzümlü, şeftalili, greyfurtlu, limonlu olanlar başta olmak üzere daha birçok farklı meyve aromasına sahip Soju bulunuyor. Genelde şişe olarak servis ediliyor ama dilerseniz shot da sipariş edebilirsiniz. Şişeler çok büyük değil, bir şişeden yaklaşık 8 shot çıkıyor ve fiyatı ortalama 5000 Won. Seul’a kadar gitmişken, şehrin en ünlü içeceği olan Soju’yu denemeden dönmek olmaz. Bu arada alkol oranı %20.

Bokbunja ju: Güney Kore’ye özgü bir böğürtlen şarabı. Tatlı ve alkol oranı düşük bir şarap olması nedeniyle geceyi hafif geçirmek isteyenlerin tercihi. 2008 yılında Koreli bilim adamlarının fareler üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda sperm sayısını artırdığı ve afrodizyak etkisi gösterildiği anlaşılmış.

Makgeolli: Kore'nin en eski alkolü içeceği olma unvanına sahip. Soju gibi ana maddesi pirinç ama Soju’nun aksine berrak bir görüntüsü yok, alt kısımda bir miktar tortu oluyor ve süt beyazı bir rengi var. Tatlı ve ferahlatıcı olması nedeniyle genellikle meyve kokteyli yapmak için kullanılıyor. Alkol oranı ise %15.

Biralar: En bilindik Güney Kore biraları Cass ve Hite. İkisinin de tadı güzel ama bizim biralarımıza kıyasla çok hafif. Restoranlarda, sokak tezgahlarında, kafelerde ve eğlence mekanlarda deneyebilirsiniz. Fiyatları ortalama 3000 Won.

Dawn 808: Geleneksel otlar ve kökler kullanılarak hazırlanan rahatlatıcı bir içecek. Sloganı ‘Korean Hangover Drink’ çünkü alkolü fazla kaçıran Koreliler tarafından, güne zinde başlamak için tüketiliyor. Herhangi bir marketten satın alabilirsiniz. 

Ginseng Çayı: Ginseng isimli bitki sadece Güney Kore’de yetişiyor ve onlarca farklı alanda kullanılıyor. Sağlık alanında kullanılan kırmızı Ginseng bağışıklık sistemini güçlendirdiği için tüm dünya ülkeleri tarafından rağbet görüyor. Seul’un birçok bölgesinde Ginseng mağazasında paketlenmiş Ginseng çayı bulabilir ve uygun fiyatlar ödeyerek satın alabilirsiniz. 

Yeşil Erik Çayı: Yeşil erik, Asyalıların en sevdiği meyvelerden birisi. Bu yüzden her alanda değerlendiriliyor. Koreliler yeşil eriği alkollü içeceklerde kullandıkları gibi şekerle fermente ederek yaz aylarında serinletici bir içecek olarak veya şurup kıvamına getirerek kış mevsimde çay olarak da tüketiyorlar.

Tatlılar; Kore mutfağına ait tatlıları daha önce muhtemelen ne duydunuz, ne de gördünüz. Çünkü fasulyeden bile tatlı yapılan bir yeme-içme kültürüne sahip. Pirinci her yemekte kullandıkları gibi tatlılarda da kullanıyorlar ve yakıştırmayı da iyi biliyorlar.

Patbingsu: Bir çeşit meyve tabağı ama meyveler buz ile karıştırılarak servis ediliyor. Üzerine de süt dökülüyor. Dilerseniz meyvelerin üstüne dondurma da koydurabiliyorsunuz.

Ggultarae: Pişmaniyeye benzeyen bir tatlı türü. Bal ilave edilerek karılan hamuru, pişmaniye gibi sündürdükten sonra içine kuruyemiş sararak servis ediyorlar ve çoğu tezgâhta nasıl yapıldığını seyredebiliyorsunuz. Fiyatı ortalama 3000 Won.

Pancakes: Seul’da onlarca çeşit pancake yapılıyor. Sokak pazarlarını ziyaret ettiğiniz zaman her çeşidini görebilirsiniz.

Gyeranppang: Bir çeşit yumurtalı ekmek. Tadı çok güzel, neredeyse tüm sokak pazarlarında bulabilirsiniz. Biz 1000 Won ödeyerek aldık ama büyüklüğüne göre fiyatları 3000 Won’a kadar çıkıyor.

Ekstrem Yemekler; Güney Kore mutfağı bizim alışık olmadığımız lezzetlere sahip, bu bir gerçek ama bazı yemekler de var ki, şehre gelen çoğu turisti şaşkınlık içerisinde bırakıyor.

Beondegi: Bardağın içine doldurarak satılan haşlanmış ipekböcekleri. Çok fazla alıcısı yok ve her yerde de satılmıyor. Eğer illa denemek istiyorum diyorsanız Nandaemun ve Gwangjan bölgelerinde bulunan sokak pazarlarına bakabilirsiniz. Fiyatı ortalama 3000 Won.

Sannakji: Güney Kore ile alakalı birçok videoda görebileceğiniz canlı ahtapot yemeği. Bu yemeği satan herhangi bir sokak tezgahına gidiyorsunuz, satıcı akvaryumun içerisinden canlı bir ahtapotu alıyor ve parçalara ayırıyor. Ardından tabağa koyuyor ve yanında sos ile birlikte servis ediyor. Ahtapot çok kısa bir süre önce kesildiği için sinirleri hemen ölmüyor ve kolları hareket etmeye devam ediyor. Çiğ et yemeyi mideniz kaldıracaksa, gitmişken deneyin derim. Biz denedik ama hala onu nasıl yiyebildiğimi düşünüyorum. Aslında bizim yediğimiz canlı değildi ama gerçekten canlı canlı yiyenler de var. Eğer Noryangjin Fish Market’a giderseniz, insanların akvaryumdan çıkardıkları ahtapotları direkt ağızlarına attıklarını görebilirsiniz. Seul’da her yıl birçok kişi, canlı ahtapot yerken vantuzların boğazlarına yapışması nedeniyle ölüyormuş, aklınızda bulunsun.  Hemen aşağıda Sannakji videosunu izleyebilirsiniz.

Yukhoe: Üzerine yumurta kırılan çiğ kıyma. Dana veya domuz eti kıyma haline getirdikten sonra üzerine çiğ yumurta kırılarak servis ediliyor. Dener misiniz bilmiyorum ama etin pişirilmeden servis edilmesinden dolayı bakteri içerebilecek olmasını göz önünde bulundurmalısınız. Fiyatı ortalama 15.000 Won.

Yeme-İçme Hakkında Bilmeniz Gerekenler;

1- Seul’da aç kalmayacağınızdan emin olabilirsiniz. Mutlaka damak tadınıza uygun bir şeyler bulacaksınız. Eğer vejetaryen iseniz çok fazla seçeneğiniz olmayabilir ama yine de her restoranın menüsünde sizin için de bir seçenek olacaktır. Hiçbir şey olmasa bile sokak tezgahlarında satılan hamur işi atıştırmalık ile karnınızı doyurabilirsiniz. Noodle candır.

2- Seul aslında oldukça pahalı bir şehir ama yeme-içme konusunda fazlaca alternatif olması sebebiyle her bütçeye uygun restoran bulabilmek mümkün. Restoranlarda ortalama menüler 10.000 Won - 15.000 Won arası ve sokak tezgahlarında ise atıştırmalıklar 1000 Won - 4000 Won arası değişiyor.

3- Eğer Uzak Doğu mutfağından haz etmiyorsanız, şehirde bulunan Burger King, KFC, Mc Donald’s gibi fast food zincirlerini veya Türk dönerciler ile yine Türklere ait restoranları tercih edebilirsiniz. Diğer bir seçeneğiniz de her şehirde olduğu gibi pizzacılar. Seul genelinde bu fast food zincirlerinin şubelerini birçok yerde görebilirsiniz. Sokak yemekleri pek hijyenik sayılmaz ama denemeden dönmek de olmaz. Biz Seul’da kaldığımız zaman boyunca her gün farklı tatlar denedik ve hiç mide rahatsızlığı yaşamadık.  

4- Restoranlarda yiyeceğiniz ana yemeklerin birçoğu gayet doyurucu olacaktır çünkü porsiyonlar oldukça büyük. Tek sorun et yemeklerinin yanında ekmek verilmiyor olması ama yine de garnitürler sayesinde karnınız doyacaktır. Eğer herhangi bir restoranda steak yerseniz, ne demek istediğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz. Hostelimizin hemen yan tarafında bulunan Steak Boss isimli bir büfede yediğimiz neredeyse yarım kilo et için sadece 10.000 Won ödedik yani yaklaşık 30 Türk Lirası. Yolunuz düşerse kesinlikle uğramanızı öneririm, Honkik University metro durağına ait 3 numaralı çıkışın hemen karşısında.

5- Seul’da köpek eti yeniyor ama özellikle aramadığınız sürece karşılaşmanız pek olası değil. Zaten son zamanlarda yürütülen kampanyalar ve yapılan protestolar sayesinde köpek eti satılan restoranlar bir bir kapatılıyor. Gaegogi isimli yemek köpek etinin sebze ile birlikte pişirilen hali ve Bosintang isimli yemek ise içinde köpek eti olan çorba türü. Girdiğiniz restoranın menüsünde bu iki isme rastlarsanız, koşarak uzaklaşın.

6- Domuz etine karşı bir hassasiyetiniz varsa sipariş vermeden önce mutlaka bu durumu belirtmeniz gerekiyor zira yemeklerin büyük çoğunluğu domuz eti kullanılarak yapılıyor. Hepsinde olmasa da birçoğunda dana ve tavuk eti seçenekleri de sunuluyor.

7- Yerel restoranlarda çalışan garsonların İngilizce bilme oranı çok düşük. Turistik restoranlarda İngilizce menü seçeneği de sunuluyor ama turistik olmayan lokal restoranlara giderseniz bu durum biraz sorun olabiliyor. Sipariş verirken yemek istediğiniz yemeğin adını parmağınızla gösterebilirsiniz ama yemeğin içinde neler olduğunu öğrenebilmek için biraz mücadele vermeniz gerekebilir. En iyisi bu tür restoranlara Korece ve İngilizce bilen birisi ile birlikte gitmek.

8- Güney Kore mutfağı çeşitlilik bakımından Gaziantep, acılık bakımından ise Urfa mutfağından geri kalmıyor. Yemeklerin büyük çoğunluğu acı soslar eklenerek yapıldığı için hem yerken hem de yedikten sonra biraz zorluk çekebilirsiniz. Eğer acı eşiğiniz düşükse sipariş vermeden önce mutlaka bu durumu garsona belirtin. Aynı şekilde soğan ve sarımsak da çokça kullanılıyor, aklınızda bulunsun.

9- Garsona bahşiş vermek olayı Seul’da yok, en azından biz bahşiş veren birini hiç görmedik. Sadece yemeğin ücretini ödeyerek restorandan ayrılabilirsiniz.

10- Yerel ve turistik restoranlar ile sokak tezgahlarının en yoğun olduğu yer Myeongdong Bölgesi. Burada her bütçeye uygun restoran bulabilir veya sokak lezzetlerinin tadına bakabilirsiniz.

GECE HAYATI: Koreliler gece hayatına oldukça düşkün, bu yüzden de şehirde onlarca eğlence mekanı bulunuyor. Öyle birkaç saatlik de değil, sabahın ilk ışıklarına kadar mekanlar tıka basa dolu oluyor. Yani bir Asya şehrinden beklenmeyecek derecede hareketli bir gece hayatına sahip. Hatta Uzak Doğu’nun en iyilerinden biri olarak kabul ediliyor. Tabi dans anlayışları biraz farklı; omuzlarını müziğin ritmine göre yukarı-aşağı hareket ettiriyor ve kafalarını sallıyorlar. Seul’da nüfus çok kalabalık olduğu için mekanların girişlerinde çoğu zaman sıra oluyor ve 18 yaşın altında olanlar içeriye alınmıyor. Sıraya girenlerin kimlikleri tek tek kontrol ediliyor. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi face&dress olayına pek takılmıyorlar, isteyen istediği gibi giyinip geliyor ki zaten dünyanın en saçma kıyafetlerini giyen insanlar Koreliler olabilir. Mekanlar genel olarak 21.00-06.00 saatleri arasında açık oluyor ama saat 23.00’den sonra dolmaya başlıyor, erkenden gitmeyin. Güney Kore dünyanın en fazla alkol tüketilen ülkelerinden birisi ve Ruslardan iki kat daha fazla içiyorlar. Kişi başı haftalık ortalama 14 litre kadar. Bu yüzden de eğlence mekanlarında sarhoş olmayan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Zaten günlük yaşamları çok sıkıcı olduğu için sarhoş olmayı istiyor ve seviyorlar. Özellikle Hongdae Bölgesi’nde sarhoş olanlar ya sokaklarda şarkı söyleyerek geziniyor ya da bir köşede sızıp kalıyor.

It’aewon-Dong: Orta yaşlı Korelilerin en uğrak adreslerinden birisi. Çok sayıda gece kulübü, bar, kafe ve restoran mevcut. En popüler mekanlar ise tekno müzik çalınan kulüpler. Seul’a turist olarak gelenler eğlenmek için genellikle Hongdae Bölgesi’ni tercih ediyor, bu yüzden lokal insanlarla değil de yabancılarla eğlenmek istiyorsanız tercihinizi buradan yana kullanmalısınız. Mekanların çoğu Hamilton Hotel'in arkasında kalan trafiğe kapalı sokakta bulunuyor. Bölgenin en popüler kulüpleri; Soap, B One, Club Volume, Club Mute, Club Rococo ve Club Luv. Seul’un nadiren karşılaşılan gay barları da yine bu bölgede bulunuyor.

Hongdae: Gece hayatının en yoğun olarak yaşandığı bir diğer bölge ise Hongdae. Hongik Üniversitesine yakın olması sebebiyle daha çok öğrencilerin takıldığı bir bölge, tıpkı büyük bir kampüse benziyor. Özellikle hafta sonları tıklım tıklım oluyor, sokaklar öğrenciler ile dolup taşıyor. Sadece eğlence mekanlarından ibaret değil, bölgede bulunan parklar da açık havada eğlenmek isteyen gençlerin gitar çalıp şarkı söylediği yerler. Hongdae Bölgesinde her ayın son cuma günü ‘Club Day’ etkinliği düzenleniyor. Sadece 20.000 Won ödeyerek alacağınız tek bir bilet ile yaklaşık 12 mekana ücretsiz şekilde girebiliyorsunuz, tabi kapıda bekleyen insan kuyruğu normalden iki kat daha fazla oluyor. Bölgenin en popüler kulüpleri; elektronik müzik çalınan Mansion, yine elektronik müzik çalınan M2, hip hop çalınan NB, tekno çalınan Joker Red ve hip hop-elektronik karışımı çalınan Cacoon. En ünlü olan Cacoon diyebilirim. Mekanlar 21.00’da açılıyor ve 01.00 gibi dolmaya başlıyor. Hongdae bölgesine toplu taşıma ile gitmek istiyorsanız 2 numaralı hatta binip, 2 numaralı çıkıştan çıktıktan sonra kalabalığı takip etmeniz yeterli.

Gangnam: Gece hayatının bir diğer popüler adresi Gangnam. Seul’un Beverly Hills’i olması nedeniyle daha çok lüks mekanlar bulunuyor. Şehrin en büyük ve en iyi müzik sistemlerine sahip gece kulüpleri bu bölgede. Haliyle şehre gelen dünyaca ünlü Dj’ler de Gangnam’da bulunan mekanlarda sahne alıyor ve hem Güney Kore ünlüleri hem de yabancı ünlüler yine burada bulunan mekanlarda takılıyor. Mekanların giriş ücretleri ortalama 20.000 Won yani yaklaşık 60 Türk Lirası ve biralar ise ortalama 10.000 Won yani yaklaşık 30 Türk Lirası ayrıca kalbur üstü insanlara hitap ettiği için face&dress uygulaması yapılabiliyor. Aslında Gangnam Bölgesi; Apgujeong-dong, Cheongdam-dong ve Sinsa-dong olmak üzere üç kısma ayrılmış. En popüler olanı ise Apgujeong-dong.

Apgujeong-dong: Bu bölge, Gangnam'ın uzantısı olan popüler bir gece hayatı merkezi. Şehrin en prestijli kulüpleri ve lüks otellerin de büyük çoğunluğu burada yer alıyor. Lüks bir semt olması sebebiyle oteller, kulüpler, restoranlar ve mağazalar oldukça pahalı. Mekanlar diğer bölgelere kıyasla daha kaliteli ve genelde konsept partiler düzenleniyor. En popüler kulüpler ise Octagon, Ellui, Eden ve Answer. Girişler ücretli, kokteyller pahalı. Buraya toplu taşıma kullanarak gidecekseniz Gangnam metro istasyonunun 6 veya 7 numaralı çıkışından çıktıktan sonra ve ana caddenin diğer kısmına geçmeniz gerekiyor. Bu bölgede birçok farklı kulüp bulabilirsiniz.

ALIŞVERİŞ: Seul’da alışveriş yapabileceğiniz o kadar çok yer var ki, hangisinde daha fazla vakit geçirmek istediğiniz veya hangilerini eleyeceğiniz konusunda şaşıp kalacaksınız. Çok katlı alışveriş merkezleriyle sınırlı değil, şehir genelinde özel tasarım ürünler, kıyafetler, ayakkabılar, çantalar, elektronik eşyalar, aksesuarlar, mücevherler, deri eşyalar, güzellik malzemeleri, el sanatları ve antikalar satılan çok sayıda mağaza bulunuyor. Neredeyse her bölgenin bir alışveriş caddesi var ve hepsi de metro duraklarına çok yakın konumlara sahip. Seul, cüzdanı kabarık olanlar için adeta bir alışveriş cenneti ama bütçeniz kısıtlıysa da üzülmeyin, sokak pazarları gönlünüzü alacaktır. Seul'un popüler alışveriş bölgelerinde sadece mağazalar bulunmuyor; akvaryumlar, müzeler, tiyatrolar, sanat galerileri ve tema parklar gibi daha birçok aktivite seçeneği var. Alışveriş de dahil olmak üzere bunların hiçbiri size uymuyorsa, sadece yürüyüş yaparak ve lokal hayatı gözlemleyerek de keyifli vakit geçirebilirsiniz.

   Aslında sokak pazarlarından ve alışveriş caddelerinden Gezilecek Yerler bölümünde bahsedecektim ama yeri gelmişken hepsini detaylı olarak yazayım. Alışveriş bölümünde yazdığıma bakmayın, alışveriş yapmayacak olsanız bile mutlaka Gezilecek Yerler Listesi’ne ekleyin derim. Bu bölgeler lokal hayatı gözlemleyebileceğiniz en doğru adresler.

Myeongdong: Burası Güney Kore’nin en büyük alışveriş bölgesi. Birbirine bağlı onlarca ara sokak ve cadde ile adeta dev bir alışveriş merkezi gibi. Daha önceleri sadece lokal hayatın yaşandığı sakin bir bölgeymiş ancak günümüzde yüzlerce farklı mağazaya, alışveriş merkezine, sokak pazarına, güzellik salonuna, K-Pop stüdyosuna, restorana ve kafeye sahip. Sadece tek bir bina içerisinde 20’den fazla mağaza bulunuyor. Aklınıza gelebilecek her türlü yerel ürünü veya uluslararası markaların mağazasını bulabilmeniz mümkün. Sadece mağazadan ibaret değil, aynı zamanda yüzlerce tezgah bulunuyor. Mağazalar pahalı gelirse bu tezgahlardan pazarlık yapmak kaydı ile uygun fiyatlı alışverişler yapabilirsiniz. Gecenin geç saatlerine kadar hem mağazalar hem de tezgahlar açık kalıyor. Günlük nüfusu yaklaşık 2 milyon ve hava karardıktan sonra daha bir kalabalık oluyor, hatta o kadar kalabalık ki yanınızdaki kişiyi kaybederseniz bulmak saatlerinizi alabilir. Myeongdong Bölgesi aynı zamanda sokak yemeklerini de tadabileceğiniz en doğru adres. Atıştırmalık satılan yüzlerce farklı tezgah var ve fiyatlar çok ucuz. Eğer hakkıyla gezmek isterseniz en az 3-4 saatinizi ayırmanız gerek. Ulaşımı da oldukça kolay; 4. hattı kullanarak Myeongdong metro durağının 5, 6, 7, 8 çıkışlarından herhangi birinden çıkmanız veya Euljiro 1-ga metro durağının 5 ya da 6. çıkışından çıkmanız yeterli.

Dongdaemun: Burası 26 alışveriş merkezi ve yaklaşık 30.000 mağaza ile Güney Kore’nin en büyük toptan ve perakende alışveriş yapılabilen bölgesi. Hem bu bölgede hem de diğer alışveriş bölgelerinde sokak tezgahlarında göreceğiniz ürünler, burada bulunan toptancılardan alınıyor. Bölgenin en popüler alışveriş merkezleri Migliore Shopping Mall ve Doota Shopping Mall. Dünyaca ünlü markaları bulabileceğiniz mağazaların yanı sıra kıyafet, ayakkabı, çanta, aksesuar, hediyelik eşya, elektronik eşyalar, spor malzemeleri, deri ürünler, kozmetik ürünü gibi sayısız ürün çeşidi bulabileceğiniz yüzlerce farklı tezgah yer alıyor. Myeongdong Bölgesinde olduğu gibi burada da sokak yemeklerinin tadına bakabilirsiniz. Mağazalar, Salı ve Cumartesi günleri arasında saat 10.00'dan 17.00’e kadar ve Pazar günleri ise saat 10.30'dan 23.00’e kadar açık oluyor. Bazıları da 24 saat açık. Gece saatlerinde ise sokaklar, canlı müzik performansı sergileyen yerel sanatçılarına kalıyor. Ulaşım için 2, 4 veya 5 numaralı hatlardan herhangi birini kullanarak Dongdaemun Stadium Station isimli metro durağının 8 veya 9. çıkışından ya da Dongdaemun History & Culture Park Station isimli metro durağının 2 veya 14. çıkışından çıkmanız yeterli.

Namdaemun Market: 1414 yılında kurulan Namdaemun Market, Güney Kore'nin en eski geleneksel pazarı. Yaklaşık 66.000 metrekarelik bir alan üzerinde, adeta labirent gibi sıralanmış 10.200 tezgah bulunuyor ve oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahip. Güney Kore’nin milli kıyafeti olan Hanbok isimli geleneksel elbiselerden satın almak istiyorsanız, en doğru adres burası. Pazarlık yaparak çok uygun fiyatlar karşılığında alışveriş yapabilirsiniz. Sadece Hanbok değil, diğer kıyafet alışverişleriniz için de ideal. Ortalama 10.000 ila 20.000 Won arasına güzel bir elbise alabilirsiniz. Sevdiklerinize hediye almak istiyorsanız ucuz ve güzel ürünler bulabilirsiniz. Hafta içi 11:00 ile 17:00 saatleri arasında hizmet veriyor. Buraya ulaşmak için 4 numaralı hattı kullanarak Hoehyeon metro durağının 5. çıkışından çıkmanız yeterli.

Hongdae: Sadece alışveriş yapmak için değil, gezip dolaşmak ve eğlenmeye çıkmak için de mutlaka listenizde bulunması gereken bir bölge. Her daim hareketli olan atmosferi ile Seul’un en canlı bölgelerinden birisi. Hongdae bölgesinde bulunan satıcılar, Myeongdong'daki kira bedellerini ödeyecek gücü olmayanlar çünkü burada kiralar çok daha ucuz. Hongdae bölgesini diğerlerinden farklı kılan özelliklerinden biri de tamamen genç nüfusa hitap ediyor olması. Bu durum, Hongik Üniversitesi’ne çok yakın bir konumda olmasından kaynaklanıyor ve hedef kitle öğrenciler olduğu için fiyatlar oldukça uygun. Eğer özel tasarım ürünler arıyorsanız, sizin için en doğru adreslerden birisi olacaktır. Hafta sonları 13.00 ile 18.00 saatleri arasında bit pazarı kuruluyor ve ikinci el ürünler satılıyor. Mağazaların ve tezgahların yanı sıra birçok gece kulübü, bar, restoran ve kafe bulunan Hongdae Bölgesi, aynı zamanda kültürel etkinlikler, dans gösterileri ve festivaller ile de ilgi odağı. Ulaşım için Hongik University metro istasyonunun 8 veya 9 numaralı çıkışını kullanmanız yeterli.

Insadong: Geleneksel Kore el sanatlarına dair binlerce farklı ürün bulabileceğiniz otantik bir bölge. Hanbok (geleneksel kıyafet) ve Hanji (geleneksel kağıt) satılan mağazalar, antikacılar, porselenciler, kitapçılar, ressamlar, kuyumcular ve alışveriş yapabileceğiniz daha birçok farklı dükkân ve tezgâh mevcut. Seul’un en geniş koleksiyonuna sahip antikacıları Insadong’da bulunuyor. Bunların haricinde ise Seul Çay Müzesi ile Seul’un en popüler çay evleri de yine bu bölgede. Dükkanlar 09.00 - 18.00 saatleri arasında açık oluyor ayrıca her Pazar günü müzik dinletileri, sokak gösterileri ve dans gösterileri gibi kültürel etkinliklere sahne oluyor. Ulaşım için ise 3 numaralı metro hattını kullanarak, Anguk metro durağının 6 numaralı çıkışından veya Jonggak metro durağının 3 numaralı çıkışından çıkmanız yeterli.

Itaewon: Seul’un diğer alışveriş bölgeleri kadar popüler değil ancak yine de hediyelik eşya, antika, ayakkabı, çanta ve diğer ithal ürünler konusunda başı çeken adreslerden birisi. Şehri gezmeye gelen turistlerin ve yerleşik hayata geçen yabancıların yoğunlukta olduğu bir yer olmasından dolayı Seul'un en kozmopolit bölgesi. Mağazalar ve tezgahların haricinde ise çok sayıda gece kulübü, bar, uluslararası restoran ve konsept kafe bulunuyor. Ulaşım için 6 numaralı metro hattını kullanarak Itaewon, Noksapyeong  veya Hangangjin metro istasyonlarının herhangi birinde inmeniz yeterli.

Gwangjang Market: Burası aslında alışveriş için değil, yöresel Kore yemeklerinin tadına bakmak için uğramanız gereken bir pazar. Aklınıza gelen her türlü yemeği ve atıştırmalığı burada bulabilirsiniz. İlk olarak 1905 yılında faaliyete geçmiş ve kurulduğu dönemde düğün elbiselerinin satıldığı, yine düğün yemeklerinin yenildiği bir yermiş. Günümüzde ise üstü kapalı bir alan içerisine kurulu yüzlerce farklı tezgahtan meydana geliyor ve haftanın en günü inanılmaz kalabalık oluyor. Çok turistik bir yer değil, daha çok yerel halktan insanlar geliyor. Yemeğini yiyen gidiyor ama yine de adım atacak yer olmuyor. Yemek tezgahlarının haricinde alışveriş yapabileceğiniz küçük dükkanlar da mevcut. En popüler ürünler ise Hanbok denilen yöresel kıyafetler. Kıyafet satılan mağazalar Pazar günleri kapalı ve hafta içi 09.00 - 18.00 saatleri arasında açık oluyor. Yemek tezgahları ise 22.00’de toplanıyor. Ulaşım için 1 numaralı metro hattını kullanarak Jongno 5-ga metro istasyonunun 8. çıkışından çıkmanız ya da 2 veya 5 numaralı metro hattını kullanarak Euljiro 4-ga metro istasyonunun 4. çıkışından çıkmanız yeterli.

Apgujeong: Seul’un en zengin bölgesi olan Apgujeong, birçok özel tasarım ürün satan butik mağazaya, güzellik merkezine ve lüks alışveriş merkezlerine sahip. Seul zenginlerinin ve ünlülerin ikamet ettiği bir bölge olmasından dolayı fiyatlar oldukça pahalı. Aynı zamanda moda etkinlikleri ile müzik festivallerine de ev sahipliği yapıyor. Ulaşım için 3 numaralı turuncu hattı kullanarak Apgujeong durağında inmeniz yeterli.

Ewha Woman’s University Shopping Street: Adını yakınlarında bulunan Ewha Üniversitesi'nden alıyor ve daha çok kadın öğrencilere hitap ediyor. Bu sayede fiyatlar oldukça makul. Kıyafet, ayakkabı, çanta, aksesuar ve hediyelik eşyalar başta olmak üzere daha birçok farklı ürün satılıyor. Myeongdong ve Dongdaemun gibi büyük pazar alanları kadar ilgi gören bir yer. Mağazalar 11.00 - 22.00 saatleri arasında açık oluyor ve ulaşım için 2 numaralı hattı kullanarak Ewha Woman’s University metro istasyonunun 2 veya 3. çıkışından çıkmanız yeterli.

Yongsan Electronics Market ( I-Park Mall): Elektronik eşyaların haricinde başka bir şey satılmayan bir alışveriş merkezi. Bilgisayar, cep telefonu, kamera ve müzik aletleri gibi çok sayıda farklı ürün satılan yaklaşık 5000 mağazadan oluşuyor. Aynı zamanda ikinci el ürün bulabilmek de mümkün. Alternatifin fazla olmasından dolayı bütçenize uygun alışverişler yapabilirsiniz. Mağazalar 10.00 - 20: 00 saatleri arasında açık oluyor ve ulaşım için 1 numaralı kırmızı hatta binerek Yongsan metro durağında inmeniz yeterli.  

COEX Mall: Dünya Ticaret Merkezinin yanında yer alan Coex Alışveriş Merkezi, Asya’nın en büyük komplekslerinden birisi. Yaklaşık 260 adet kıyafet, güzellik, elektronik ve eğlence mağazası ile geleneksel Kore lezzetlerini tadabileceğiniz büyük bir yemek alanına, sinema salonuna, hafta sonları konser ve sihirbazlık gösterileri düzenlenen etkinlik salonuna, Kimchi Müzesine ve 650 farklı hayvan türü bulunan dev bir akvaryuma sahip. Ulaşım için 2 numaralı yeşil metro hattını kullanarak Samseong (World Trade Center) metro istasyonunda inmeniz yeterli.

Mecenatpolis Mall: Yaklaşık 90.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan Mecenatpolis Mall, dev bir açık hava alışveriş merkezi. Teraslı balkonlar, cam köprüler, su havuzları ve çatı bahçeleri ile diğer alışveriş merkezlerinden çok daha modern bir görüntüye sahip. Kompleksin içerisinde alışveriş yapabileceğiniz mağazaların haricinde fast food zincirleri, kafeler, lüks restoranlar ve sinema salonları bulunuyor. Bahçesinde ise sanat sergileri, dans gösterileri ve müzik performansları da dahil olmak üzere birçok farklı kültürel etkinlik düzenleniyor. Ulaşım için Hapjeong metro istasyonunda inmeniz yeterli.

Lotte Department Store: Kıyafet, aksesuar, mücevher, mobilya, elektronik eşya ve spor malzemeleri satılan onlarca mağazaya sahip büyük bir alışveriş merkezi. Lüks markaların yanı sıra makul fiyatlı yerel ürünler satan mağazaları da bulabilmek mümkün. En yoğun ilgi gören ürünler ise makyaj malzemeleri ve cilt bakım ürünleri. Diğer alışveriş merkezlerinden farkı ise gümrük vergisi ödemeden alışveriş yapabilecek olmanız. Her gün 10:30 - 20:00 saatleri arasında hizmet veriyor ve ulaşım için Euljiro 1-ga metro istasyonunda inmeniz yeterli.  

 

Alışveriş Hakkında Bilmeniz Gerekenler;

1- Eminim birçoğunuzun merak ettiği ilk konu cep telefonu fiyatları. Bildiğiniz üzere Samsung ve LG birer Güney Kore markası. Şehir genelinde her iki markanın da onlarca mağazası bulunuyor. Eğer Samsung marka bir cep telefonu almayı planlıyorsanız, Türkiye fiyatından daha makul bir ücrete alabilmeniz mümkün. Gönül isterdi ki Dolar ve Euro alıp başını gitmiş olmasın, bizim de 1 Türk Lirasının karşılığı olarak alacağınız Won miktarı bu kadar azalmamış olsun ama ne yazık ki Dolar ve Euro’nun ülkemizde önlenemez bir yükselişi var. Her neyse. Diyelim ki Seul’dan Samsung Galaxy S8 almayı düşünüyorsunuz. Şimdi Güney Kore’de şöyle bir durum var; devlet, akıllı telefon satıcıları arasında ki haksız rekabeti önleyebilmek adına mağazaların yapabileceği indirim oranına bir sınır koymuş. Her mağaza en fazla %15 oranında indirim yapabiliyor ama bazıları bu kurala uymuyor ve indiririm oranını daha da yukarıya çekiyor. Tavsiye edilen fiyat 935.000 Won yani yaklaşık 2950 Türk Lirası ve her mağazanın Samsung Galaxy S8’i satabileceği minimum miktar ise 753.000 Won yani yaklaşık 2350 Türk Lirası. Bazı mağazalar bu fiyatı 500.000 Won’a kadar indirebiliyor. Eğer kural tanımaz mağazaları bulabilirseniz ne ala, ama genel anlamda konuşacak olursak; Türkiye’de Samsung Galaxy S8 fiyatı ortalama 3400 Türk Lirası yani ‘indirimli’ Seul fiyatından 1050 Lira daha az, %10 oranında da vergi iadesi alacağınızı düşünürsek 240 Türk Lirası da öyle kâr ediyorsunuz. Bu da demek oluyor ki Samsung Galaxy S8’i 1300 Lira daha az ödeyerek alabileceksiniz. Tabi bu hesaplama %15 indirim yapan mağazalar için geçerli, her mağazada indirim olmayabilir. Seul’dan cep telefonu alırsanız garantisinin olmayacağını bilmeniz lazım ayrıca Türkiye’ye getirdiğinizde IMEI kaydı yaptırmanız gerekiyor, bedeli ise 138 Türk Lirası. Artık gerisi size kalmış…

2- Cep telefonlarında olduğu gibi diğer elektronik eşyaları da Türkiye’den daha uygun fiyatlara alabilirsiniz. Elde edeceğiniz kâr, almak istediğiniz ürünün modeline göre değişir. Kameralardan örnek verecek olursak; Nikon D750 Body almak için Türkiye’de ödemeniz gereken fiyat ortalama 6500 Türk Lirası, Seul’da ise 1.750.000 Won yani yaklaşık 5500 Lira. Aynı şekilde %10 oranında da vergi iadesi alacağınızı düşünürsek, ödeyeceğiniz fiyat yaklaşık 4950 Türk Lirası oluyor. Bunlar en iyimser örnekler, her mağazada fiyat farklı. Hatırı sayılır bir kâr elde edebilmek için mağaza mağaza dolaşmanız gerekebilir. Yongsan Electronics Market ve Techno Mart isimli mağazalar, elektronik eşya alışverişleri için en doğru adresler.

3- Konusu açılmışken vergi iadesinden de biraz bahsedeyim. Güney Kore’de dilerseniz Duty Free yani vergisiz satış yapılan mağazalardan alışveriş yapabilir, dilerseniz de Global Blue sertifikası olan herhangi bir mağazadan alışveriş yaparak daha sonra vergi iadesi alabilirsiniz. Seul’da vergisiz alışveriş yapabileceğiniz zincir mağazalar; Lotte, Shilla, Shinsegae, Doota, Galleria, Dongwha ve JDC. Şehir genelinde ve havaalanlarında bu mağazaların birden fazla şubesini bulabilir, konumları için Visitkorea adresini ziyaret edebilirsiniz. Alışverişlerinizde vergi iadesi alabilmeniz için Global Tax Free, Tax Refund veya Easy Tax Refund logosu bulunan mağazalardan alışveriş yapmanız gerekiyor. Bu mağazalardan ürün alırken pasaportunuzu göstermeniz ve vergi iadesi formu doldurmalarını istemeniz gerekiyor. Alacağınız form ile ülkeden ayrılırken şehir merkezinde veya havaalanlarında bulunan herhangi bir Global Blue geri ödeme noktasına giderek ödediğiniz vergiyi geri alabilirsiniz. Eğer alacağınız iade tutarı 75.000 Won altında ise şehrin birçok yerinde bulunan kiosklardan geri ödeme alabilirsiniz. Mücevherlerde KDV oranı %20 ve diğer ürünlerde ise %10 ayrıca vergi iadesi alabilmeniz için minimum 30.000 Won tutarında alışveriş yapmanız gerekiyor. Vergi iadesi hakkında tüm detayları Visitkorea adresinden öğrenebilirsiniz.

4- Seul’dan alabilecekleriniz elbette cep telefonu ve kameradan ibaret değil. Seul alışveriş konusunda oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahip. Bunlardan en önemlisi de hiç kuşkusuz kozmetik ürünleri. Seul’u kozmetik cenneti olarak düşünebilirsiniz, şehir genelinde yüzlerce hatta binlerce kozmetik mağazası bulunuyor. Türkiye’den çok daha uygun fiyatlara alışveriş yapabilmeniz ve ülkemizde satılmayan markalara ait ürünleri bulabilmeniz mümkün. Bunların haricinde; kıyafet, ayakkabı, çanta, antika, porselen, spor malzemesi ve derin ürünler alabilirsiniz. Sevdiklerinize hediye almak istiyorsanız da Hanbok denilen yöresel kıyafetler, Soju isimli içki veya yemek yemeye yarayan chopstick iyi bir seçenek olabilir.

5- Seul, dünyanın en pahalı şehirlerinden birisi ama ne kadar para harcayacağınız tamamen size bağlı. Ulaşım için metroyu, konaklama için hostelleri, yeme-içme içinse sokak tezgahlarını ve marketleri tercih ederseniz, düşük bütçeler ile de Seul’u gayet güzel gezebilirsiniz. Marketleri kullanmaktan çekinmeyin, şehrin birçok yerinde şubesini görebileceğiniz 7-Eleven ve Family Mart isimli marketler her türlü ihtiyacınızı karşılayacaktır.   

Seul Gezilecek Yerler;

   Seul kesinlikle tamamını yürüyerek gezmeyeceğiniz dev bir metropol. Özellikle eski şehir bölgesinde görülmesi gereken yerler birbirine çok yakın konumda ama uzak olanlar için de endişe etmeyin. Seul metrosu dünyanın en gelişmiş metro ağlarından birisi ve neredeyse şehir genelinde metro kullanarak gidemeyeceğiniz bir yer yok. İlk olarak tarihi bölgede yer alan noktaları sırasıyla yazacağım, eğer bu sırayı takip ederseniz yürüyerek kolayca gezebilirsiniz. Ayrıca sayfanın en altına da gezilecek yerlerin konumlarını gösteren bir harita görüntüsü ekledim. Gitmeden önce inceleyin, önce birbirine yakın olan noktaları, ardından da nispeten daha uzakta kalan yerleri metro ile giderek gezersiniz.

Saraylar: Goryeo Krallığı’nın yıkılmasının ardından General Yi Seong-gye tarafından kurulan Joseon (Cuson) Krallığı, 1392-1897 yılları arasında yani yaklaşık 500 yıl boyunca hüküm sürmüş ve bu hanedanlık döneminde Kore en geniş sınırlarına ulaşmış. Miras bıraktığı kültürel etkiler sayesinde Kore’ye bugün ki modern yüzünü kazandıran hanedanlık aynı zamanda modern Kore dilinin ortaya çıktığı dönem olarak da biliniyor. Joseon Krallığı döneminde başkentin Seul’a taşınması ile birlikte Changdeokgung, Changgyeonggung, Deoksugung, Gyeongbokgung ve Gyeonghuigung olmak üzere 5 farklı saray inşa edilmiş. Sarayların hepsini gezmeyi düşünüyorsanız kombine biletlerden almanız mantıklı olacaktır. Tek bir bilet ile tüm sarayları ve Jongmyo Shrine isimli tapınağı ücretsiz gezebiliyorsunuz, Gyeongbokgung Sarayı’nın girişinde göreceğiniz bilet gişesinden satın alabilirsiniz. Fiyatı 10.000 Won. Sırası geldikçe sarayları detaylı olarak yazacağım.

1. Gwanghwamun Square: Gyeongbokgung Sarayı’nın hemen karşısında yer alan bir meydan. Sarayın aynı adı taşıyan Gwanghwamun Gate isimli kapısının olduğu tarafta bulunuyor. Seul’un en merkezi noktalarından birisi ve gezilip görülecek birçok noktaya da yakın bir konumda. Meydanın ortasında iki adet heykel var; birisi Joseon Hanedanlığının 4. hükümdarı ve Hangul denilen Kore Alfabesinin mucidi olan Kral Sejong’a ve diğeri ise Japon istilası sırasında kahramanlık gösteren Yi Sun-sin isimli amirale ait. Meydana toplu taşıma ile ulaşım sağlamak için 3 numaralı hattı kullanarak Gyeongbokgung Palace Station isimli durağın 5. çıkışından çıkmanız veya 5 numaralı hattı kullanarak Gwanghwamun Station isimli durağın 2. çıkışından çıkmanız yeterli.

2. Gyeongbokgung Palace: Gwanghwamun Meydanı’nda yer alan ve 1395 yılında inşa edilen Gyeongbokgung Palace, Joseon Krallığının ilk ve en büyük sarayı. Gyeongbok ‘Tanrı tarafından kutsanmış’ ve Gung ise ‘saray’ anlamına geliyor. Hanedanlık tarafından 17. Yy’a kadar ana saray olarak kullanılmış ve içerisinde kraliyet ailesinin üyeleri, soylular ve devlet görevlileri ikamet etmiş. Taht odası, toplantı salonları, davet odaları, eğlence alanları, tapınaklar, yapay göletler ve bahçeleri ile devasa bir kompleks. Bugün görülen saray aslında orijinal değil çünkü 1592-1598 yılları arasında Japonlarla yapılan Imjinwaeran Savaşı sırasında saray büyük oranda hasar görmüş, 1868 yılında tekrar inşa edilmiş ancak yine 1910 yılında yaşanan Japon istilasında tekrar yıkılmış. Sonrasında ise aslına uygun olarak tekrar yapılmış ve eski ihtişamına kavuşmuş. Günün bazı saatlerinde saray içerisinde ücretsiz rehberli turlar düzenleniyor, yaklaşık 1 saat süren bu turlara katılmak, sarayı layıkıyla gezmek için oldukça güzel bir fırsat. Bireysel gezmek ise ortalama 3-4 saat sürüyor diyebilirim. Sarayın Gwanghwamun Gate isimli giriş kapısında nöbet tutan askerler her saat başı nöbet değişimi yapıyor, yaklaşık 5 dakikalık bir seremoni ama denk gelirseniz seyredin derim.

   Yetişkinler için giriş ücreti 3000 Won ve 18 yaşın altında olanlar için 1500 Won. Biz gittiğimiz dönemde artık hangi özel güne denk geldiysek saraylara ve tapınaklara herhangi bir ücret ödemeden girdik. Kompleksin içerisinde Hanbok denilen etnik kıyafetlerden giymiş çok sayıda genç kız göreceksiniz, genellikle fotoğraf çekinmek için geliyorlar ve etnik kıyafetle gelenlerden giriş ücreti alınmıyormuş. Giriş kapısının hemen sol tarafında bulunan bir odanın içerisinde ise muhafız kıyafetleri ile ücretsiz fotoğraf çekinebiliyorsunuz. Gyeongbokgung Sarayı’na toplu taşıma ile gitmek için 3 numaralı hattı kullanarak Gyeongbokgung Palace Station isimli durağın 5. çıkışından çıkmanız veya 5 numaralı hattı kullanarak Gwanghwamun Station isimli durağın 2. çıkışından çıkmanız yeterli. Salı günleri kapalı ve yaz aylarında 09.00-18.30 saatleri arasında, kış aylarında ise 09.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık oluyor ayrıca kapanış saatine 1 saat kala ziyaretçi alımına son veriliyor. Diğer detaylar için Visitkorea adresini ziyaret edebilirsiniz.

3. The National Folk Museum of Korea: Gyeongbokgung saray kompleksi bünyesinde yer alan Kore Ulusal Halk Müzesi’nde geçmişten günümüze Kore halkının günlük yaşamında kullandığı kıyafetler, mutfak eşyaları, müzik aletleri, aksesuarlar ve tarihi eserler sergileniyor. Müzenin bir salonu ise 2002 Dünya Kupası’ndan kalan hatıralara ayrılmış. Günün belirli saatlerinde yaklaşık 1 saat süren rehberli turlar düzenleniyor. Kore tarihini yakından tanımak isteyenler için en doğru adreslerden birisi. Bazı özel günlerde müzenin hemen önünde folklor ekibi tarafından dans gösterileri sergileniyor. İzlemesi oldukça keyifli.

   Müzenin sol tarafında ise bir Budizm tapınak örneği olan 5 katlı Pagoda bulunuyor, dilerseniz bu tapınağı da ziyaret edebilirsiniz. Pazartesi günler kapalı olmak üzere Salı-Perşembe ve Cuma günleri 09:00-18:00 arasında, Çarşamba ve Cumartesi 09:00-21:00 arasında ve Pazar günleri ise 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Giriş ücretsiz.

4. Korean Old Street: Yine Gyeongbokgung saray kompleksi içerisinde görebileceğiniz bu sokakta, Seul’un 70’li yıllardaki hali canlandırılıyor. Girişinde eski bir tramvay vagonu bulunan kültürel alanda eski köy evlerinin bir örneği, fotoğraf stüdyosu, berber, kitapçı, okul sınıfı, matbaa, lokanta ve Hyundai marka bir araba bulunuyor. Güzel kareler yakalamak istiyorsanız erken saatte gitmenizde fayda var çünkü çok kalabalık oluyor. Giriş ücretsiz.

5. National Museum of Modern & Contemporary Art: Tasarımına 2010 yılında yapılan bir yarışma ile karar verilen bu Çağdaş Sanat Müzesi içerisinde Koreli sanatçıların yanı sıra yabancı sanatçıların eserlerine de geniş verilmiş. Müze binası, ziyaretçilerin bir araya gelerek sosyalleşebileceği geniş bir avluya sahip, geleneksel mimari tarza uygun olarak yapılmış. Gyeongbokgung saray kompleksi içerisinde bulunan Korean Old Street’in hemen yan tarafında göreceğiniz kapıdan çıkarsanız kolayca bulabilirsiniz. Eğer toplu taşıma ile gelecekseniz 3 numaralı metro hattını kullanarak Ankuk durağında veya 5 numaralı metro hattını kullanarak Gwanghwamun durağında inmeniz yeterli. Haftanın her günü açık olmak üzere Çarşamba ve Cumartesi günleri 10:00-21:00 arasında, kalan günler ise 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Giriş ücreti yetişkinler için 4000 Won, öğrenciler ve 24 yaşın altında olanlar için ise ücretsiz ayrıca Çarşamba ve Cumartesi günleri saat 18:00-21:00 arasında herkes ücretsiz giriş yapabiliyor.

6. Bukchon Hanok Village: Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin hemen arka tarafında, Gyeongbokgung Sarayı ile Changdeokgung Sarayı arasında kalan bu otantik sokakta, Joseon Hanedanlığı dönemine ait yaklaşık 700 adet Hanok denilen geleneksel ev bulunuyor. Evlerin yer aldığı bölge ‘Kuzey Köyü’ olarak adlandırılıyor ve günümüzde Hanok’ların birçoğu kültür merkezi, atölye, otel, restoran ve çay evine dönüştürülmüş durumda. Tabi hepsi değil, bazıları halen yerel insanların ikamet ettikleri evler, bu yüzden de sokak içerisinde gezerken gürültü yapmamanız gerekiyor. Biz karşılaşmadık ama bazı evlerin iç kısımları ziyaret edilebiliyormuş, eğer siz ziyarete açık olan evlere rastlarsanız kesinlikle bu fırsatı değerlendirin. Geleneksel Kore yaşantısını gözlemlemek, Kore kültürünü yakından tanımak ve güzel kareler yakalamak için mükemmel bir adres. Sadece sokak içerisinde değil, bölgenin genelinde de geleneksel mimariye sahip ancak nispeten daha yeni ve daha lüks olan evler de var. Bölge, yüksek bir kesimde yer almasından dolayı oldukça güzel bir manzaraya sahip. Buraya Gyeongbokgung Sarayı, Changdeokgung Sarayı’ndan veya Insadong’dan yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Eğer toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız 3 numaralı metro hattını kullanarak 2. çıkıştan çıktıktan sonra yaklaşık 500 metre yürümeniz yeterli. Civarda sokağın bulunduğu yeri işaret eden birçok yönlendirme tabelası göreceksiniz.  

7. Changdeokgung Palace: Gyeongbokgung Sarayı ve Bukchon Hanok Village denilen otantik sokağa çok yakın bir konumda yer alıyor, yani bu noktalardan yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Changdeokgung Sarayı 1405 yılında, Gyoungbokgung Sarayı‘ndan sonra inşa edilen ikinci kraliyet konutu. Changdeokgung Sarayı’ndan daha küçük olmasına rağmen son imparator Sunjong da dahil olmak üzere 270 yıl boyunca hanedanlık tarafından ana saray olarak kullanılmış. Tıpkı Gyeongbokgung Sarayı gibi bu saray da Japon istilası sırasında ağır hasarlar almış, hatta istilanın yaşandığı dönem kraliyet ailesi vatandaşlarını yüz üstü bırakıp kaçtığı için saray öfkeli halk tarafından ateşe verilmiş. Tabi daha sonra aslına uygun olarak tekrar inşa edilmiş. Tüm bunlara rağmen Joseon Krallığı döneminde inşa edilen 5 sarayın içinde en iyi korunan saray olma özelliği taşıyor. Aynı zamanda Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Saray kompleksi içerisinde taht odası, toplantı ve davet odaları, ibadet alanları, halka açık geniş bir avlu ve arka kısmında ise büyük bir bahçe bulunuyor. Kral Taejong döneminde inşa edilen ve Huwon Secret Garden adı verilen bu gizli bahçe, uzun yıllar kraliyet ailesi üyeleri tarafından dinlenme alanı olarak kullanılmış ve halkın girmesi yasak olduğu için bu adı almış. Bahçede 300 yıllık bir ağaç, küçük bir gölet, kamelyalar, rengarenk çiçekler ile farklı türlere sahip bitkiler ve ağaçlar bulunuyor. Ağaçlardan dökülen rengarenk yapraklar sayesinde muhteşem fotoğraf kareleri sunduğu için bahçenin en güzel zamanları hiç kuşkusuz Sonbahar ayları. Saray bahçesindeki göreceğiniz dikili taşlarda, rütbe hiyerarşisine göre kralın karşısında nerede durulacağı belirtilmiş. Sarayın giriş ücreti 3000 Won ve gizli bahçeyi de görmek istiyorsanız kombine biletler 5000 Won. Günün belirli saatlerinde hem saray kompleksi hem de bahçeyi gezebileceğiniz rehberli turlar düzenleniyor. Toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız 3 numaralı hattı kullanarak Anguk metro durağının 3. çıkışından çıkmanız veya 1, 3 ya da 5. hattı kullanarak Jongno 3(sam)-ga durağının 6. çıkışından çıkmanız yeterli. Pazartesi günleri kapalı olmak üzere Sonbahar ve Kış aylarında 09.00-17.00 saatleri arasında, İlkbahar ve Yaz aylarında ise 09.00-18.30 saatleri arasında ziyarete açık.

8. Changgyeonggung Palace: Changdeokgung Sarayı’na komşu olan bu saray, 1418 yılında Joseon Hanedanlığının 4. kralı olan Taejong döneminde inşa edilmiş. Changdeokgung Sarayı’nın artık kraliyet ailesine yetersiz gelmesi nedeniyle yapılmış ve uzun yıllar kraliyetin kadın üyeleri tarafından kullanılmış. Japonlar istila döneminde bu sarayın büyük bir bölümünü yıkarak yerine hayvanat bahçesi, botanik bahçe ve müze yapmış ancak 1983 yılında restore edilerek hayvanat bahçesi başka yere taşınmış. Botanik bahçesi ise birçok farklı türde ağaca sahip olarak halen varlığını sürdürüyor. Joseon Hanedanlığının tüm saraylarında olduğu gibi Changgyeonggung Sarayı'nda da kemerli bir taş köprü bulunuyor, bu saraydakinin adı Okcheongyo Köprüsü. Bahçe kısmında görülen Chundangji isimli gölet ise bir zamanlar kralların şahsi pirinç havuzuymuş. Kompleksin içerisinde yer alan Myeongjeongmun isimli bina krallar tarafından çalışma ofisi olarak kullanılmış. Changgyeonggung Sarayı'nın en ihtişamlı yapısı olan Tongmyeongjeon isimli bina ise kraliçe için inşa edilmiş ve kompleksin en zarif detaylara sahip yapısı. Changgyeonggung Sarayı ile Changdeokgung Sarayı komşu olduğu için ikisini peş peşe gezebilirsiniz. Aynı zamanda Gyeongbokgung Sarayı’na ve Bukchon Hanok Village bölgesine de oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Bu noktalarda yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Eğer toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız 3 numaralı hattı kullanarak Anguk metro durağının 3. çıkışından çıkmanız veya 1, 3 ya da 5. hattı kullanarak Jongno 3(sam)-ga durağının 6. çıkışından çıkmanız yeterli. Pazartesi günleri kapalı olmak üzere Sonbahar ve Kış aylarında 09.00-17.00 saatleri arasında, İlkbahar ve Yaz aylarında ise 09.00-18.30 saatleri arasında ziyarete açık. Giriş ücreti ise 1000 Won.

9. Jongmyo Shrine: Changdeokgung Sarayı’na ve Changgyeonggung Sarayı’na çok yakın bir konumda yer alan bu tapınak, Seul’un Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bir başka önemli değeri. Joseon Hanedanlığı döneminde kralların ibadet edebileceği bir tapınak olması amacıyla kurulan ve aynı zamanda ölen krallar için anma töreni düzenlenen bu Konfüçyüs Tapınağı’nın içerisinde sadece kralların geçebildiği, kesme taşlardan oluşan bir Kral Yolu yer alıyor. Yolun kutsal ruhlar tarafından korunduğuna inanıldığı için ziyaret edenlerin bu taşlara basmaları yasak, zaten yol üzerinde uyarı tabelaları bulunuyor. Yolun sağ tarafı sivil görevlilere, sol tarafı ise askerlere ayrılmış. Tapınak kompleksinin içerisinde kralların ibadet ettiği odalar, özel odalar, taht odası ve dini ritüellerin gerçekleştirildiği geniş bir avlu yer alıyor. Bu avlu aynı zamanda zafer kutlamalarına da ev sahipliği yapmış, tabi kutlamalar ve ritüeller Japon istilasının yaşandığı döneme kadar sürmüş. Günümüzde ise her Mayıs ayının ilk Pazar günü bu avluda Jongmyo Jaerye denilen görkemli bir seremoni düzenleniyor, enstrümanlar eşliğinde yapılan 500 yıllık geleneksel danslar ile görsel bir şölen sunuluyor. Yan yana olan odaların hepsi birbirinin devamı olarak inşa edilmiş, kraliyet ailesinin üyeleri tek bir kapıdan girdikten sonra hiç dışarıya çıkmadan odalar arasında geçiş yapılabiliyormuş ancak ziyaretçilerin bu odalara girmesine izin verilmiyor. Tapınağı rehberli turlar ile gezmek mümkün; 10:00, 12:00, 14:00 ve 16:00 saatlerinde yaklaşık 1 saat süren İngilizce turlar düzenleniyor. Tapınağın giriş ücreti ise 1000 Won ve toplu taşıma ile gitmek istiyorsanız 1 numaralı metro hattını kullanarak Jongno-3 (sam)-ga metro durağının 11. çıkışından çıkmanız yeterli. Salı günleri kapalı olmak üzere Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Eylül-Ekim aylarında 09:00-18:00 saatleri arasında, Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında 09:00-18:30 saatleri arasında ve Kasım-Aralık-Ocak aylarında ise 09:00-17:30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.  

10. Gwangjang Traditional Market: Changdeokgung Sarayı’na, Changgyeonggung Sarayı’na ve Jongmyo Tapınağı’na yürüme mesafesinde olan geleneksel bir Kore Pazarı. Aslında alışveriş bölümünde detaylı olarak bahsettim ama yeri gelmişken tekrar değineyim. Burası, Seul’da mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden birisi çünkü Kore yeme-içme kültürünü yakından gözlemleme ve aynı zamanda yöresel tatları da deneme imkanı sunuyor. Onlarca tergah var ve neredeyse açık olduğu tüm zaman aralığı boyunca tıklım tıklım oluyor. Fiyatlar da oldukça makul, 10.000 Won yani yaklaşık 30 Türk Lirasına karnınızı doyurabilirsiniz, hatta satın almadan önce yemeklerin tadına bakma imkanı bile veriliyor. Benim favorim kızarmış tavuklar oldu, hem ucuz hem de çok lezzetli. Kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Sadece yemek tezgahlarından ibaret değil, aynı zamanda alışveriş yapabileceğiniz küçük dükkanlar da bulunuyor. Mağazalar Pazar günleri kapalı ve hafta içi 09.00 - 18.00 saatleri arasında açık oluyor. Yemek tezgahları ise 22.00’de toplanıyor. Ulaşım için 1 numaralı metro hattını kullanarak Jongno 5-ga metro istasyonunun 8. çıkışından çıkmanız ya da 2 veya 5 numaralı metro hattını kullanarak Euljiro 4-(sa)ga metro istasyonunun 4. çıkışından çıkmanız yeterli.

11. Dongdaemun Market & Dongdaemun Design Plaza: Yukarıda da bahsettiğim üzere Güney Kore’nin en büyük alışveriş bölgesi olan Dongdaemun’da, dünyaca ünlü markaların yanı sıra hediyelik eşya, kıyafet, ayakkabı, çanta, aksesuar, spor malzemesi ve kozmetik ürünü alabileceğiniz binlerce mağaza bulunuyor. Mağazaların haricinde, Seul’un en büyük alışveriş merkezleri de yine bu bölgede. Sadece alışveriş yapmak için değil, tezgahlarda satılan sokak lezzetlerinin tadına bakmak için de gidebilirsiniz. Bölgenin en ünlü yapısı, New York Times tarafından 2015 yılı için hazırlanan ‘Ziyaret Edilebilecek En İyi 100 Yer’ sıralamasında 52. olan ve dünyanın en büyük ‘sıra dışı’ yapısı olarak kabul edilen Dongdaemun Design Plaza. Modern Kore tasarım endüstrisinin en yeni ve en başarılı örneği olan bu devasa kompleks, Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid tarafından tasarlanmış ve yapımında yaklaşık 45.000 adet alüminyum panel kullanılmış. İçerisinde alışveriş yapılabilen mağazaların haricinde sanat salonu, kültür salonu, tasarım laboratuvarı, tasarım marketi ve müze olmak üzere 5 farklı bölüm bulunuyor. Bu salonlarda kültürel etkinlikler, konferanslar, seminerler, toplantılar, tasarım şovları, defileler, sergiler vs. düzenleniyor. Sadece bunlar değil, aynı zamanda film ve dizi çekimlerine de sahne oluyor. Kompleksin içerisinde bulunan Design Market; kültürel etkinlikleri, geleneksel deneyimleri ve alışverişi bir arada sunan çok amaçlı bir alan ayrıca ziyaretçiler için 24 saat açık kalıyor. Diğer bölümler ise etkinliklerin dışında sadece rehberli turlar ile gezilebiliyor. Dongdaemun Marketa toplu taşıma ile ulaşmak için 2, 4 veya 5 numaralı hatlardan herhangi birini kullanarak Dongdaemun Stadium Station isimli metro durağının 8 veya 9. çıkışından ya da Dongdaemun History & Culture Park Station isimli metro durağının 2 veya 14. çıkışından çıkmanız yeterli.

12. Insadong: Alışveriş kısmında da bahsetmiş olduğum Insadong; Changdeokgung Sarayı’na, Changgyeonggung Sarayı’na, Jongmyo Tapınağı’na, Myeongdong Bölgesi’ne ve Bukchon Hanok Village bölgesine yürüme mesafesinde, hatta tarihi bölgenin tam ortasında yer alıyor. Yani bu noktaların herhangi birinden yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Joseon Hanedanlığı döneminde devlet görevlilerinin ikamet ettiği bir bölgeymiş ancak Japon istilasından sonra burada yaşayan varlıklı insanların evlerine ve mallarına el konulmuş, daha sonrada ticaret alanına dönüştürülmüş. Kore Savaşı’ndan sonra ise şehrin entelektüel bölgesi haline gelmiş. Günümüzde geleneksel Kore el sanatlarına dair ürünler, antikalar, tablolar, kıyafetler, aksesuarlar, ayakkabılar, çantalar vs. satılan mağaza ve tezgahların haricinde yemek tezgahları, çay evleri, otantik kafeler, restoranlar ve modern sanat galerileri de bulunan Insadong Bölgesi, geleneksel Kore yaşantısını yakından gözlemleyebilmeniz adına Seul’da mutlaka ziyaret etmeniz gereken noktalardan birisi. Ulaşım için ise 3 numaralı metro hattını kullanarak, Anguk metro durağının 6 numaralı çıkışından veya Jonggak metro durağının 3 numaralı çıkışından çıkmanız yeterli.

13. Jogyesa Temple: Insadong sınırları içerisinde ve saraylara da çok yakın bir konumda yer alan Jogyesa Tapınağı, 1395 yılında Joseon Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş ancak yaşanan büyük bir yangın sonucunda ağır hasarlar almış. 1910 yılında ise birçok keşişin ortak çalışması ile tekrar ayağa kaldırılmış. Tüm Budist tapınaklarında olduğu gibi, yerinin değiştirilebilmesi için yapımı esnasında çivi kullanılmamış. Günümüzde Kore’nin Zen Budizmi’ne ait en önemli dini merkezi olarak kabul ediliyor. Halen ibadete açık ve kompleks içerisinde bulunan Dharma Salonu, yıl boyunca çeşitli dini ritüellere, Budizm öğretilerine, törenlere ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Tapınak aynı zamanda her yıl Buddha’nın doğum günü onuruna düzenlenen Lotus Latern isimli bir festivale ev sahipliği yapıyor. Buddha’nın doğum günü Ay Takvimi’ne ve dolunayın konumuna göre hesaplandığı için her yıl farklı bir güne denk geliyor, genellikle Mayıs’ın ilk haftasında yapılan kutlamalar iki hafta sürüyor ve tüm tapınak kompleksi rengarenk nilüfer çiçeği fenerleri ile süsleniyor. Sadece tapınakta da değil, bu dönemde Seul’un birçok noktasında renkli fenerleri görebilmeniz mümkün. Tapınağın ana avlusunda bulunan 10 metrelik beyaz çam ağacı Joseon Hanedanlığı döneminde Çinli misyonerler tarafından getirilmiş, yani neredeyse 500 yıllık. Aynı şekilde ana salonunda önünde göreceğiniz 26 metre uzunluğa sahip ağaç da yaklaşık 500 yaşında. Tapınağın etrafında ise çok sayıda Budist malzemesi satan dükkan ile hediyelik eşya mağazası bulunuyor. Tapınakta düzenlenen bir diğer etkinlik ise Temple Stay denilen kültürel program. Dileyen herkesin katılabileceği bu iki günlük program, Budizm inancını yakından tanımak ve öğretilerini kavramak isteyenler için etkileyici bir deneyim. Tapınağa toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız 1 numaralı metro hattını kullanarak Jonggak durağının 2. çıkışından çıkmanız, 3 numaralı metro hattını kullanarak Anguk durağında indikten sonra 6. çıkıştan çıkmanız veya 5 numaralı metro hattını kullanarak Gwanghwamun durağının 2. çıkışından çıkmanız yeterli. Giriş ücretsiz.

14. Gyeonghuigung Palace: Joseon Hanedanlığı döneminin ikinci yarısında, 1600’lü yılların başında inşa edilen Gyeonghuigung Sarayı, kralın savaş ve isyan gibi acil durumlarda kaçıp sığındığı yer olarak biliniyor. 1908 yılında yaşanan Japon istilası sırasında Japonlar, saray binalarını yıkıp ardından başka bir bölgeye taşıyarak bu alana bir Japon orta okulu inşa etmiş. Daha sonra yapılan restorasyon çalışmaları sayesinde ise saray eski görünümüne tekrar kavuşmuş. Sarayın mimarisi, üzerine kurulduğu alanın coğrafi eğimi göz önünde bulundurularak tasarlanmış ve geleneksel motifler ile süslenmiş. Kompleks içerisinde kralın taht odası, uyku odası, aile üyelerinin odaları, toplantı odaları ve davet salonları bulunuyor. Gyeonghuigung Sarayı; Gwanghwamun Meydanı’na ve Gyeongbokgung Sarayı’na çok yakın bir konumda yer alıyor. Bu noktalardan yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Toplu taşıma ile gitmek isterseniz 5 numaralı hattı kullanarak Gwanghwamun Station isimli durağın 2. çıkışından çıkmanız yeterli. Giriş ücretsiz.

15. Deoksugung Palace: Joseon Hanedanlığı döneminde, 1611 yılında Kral Seongjong’un kardeşi Prens Wolsandaegun tarafından inşa ettirilen Deoksugung Sarayı, Seul’un en merkezi noktalarından birinde, belediye binasının hemen yanında yer alıyor. Şehrin tarihi bölgesinde değil, modern kısmında yer alan tek saray olma özelliğine sahip. Zarif işlemelere sahip taş duvarlı yolu ile ünlenen saray, tıpkı diğerleri gibi Japon istilası sırasında ağır hasarlar almış ve ardından yapılan restorasyon çalışmaları ile bir nebze de olsa eski görünümüne tekrar kavuşmuş. Sarayın ana giriş kapısı olan Daehanmun Kapısı'ndan girdikten sonra, Geumcheon Deresi'nin üzerinde göreceğiniz geniş köprü, kralın araba ile geçebilmesi için yapılmış. Mimari açıdan diğerlerinin aksine daha batıya dönük bir görünüme sahip ve bu anlamda batılı tarzda inşa edilen ilk bina, 1900 yılında kraliyet eğlenceleri için yapılan Jeonggwanheon Salonu. Kompleksin arka tarafında yer alan Seokjojeon Salonu ise 1905 yılında sarayın mülkiyet hakları Japonya'ya devredildikten sonra İngiliz bir iş adamı tarafından 1910 yılında yaptırılmış ve 1946 yılı Mayıs ayında Kore Bağımsızlık Bildirgesi yayınlandıktan sonra, Amerika ile Rusya arasındaki görüşmeler bu salonda yapılmış. Deoksugung Sarayı’nın ana kapısı olan Daehanmun Kapısı önünde yapılan nöbet değişim töreni kesinlikle görülmeli. 1996 yılında bu yana düzenlenen ve Buckingham Sarayı'nda görev yapan askerlerin nöbet değişimine benzeyen bu tören, önde gelen tarihçiler tarafından yapılan kapsamlı tarih araştırmaları sayesinde ortaya çıkmış. Dilerseniz nöbet değişiminden önce veya sonra etnik kıyafet giyen muhafızlarla fotoğraf çekinebilirsiniz. Tören, Daehanmun Kapısı önünde 11:00 - 14:00 - 15:30 saatleri olmak üzere günde üç kez düzenleniyor ve 30 dakika sürüyor. Nöbet değişimi sırasında muhafızların dikkatinin dağılmasını önlemek amacıyla fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Saray, Pazartesi günleri kapalı oluyor ve değişim töreni de düzenlenmiyor. Gyeonghuigung Sarayı’na, Gyeongbokgung Sarayı’na, Gwanghwamun Meydanı’na ve Myeongdong Bölgesi’ne çok yakın bir konumda yer alıyor. Bu noktalardan yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Toplu taşıma ile gitmek istiyorsanız 1 veya 2 numaralı metro hattını kullanarak City Hall metro durağında inmeniz ve ardından 2 numaralı çıkıştan çıkmanız yeterli. Bu çıkıştan sonra sağa döner ve 100 metre kadar yürürseniz, sarayın ana giriş kapısı olan ve nöbet değişim töreni düzenlenen Daehanmun Kapısı’na ulaşırsınız. Giriş ücretsiz.

16. Myeongdong: Alışveriş bölümünde de detaylı olarak bahsettiğim Myeongdong, Güney Kore’nin en büyük alışveriş bölgelerinden birisi. Yüzlerce hatta binlerce tezgah ve mağaza mecvut. Alışveriş ve yeme içme adına aklınıza gelebilecek her türlü ürünü bulabilmeniz mümkün. Eğer Kore Barbeküsünü denemek istiyorsanız Myeongdong Bölgesi’nde onlarca barbekü restoranı bulabilirsiniz. Akşam saatlerinde daha kalabalık oluyor ama Myeongdong’un en eğlenceli zamanları da hava karardıktan sonra başlıyor. Eğer alışveriş yapacaksanız pazarlık etmeyi unutmayın. Sokak yemekleri pek hijyenik gelmeyebilir ama biz burada birçok atıştırmalığın tadına baktık ve hiç rahatsızlık yaşamadık. Seul’un olmazsa olmazlarından birisi olan Myeongdong’a toplu taşıma ile gitmek istiyorsanız 4. hattı kullanarak Myeongdong metro durağının 5, 6, 7, 8 çıkışlarından herhangi birinden çıkmanız veya Euljiro 1-ga metro durağının 5 ya da 6. çıkışından çıkmanız yeterli. Burası aynı zamanda Insadong Bölgesi’ne ve saraylara da oldukça yakın bir konumda. Bu noktalardan yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.

17. Namdaemun Market: Yine alışveriş bölümünde de değinmiş olduğum geleneksel pazarlardan birisi. Joseon Hanedanlığı döneminden beri aynı amaca hizmet ediyor. Tarihi boyunca birçok kez yanmış ve tekrar yapılmış. Sömürge döneminde ise Japonların kontrolüne geçmiş ve ardında da Kore Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin yasadışı ürün satılan pazarı haline gelmiş. Savaşın sona ermesi ile de Seul tüccarlarının özgürce ticaret yapabildiği bir bölge olmuş. Yaklaşık 1000'den fazla mağaza, dükkan, tezgah ve sokak satıcısı bulunuyor. Kıyafetler, ayakkabılar, çantalar, aksesuarlar, hediyelik eşyalar, antikalar, mutfak malzemeleri, kırtasiye ürünleri, oyuncaklar, saatler, elektronik eşyalar, çiçekler, meyve-sebzeler, atıştırmalıklar, ginseng ürünleri… Artık aklınıza ne geliyorsa. Alışveriş yapmayacak olsanız bile burayı mutlaka gezmelisiniz. Seul’un şehir kapılarından biri olan ve güney kapısı olarak da bilinen Namdaemun Kapısı da yine bu bölgede yer alıyor. Kore'nin ilk ulusal hazinesi olarak belirlenen kapı, 2008 yılında bir kundakçı tarafından ateşe verilmiş ancak daha sonra restore edilerek ve 2014 yılında yeniden açılmış. Myeongdong’a ve saraylara yürüme mesafesinde olan Namdaemun Market’a toplu taşıma ile gitmek istiyorsanız; 4 numaralı hattı kullanarak Hoehyeon metro durağının 5. çıkışından çıkmanız yeterli.

18. N Seoul Tower: Namsan Tepesi üzerinde yer alan bu televizyon ve gözlem kulesinin yerden yüksekliği yaklaşık 236 metre ve Seul’un en yüksek noktası. 1969 yılında kurulan kule günümüzde halen radyo ve televizyon yayını iletme görevini sürdürüyor. Üzerinde bulunan gözlem platformundan Seul’un kuşbakışı seyredebilir veya kendi ekseni etrafında dönen restoranda panaromik şehir manzarası eşliğinde leziz bir yemek yiyebilirsiniz. Hatta manzaralı pisuarları kullanarak farklı bir ihtiyaç giderme deneyimi dahi yaşayabilirsiniz. Kuleye dilerseniz Namsan Park içerisinde yer alan teleferiğe binerek, dilerseniz şehir içi otobüsleri kullanarak ve dilerseniz de yarım saatlik bir tırmanış yaparak ulaşabilirsiniz ancak özellikle hafta sonları teleferik sırasının çok uzun olacağını bilmelisiniz. Kulenin tepesine yüksek hızlı asansörler ile çıkılıyor ve ortalama 40 saniye sürüyor. Sıra bekleme konusu burası için de geçerli. Etrafında ise birçok hediyelik eşya mağazası ve kafe mevcut. Kuleye çıkmak için en uygun zaman güneşin batmasına yakın olan saatler. Bu sayede şehrin hem gündüz manzarasını hem de gece manzarasını görebilmeniz mümkün. Her ne kadar camlardan dolayı kaliteli fotoğraflar çekilemese de, Seul’un olmazsa olmazlarından N Seoul Tower’a mutlaka çıkmalı ve Seul’un eşsiz manzarasını izlemelisiniz. Teleferiğin tek yön bilet ücreti 6000 Won, gidiş-dönüş ise 8500 Won ve yolculuk yaklaşık 7 dakika sürüyor. Ayrıca 10.00 - 23.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Kulenin olduğu tepeye teleferikle çıkmak ve yürüyerek inmek sizin için daha mantıklı bir seçenek olacaktır. Kulenin bilet ücreti kişi başı 10.000 Won ve Pazar-Cuma arası 10.00 - 23.00 saatleri arasında, Cumartesi günleri ise 10.00 - 24.00 saatleri arasında ziyarete açık oluyor. Kapanmasına yarım saat kala ise bilet satışına son veriliyor. Myeongdong Bölgesi’ne oldukça yakın bir konumda yer alıyor, dilerseniz buradan yürüyerek gidebilirsiniz. Toplu taşıma ile ulaşım sağlamak istiyorsanız; 1 veya 4 numaralı metro hattını kullanarak Seoul durağının 9 numaralı çıkışından çıkmanız veya 6 numaralı metro hattını kullanarak Itaewon durağının 4 numaralı çıkışından çıkmanız yeterli. Dilerseniz her iki çıkıştan da 20 dakikada bir kalkan şehir içi otobüslere binerek 1200 Won karşılığında kuleye ulaşabilirsiniz.

   Buraya kadar anlattığım 18 noktanın tamamı birbirine yürüme mesafesinde. İlk noktadan itibaren yazdığım sırayı takip ederseniz, birinden diğerine yürüyerek kolayca gidebilirsiniz. Tabi bunların hepsini aynı gün gezebilmeniz imkânsız. Seul’da kalacağınız gün sayısına göre kendinize bir gezi programı çıkarabilirsiniz. Mesela ilk 10 noktayı birinci gün, diğer 8 noktayı da ikinci gün gezin. Sarayların hepsini aynı gün gezmeyin, birbirlerine benzedikleri için bir süre sonra sıkmaya başlıyor. Bu yüzden her güne iki saray koyun ve aralarına da tapınak serpiştirin. Yok ben sarayların hepsini gezmek istemiyorum diyorsanız da Gyeongbokgung Sarayı ve Changdeokgung Sarayı sizin için yeterli olacaktır. Bana sorarsanız gezinizin ilk iki veya üç gününü yukarıda anlattığım tarihi noktalara, kalan günlerinizi ise metro ile gidebileceğiniz uzak noktalara ayırın derim.

19. Cheonggyecheon Stream: Şehir merkezinde yer alan ve uzunluğu yaklaşık 11 km olan Cheonggyecheon Çayı ve çevresi, 2005 yılında yapılan ve maliyeti 900 Milyon Doları bulan kentsel dönüşüm projesi ile yoğun iş temposundan ve şehir hayatının koşuşturmasından sıkılan insanların hoşça vakit geçirebileceği, doğal ve bir o kadar da modern bir alana dönüştürülmüş. Siz de insan ve trafik yoğunluğundan sıkılırsanız veya gezilmesi gereken noktaları ziyaret ettikten sonra biraz dinlenmek isterseniz Cheonggyecheon Çayı kenarında yürüyüş yapabilir veya ayaklarınızı suya sokarak yorgunluğunuzu giderebilirsiniz. Hava karardıktan sonra rengarenk ışıklandırmalar ile daha hoş bir görünüme sahip oluyor, bu yüzden hem gündüz hem de akşam görmenizi tavsiye ederim. Çayın başlangıç noktası olan Cheonggye Plaza isimli meydan, araç trafiğinden arındırılmış ve yaklaşık 2.500 metrekarelik bir alanı kaplıyor ayrıca Cheonggyecheon Çayı üzerinde kurulu olan 22 adet köprünün yanı sıra zarif çeşmeler hakkında da detaylı bilgilere ulaşabileceğiniz plaklar bulunuyor. Changdeokgung Sarayı ile Changgyeonggung Sarayı’nın yer aldığı tarihi bölgeye çok yakın bir konumda. Gwanghwamun Meydanı’ndan ise 5 dakikalık yürüme mesafesinde. Bu noktalardan Cheonggye Plaza’ya kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Toplu taşıma kullanarak gitmek isterseniz; 1 numaralı hattı kullanarak Jonggak metro durağında inmeniz veya 5 numaralı metro hattını kullanarak Gwanghwamun durağında inmeniz yeterli.

20. Itaewon: Amerikan üssü bulunması nedeniyle Amerikalılar başta olmak üzere daha birçok farklı milletten insanın bir arada yaşadığı Iteewon Bölgesi’nde, alışveriş yapabileceğiniz mağazalar ve tezgahların yanı sıra yerli ve yabancı restoranlar ile sokak yemeklerinin tadına bakabileceğiniz geniş bir alan bulunuyor. Seul’da yaşayan yabancıların ikamet ettiği bölge olması nedeniyle Seul’un en kozmopolit yeri ve şehri gezmeye gelen turistlerin de en uğrak adreslerinden birisi. Hem alışveriş hem de gece hayatı konusunda kesinlikle sizi tatmin edecektir. Eğer Kore yemeklerinden sıkıldıysanız veya Türk usulü bir şeyler yemek istiyorsanız Iteewon Bölgesi’nde bulunan Türk dönercileri ziyaret edebilirsiniz. Seul’un tek camisi olan Seoul Central Mosque da yine bu bölgede bulunuyor, ibadet etmek veya fotoğraflamak için uğrayabilirsiniz. Itaewon, Myeongdong Bölgesi’ne ve Seul Kulesi’ne oldukça yakın bir konumda, bu noktalardan yürüyerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız; 6 numaralı metro hattını kullanarak Itaewon, Noksapyeong veya Hangangjin metro duraklarının herhangi birinde inmeniz yeterli.

21. The War Memorial of Korea: Itaewon Bölgesi’nde bulunan Kore Savaş Anıtı Müzesi 1994 yılında, savaşta ölen askerlerin hatırasını yaşatmak ve savaşla birlikte Kore tarihin de kronolojik geçmişini sergilemek amacıyla kurulmuş. Müze içerisinde Kore Savaşı’na dair binlerce materyal, askeri teçhizat, hava-kara ve deniz araçları, silahlar, bombalar, füzeler ve bunların yanı sıra Kore tarihi ile alakalı antik eserler, fotoğraflar, belgeler, etnik kıyafetler, mutfak eşyaları, makam araçları vs. sergileniyor. Müze binası aslında devasa bir kompleks ve 8 ayrı bölümden oluşuyor. Memorial Hall bölümünde; savaş sırasında hayatını kaybeden insanların fedakarlıklarını anlatan kabartmalar ve duvar resimleri, War History bölümünde; tarih öncesi çağlardan Japon sömürge dönemine kadar uzanan savaş hikayesine dair Joseon Hanedanlığına ait Kaplumbağa Gemisi ile askeri mühimmatlar ve belgeler, Korean War bölümünde; Kore Savaşı'nın geçmişini, savaşın ilerleyişini ve ateşkesin nasıl sağlandığını anlatan belgeler, Expeditionary Forces bölümünde; Vietnam Savaşı’nı ve Vietnam’a gönderilen Kore askerlerinin faaliyetlerini anlatan maketler ve belgeler, ROK Armed Forces bölümünde; Kore Ordusu ait hava, kara ve deniz kuvvetlerinin kurulduğu tarihten günümüze kadar olan ilerleyişi, Defense Industry bölümünde; yerli firmalar tarafından üretilen en son teknoloji silahların kopyaları ve bahçe kısmında bulunan Large Military Equipment bölümünde ise Kore savaşında kullanılan çok savaş uçağı, yolcu uçağı, kargo uçağı, tank, füze sistemi ve bir de savaş gemisi sergileniyor. Müze binasının ön kısmında bulunan açık alanda, Türkiye de dahil olmak üzere Kore Savaşı’na katılan ülkelerin bayrakları ve minnet anıtları bulunuyor. Kompleksin en görkemli anıtı olan Kore Savaşı Anıtı, kendi alanında dünyanın en büyüğü olma unvanına sahip. Bu anıtın hemen yanında ise Kore Savaşı’nda sırasında birisi Kuzey Kore saflarında ve diğeri Güney Kore saflarında yer alan iki kardeşin, savaş alanında karşı karşıya gelmesi ve birbirlerine sarılmasının canlandırıldığı Kardeşler Anıtı yer alıyor. Müzeye ulaşım sağlamak için 6 numaralı metro hattını kullanarak Samgakji durağının 1, 11 veya 12. çıkışından ya da 1 numaralı metro hattını kullanarak Namyeong metro durağının 1. çıkışından çıkmanız yeterli.

22. Hongdae: Hostelimizin bulunduğu bölge olması sebebiyle fazlaca vakit geçirdiğimiz ve Seul’da en beğendiğimiz yerlerden birisi oldu. Hongik Üniversitesi’ne yakın olduğu için adeta koca bir kampüs alanı gibi. Alışveriş için en doğru adreslerden birisi çünkü bölgede çok sayıda kıyafet, ayakkabı, çanta, kozmetik ve hediyelik eşya mağazası var. Mağazalar genellikle öğrencilere hitap ettiği için fiyatlar da oldukça uygun. Üstelik bunlarla sınırlı da değil; Hongik Üniversitesi ana kapısının önünde yer alan çocuk parkında, her Cumartesi günü bit pazarı kuruluyor. El yapımı ürün almak isteyenler için bire bir. Sadece alışveriş için değil aynı zamanda gece hayatının da en doğru adreslerinden birisi. Şehrin en popüler gece kulüpleri bu bölgede yer alıyor. Özellikle hafta sonları eğlence doruğa çıkıyor, hem mekanlar hem de sokaklar gençlerle dolup taşıyor. Yeme-içme konusunda da sayısız imkanlara sahip, lüks restoranlardan fast food şubelerine ve Türk dönercilerden sokak tezgahlarına kadar ne ararsanız Hongdae Bölgesi’nde bulabilirsiniz. Seul’un meşhur konsept kafelerinin de birçoğu yine bu bölgede bulunuyor. Tüm bunların haricinde ise sokak gösterilerine, kültürel etkinliklere ve festivallere ev sahipliği yapıyor. Kanemaya isimli Japon restoranından başlayarak Hongik Üniversitesi’nin arka kapısına kadar uzanan Hongdae Mural Street, grafiti ile süslenmiş duvarlara sahip bir sanat sokağı ve kesinlikle görülmeye değer.

23. Noryangjin Fish Market: Dünyanın her şehrinde olduğu gibi Seul’da da büyük bir balık pazarı bulunuyor. Burada aklınıza gelebilecek her türlü deniz ürününü bulabilmeniz mümkün. İki kattan oluşuyor ve alt kattan satın alacağınız deniz mahsulleri üst katta bulunan restoranlara götürüp pişirterek yiyebiliyoruz. Kendiniz seçip almak istemiyorsanız restoranlarda bulunan menülere de göz atabilirsiniz. Sabahın erken saatlerinden itibaren pazar alanında canlı bir atmosfer oluyor ve her gün saat 15.00 civarında yapılan açık artırma, ziyaretçilere otantik bir deneyim sunuyor. Muhtemelen Seul videolarında görmüş olduğunuz canlı ahtapot yeme olayı da yine burada oluyor. Müşteriler tezgahlardan diledikleri ahtapotu seçip, hiç bıçak değmeden canlı canlı ağızlarına atıyor. Ahtapotu canlıyken yedikleri için birçok kişi vantuzların boğazlarına yapışmasından dolayı nefes kaybından ölüyormuş. Yemeseniz bile yiyenleri izleyebilir, cesaretlerini takdir edebilirsiniz. Pazar alanı 22.00’a kadar açık oluyor ve toplu taşıma ile ulaşım sağlamak için 1 veya 9 numaralı metro hattını kullanarak Noryangjin metro durağında inmeniz yeterli.

24. Gangnam: Güney Koreli ünlü şarkıcı PSY’nin Gangnam Style şarkısı ile ünlenen ve hafızlarımızda uzun süre yer edinen Gangam Bölgesi, Seul’un lüks ve haliyle en pahalı semti. Metro durağından çıktığınız anda lüks yaşamın izleri görülmeye başlıyor. Geniş caddeler, milyon dolarlık arabalar, şık giyinen insanlar, dev gökdelenler, plazalar, lüks mağazalar, alışveriş merkezleri, gece kulüpleri, restoranlar… Güney Korelilerin estetiğe olan merakının en net şekilde görülebildiği yer yine Gangnam Bölgesi çünkü her 100 metrede bir karşınıza estetik merkezi çıkıyor. PSY’nin Gangnam Style şarkısı sayesinde adını tüm dünyaya duyurmuş olmasına rağmen meydanlara yerleştirilen Gangnam Syle ikonları ile bu nimetten faydalanılmaya devam ediliyor. Gangnam’a gelen turistlerin büyük çoğunluğu ilk iş olarak bu ikonları arıyor ve ‘at dansı’ yaparak fotoğraf çekiniyor. Sizin de böyle bir planınız varsa heykellerden birisi Gangnam metro durağının çıkışında, diğeri ise Coex isimli alışveriş merkezinin önünde. Ünlü K-Pop Yolu da yine en fazla ziyaretçi çeken noktalardan birisi. Metro durağından çıkar çıkmaz karşılaşacağız ana cadde lüks mağazalardan ve restoranlardan ibaret ama ara sokaklara girerseniz alışveriş yapabileceğiniz uygun fiyatlı mağazaları, fast food dükkanlarını, kafeleri vs. görebilirsiniz. Gangnam Bölgesi çok büyük bir yer, tamamını gezmek için tüm gününüzü ayırmanız gerekir. Bu yüzden metro durağının etrafını ve civardaki ara sokakları gezmeniz sizin için yeterli olacaktır. Toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız 2 numaralı metro hattını kullanarak Gangnam istasyonunda inebilirsiniz.

25. Bongeunsa Temple: İlk olarak Gyeonseongsa Tapınağı ismi ile Shilla Kralı Weongseong'un hükümdarlığı döneminde, M.S 794 yılında Sudo Dağı’nın yamacına kurulan ve 1498 yılında ise Budizm inancının yaygınlaşması sonucunda Kraliçe Jeonghyeon tarafından yenileme çalışması yapılarak Bongeunsa ismi ile tekrar açılan bir Budist tapınağı. Japon istilası ve Kore Savaşı sırasında birçok tarihi yapı gibi burası da ağır hasarlar almış ancak daha sonra yapılan restorasyon çalışmaları ile tekrar hayata kazandırılmış. İçerisinde yaklaşık 3.500 adet Budist metni ile Buddha’nın hayatını tasvir eden heykeller ve resimler bulunuyor. Zen meditasyonu üzerine uzmanlaşmak isteyen Budistler için Güney Kore’de bulunan en önemli Budist eğitim merkezi olarak kabul ediliyor. Haftanın belirli günlerinde, Zen Budizmini yakından tanımak ve Buddha’nın öğretilerini kavramak isteyenler için çeşitli kültürel etkinlikler düzenleniyor. Bunların haricinde ise her yıl 9 Eylül tarihinde yapılan ve Jeongdaebulsa adı verilen Budist Töreni’ne ev sahipliği yapıyor. Bu tören boyunca keşişler Budist metinlerini başlarının üzerine koyarak yürüyor ve Beopseongge denilen Budist ayetlerini okuyor. Haftanın her günü ibadet eden Budistleri gözlemlemeniz mümkün. Konum olarak Gangnam Bölgesi’nde ve COEX binasının karşısında yer alıyor. Toplu taşıma ile gitmek isterseniz 2 numaralı metro hattını kullanarak Samseong durağının 4. çıkışından çıkmanız yeterli. Giriş ücretsiz.

 

Seul Şehir Merkezi Dışında Kalan Gezilecek Yerler;

1. Bukhansan National Park: Seul’un kuzey kesiminde yer alan ve 1983 yılında milli park olarak tescillenen Bukhansan Ulusal Parkı, etrafında yer alan ormanlar ve granit kayalar ile birlikte oldukça geniş bir alanı kaplıyor. Tepelerin arasından akan nehirler ve derin vadiler ile muhteşem trekking rotalarına sahip. Milli parkın yer aldığı dağ üzerinde Baegunbong, Mangnyeongdae ve Insubong olmak üzere üç farklı doruk noktası bulunuyor. En yüksek olanı Baegunbong ve en çok bilineni ise Insubong. Dünyaca ünlü Insubong zirvesinde bulunan Giam Kayaları, deniz seviyesinden 200 metre yukarıda yer alıyor ve 100 farklı dağ yoluna sahip. Baegundae zirvesi ise sunduğu manzaralar ile ilgi çekiyor, bu tepeden aşağıya bakıldığında Seul’un eşsiz manzarası ile baş başa kalınıyor. Şehir merkezinden çok uzak olmaması sebebiyle, doğayla iç içe olmak isteyen turistler tarafından yoğun ilgi gösterilen bir park. Sadece yeşil alanları ile değil, aynı zamanda zengin tarihi ile de adından söz ettiriyor. Joseon Hanedanlığı döneminde saldırıları durdurmak amacıyla için inşa edilen Bukhansanseong Kalesi, yaklaşık 8.500 metre uzunluğunda bir duvara sahip ve dağın sırtları boyunca muhteşem manzaralar seyretme imkanı sunuyor. Bibong Tepesi'nde yer alan Shilla Kralı Jinheung Sunsubi Anıtı ve keşiş Won-Hyo tarafından yaptırılan Sangunsa Tapınağı da görülmesi gereken yerlerden. Yılın her dönemi yürüyüş yapmak mümkün. İlkbahar ve yaz aylarında rengarenk çiçekler ve yemyeşil ağaçlar ile tepelerin arasında bulunan vadiler muazzam bir görüntüye sahip oluyor. Kış aylarında ise karla kaplı dağ manzaraları sunuyor. Her yıl ortalama 5 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor ve metrekare başına düşen en çok ziyaretçiye sahip milli park olması sebebiyle Guinness Rekorlar Kitabı'na girmiş. Gün doğumundan ve gün batımından 2 saat önce yürüyüş yapmak yasak ancak kamp yapmak isteyenler için kamp alanları ve sığınaklar bulunuyor. Bukhansan Ulusal Parkı’na toplu taşıma ile gitmek için 4 numaralı metro hattını kullanarak Gireum istasyonunun 3. çıkışından çıkmanız veya 110B - 143 numaralı otobüslerden herhangi binerek son durakta inmeniz yeterli. Direkt olarak Bukhansanseong Kalesi’ne gitmek istiyorsanız 3 numaralı metro hattını kullanarak Gupabal istasyonunun 1. çıkışından çıkmanız gerekiyor.

2. Hwaseong Fortress: Joseon Hanedanlığı döneminde, 1794 - 1796 yılları arasında inşa edilen Hwaseong Kalesi, Seul’un en etkileyici yapılarından birisi. Kale surlarının toplam uzunluğu yaklaşık 5.52 km uzanıyor ve surların üzerinde düşman saldırılarını bertaraf edebilmek için ok ve mızrakların geçebileceği kadar küçük delikler bulunuyor. Kompleks içerisinde ise savunma kuleleri ile birlikte daha birçok askeri tesis mevcut. Janganmun (kuzey), Paldalmun (güney), Changnyongmun (doğu) ve Hwaseomun (batı) olmak üzere dört ana kapısı var. En gösterişli kapı olan Paldalmun Kapısı’nın dış kısmı, düşmanların kapıya ulaşmalarını engellemek amacıyla hilal şeklinde yapılmış. Kapının sağ duvarında yer alan plaka üzerinde, kapının yapımında yer alan kişilerin isimleri yazıyor. Paldalmun Kapısı, yeni şehirle iç içe olması bakımından diğerlerinden farklı bir konuma sahip. Aralık 1997'den beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Hwaseong Kalesi’nde her gün çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Toplu taşıma ile ulaşım sağlamak için 1 numaralı metro hattını kullanarak Suwon istasyonunda indikten sonra 2 , 7, 8 veya 13 numaralı otobüslere binerek Jongno 4-geori durağında inmeniz gerekiyor. Giriş ücreti ise yetişkinler için 2000 Won.

3. Korean Folk Village: Seul’un en ilgi çekici noktalarından biri olan Kore Halk Köyü, Kore halkının kültürel ögelerini, Şaman inancını, mevsimsel geleneklerini ve köy yaşantısını tanıtmak amacıyla kurulmuş bir açık hava müzesi. Joseon Hanedanlığı döneminden bu yana Kore halkının sosyal sınıflarına ait evlerin örnekleri, köy okulu, geleneksel atölyeler, tarım alanları, sanat müzesi, halk müzesi, eğlence parkı ve hediyelik eşya mağazası gibi ziyaret edilmesi gereken birçok bölümü mevcut. Aynı zamanda mevsim şartlarına göre farklı kültürel etkinlikler de düzenleniyor. Özellikle, her Haziran ayında düzenlenen 'Joseon'a Hoş Geldiniz' adlı festival, ziyaretçileri eski dönemlere götüren bir etkinlik. Bunun haricinde ise haftanın her günü; 10.30 - 14.00 saatleri arasında Nongak denilen çiftçi müziği, 11.30 - 15.00 saatleri arasında at sırtında yapılan dövüş sanatları, 12.00 - 16.00 saatleri arasında geleneksel düğün töreni ve 11.00 - 14.30 saatleri arasında ise kısa yürüyüş turları düzenleniyor. Müze içerisinde bulunan pazar alanında yöresel tatları denemeniz de mümkün. Toplu taşıma ile gitmek için birçok farklı alternatifiniz bulunuyor. İlk seçeneğiniz; 2 numaralı metro hattını kullanarak Gangnam durağının 10 numaralı çıkışından çıktıktan sonra 5001-1 veya 1560 numaralı otobüslere binmek, ikinci seçeneğiniz; 1 numaralı metro hattını kullanarak durağının 3 numaralı çıkışından çıktıktan sonra 5500-1 numaralı otobüse binmek ve üçüncü seçeneğiniz ise; 1 numaralı metro hattını kullanarak Suwon durağının 5 numaralı çıkışından çıktıktan sonra 10-5 veya 37 numaralı otobüslerden birine binmek. Giriş ücreti yetişkinler için 18.000 Won, 13-18 yaş aralığında olanlar için 15.000 Won ve 13 yaşın altında olan için ise 13.000 Won.

Seul ve Çevresinde Katılabileceğiniz Aktiviteler;

1- DMZ ( Demilitarized Zone ) Turu: Bana göre Seul’a kadar gitmişken mutlaka katılmanız gereken bir aktivite. DMZ olarak adlandırılan, askerden arındırılmış bu tampon bölge toplamda 250 km’lik uzunluğa ve 4 km’lik genişliğe sahip bir sınır hattını kapsıyor. Muhtemelen daha önce birçok kez internet sitelerinde Güney Kore ve Kuzey Kore askerlerinin karşılıklı nöbet tuttukları esnada çekilen fotoğrafları gördünüz veya videolarını izlediniz. İşte orası, burası. Bu turun detaylarını anlatmadan önce onlarca yıldır süregelen Kuzey Kore ve Güney Kore düşmanlığının başladığı yeri yani Kore Savaşı’nı kısaca bir hatırlayalım;

  Uzun yıllar boyunca bölgeyi etkisi altında tutan ve Kore’yi de işgal eden Japonya, 2. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrıldıktan sonra hayli stratejik bir konuma sahip olan Kore’yi, Sovyet Rusya ve ABD’ye bırakmak zorunda kalıyor. Zaten salgın hastalıklarla ve maddi zorluklarla boğuşan Kore ise hiç bir direniş gösteremiyor. ABD ile Sovyet Rusya arasında imzalanan anlaşma gereğince savaş bittikten sonra Kore’nin; İngiltere, Amerika, Rusya ve Çin’in ortak vesayeti altında korunmasına karar veriliyor ancak elbette öyle olmuyor. İki ülke de askerlerini çekmiş olsa da Sovyet Rusya yanlıları tarafından ülkenin kuzeyinde ve ABD yanlıları tarafından ise ülkenin güneyinde iki ayrı hükümet kuruluyor. Hal böyle olunca da artık iç savaş kaçınılmaz oluyor. Birleşmiş Milletler’in tüm girişimlerine rağmen Kore birleştirilemeyince, ABD aldığı bir karar ile Kore’nin güneyinde kendi vesayeti altında başka bir hükümet kuruyor. Sovyet Rusya ise Çin’i kendi kontrolüne aldıktan sonra Amerika’yı önce Kore’den daha sonra ise Japonya’dan atma planları yapmaya başlıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı Sovyet Rusya 25 Haziran 1950 tarihinde Kuzey Kore kuvvetlerine Güney Kore sınırlarını işgal etme talimatı veriyor. Kuzey Kore’nin, Güney Kore’ye karşı askeri müdahaleleri ve aralarındaki sınır hattı olan 38. enlemi işgal etmesi üzerine ABD hükümeti de harekete geçiyor. Bu olayın hemen ardından BM Güvenlik Konseyine başvuran ABD, Güney Kore’ye yardım edilmesi gerektiğine ilişkin önerge sunuyor ve bu önerge Yugoslavya’nın olumsuz oyuna karşılık dokuz olumlu oy ile kabul ediliyor. Birleşmiş Milletler birlikleri; Türkiye, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, Belçika, Filipinler, Kanada, Lüksemburg, Yunanistan, Habeşistan, Güney Afrika Birliği, Hollanda ve Kolombiya askerlerinden oluşuyor. Güvenlik konseyinden çıkan karara riayet etmeyen Kuzey Kore, askeri birliklerini geri çekmeyerek Seul’a kadar ilerleyişini sürdürüyor ve bunun üzerine Güvenlik Konseyinden alınan kararla birlikte BM, Güney Kore’ye askeri birlikler sevk ediyor ve Kuzey Kore yenilerek 38. enlemin gerisine çekilmeye başlıyor. BM güçlerinin 38. enlemi geçmeleriyle Kuzey Kore’nin saflarında savaşa dahil olan Çin Halk Cumhuriyeti ise aktif olarak Kuzey Kore’yi desteklemeye başlıyor. Çin Halk Ordusu birlikleri BM güçlerini güneye doğru püskürterek güney bölgesini işgal etmeye başlıyor ancak BM güçlerinin karşı saldırısı sonucu savaş cephesi 38. enlem boyunca sabitleniyor. Tüm bu olaylardan sonra savaş alanında birlikler birbirine üstünlük sağlayamayınca mecburen taraflar barış görüşmeleri yapmaya başlıyor. 1951 yılının Nisan ayında başlayan görüşmeler ancak 1953 yılının Temmuz ayında sonuç veriyor ve Panmunjom Antlaşması imzalanıyor. Tabi bu antlaşma sadece ateskeş antlaşması olarak kalıyor, herhangi bir barış anlaşması imzalanmadığı için iki ülke teknik halen savaş halinde.

   Kore Savaşı sonuçlandığında, savaşın bilançosu oldukça ağır oluyor. Yaklaşık 3 milyon insan hayatını kaybediyor. Savaş boyunca 56.000 ABD askeri, 600.000 Koreli asker, 500.000 Çin askeri ve 1,5 milyon komünist ölüyor. Kore Savaşı tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor ancak bizim için ayrı bir öneme sahip zira Kore Savaşı’na BM üyesi olan bütün devletlerden asker katıldığı için Türkiye’den de katılım oluyor. Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere toplamda 5.090 kişi olan 241. Türk Alayı, 17 Eylül 1950 yılında Hatay’ın İskenderun limanından hareket ederek Kore’deki BM birliklerine katılıyor. Büyük başarılar elde eden Türk Alayı toplamda 721 şehit veriyor ve 2000 askerimiz de yaralanıyor. Türk askerleri, Kore Savaşı’nda gösterdikleri üstün başarılarla kahraman bir neslin evladı olduklarını tüm Dünya’ya bir kez daha kanıtlıyor. Ruhları şad olsun... Kore Savaşı’nın etkileri sadece sonlanan hayatlardan ibaret değil, milyonlarca insan yerinden, yurdundan oluyor. Ailesinden, arkadaşlarından kopuyor. Öyle ki aynı aileye mensup iki kardeşten birisi Kuzey Kore’de, diğeri Güney Kore’de kalıyor ve yılın sadece belirli zamanlarında bir araya gelebiliyor. 

Şimdi gelelim DMZ turunun detaylarına;

   Burası iki ülke arasında kalan tampon bölge olduğu için haliyle bireysel olarak gezilmesine müsaade edilmiyor. Sadece yetkili acentalar tarafından düzenlenen rehberli turlar ile gezilebiliyor. Bahsettiğim bu acentaların ofislerini şehrin birçok yerinde görebilirsiniz. Dilerseniz internet siteleri aracılığı ile online olarak rezervasyon yaptırmanız da mümkün, hatta yaz aylarında gidecekseniz biletinizi online almanızı tavsiye ederim zira sınırlı sayıda ziyaretçi alındığı için yer bulamayabilirsiniz. Neredeyse Seul’da bulunan tüm hostellerin ve otellerin resepsiyonlarında da DMZ turu için rezervasyon yaptırabilirsiniz. Biz öyle yaptık. Resepsiyona DMZ turuna katılmak istediğimizi söyledik ve bizim için acentayı arayarak iki kişilik rezervasyon yaptılar. Hatta hostel resepsiyonundan yaptığımız için %10 kadar da indirimimiz oldu. Eğer öğrenci kimliğiniz varsa, aynı zamanda öğrenci indirimi de yapılıyor. DMZ turlarının birçok farklı çeşidi var. Acentalar farklı rotalar sunuyor ve fiyatlar da sunulan imkanlara, görülecek yerlere göre değişkenlik gösteriyor. Bizim katıldığımız tur içeriğinde; Imjingak Park, Dora Gözlemevi ve Dorasan Tren İstasyonu vardı. Bu yüzden biz kişi başı 15 Dolar gibi cüzzi bir ücret ödedik. Saat 06.00 civarında acentanın servis minibüsü geldi ve bizi hostelin kapısından alarak buluşma noktasına yani DMZ’ye gideceğimiz tur otobüsünün yanına götürdü. Tura katılacak diğer turistler de aynı şekilde buluşma noktasına geldikten sonra yola çıktık. Hareket edilen andan itibaren rehber, yol boyunca şehrin geçilen bölgeleri hakkında çeşitli bilgiler veriyor. Seul sınırından çıktıktan sonra ise tur hakkında bilgiler vermeye başlıyor. İlk olarak askeri kontrol noktasından geçiliyor ki pasaportunuz mutlaka yanınızda olmalı çünkü otobüse binen bir asker tarafından pasaport kontrolü yapılıyor. Bu kontrol noktasının biraz gerisinde, kapatılan karayolu gümrük kapısını görebiliyorsunuz. Kontrol noktasından geçtikten sonra ilk durak, iki ülke arasında bulunan Imjingak Nehri kıyısında yer alan Imjıngak Park alanı oluyor. Burada savaşta kullanılan eski bir buharlı tren, nehir üzerine kurulu Özgürlük Köprüsü, dikenli teller, anma duvarı ve en önemisi de Kuzey Kore tarafından kazılan 3. sızma tüneli görülüyor. İki ülke arasında bulunan sınır üzerinde toplam 4 adet sızma tüneli bulunuyor ve en uzun olanı da 3. sızma tüneli. 1978 yılında keşfedilen bu tünelin toplam uzunluğu 1635 metre ancak ziyaretçiler sadece 265 metresini görebiliyor. İlk olarak bilgilendirme tablolarından tünelin fotoğrafları ve detayları incelendikten sonra rehber eşliğinde tünele giriş yapılıyor. Tünel çok alçak olduğu için baret takmak zorunlu ve fotoğraf çekmek de yasak. Girmeden önce çantalarınızı, fotoğraf makinelerinizi ve cep telefonlarınızı kilitli dolaplara bırakmanız gerekiyor. Tünel girişine X-Ray cihazı koymuşlar ama çalışmıyor, ben yanıma cep telefonu almadığım için pişman oldum. Siz telefonunuzu yanınıza alabilir ve çaktırmadan fotoğraf çekebilirsiniz. Kapalı alan korkusu olanlar için biraz tehlikeli bir yer çünkü hem dar hem uzun hem de yokuşlu. İnerken oldukça kolay oluyor ama çıkarken epey yorucu. Yürüyerek çıkmak istemeyenler için mini golf araçları ve mini bir tren var. Tünelin sonunda Kuzey Kore’ye açılan demir kapılar var ama tabi ki bu kapılar kilitli. Tünelden çıktıktan sonra Kore Yarımadası hakkında daha fazla bilgi edinmek için DMZ Sergi Salonu'nda kısa bir film izletiliyor. Bu alanda silahların, bombaların, dökümanların vs. sergilendiği bir de müze bulunuyor.

   Sergi salonundan sonra Kuzey Kore tarafını gözlemlemek için yerleştirilen teleskopların bulunduğu Dora Gözlemevi’ne geçiliyor. Burada bulunan büyük dürbünler ile Kuzey Kore topraklarında yer alan, savaş döneminde inşasına başlanmış ancak daha sonra yarım bırakılmış bir köy gözlemleniyor. Biz kış mevsiminde gittiğimiz için inanılmaz bir sis bulutu vardı, hiçbir şey göremeyeceğimiz için gözlemevi gezisi iptal edildi. Dora Gözlemevi'nden sonra, Güney Kore’den hareket eden trenlerin, Kuzey Kore'ye girmeden önceki son istasyonu olan Dorasan Tren İstasyonunu ziyaret ediliyor. Dorasan İstasyonu gelecekte iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi umuduyla inşa edilmiş ve açılışı da dönemin ABD başkanı George W. Bush tarafından yapılmış. Tabi halen ilişkiler düzelmedi için istasyon sadece turistik tesis olarak hizmet veriyor. Girip içini gezebiliyor, dilerseniz 1000 Won karşılığında sembolik bir tren bileti alabiliyor ve pasaportunuza kaşe bastırabiliyorsunuz. Dorasan İstasyonu da gezildikten sonra Seul’a geri dönülüyor ve Kore Ginseng Merkezi ziyaret ediliyor. Burada Ginseng ile alakalı mini bir tur düzenleniyor ve isteyenler alışveriş yapabiliyor. Ginseng merkezinden sonra ise ametist merkezi ziyaret ediliyor. Burada ametist taşının nasıl çıkarıldığı ve nasıl işlendiği hakkında bilgi sahibi oluyor ve dilerseniz de bu değerli taş kullanılarak yapılan takılardan satın alabiliyorsunuz. Son olarak ise savaş müzesine geçiliyor ve rehber eşliğinde belli başlı bazı salonlar geziliyor. Dilerseniz savaş müzesinden sonra gruptan ayrılabiliyorsunuz. Eğer grupla devam etmek isterseniz tur otobüsünün son durağı Itaewon Bölgesi oluyor. Bizim aldığımız tur paketine öğle yemeği dahil değildi. Geleneksel Kore restoranında yenilen öğle yemeğinin dahil olduğu paketler 45-50 dolar civarında. Yemek, Dorasan tren istayonundan sonra Seul’a dönüldüğünde yeniliyor ve yemekten sonra Ginseng merkezine geçiliyor. Sabah 07.00 civarında başlayan tur öğleden sonra 15.00 gibi sonlanıyor.

   Bizim katıldığımız tur, yukarıda yazdıklarımdan ibaret. Zaten o yüzden bileti de ucuz. Asıl DMZ turu; Panmunjom Antlaşması’nın imzalandığı yer olan ve Panmunjom Köyü denilen yerin gezildiği tur. Hani şu karşılıklı nöbet tutan Kuzey ve Güney Kore askerlerinin olduğu bölge. Bu turlar asker nezaretinde yapılıyor, bizim katıldığımız ise sadece rehber eşliğinde. Panmunjom Antlaşması’nın imzalandığı The Joint Security Area (JSA) ile alakalı bilgileri Onedio adresinden okuyabilirsiniz. Burası Kuzey Kore’ye en yakın olabileceğiniz yer. JSA’nın gezildiği turlar genelde İmjingak Park’ı ve Odusan Gözlemevi’ni de içeriyor. Bu gözlemevi diğerine göre çok daha iyi çünkü gerçekten Kuzey Kore tarafında yaşanan günlük hayatı, insanları gözlemleyebiliyorsunuz. Rezervasyon yaptırabileceğiniz bazı acentalar şunlar; Panmunjeom Travel Center (60.000-77.000 Won), VIP Travel (55.000-135.000 Won) , Koridoor Tour (43.000-89.000 Won), JSA Tour (85.000-120.000 Won) ve DMZ Spy Tour (88.000-114.000 Won) Yaz aylarında gidecekseniz bu acentaların internet siteleri bir göz gezdirebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.

2- Han Nehri Tekne Gezisi: Gün batımını ve ardından şehrin ışıklarını seyretmek için en keyifli alternatiflerden birisi Han Nehri üzerinde yapılan tekne turları. 5 numaralı metro hattı ile kolayca ulaşabileceğiniz Yeouido-Dong Adası üzerinden kalkan teknelerin tur süreleri yaklaşık 90 dakika ve bilet ücretleri ise 15.000 Won. Dilerseniz yemekli turlara da katılabilirsiniz, onların fiyatları da ortalama 45.000 Won civarında.

3- Tema Kafeler: Üniversite Bölgesi olan Hongdae ve Gangham bölgelerinde yer alan tema kafeler hayli ilgi çekiyor, gitmişken mutlaka tecrübe etmelisiniz. Genellikle hayvan temalı, örneğin; içinde kediler olan A Day in a Cat Cafe, köpek olan Bau House Dog Cafe, rakunlar olan Raccoon Cafe ve Blind Alley Cafe, koyunlar olan Thanks Nature Cafe vs. Farklı temalar da var; mesela Hello Kitty Cafe, karavan temalı Ho Ho Myoll, müşterilerin kendi takılarını tasarlayabildikleri Banji Cafe, uçak koltuklarına benzer odaları olan May Island Cafe, minik saksıların içinde servis edilen kekleri ile ünlü Banana Tree Cafe, klozet ve b.k temalı Ddo-Ong Cafe vs. Adreslerini navigasyonunuz ile kolayca bulabilirsiniz.

4- Nanta Show: Konu olarak sınırlı bir zaman içerisinde düğün ziyafeti hazırlamaya çalışan üç aşçının başından geçenlerin anlatıldığı bir çeşit müzikal diyebiliriz. Geleneksel Kore müziği eşliğinde, olabildiğince az kelime kullanılarak dansa, dövüş sanatlarına ve akrobatik şova dayalı bir gösteri sergileniyor. Müzik aleti olarak ise mutfak malzemeleri kullanılıyor ve ortaya doğaçlama bir perküsyon müziği çıkıyor. Gösterinin bazı sahnelerine seyirciler de dahil ediliyor, örneğin gelin ve damat olabiliyor veya hamur açma yarışmasında kıyasıya mücadele edebiliyor. Birçok kez ödül alan bu şovun toplam süresi yaklaşık 2 saat ve bilet ücretleri ise şöyle; Premium koltuklar 70.000 Won, VIP koltuklar 60.000 Won, birinci katta bulunan koltuklar 50.000 Won ve ikinci katta bulunan koltuklar ise 40.000 Won. Tabi bunlar gişe fiyatları, eğer gitmeden önce biletlerinizi online olarak alırsanız 8-10 bin Won daha aşağıya alabilirsiniz. Online bilet almak için Nanta adresini ziyaret edebilirsiniz. Gösteriler; Cumartesi günleri saat 14.00’da, Pazar-Cuma arası ise saat 17.00 ve 20.00’da oluyor. Gösteriler iki ayrı tiyatroda yapılıyor; Myeongdong Nanta Tiyatrosu ve Hongdae Nanta Tiyatrosu. Myenongdong Nanta Tiyatrosu’na gitmek için; 2 numaralı metro hattına binerek Euljiro 1-ga durağında inmeniz, ardından 6 numaralı çıkıştan çıkmanız veya 4 numaralı metro hattına binerek Myeondongdong Station durağında inmeniz ve 4 numaralı çıkıştan çıkmanız yeterli. Hongdae Nanta Tiyatrosu’na gitmek için ise 2 numaralı metro hattına binerek Hong-ik University Station durağında inmeniz ve 9 numaralı çıkıştan çıkmanız yeterli.

5- Çay Evleri: Özellikle Insadong ve Bukchon bölgelerinde bulunan, geleneksel mimariye sahip çay evlerini ziyaret ederek Seul gezinizi taçlandırabilirsiniz. Hepsi de birbirinden leziz, farklı tatlara sahip çayları ve yanında sunulan atıştırmalıkları deneyebileceğiniz en güzel adres Tteuran Tea House. Burası en popüler olan çay evi. Fiyatlar ortalama 10.000-20.000 Won arasında ve konumu da oldukça basit. Jongmyo Tapınağı ve changdeokgung sarayı’na çok yakın, Jongno 3-ga metro istasyonunda inerek kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Diğer çay evleri hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz Theculturetrip adresi size yeterince yardımcı olacaktır.

6- Hiking: Eğer Seul’da bolca vaktiniz varsa ve gezilecek yerleri bitirmişseniz, kalan vaktinizi hiking yaparak değerlendirebilirsiniz. Seul genelinde farklı uzunluklar ve zorluklara sahip birçok yürüyüş rotası var. Detaylı bilgi için Visitkorea adresini ziyaret edebilir ve en azından gitmeden önce bir göz gezdirerek fikir sahibi olabilirsiniz.

7- Kayak: Kış sezonunda Kore'ye seyahat edenler ve buna ayırabilecek bütçesi olanlar için en popüler etkinliklerden biri de kayak. Şehir merkezinde bulunan tur firmalarının ofislerini ziyaret ederek kayak turları hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz. Herşey dahil günübirlik, iki günlük ve üç günlük olmak üzere farklı alternatifler sunuluyor. Paket içeriğinde; kayak malzemesi ve kıyafet kiralama, telesiyej kullanımı ve yeni başlayanlar için temel kayak dersi oluyor. Bazı paketlere öğle yemeği de dahil ediliyor, tabi fiyatı buna bağlı olarak artıyor. Günübirlik olan turlarda genellikle Seul'dan yaklaşık 1 saat uzaklıkta olan Gangchon Elysian Kayak Merkezi veya Jisan Kayak Merkezi'ne gidiliyor. Günübirlik kayak turlarının fiyatları ortalama 150.000 Won ve iki günlük turlar ise ortalama 400.000 Won civarında. Tabi ekstralar için ekstra para ödemeniz gerek.

Seul Hakkında Faydalı Bilgiler;

1- Seul’un tamamını yürüyerek gezme gibi bir ihtimalinizin bulanmadığını baştan söyleyeyim. Mutlaka ama mutlaka toplu taşıma kullanmak zorunda kalacaksanız. Toplu taşıma kartları ile alakalı bilgileri ulaşım bölümünde yazdım, artık hangisi işinize gelirse onu alırsınız. 2

2- Eğer hostelde konaklamayı planlıyorsanız tavsiye ettiğim bölge kesinlikle Hongdae Bölgesi. Hem toplu taşıma duraklarına yakın hem gece kulüplerine hem de gezilecek yerlere. Hostelworld üzerinden hostelleri inceleyebilirsiniz.

3- Mağazaların haricinde her türlü alışverişlerinizde pazarlık yapmayı unutmayın. Özellikle sokak pazarınlarda satıcının ilk söylediği fiyatı kesinlikle kabul etmeyin, o ürünün ederi söylenen fiyatın ¼ ü kadardır emin olun. Yeri gelmişken söyleyeyim, 100 Türk Lirası yaklaşık 27.000 Won ediyor ve şehrin her yerinde döviz bürosu bulmak mümkün. Yanınızda Türk parası götürmek gibi bir hataya düşmeyin, Amerikan Doları en iyi seçenek. Eğer 100 USD’nin üzerinde para bozduracaksanız mutlaka pazarlık yapın, döviz bürosu ile pazarlık yapılmaz sanmayın.

4- Seul’a gitmeden önce telefonunuza mutlaka Citymaps2go, HERE veya Maps.Me isimli navigasyon programınlarını kurmanızı ve Seul haritasını indirmenizi öneririm. Bunlar çevrimdışı yani internetsiz çalışan harita programları ve üçü de Seul’da çok iyi çalışıyor. Hele ki Citymaps2go, neredeyse kusursuz. Elinizde çarşaf gibi harita gezdirmek yerine cep telefonunuz ile istediğiniz her yeri kolayca bulabilirsiniz.

5- Güney Kore, Türk vatandaşlarından vize istemiyor ancak pasaportunuzun en az 6 aylık kullanım süresinin kalmış olması gerek. Havaalanında problem yaşamak istemiyorsanız gitmeden önce mutlaka dönüş biletinizin çıktısını ve konaklama rezervasyonunuzun çıktısını yanınıza alın. Uçakta size verilecek olan immigration form üzerinde yazılı bilgileri eksiksiz doldurun ve ülkeden ayrılana kadar muhafaza edin.

6- Seul’a gitmek için en iyi zaman kuşkusuz bahar ayları. Kışın soğuk, yazın sıcak oluyor. Nisan-Mayıs veya Eylül-Ekim ayları ideal. Tabi kış ayları gibi düşük sezonda gitmenin de ayrı avantajları var. Bu dönemlerde uçak biletleri, konaklamalar ve şehir içi aktiviteler daha uygun fiyatlı oluyor. Yüksek kesimlerde her mevsim hava soğuk olabiliyor o yüzden yazın bile gidecekseniz mutlaka yanınıza hırka alın.

7- Kamusal alanda belirlenen bölgeler haricinde sigara içmek yasak ve cezası 600.000 Won’a kadar çıkıyor. Sigara içmek isteyenler için şehrin belirli noktalarına kapalı alanlar kurulmuş. Kapalı alanlardan kastım aynı anda 5-6 kişinin sığabileceği küçük kulübeler. Eğer burada sigara içmeyi düşünüyorsanız kıyafetinize sinecek olan sigara kokusunu çıkartamayacağınızı ve o kıyafetlerinizi atmanız gerekeceğini bilin. Bazı caddelerde yol kenarına büyük sigara kül tablaları koyulmuş ve dışarıda sigara içmek istiyorsanız bu tablaların başında içmeniz gerekiyor. En iyisi Seul seyahatiniz boyunca sigaraya biraz ara vermek, hem belli mi olur belki bu sayede sigarayı bırakırsınız.

8- Ülkenin ne kadar pahalı olduğunu söylememe gerek yok, mutlaka biliyorsunuzdur. Eğer Seul seyahatinizi minimum düzeyde harcamalar yaparak gerçekleştirmeyi planlıyorsanız, şehrin her yerinde karşınıza çıkacak olan 7-Eleven isimli marketler kurtarıcınız olacaktır. Bu marketlerden gıda alışverişleriniz ile birlikte neredeyse tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Bu arada kredi kartınızı yurtdışı kullanımına açtırdığınız taktirde şehrin neredeyse tamamında kullanmanız mümkün.

9- Tüm Asya ülkelerinde olduğu gibi Seul’da da kablosuz internet bulmak çok zor. Dünyanın en hızlı internetine sahip şehri ve aslında wi-fi ağı çok ama bağlanabilmek mesele. İnternet mevzsunun çözümü ise basit; havaalanlarında satılan sim kartlardan satın almak. Bu kartların birçok farklı çeşidi var; sadece limitsiz internet paketi içeren kartlar, 5-10-15-20-30 günlük olan ve 1 GB internet paket içeren kartlar, ülke içi 100 dakika konuşma süresi-limitsiz internet ve 100 sms içeren kartlar vs. Bunların haricinde bir de şehir merkezinde bulunan wi-fi ağlarına bağlanmanızı sağlayan wi-fi router denilen, powerank boyutlarında olan bir cihaz var. Depozito ücreti 200.000 Won ve günlük kiralama bedeli ise 4.400 Won. Sim kartların fiyatları paket içeriğine göre 25.000 Won ila 35.000 Won arasında değişiyor. Detayları öğrenmek veya satın almak için Krsim adresini ziyaret edebilirsiniz.

10- Şehirde İngilizce bilme oranı hayli yüksek. Dil konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacaksınız. Aynı şekilde otomatlarda ve tabelalarda da İngilizce dil seçeneği bulunuyor. Restoran menüleri için de aynı şey geçerli.

11- Seul’da tüm metro istasyonlarında ücretsiz tuvaletler bulunuyor. Yine metro istasyonlarında emanet dolapları var. Dolapların 12 saatlik kiralama bedeli ortalama 4.000 Won.

12- Yemeklerin yanında ücretsiz su ikram ediliyor ki bu su genelde musluk suyu oluyor. Yani suya para vermenize gerek yok, herhangi bir musluktan şişenizi doldurabilirsiniz.

13- Japonya’da bulunan elektronik tuvaletlerin aynısı Seul’da da mevcut. Masaj yapan, ısıtmalı, müzik çalan bir klozetten bahsediyoruz. Bana sorarsanız ihtiyacınızı gidermeden önce klozetin nasıl kullanıldığını iyice bir inceleyin derim.

14- Gerekli bir bilgi değil ancak yine de bilin, Güney Kore ile aramızda 6 saat fark var.

15- Seul’a yeterince zaman ayırmışsanız ve halen vaktiniz varsa, yaklaşık 325 km uzaklıkta bulunan, Kore Savaşı’nda şehit düşen askerlerimiz için yapılan Türk Şehitliğinin yer aldığı Busan şehrini de ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz.

16- Seul seyahati için 4 gün ideal ancak şehri sindire sindire gezmek istiyorsanız en az 1 hafta ayırmalısınız. Seul oldukça güvenli bir şehir ama olur da ihtiyaç duyarsanız, Türkiye Cumhuriyeti Seul Büyükelçiliği’nin adresi; 40 Dongho-ro 20na-gil, Jangchung-dong, Jung-gu, Seoul, Güney Kore.

 

Güney Kore ile Alakalı İlginç Bilgiler;

1- Güney Kore bayrağının derin bir sembolik anlamı var. Beyaz, Güney Kore'nin ulusal rengini ve ortadaki yuvarlak ise Ying - Yang'ı temsil ediyor, yani iyiyi ve kötüyü. Her bir köşesinde bulunan trigramlar da kendine has anlamlara sahip. Saat yönünde bakılacak olursa sırasıyla; gökyüzü-güney-yaz-hava, Ay-batı-sonbahar-su, Dünya-kuzey-kış-toprak, Güneş-doğu-bahar-ateş anlamlarına geliyor.

2- Her ne kadar resmi olarak kimliklerinde yazılı olmasa da gerçek isimlerinin teleffuzu zor olduğu için Korelilerin birçoğu yabancılarla olan ilişkilerinde kendilerine bir Amerikan ismi seçiyor ve o ismi kullanıyor.

3- Metrolarda yaşlılar, engelliler ve hamileler için ayrılan oturaklara boş olsa dahi oturulmuyor. Tabi bu bir genelleme, nüfusun tamamı bu kadar duyarlı değil. Aynı durum metrolarda kitap okuma konusu için de geçerli, genç nesil tamamen akıllı telefon bağımlısı ve toplu taşıma araçlarında insanların büyük çoğunluğu kafalarını bile kaldırmadan oyun oynuyor veya internete giriyor.

4- Dünyada estetik ameliyatın en fazla gerçekleştirildiği ülke olarak biliniyor. Hatta sosyolojik araştırmalara göre, Güney Kore'deki her beş kadından biri estetik ameliyat yaptırıyor. Hem kadın hem de erkekler göz kapaklarının düşük olmasından hoşlanmıyor bu yüzden de estetik ameliyat ile çift göz kapağı yaptırıyorlar. Bu tarz operasyonlar gayet normal görülüyor. Öyle ki aileler mezuniyet hediyesi olarak çocuklarının estetik ameliyat masraflarını karşılıyor.

5- Diş sağlığı ve görüntüsü ile ilgili yapılan müdahalerin ücretleri oldukça pahalı. Bu yüzden diş konusunda hayli titiz davranıyorlar. Yanlarında sürekli diş fırçası bulunduruyor ve dışarıda dahi her yemekten sonra fırçalıyorlar.

6- Kanunlara göre 28 yaşını dolduran her Koreli erkek 21 aylık bir askerlik görevi yapmak zorunda ve bu toplumun her kesimi için geçerli. Sadece ülkelerini uluslararası bir alanda temsil eden sporcular askerlikten muaf tutuluyor.

7- Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, intihar olaylarının en fazla yaşandığı ülke olan Japonya’dan sonra Güney Kore ikinci ülke konumunda. Güney Kore’de öğrenciler günlük olarak ilkokulda 5, ortaokulda 8 ve lisede ise 12 ders görüyorlar. Lise ve üniversite eğitiminin ağır olması sebebiyle de birçok kişi bunalıma girip intihara teşebbüs ediyor.

8- Batı ülkelerindeki 13 rakamı gibi Güney Kore’de de 4 rakamı uğursuz kabul ediliyor. Bu batıl inancın literatürdeki ismi ise Tetrafobi, yani 4 rakamından korkma durumu. Sino-Kore dilinde dört kelimesi için ölüm kelimesine benzer bir kelime kullanılıyor. Bu yüzden de dört kelimesi onlar için ölümü çağrıştırıyor. Güney Kore’de, Tetrafobi diğer ülkelerdeki gibi yoğun olarak görülmese de, hastane ve kamu binalarında 4. kat bulunmuyor. Diğer binalarda ise dördüncü kat için asansörlerde 4 yerine four anlamına gelen ‘F’ harfi bulunuyor.

9- Masadaki en yaşlı kişi başlamadan kimse yemeğe başlamıyor ve  en yaşlı kişi masadan kalmadan önce kimse yemekten ayrılmıyor.

10- Korelilerin birçoğu kısıtlı görüş açısına sahip oluyor ve birçok Koreli, genç yaşta miyop oluyor. Bu yüzden kontakt lens veya gözlük kullanımı epey yaygın.

11- Bilgisayarlarında sadece Internet Explorer kullanıyorlar ve Kore internet siteleri Explorer tarayıcısına göre tasarlandığı için de başka bir tarayıcı kullanıldığı takdirde site açılmıyor.  

12- Yeni doğan bebekler 1 yaşında kabul ediyorlar ve her yıl takvimin yeni yılında bir yaş daha yaşlandıklarını varsayıyorlar. Öyle ki; bebek yılbaşından bir gün önce doğmuş olsa dahi 1 yaşında oluyor ve yılbaşı ertesinde 2 yaşına girmiş oluyor. Ayrıca bebeğin doğumundan sonraki 100. günde büyük bir tören hazırlıyorlar. Bu törenin 100. günde yapılmasının sebebi ise geçmiş dönemlerde bebek ölümlerinin ilk 3 ay içerisinde gerçekleşiyor olması.

13- Doğacak çocuğun erkek olmadığı anlaşıldığında insanlar kürtaja yöneldiği için doğumdan önce çocuğun cinsiyetini öğrenmek yasak.

14- Tavuk boynu yerlerse seslerinin daha güzel olacağına ve iyi bir şarkıcı olabileceklerine inanıyorlar.

15- Herkesin Samsung ve LG kullandığı sanılıyor ama gerçek böyle değil, halkın neredeyse 1/3’i iphone kullanıyor.

16- Birine herhangi bir şey verirken iki ellerini birden kullanıyorlar çünkü tek elle verilen bir şeyin gönülsüz verildiğine inanıyorlar. Aynı şey selamlaşma için de geçerli, Koreliler iki elleri ile selamlaşıyor ve tek el ile selamlaşmanın saygısızlık olduğunu düşünüyorlar.

17- İçki içmeyi, özellikle de geleneksel içkileri olan Soju içmeyi çok seviyor ve bir o kadar da çabuk sarhoş oluyorlar. Sarhoş olduktan sonra eve gitme gibi bir alışkanlıkları da yok, ya sarhoş halde sokakta geziyor ya da bir yerlerde sızıp kalıyorlar.

18- Bilgisayar oyunları resmi olarak spor faaliyeti olarak kabul ediliyor ve her yıl birçok farklı oyun dalında, devasa ekranlar kurularak turnuvalar düzenleniyor.  

19- Ülkede inanılmaz bir kozmetik ürün hastalığı var. Öyle ki bu bakımlı olma durumu adeta saplantı haline gelmiş. Hatta istatistiklere göre erkekler kozmetik ürünlere kadınlardan daha fazla para harcıyor. Hem erkek hem de kadınlar cilt ve saç bakımı ile alakalı işlemlere servet harcıyor.

20- Ülkede yaklaşık 9 milyon kişinin soyadında Kim, 6 milyon kişinin isminde ise Lee kelimeleri geçiyor. Aynı soyadı taşıyanlar akrabalık bağı olmasa dahi evlenemiyor ve evlilikten sonra kadınlar kocalarının soyadlarını almıyor.

21- Sınavlardan önce saçlarını yıkadıkları takdirde, çalıştıkları bütün bilgilerin kaybolacağına inanıyorlar ve ders çalışmaktan dolayı burunları kanarsa, bunu yeterince çalıştıklarının kanıtı olarak görüyorlar.

22- Yemek yapma kültürü olmadığı için neredeyse bütün restoranlar 7/24 paket servisi yapıyor ve birçok restoranın servis elemanı servisten bir kaç saat sonra kapıya bırakılan hazır yemek sepetlerini toplamak için geri dönüyor.

23- Günlük maksimum 6 saat uyku ile dünyanın en az uyuyan insanları arasındalar.  

24- Kan gruplarının insanın kişiliğini yansıttığına inanıyorlar ve bunu tıpkı bir burç yorumu gibi yorumluyorlar.  

25- Güney Kore’de kırmızı renk ölümü simgeliyor. Eğer bir kişinin ismini kırmızı kalemle bir kağıda yazarsanız o kişinin ölmesini istediğiniz veya yakında öleceğini düşündüğünüz anlamına geliyor.

26- Erkeklerin veya kadınların, eşcinsel olmasalar dahi hemcinsleri ile el ele dolaşmaları veya birbirlerinin dizine oturmaları gayet normal karşılanıyor.

27- Binaların numaraları, bina yaşına göre veriliyor yani sokağın en eski binası 1 numara oluyor. Bu sebepten ötürü yanındaki bina 2 numara olmayabiliyor.

28- Güney Kore’de dövme yaptırmak yasak ancak gençlerin birçoğu görünmeyen yerlerine dövme yaptırıyor.

29- Mini etek çok seviliyor ve hiçbir zaman popülerliliğini kaybetmiyor. Kadınlar hem gündelik yaşamlarında hem de iş dünyasında sıklıkla mini etek giymeyi tercih ediyor.

30- Sanılanın aksine Hristiyanlık oldukça yaygın olan bir din ve hatta Yoido Adasında bulunan Full Gospel Kilisesi, 780.000 üyesiyle dünyanın en büyük Hristiyan cemaatine sahip.

31- Son olarak, tıpkı lama gibi sürekli yere tükürüyorlar. Bunu sigara içtikten sonra ağızlarının temiz kalmasını sağladıklarını sandıkları için yapıyorlar ama sigara içmeyenler de sürekli yere tükürüyor. Hem de her yerde.

Yorumlar