Lüksemburg

 

‘Yolculuklar bilge adamı daha iyi, aptalı ise daha kötü yapar.’ Thomas Fuller

LÜKSEMBURG GEZİ REHBERİ;

Ulaşım: Türkiye’den Lüksemburg’a direkt ulaşımı sadece Türk Hava Yolları ile sağlayabilirsiniz, fiyatlar ortalama 500-600 Türk Lirası. Lüksemburg Türkiye’den kalkıp da direkt gidilecek bir yer değil anca yol üstü uğranılıp gezilecek bir şehir. Ülke mi demeliyim? Avrupa’nın diğer şehirlerinden low cost firmalar ile uygun fiyatlara havayolu ulaşımı sağlayabilirsiniz, seferleri ve fiyatları öğrenmek için arama motorlarından uçak biletlerini sorgulatın. Trenle gitmek isterseniz Avrupa’nın tüm şehirlerinden trenle ulaşım sağlayabilirsiniz, Interrail biletiniz yoksa biletler çok pahalı haberiniz olsun. Örneğin; Brüksel-Lüksemburg ya da Basel-Lüksemburg arası ortalama 40-50 Euro, Paris-Lüksemburg ya da Amsterdam-Lüksemburg arası ise ortalama 60-70 Euro. Otobüs ile gitmek isterseniz; Megabus, Eurolines, Ecolines ve Meinfernbus’a bakabilirsiniz. Bilet bulabilirseniz çok uygun fiyatlara gidersiniz. Frankfurt Hahn Havaalanı’na inmişseniz; Flibco firmasının otobüsleri ile direkt olarak Lüksemburg’a gidebilirsiniz. Diğer ulaşım seçeneği de en hesaplı seçenek olan Blablacar; internet sitesinden ya da uygulamasından takip edin, mutlaka çevre ülkelerden Lüksemburg’a giden birilerini bulursunuz. Eğer Lüksemburg’a havayolu ile gelmişseniz ineceğiniz yer; şehir merkezine 6 km uzaklıkta yer alan Findel Havaalanı, alandan merkeze shuttle ile 15 Euro’ya ayrıca 9 ve 16 numaralı şehir içi otobüslerle de uygun fiyatlara geçebilirsiniz. Trenle gelirseniz gar tam olarak şehir merkezinde bulunuyor, tren garından şehrin her noktasına yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Otobüsle gelirseniz de zaten tren garının önünde indiriyor. Lüksemburg’da toplu taşıma kullanmanıza gerek yok çünkü gerçekten çok küçük bir şehir. Toplu taşıma şehir içi otobüslerden ibaret ve tek kullanımlık biletler 1.20 Euro.

           

Konaklama: Konaklamayı hostelde yapacaksanız tek alternatifiniz var çünkü şehirde başka hostel yok. Bu hostel; tren garına 2 km uzaklıkta ama çevresi bakımından konumu gayet iyi olan, ormanın içine konumlanmış, muazzam manzaralara ve yürüyüş yollarına olan, yemekhanesi ve terası olan, 1 tane sadece kadınlara ayrılmış Female odasına, 1 tane sadece erkekler için ayrılmış Male odasına ve 1 tanede karışık odaya sahip Youth Hostel Luxemburg City. Gecelik ortalama 20-25 Euro arası. Eğer hotelde kalmak isterseniz Booking’den hostellere ve fiyatlarına bakabilirsiniz. Bana sorarsanız hotelde kalmanıza gerek yok çünkü bu hostel zaten hotel gibi. Bu hostelde senenin en yoğun döneminde dahi yer bulabilirsiniz. Odalar tertemiz, banyo ve tuvalet odanın içerisinde kısaca gayet başarılı bir hostel.

Yeme-İçme: Yemek olayını şehir pahalı olduğu için Burger King - KFC - Mc Donald’s ya da pizzacı ve dönercilerden halledin. Lüksemburg’da Türk dönerci ne arasın demeyin, Türk dönerciler dünyanın her yerinde var. Hamburger menüler 7.90 Euro. Kozmopolit bir ülke olduğu için kendilerine has bir yemekleri yok zaten şehirde göreceğiniz tüm restoranlar bütçe zorlayan türden. Tüm bunlara rağmen dilerseniz yöresel olarak kabul ettikleri; domuz etinden yapılan Judd mat Gaardebounen ve Pike in Riesling Sauce ayrıca bir balık yemeği olan Friture de la Moselle isimli yemeklerini deneyebilirsiniz. Lüksemburg şarapları ile de ünlüdür ve en lezzetli şarapları; Riesling, Pinot Girls, Pinot Noir ve Elbing. Yerel bira tatmak isterseniz seçenekleriniz; Diekirch, Mousel ve Bofferding.

Gece Hayatı: Lüksemburg’da gece hayatı yaşamak isterseniz; mekânların hemen hemen hepsi tren garının karşısında yer alıyor. Girişler genellikle ücretli ve striptiz kulübü de dâhil her türlü mekânı bulabilirsiniz. Cuma ve Cumartesi geceleri haricinde gece hayatı ölü diyebilirim. Konserler ve canlı DJ performansları ile ilgi çeken, şehrin en ünlü, en hareketli ve popüler gece kulübü Den Atelier. Bu gece kulübü tren garının hemen karşısında bulunan Rue de Hollerich 54 numarada yer alıyor. Şehrin diğer popüler mekânı; aynı şekilde dünyaca ünlü yıldızların canlı performanslarına sahne olan White Famous Luxembourg, bu gece kulübü Rue des Bains 21 numarada yer alıyor. Striptiz, extreme şovlar ve çılgın partiler için gitmeniz gereken adres ise; tren garının hemen yan tarafında Rue du Fort Neipperg 58 numarada yer alan Byblos Club.

Alışveriş: Hediyelik eşya almayı ya da alışveriş yapmayı düşünüyorsanız Avenue J.F.Kennedy, Neuve Rue Philippe II ve Grand Rue caddelerinde bulunan mağazalardan alabilirsiniz. Magnetler ortalama 4 Euro. Vergi oranının düşük olması nedeni ile çevre ülkelerin vatandaşları sigara ve akaryakıt ihtiyaçlarını Lüksemburg’dan gideriyorlar, araba kiralamışsanız benzini ya da sigara kullanıyorsanız birkaç karton sigaranızı bu şehirden uygun fiyatlara temin edebilirsiniz. Sigaranın ucuz olması nedeniyle özellikle trenlerde sigaraya yönelik gümrük kontrolü yapılabiliyor o yüzden fazla abartmayın, elinizdekinden de olmayın. Lüksemburg’dan şarap ve çikolata da alabilirsiniz, en popüler çikolata mağazası Guimauve & Chocolat. Alışveriş merkezi arıyorsanız Esch-sur-Alzette caddesinde bulunan Belval Plaza ve Rue Alphonse Weicker caddesinde yer alan Auchan isimli alışveriş merkezleri sizi tatmin edecektir. Esch-sur-Alzette şehrin önemli alışveriş caddelerinden birisi.

Lüksemburg Gezilecek Yerler;

    Lüksemburg’da gezilecek yerler konusunda çok fazla beklentiniz olmasın, buranın küçük bir şehir ülke olduğunu biliyorsunuzdur. Ben yine kendimce yaptığım rotayı yazayım siz kafanıza yatarsa uyarsınız, yatmazsa da canınız nasıl isterse öyle gezersiniz zaten çok rotaya ihtiyaç duyulan bir şehir değil. Lüksemburg vadi üzerine kurulan bir şehir olduğu için; alt şehir ve üst şehir olarak ikiye ayrılıyor, alt şehirden üst şehre ‘asansörle’ çıkıyorsunuz.

   

Gar Meydanı: Lüksemburg’da başlama noktanız muhtemelen üst şehirde yer alan tren garı olacağından, her Avrupa şehri gibi önce bir gar meydanını dolaşın. Gar meydanında; kafeler, restoranlar, mağazalar, marketler, otobüs durakları vs. bulunuyor. Meydanı gördükten sonra; tren garına arkanızı döndüğünüzde önünüzde ki ana cadde olan Avebue de la Liberte caddesini gar sağınızda kalacak şekilde devam edin. 50-100 metre yürüdükten sonra yol ikiye ayrılacak ve siz sağdan Viaduc Caddesi’nden devam edeceksiniz. Bu cadde sizi viyadüğe çıkarak ve bol bol fotoğraf çekeceksiniz.

Notre Dame Katedrali: Viyadüğü geçtikten sonra sağınızda; 1613 yılında Cizvit Kolej Kilisesi olarak yapımına başlanan ve 1870 yılında katedrale dönüştürülen, pencerelerinde ki vitrayları çok beğeneceğinizi düşündüğüm Notre Dame Katedrali’ni göreceksiniz. Katedral ile hemen arkasındaki Düklük Sarayı arasındaki bölgede olan ve etrafı hükümet binaları ile çevrili meydan Place Clariefontaine. Bu meydanın ortasındaki küçük heykel ise Grand Düşes Charlotte heykeli. Notre Dame Katedrali’ni kolayca fark edebilirsiniz, eğer daha önce katedral görmediyseniz gotik tarzda inşa edilen bu katedralin içine girip ücretsiz olarak gezebilirsiniz.

Place de la Constitution: Katedrali geçtikten sonra hemen solunuzda, İngilizce adı Place de la Constitution olan Anayasa Meydanı’nı göreceksiniz. Bu meydanın muazzam bir manzarası var, fotoğraflayın. Meydanın tam ortasında yer alan; 12 metre uzunluğunda, üzerinde altın bir kadın heykeli bulunan piramit şeklindeki anıtın adı Monument du Souvenir Gëlle Fra. Bu anıt Lüksemburg için ölen askerlerin hatırasını yaşatmak için yapılmış. Anayasa Meydanı’nın yan tarafındaki taş merdivenlerde; XVII. yüzyılda Habsburg İspanyası tarafından şehrin altında kayaların içleri oyularak yapılan, 23 kilometre uzunluğunda, şehir savunmasının omurgasını oluşturan ve tarih boyunca Lüksemburg savunmasının bel kemiği olan Casemates de la Pétrusse diğer adıyla Bock Tahkimat Tünelleri’nin girişi var. Bu tünelin tamamı değil ama küçük bir kısmını yaz döneminde saat 11.00-16.00 arasında, rehberli turlara katılarak gezebiliyorsunuz. Turların buluşma noktası Anayasa Meydanı. Merdivenlerden aşağıya indiğinizde Grund Bölgesi alt şehrin başlangıç noktasına inersiniz. Alt şehrin bu kısmında; vadi parkını, kalenin kalıntılarını ve duvarlarını, şehrin simgesi ve dikkat çeken yeri olan Adolphe Köprüsü’nün alttan manzarasını, Pétrusse Nehri’ni ve kayalıkların dibinde XI. yüzyılda yapılmış şehrin en eski şapeli olan St. Quirin’i görürsünüz.

Adolphe Bridge: Bu meydandan göreceğiniz Adolphe Köprüsü; istisnasız tüm Lüksemburg fotoğraflarında göreceğiniz, 1900-1903 yılları arasında 308 metre uzunluğunda yapılan ve 44 metre yüksekliğe sahip tarihi bir taş köprü. Köprüden Pétrusse Vadisi ve ‘üst şehir’ manzarasını izleyebilirsiniz. Köprünün karşı tarafı yani tren istasyonunun bulunduğu tarafındaki ayağında yer alan meydanın adı Place de Metz. Bu meydanın kenarında bulunan, saat kulesine sahip şato görünümündeki büyük bina ise 1913 yılında inşa edilen Banque et Caisse d’Epargne de I’Etat yani Lüksemburg Devlet Bankası.

Casino Luxembourg: Aşağı inmezseniz ya da köprüden karşıya geçmezseniz, katedrali sağınızda ve meydanı da solunuzda geçip caddeye devam ederseniz adı Casino Luxemburg olan ama kendisi Çağdaş Sanat Forumu olan binayı ziyaret edebilirsiniz.

Place Guillaume II: Bunları gördükten sonra katedralin arka tarafına geçin, ilk noktanız Place Guillaume II Meydanı. Meydanın ortasında; ‘Alçak Ülkeler ve Lüksemburg Büyük Dükalığı’ Kralı ve Büyük Dükalığın kurucusu II.William anısına yapılan bronz heykel, 1830-1838 yılları arasında inşa edilen Hôtel de Ville yani Belediye Binası ve binanın önündeki merdivenlerin iki yanında da iki aslan heykeli yer alıyor. Bu meydanda bulunan kafelerde oturabilir, vakit geçirebilirsiniz. Yaz aylarında hayli kalabalık oluyor ve genellikle genç kesim burada takılıyor. Meydanın hemen yanındaki Rue de la Reine sokağına girip sola dönünce; 1570’li yıllarda Şehir Meclis Binası olarak yapılan, 1890 yılında Dük ve ailesinin resmi konutu olan ancak günümüzde dük tarafından sadece resmi toplantılar için kullanılan ve sivri kulelerinden tanıyacağınız Palais Grand Ducal yani Büyük Dükalık Sarayı’nı ayrıca sarayın hemen yanında da Chambre des Députés yani Mebuslar Meclisi’ni göreceksiniz.

Place d’Armes Meydanı: Sarayı sağınıza alın, birkaç metre yürüdükten sonra solunuzda ki cadde olan Due de Cure caddesine girin. Bu caddeden devam edin ve 3. sağdan yani Place d’Armes sokağından girin. Sokağın sonu aynı isimdeki Place d’Armes Meydanı’na çıkıyor. Bu meydan; şehrin en ünlü, en kalabalık ve en popüler, etrafında kafeler, restoranlar ve barlar bulunan meydanı. Yaz yazlarında etkinliklere ev sahipliği yapıyor ve ortasında konserler için kurulmuş bir sahne bulunuyor. Lüksemburg’un iki tanınmış şairi Michel Lentz ve Edmond de la Fontaine’in heykelinin olduğu bir çeşmeye ayrıca Municipal-City Palace isimli günümüzde kültürel faaliyetler için kullanılan tarihi bir binaya sahip olan güzel bir meydan.

Marché –aux Poissons: Tekrar Place Guillaume II Meydanı’na gelir ve bu meydan ile katedral arasında bulunan Rue de I’Eau caddesine girerseniz; bu cadde sizi eski şehrin merkezi olan Marché-aux Poissons ‘a götürecek. Bu meydan eski pazar veya balık pazarı olarak da biliniyor. Meydanda tarihi binalar ve Musée National d’Historie et d’Art yani Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi yer alıyor. Meydanın ara sokaklarının hepsini gezin, göreceğiniz yapılardan en heybetli olanı Palais de Justice yani Adalet Sarayı. Meydanın ara sokaklardan kuzey istikametine doğru devam edin, karşınıza Ortaçağ’dan kalan Trois Tours-Three Towers yani Üç Kuleler çıkacak. Fotoğraflayın ve yolunuza devam edin.

St. Esprit Meydanı: Yine bu bölgede, St Esprit Platosu üzerindeki Esprit Meydanı’nda; 1685 yılında yapılan Esprit Kalesi ile Cannon Tepesi’nde bulunan Ulusal Dayanışma Anıtı’nı göreceksiniz. St. Esprit Meydanı’ndaki asansörle üst şehirden, alt şehre inebilirsiniz. Asansörler ücretsiz ve çok farklı bir tecrübe, yani bildiğimiz asansör ama herhangi bir binanın değil şehrin üst katına çıkarıyor. Rue du St Esprit sokağına girerseniz, şehrin en önemli müzesi olan Musée d’Historie de la Ville de Luxembourg yani Lüksemburg Tarih Müzesi’ni görürsünüz.

Eglise St.Michel Kilisesi - Casemates du Bock: Aynı bölgede, Dükler Sarayı’nın hemen arkasında Eglise St.Michel Kilisesi’ni göreceksiniz. Bunun haricinde, 1745 yılında Habsburg İspanyası döneminde kayaların içine açılan tünel Casemates du Bock da aynı yerde. Tüneli gezmek isterseniz rehberli tur ile kış döneminde gezebilirsiniz. Yine aynı bölgede; 1684-1688 yılları arasında Maréchal Vauban tarafından yapılan kaleden kalan kalıntıları ve 963-1556 yılları arasında Lüksemburg dük ve kontları tarafından Bock Kayalığı üzerinde inşa edilen kale kalıntılarını göreceksiniz. Son olarak; R.Sigefroi/Bock Montée de Clausen üzerinden alt şehir olan Grund ve üst şehrin manzarası seyredebilirsiniz.

Grund, Clausen ve Pfaffenthal Bölgeleri: Üzerinde bulunduğunuz Alzette Vadisi’nin tabanındaki Grund, Clausen ve Pfaffenthal bölgeleri, Lüksemburg’un en eski bölgeleri. Clausen Bölgesi’nde, tarihi evler ve geçmişte bölgeyi çevreleyen kaleden kalan Tour Malakof ile bazı kale kalıntıları yer alıyor. Grund Bölgesi’nde; Wenceslas Duvarı kalıntıları, nehir kenarındaki tarihi evler, Aint Jean Baptiste Kilisesi ve kulesiyle şato görüntüsü olan en büyük ve meydanlı geniş alana sahip Abbaye de Neimënster Manastırı var. Grund bölgesinden bakarsanız tepedeki kayaların üzerindeki Esprit Kalesi’nin harika manzarasını görürsünüz, bol bol fotoğraflayın.

Kirchberg Bölgesi - Avenue J.F.Kennedy: Bu birbirine yakın bölgeleri hallettikten sonra; 1962-1966 yılları arasında çelikten yapılan ve kırmızı renge boyanan, 355 metre uzunluğunda, vadi üzerinden geçen muhteşem vadi ve alt şehir manzarası izleyeceğiniz Charlotte Köprüsü’nü kullanarak Kirchberg Bölgesi’ne gidin. Kirchberg Bölgesi’nde bulunan Avenue J.F.Kennedy Caddesi; modern binalara, lüks apartmanlara, bankalara, modern alışveriş merkezlerine, ilginç binası ile Lüksemburg Filarmoni Orkestrası’na, Ulusal Spor ve Kültür Merkezi’ne ayrıca Lüksemburg Sergi ve Kongre Merkezi’ne ev sahipliği yapıyor. Yine aynı caddenin devamında ise; Avrupa Birliği kurumları, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu’nun üç binasından biri ve Avrupa Birliği ile ilgili bazı binalar bulunuyor. Kirchberg Platosu’nun, Alzette Vadisi tarafındaki eteklerinde ise; 1732 yılında Habsburg Avusturyası tarafından inşa edilen eski kale Fort Thüngen’den kalan Trois Glands yer alıyor.

Neuve Rue Philippe II - Grand Rue: Buraları gezdikten sonra hala vaktiniz varsa, üst şehrin buram buram zenginlik kokan tüm caddelerini ve sokaklarını gezin. En fazla 2 saatte tüm cadde sokakları yürürsünüz. Şehrin alışveriş sokakları; Neuve Rue Philippe II ve güzel butik kafeleri olan Grand Rue. Şehrin popüler caddeleri ise; Adolphe Köprüsü ile Paserelle Viyadüğü arasındaki vadiye tepeden bakan Boulevard de la Pétrusse ve vadinin karşı tarafındaki Boluveard F.D. Roosolvelt. Bu caddeler şehrin ana damarları o yüzden mutlaka yürüyün, aradığınız her şey bu caddeler üzerinde.

Vianden Kasabası: Eğer biraz şehirden uzaklaşabilirim derseniz; şehrin kuzeyinde ve Ortaçağ döneminde yapılan ayrıca 19. Yy’da restore edilen, patika yollardan çıkılan hayli yüksek bir konuma sahip kalesi olan Vianden Kasabası’na gidin. Kalenin içinde; 11. Yy’dan kalan goblenler, zırhlar ve süslü mobilyaların olduğu bir müze var. Kasabanın asıl olayı ise ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun burada bir süre sürgünde kalmış olması. Kalenin olduğu bölgede sürgündeyken yaşadığı ev müze yapılmış ve müze içerisinde; yazarın kişisel belgeleri, özgün eserleri ve mobilyaları sergileniyor. Bir de ünlü heykeltıraş Rodin tarafından yapılan bir büstü.

Lüksemburg Hakkında Faydalı Bilgiler;

1- Benim burada; Lüksemburg tarihinden, Avrupa için öneminden, zenginliğinden, kişi başına düşen milli gelirinden, Unesco tarafından koruma altına alınan bir şehir-ülke olmasından falan bahsetmeme gerek yok çünkü mutlaka biliyorsunuz. Eğer az bilinen bir şey duymak istiyorsanız, sizin Avrupa’ya gitmek için bin bir zorluklar ile aldığınız Schengen vizesi adını; anlaşmanın imzalandığı Almanya-Fransa-Lüksemburg sınırlarının kesiştiği noktada yer alan Lüksemburg’a bağlı şarapçılık kasabası Schengen’den alıyor. Dilerseniz çok uzak olmayan bu kasabaya gidip, 1300’lerden kalan kalesini gezebilir ayrıca bol bol şarap içebilirsiniz.

2- Dünya genelinde Dükalık sistemi ile yönetilen tek ülke Lüksemburg.

3- Lüksemburg’un şebeke suyu içilebilir durumda o yüzden para verip de su satın almayın. Herhangi bir musluktan doldurup içebilirsiniz. Şişe su almak isterseniz, küçük suyun fiyatı 3 Euro.

4- Taksiye binme gafletinde bulunmayın, öyle çağdaş ülkedesiniz diye de güvenmeyin çünkü taksici her yerde taksicidir. Binecekseniz de önceden fiyatı konuşun öyle binin, taklaya gelmeyin.

5- Çantanızı bırakmak isterseniz tren garında luggage ve havaalanında locker var. Garda bulunan luggage; ilk 4 saat 4 Euro, sonraki her saat için 1 Euro ekleniyor.

6- Dışarıda sabahlamayı düşünüyorsanız havaalanında yatabilirsiniz. Tren garı 21.00’dan sonra kapanıyor. Çadır kurmak isterseniz aşağı şehirde istediğiniz yere kurabilirsiniz. Youth Hostel’i bulun, yakınlarında çok müsait yerler var.

7- Lüksemburg’un tüm müzelerinde, meydanlarında, tren garında ve havaalanında wi-fi var.

8- Bilet alacağınız yerlerde öğrenci indirimi istemeyi unutmayın. Isic kartınız yanınızda olsun yoksa Türkiye öğrenci kimliğinizi kullanın. Isic kart gösterdiğinizde hangi ülkede okuduğunuzu sorarlarsa Yunanistan falan deyin zira AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarının öğrencilerini öğrenciden saymayabiliyorlar.

9- Ucuz market ararsanız ki mecbur arayacaksınız; tam tren garının yanında süpermarket var ve fiyatlar gerçekten uygun. Atıştırmalığınızı ya da hostelde yapacağınız yemeğin malzemelerini buradan alın. Avrupa’nın ucuz market zincirlerinden birisi olan Hema’nın bir şubesini tren garının karşısında ki cadde olan Avenue de la Gare 45 numarada bulabilirsiniz. 

10- Bol bol şarap için. Lüksemburg tam olarak bir şarap kaynağı. Bütçeniz el veriyorsa şarapçı kasabalarına gidin derim. Dilerseniz münferit olarak dilerseniz de şarap tadım turlarına katılarak bu kasabalara gidebilirsiniz.

11- Kahvaltı için Subway’den büyük boy sandviç yaptırın, ikiye böldürün, yarısını sabah ve diğer yarısını öğlen yiyin ki iki öğünü de aradan çıkarmış olun. Isic kartınızı gösterin ve öğrenci indirimi isteyin. Gardan çıktıktan sonra viyadüğe doğru gideceğiniz cadde olan Viaduc Caddesi’nde Subway şubesini görebilirsiniz, fiyatlar gayet uygun.

12- Dilerseniz turistler için tasarlanmış olan minyatür trenler ile kolayca alt şehri ve üst şehri gezebilirsiniz. 1 saatlik turlar ortalama 30 Euro. Turizm ofisinden bisiklet de kiralayabilirsiniz ancak şehirde çok fazla yokuş var o yüzden biraz zorluk çekebilirsiniz.

*Kaç gün kalınmalıdır diye sorarsanız, sadece şehir merkezini gezmek için 1 gün yeterli olacaktır ancak kasabalara da gitmeyi planlıyorsanız 3 gün ideal.

Yorumlar