Krakow
‘Yolda olmak, varmaktan daha iyidir.’ Buddha
KRAKOW GEZİ REHBERİ;
Ulaşım: Krakow’a Avrupa’nın tüm şehirlerinden trenle ulaşabileceğinizi biliyorsunuzdur ancak çoğu şehirden alternatif olarak otobüsle de ulaşabilirsiniz. Türkiye’den direkt Krakow’a gitmek isterseniz; ülkemizden Krakow’a direkt uçuş düzenlenmiyor, en iyi ihtimalle Türk Hava Yolları ile Varşova’ya uçup oradan tren ya da otobüsle geçebilirsiniz. Varşova biletleri de 700-800 lira olduğu için siz en güzeli; çevre ülkelerden direkt uçuşu en ucuz olan bir şehir bulun, oradan tren ya da otobüs ile geçin. Örneğin; Wizzair ile Budapeşte oradan da tren ya da otobüsle Krakow. Diğer seçenek; Türk Hava Yolları ya da Pegasus ile Prag oradan otobüs ya da tren ile Krakow. Bir diğer alternatifiniz ise; Türk Hava Yolları ya da Pegasus ile Viyana oradan da otobüs ya da tren ile Krakow. Yani yeterki siz Krakow’a gitmek isteyin, alternatif çok. Kendi sitelerinden hem Türk Hava Yolları hem de Pegasus’un biletlerine bakın, bazen Türk Hava Yolları bazen Pegasus kampanyalı bilet satıyor artık hangisi ucuzsa. Otobüs firması sorarsanız yazacağım firmaların hepsine bakın neredeyse hepsi Krakow’a gidiyor; Polskibus, Meinfernbus, Orangeways, Eurolines, Megabus, Sinbad, Leo Express, Student Agency. Burada dikkat etmeniz gereken husus; Polskibus, Sinbad ve Orangeways’in biletlerini online almak zorunda olduğunuz. Krakow’un otobüs terminali tren garı ile aynı yerde ve şehir merkezinde bulunuyor yani istediğiniz her yere yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Diğer bir seçenek de Blablacar; bence mutlaka bu seçeneği değerlendirin çünkü illaki Krakow’a giden bir araba bulursunuz ve çok daha ucuza gidersiniz. Bunların dışında Avrupa’nın çoğu şehrinden Ryanair ucuz uçuşlar düzenliyor, kampanyaları takip edin. Eğer uçakla gelmişseniz ineceğiniz havaalanı şehir merkezinden 15 km uzaklıkta bulunan Krakow John Paul II. Havaalanı. Bineceğiniz durak havaalanından çıktıktan sonra 300 metre ileride. İneceğiniz durak ise Krakow Glowny yani merkez tren garı. Express trenlerle ulaşım sağlamak isterseniz ücret 10 Zloty.
Konaklama: Krakow’da konaklama için ilk tavsiyem; benim de konakladığım Old Town’un yani eski şehir merkezinin göbeğinde yer alan, penceresinden baktığınızda meydanın tamamını görebileceğiniz, odaları, banyosu ve tuvaleti tertemiz ayrıca mutfağı ve ücretsiz kahvaltısı da olan Hostel Rynek 7. Bu hostelde konaklarsanız; indirimli olarak Pub Crawl, Toplama Kampları ve Tuz Madeni için servis ve bilet imkânı sağlıyorlar. Tek kişilik odada konaklamak istiyorsanız bu isteğinize cevap verebilecek bir hostel ayrıca hostelin lobisinde keyifli vakit geçirebilmenizi sağlamak adına bir de atari bulunuyor kısaca çok memnun kaldığımı söyleyebilirim. Gecelik ücreti yaklaşık olarak 8-10 Euro arası. Diğer seçenek sırtçantalıların en fazla tercih ettiği hostellerden birisi olan Flamingo Hostel. Bu hostel Old Town’un ara sokaklarının birisinde yani meydana 2 adım mesafede yer alıyor. Temiz, eğlenceli, hostel ortamına ve çift kişilik odaya da sahip. Ben ikisinde de konakladım, eğer pencereden baktığımda Krakow’u görmek istiyorum diyorsanız Rynek, hostel ortamı olsun ve akşamları şamata gırla gitsin diyorsanız Flamingo. Gecelik ücreti yaklaşık olarak 5-7 Euro arası. Diğer bir seçenek Atlantis Hostel ki burası da gayet merkezi bir konumda; mutfağı, ücretsiz çayı kahvesi olan, toplama kampları ve tuz madeni için ücretli servisleri olan ayrıca pub crawl bileti alabileceğiniz temiz, ucuz bir hostel. Gecelik ücreti yaklaşık olarak 5-6 Euro civarı. Son olarak; Kazimerz Bölgesi’nde yani Yahudi Mahallesi’nde yer alan, şıklık konusunda çığır açmış, mükemmel odalara ve yataklara sahip ayrıca Play Station, langırt ve dart oynayabileceğiniz, merkeze 10-15 dakika yürüme mesafesinde olan Moon Hostel. Gecelik ücreti yaklaşık olarak 7-8 Euro. Eğer yaz aylarında gitmişseniz ve çadırım var diyorsanız konaklamanız gereken yer Camping Clapardia. Çadırı oradan da kiralayabiliyorsunuz ayrıca bungalov evler ve karavanlarda da konaklayabilirsiniz.
Yeme-İçme: Yemek işini; Türk olmayan dönercilerden, Burger KING, KFC ve Mc Donald’s ayrıca dilerseniz de restoranlardan halledebilirsiniz. Restoranlarda yemek yemekten çekinmeyin, şehir çok ucuz olduğu için meydanda ki en kral restoranda bile yemek yeseniz her şey dâhil 10-15 Euro arası ödersiniz. Polonya’nın en meşhur yemeği hem tatlısı hem de baharatlısı yapılan mantı çeşidi Pierogi’dir yani bizde ki Piruhi. Bu yemeği mutlaka tadın, tadını sevmeseniz bile en azından yöresel bir tat olduğu için deneyin. Macaristan’da Gulaş yemediyseniz onu da Krakow’da deneyebilirsiniz. Diğer adı duyulmuş ünlü yemekleri ise Bigos, ekmeğin içi oyularak tabak şekline getiriliyor ve yemek bu ekmeğin içine koyularak servis ediliyor. Yemeklerin yanında genellikle çorba geliyor ama ayrıca yemek isterseniz en ünlü çorbaları Barszcz. Polonya’da domuz eti çok fazla tüketilen bir et, eğer domuz eti seviyorsanız Krakow’da mutlaka yiyin çünkü Avrupa’nın en lezzetli domuz eti Polonya’daymış. Kahvaltı için atıştırmalık ararsanız Polonya’nın meşhur simiti olan Obwarzanek deneyebilirsiniz. Bildiğiniz simit ama tadı tuzu yok, bizim simitlerle alakası bile yok sadece şekli aynı. Tuzlusu, baharatlısı ve şekerlisi var, sokaklarda bulunan tıpkı bizde ki gibi seyyar satıcılardan alabilirsiniz, Old Town’da rahatlıkla bulabilirsiniz. Şehrin en popüler yemeklerinden birisi de Zapiekanki, aslında bir pizza türevi ancak uzun Fransız ekmekleri kullanılarak pide gibi yapılıyor. Dilerseniz etli olanlarından dilerseniz de vejetaryen olanları tercih edebilirsiniz. Bir Yahudi yemeği olduğu için en iyileri şüphesiz Kazimierz Bölgesi’nde yapılıyor ve fiyatları ortalama 5-6 Euro.Krakow’da bol bol bira için çünkü sudan ucuz, biralar 1 Euro bile değil ve bin bir çeşit bira var. Patatesten yapılan ve bizonların otlatıldığı ormanlarda bulunan çimler ile tatlandırılan bir yöresel vodkaları var, mutlaka deneyin. Bu vodkayı sabaha kadar da içseniz ertesi gün baş ağrısı ile uyanmazsınız, adı Zubrowka. Bir de ballı vodka var kesin deneyin adı Miodowa. Kısaca menüde gördüğünüz tüm vodkaları deneyin, hepsi birbirinden farklı ve başka yerde bulamayacağınız cinsten.
Gece Hayatı: Krakow’da gece hayatı için benim şiddetle tavsiyem Puw Crawl yapmanızdır. Krakow’un tüm mekânları birbirine yakın ve birkaç dakika yürüme mesafesinde olduğu için Pub Crawl çok iyi bir seçenek oluyor. Buluşmalar saat 21.00’da Old Town’da anıtın hemen yanında oluyor, bilet alanlar ve sonradan dâhil olmak isteyenler de eklenince tura başlanıyor. Krakow’da son mekân hariç hepsinde welcome shot olayı var ve ilk mekânda 3 içecek hakkınız oluyor ayrıca daha önce katıldığınız birçok Pub Crawl’dan daha fazla hediyesi olacaktır. Krakow öğrenci şehri olduğu için gruplar çok kalabalık ve yaş ortalaması da hayli genç oluyor. Biletlerini isterseniz hostelinizden alın, isterseniz meydanda satan elemanlardan alın, isterseniz 21.00’de meydanda olun direkt oradan katılın, isterseniz de grup birkaç mekân gezdikten sonra dâhil olun. Canınız nasıl isterse ama kesinlikle Pub Crawl yapın. Son mekân şehrin en havalı kulübü oluyor yani damsız gitmeniz halinde muhtemelen içeriye alınmayacağınız mekânlar o yüzden de pub crawl iyi bir seçenek. Tavsiye edeceğim firma; Krawl Through Krakow ki zaten en ünlü, en kalabalık ve imkânları en iyi olanı bu. Biletler ortalama 10-15 Euro oluyor. Pub Crawl ile ilgili tüm detaylara Gece Hayatı bölümünden ulaşabilirsiniz. Eğer münferit olarak takılmak isterseniz meydanın ara sokaklarının çoğunda underground mekân ve kulüp var, hoşunuza giden birine girebilirsiniz. Mekânların çoğunun girişi ücretsiz ancak bazıları 8-10 Zloty arası giriş ücreti talep ediyorlar. Özellikle Wodka Bar’ı mutlaka tecrübe edin derim çünkü bin bir çeşit vodkayı çok ucuz fiyatlara test edebilirsiniz. Eğer bohem tarzda bir mekân ararsanız Kazimerz yani Yahudi Bölgesi’ne gideceksiniz, birçok mekân var. Gece kulübü sorarsanız; Afera, Shine, Baroque, Coco ve Baccarat şehrin en iyileri.
Alışveriş: Magnet alacaksanız Florianska caddesinden alabilirsiniz. Rynek Glowny’de bulunan Sukuennice yani Bedesten’den de hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz. Krakow’da Avm arıyorsanız; otobüs terminali ve tren garının hemen yanında olan Galeria Krakowska’dan alışverişlerinizi yapabilirsiniz. Polonya denilince akla gelenlerden birisi şüphesiz Amber yani Kehribar o yüzden hediyelik olarak değerlendirilebilir ayrıca şehir ejderha hikâyeleri ile özdeşlemiş olduğu için ejderha temalı ürünler de alabilirsiniz.
Krakow Gezilecek Yerler;
Krakow gezmesi çok kolay olan küçük bir şehir o yüzden şehir merkezini gezmek için toplu taşımaya ihtiyacınız olmayacak yani yürüyerek gezebilirsiniz. Krakow bana göre 1 gün toplama kampları, 1 gün tuz madeni ve en az 1 gün de şehir merkezi olarak gezilmesi gereken bir şehir. Zaten eğer en az 3 gününüz yoksa kesinlikle Krakow’a gitmeyin, haksızlık etmeyin.
Auschwitz-Birkenau Toplama Kampları: Gezmeye başlayacağınız yer şüphesiz Auschwitz-Birkenau Toplama Kampları. Sizi ‘ARBEIT MACHT FREI’ yani ‘Çalışmak Özgürlük Getirir’ yazılı tabelası ile karşılayacak olan Auschwitz Toplama Kampı; kapısından girdiğiniz anda ürpermeye başlayacağınız ve tüylerinizi diken diken edecek korkunç bir kamp alanı. Auschwitz Toplama Kampı içerisinde; Yahudilerin diri diri yakıldıkları krematoryum’u, Nazi subaylarının ve Naziler için çalışan Yahudilerin ikâmet ettikleri binaları, Yahudilerin kurşuna dizildikleri ölüm duvarını ve hemen yanında kamp doktoru olan Josef Mengele’nin, Yahudiler üzerinde akıl almaz deneyler yaptığı ‘Block 10’ isimli binayı, kamp subayı olan Rudelf Hoss’un evini ve 1947 yılında Polonya Yüksek Ulusal Mahkemesi tarafından asılarak idam edildiği dar ağacını, kaçışlara engel olabilmek için yapılan yüksek voltajlı elektrikli tellerini, gaz odalarında kullandıkları Zyklon B adı verilen zehirli gazlara ait kutuları ve Kanada isimli bölümünde ise Yahudilere ait gözlükleri, tıraş malzemelerini, bavulları, kıyafetleri, mutfak malzemelerini vs. göreceksiniz. Naziler Yahudileri toplama kampına giden trenlere daha kolay ve canlı olarak bindirebilmek adına onların daha iyi şartlar altında yaşayacakları bir yere nakledildikleri yalanını söyledikleri için tüm Yahudiler bavullarına eşyalarını koyarak trene binmişler, kampa geldikleri anda tüm eşyaları ellerinden alınmış, her bir parça türüne göre ayrı ayrı toplanarak Almanya’ya gönderilmiş. Krematoryum içerisinde fotoğraf çekmek yasak ancak gizli saklı çekebiliyorsunuz. Birkenau Toplama Kampı’nda ise; Yahudilerin adeta üst üste yatmak zorunda kaldıkları koğuşları, toplu duş aldıkları banyoları, kampın içerisine giren tren yolunu ve Yahudilerin bindirildikleri tren vagonunu, kamp girişinde konumlanan ve Nazilerin cani doktoru olan ‘Ölüm Meleği’ lâkaplı Josef Mengele’nin; kampa getirilen Yahudileri ‘çalıştırılmaya ve deneylere uygun’ ya da ‘çalıştırılmaya ve deneylere uygun değil’ diyerek ayaküstü muayene ettiği nizamiye binasını, Yahudilerin toplu olarak katledildikleri ölüm havuzlarını vs. göreceksiniz. Burada göreceğiniz tren vagonu aslında hayvan taşımak için kullanılan bir vagon ancak Yahudileri 80 kişilik gruplar halinde bu vagonlara bindirmişler, kimisi kampa gelene kadar havasızlıktan ölmüş kimisi ise daha kamp alanına bile girmeden Josef Mengele’nin ‘işe yaramaz(!)’ demesi ile gaz odalarına gönderilmiş. Auschwitz-Birkenau'ya tüm Avrupa'dan 1.3 milyon insan yerleştirilmiş, bunların 1 milyonu Yahudi olmak üzere 1.1 milyon insanın öldürüldüğü tahmin ediliyor. Yaklaşık 900.000 kişi kampa geldikleri anda doğrudan gaz odalarına gönderilmiş ya da vurularak öldürülmüş. Kalan 200.000 kişi ise; hastalık, eksik beslenme, kötü muamele ve tıbbi deneyler nedeniyle ya da daha sonra gönderildikleri gaz odalarında ölmüş. Ortalama 6 ay içinde ölen tutsaklar, en ağır şartlarda günde en az 10 saat çalıştırılmışlar. Gaz odalarına gönderilirken; saç kesme, ceset toplama, yakma gibi işlemleri de yine kendileri yapmışlar. Bu toplama kamplarından toplamda 802 kişi kaçmayı başarmış. Kaçmayı başaran iki tutuklu Rudolf Vrba ve Alfred Wetzler, 1944 yazında kampın tam tarifini ve planlarını hazırlayarak Müttefiklere ulaştırmışlar, Witold Pilecki ise gönüllü olarak esir konumunda kampa girerek, Batılı Müttefiklere birçok rapor göndermiş. Tüm bu raporlar ve krokiler kullanılarak yapılan hava bombardımanında kampa kayda değer bir zarar verilmiş. Birkenau içerisinde hava harekâtı ile yıkılan gaz odalarının harabe hallerini görebilirsiniz. Yahudi katliamı ve 2. Dünya Savaşı ile ilgili birçok film izlemişliğiniz ya da kitap okumuşluğunuz vardır o yüzden benim size uzun uzun kampları anlatmama gerek yok. Eğer toplama kamplarına gidecekseniz ve henüz kamplarla ilgili filmler izlemediyseniz ya da kitaplar okumadıysanız izleyin, okuyun ve Krakow’a öyle gidin. Kampların tüm bilgilerini Wikipedia’dan ya da birçok internet sitesinden okuyabilirsiniz ki zaten kumalısınız. Ben sizlere sadece ince detaylardan bahsedeyim. Toplama Kampları, Krakow’un 60 km uzaklığında ve toplu taşıma ile ortalama 1.5 saat süren Oswiecim şehrinde yer alıyor. Kamplara gitmenin 4 yolu var. İlk seçenek, benim tercih ettiğim ve sizlerin de tercih etmenizi gönül rahatlığı ile tavsiye edeceğim rehberli turlar. Bu turlara isterseniz Old Town’un ara sokaklarında ki şirketlerden isterseniz de hostelinizin resepsiyonundan bilet alabilirsiniz. Eğer merkezdeki firmalardan bilet alırsanız, ya ofislerinin önünde ya da belirlenen toplanma yerinde buluşup servise binip gidiyorsunuz. Bileti hostelden alırsanız; servis hostele geliyor, organizatör yukarı çıkıyor, sizi alıyor, peşine takıyor ve sonra yakın civardaki hostelleri dolaşıp sırayla tüm biletlileri topluyorsunuz, ardından da hep beraber minibüse biniyorsunuz ve yola çıkıyorsunuz. Servis 20 kişilik minibüslerden, içerisinde tv var ve yol boyunca size Krakow ve kamplarla alakalı video ve belgesel izleme imkânı sağlıyorlar. Servis ilk olarak Auschwitz’e gidiyor, ihtiyaç gidermek için yarım saatlik serbest zaman veriliyor ve yarım saat sonra grup kapı önünde buluşuyor. Turlar 6 farklı dilde yapılıyor; İngilizce, Lehçe, Almanca, İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca. Organizatör arkadaş sizi hangi dilde isterseniz o dilde anlatılacak grubun rehberine teslim ediyor, rehber sizi etrafında topluyor ve herkese mikrofonu da olan kulaklıklar dağıtıyor. Rehber kampın içerisinde her noktayı tek tek ve uzun uzun tüm detaylarıyla anlatıyor, siz de kulaklığınızdan dinliyorsunuz ayrıca eğer soru sormak isterseniz mikrofonunuzla sorabiliyorsunuz. Auschwitz gezildikten sonra tekrar bir ihtiyaç molası veriliyor, daha sonra servis yanında toplanılıp 2-3 km uzaklıktaki Birkenau Kampı’na geçiliyor. Burası da aynı şekilde gezildikten sonra servise binilip tekrar şehir merkezine dönülüyor ve Old Town’da inip yolunuza gidiyorsunuz. Rehberle gezmenin iyi tarafı; daha önceden duymadıklarınızı, izlemediklerinizi veya okumadıklarınızı öğrenebiliyorsunuz ve acele acele koştur koştur değil sindire sindire geziyorsunuz, ben şiddetle tavsiye ederim. Ücretler firmadan firmaya değişiyor, ortalama 15-20 Euro civarı ama eğer Isic kartınız varsa öğrenci indiriminden faydalanabiliyorsunuz. Old Town’un ara sokaklarında bulunan tur firmalarının hepsini dolaşın, en ucuz hangisi ise ona katılırsınız. Örneğin; Krakville Tours diğerlerine göre 15-20 Zloty daha ucuz oluyor. Turlarla kampları gezmek yaklaşık 6-7 saat sürüyor yani 1 tam gününüzü ayırmanız gerekiyor. İkinci seçeneğiniz; tren garının ve Galeria alışveriş merkezinin hemen yanındaki Krakow ana otobüs terminalinden kalkan otobüslerle gitmek. Dilerseniz Auschwitz sitesinden 14 Zloty yani yaklaşık 3 Euro’ya online otobüs bileti alıyorsunuz, terminale gidiyorsunuz, alt katta bulunan Auschwitz durağını buluyorsunuz, her yarım saatte ya da bazen saat başlarında kalkan otobüslere biniyorsunuz, 1.5 saat sonra Auschwitz’de iniyorsunuz, burayı gezdikten sonra ücretsiz shuttle servislere binip 3 km ötedeki Birkenau Kampı’na geçiyorsunuz, burayı da gezdikten sonra tekrar Auschwitz’in kapısının önündeki duraktan kalkan otobüse binip dönüyorsunuz. Otobüsler Krakow’dan 05.40’da başlıyor 16.15’e kadar, dönüşte ise sabah 9.00’da başlıyor akşam 19.30’a kadar. Hafta sonları otobüs yok haberiniz olsun. Diğer bir seçenek; yine otobüs terminalinden 15 Zloty karşılığında hem şehir içinde hem de Auschwitz arasında çalışan minibüslere binebilirsiniz, yol yine 1.5 saat civarı sürüyor. Son seçeneğinizde; Krakow garından Auschwitz trenine binmek, yol ortalama aynı sürüyor biletler ise gidiş-dönüş 10 Zloty civarı. Auschwitz garında indiğinizde isterseniz minibüslerle, isterseniz taksiyle ve isterseniz de 2-3 km’lik mesafeyi yürüyerek kampa ulaşabilirsiniz. Kamplar için bilgi verecek olursak; kamplar 08.00-18.00 arasında açık oluyor, prosedürde 10.00-15.00 arası gruplar için ayrılmış ama eğer yoğunluk yoksa her saat münferit olarak girebilirsiniz. Kampa giriş ücretsiz ama eğer audio guide almak isterseniz; yetişkin iseniz 40 Zloty ve öğrenci iseniz 30 Zloty karşılığında istediğiniz dilde alabilirsiniz. Kampa geldiğinizde istediğiniz dilde, herhangi bir gruba ücreti dâhilinde katılabilirsiniz. İngilizce turlar sabah 08.00-13.30 arasında yapılıyor. Eğer münferit girip gezmek istiyorsanız Auschwitz sitesinden rezervasyon yaptırın, kalabalık günlerde giderseniz girişte size giriş saati veriliyor, geç saate kalırsanız koştur koştur gezmek zorunda kalırsınız. Bence kampları aceleye getirmeyin ve hissederek gezin, Krakow’daki bir gününüzü kamplara ayırın.
Wieliczka Tuz Madeni: Eğer kampları gezdiyseniz diğer noktanız; mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken yer olan Wieliczka kasabasında bulunan Wieliczka Tuz Madeni olmalıdır. Bu maden; tarih öncesi çağlardan kalan, 64 metre uzunluğunda ve en fazla iki kişinin yanyana durabildiği aşırı dar merdivenlerden her 5 basamakta bir döne döne yerin 327 metre altına ineceğiniz, 1996 yılında düşük tuz fiyatları ve çökmeler nedeniyle üretime kapatılıp turizme açılan ayrıca dünyanın en eski madenlerinden birisi olan önemli bir değer. Madenin içerisinde ki tünellerin uzunluğu 300 km’yi buluyor ancak siz sadece 3.5 km’sini gezebileceksiniz. Madenin içerisinde; bir maden gölü, Polonya'ya tuzu getirdiğine inanılan ve madencilerin koruyucusu olarak kabul edilen Prenses Kinga anısına yapılan bir katedral, yaşam alanları, bir şapel, heykeller, her türlü üretim techizatları, tuzdan yapılan şamdanlar, yemekleri lezzetli ve ucuz aynı zamanda hayli büyük olan Va Banque adında restoran ve hediyelik eşya dükkânları bulunuyor. Madenin 1200’lerde yaşanan bir efsanesi var; Macar Prenses Kinga evlenmeden önce babasından düğün hediyesi olarak bir tuz taşı istiyor, babası Kinga’yı bu tuz madenine getiriyor, prenses yüzüğünü madenden aşağı atıyor ve madencilere yüzüğü bulmaları için gidebildikleri en derin noktaya kadar gitmelerini söylüyor, neticesinde yüzük bir kayanın içinden çıkıyor ve yüzüğü bulan madenci Kinga’ya takdim ediyor. 1040 oda ve 200 koridor bulunan bu maden 1978 yılında Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne dâhil olmuş ve yerin dibinde olmanıza rağmen cep telefonları çekiyor. Tuz madeni gezisinin bir bölümünde; ziyaretçiler havuzun olduğu alana alınıyor, kapılar kapatılıyor, ışıklar söndürülüyor, korkutucu ses efektleri verilerek orada çalışan madencilerin ruh halleri vurgulanmaya çalışılıyor. Eğer böyle atraksiyonlardan korkan biri iseniz, bu aktiviteyi es geçmelisiniz. İndiğiniz zaman ilk göreceğiniz heykel; 1473-1543 yılları arasında yaşamış olan, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneşin etrafında döndüğü kuralını açıklayan ünlü astronom Nicolaus Copernicus heykeli. İçeride göreceğiniz kral heykeli ise dönemin Polonya kralı olan Kazimerz’in heykeli. Koridorların beyaz renkli boyanmasının sebebi ise herhangi bir çökme anında madencilerin çıkış yolunu kolay bulmalarını sağlamak. Madenin bazı bölümlerinde cüce heykelleri göreceksiniz; burada çalışan cücelerin görevi, daha iri yapılı olan madencilerin ulaşamadıkları noktalara ulaşmaları ve aynı zamanda dar olan bölgelerde çökmelere karşı kontrol yapılabilmesini sağlamakmış. Buraya gitmenin de 3 yolu var. İlki yine benim tercih ettiğim rehberli turlarla gitmek. Tıpkı toplama kamplarına giden turlar gibi; bu turlara isterseniz Old Town’un ara sokaklarında ki şirketlerden, isterseniz de hostelinizin resepsiyonundan bilet alabilirsiniz. Eğer merkezdeki firmalardan bilet alırsanız, ya ofislerinin önünde ya da belirlenen toplanma yerinde buluşup servise binip gidiyorsunuz. Bileti hostelden alırsanız aynı şekilde servis hostele geliyor, organizatör yukarı çıkıyor, sizi alıyor ve peşine takıyor, sonra yakın civardaki hostelleri dolaşıp sırayla tüm biletlileri topluyorsunuz, hep beraber minibüse gidiyorsunuz ve yola çıkıyorsunuz. Diğer bir ulaşım yolu; Galeria alışveriş merkezinin arka çıkışındaki minibüs durağından, tek yön ücreti 4 Zloty olan minibüslere binmek. Diğer bir yolu da; Otogarın karşısında ki duraktan 304 numaralı sarı renkli şehir içi otobüse binmek, ücreti yine 4 Zloty. Eğer 304 gelmezse aynı duraktan geçen Darbus’lara binin, ücreti 3 Zloty. Son olarak Krakow tren garından trene binerek de ulaşabilirsiniz. Tuz madenine eğer tur ile gelmişseniz rehberiniz hemen size kulaklıklarınızı dağıtıyor ve sıra beklemeden merdivenleri kullanarak aşağı iniyorsunuz. Rehberiniz her bir noktayı tüm detaylarına kadar ince ince anlatıyor, isterseniz mikrofonunuzu kullanarak soru sorabiliyorsunuz. Bu turlar ortalama 80 Zloty. Eğer münferit gelmişseniz içeriye tek başınıza giremiyorsunuz, mutlaka bir gruba dâhil olmak zorundasınız. Kulaklığınızı katıldığınız grubun rehberinden alıyorsunuz. İngilizce gruplar öğrenci için 64 Zloty ancak bileti online alırsanız bilet ücreti 1/3 fiyatına geliyor. Maden 07.30-19.30 arasında açık kalıyor ve gezip çıkmak 4 saati buluyor. Eğer klorostofobiniz varsa sakın madene inmeyin çünkü yerin 327 metre altı, isteniz de öyle kolay kolay yukarıya çıkamazsınız. İçerisi yaz aylarında bile serin oluyor, yanınıza mutlaka hırka alın. Aşağıda mola verilen bir alanda hediyelik eşya dükkânları var, satılan ürünler dışardakilerin 2 katı fiyatında haberiniz olsun. Yukarıya çıkış, aslında 4 kişilik olan ama 8 kişi binilen ilkel asansörlerle sağlanıyor, bu yüksek hızlı asansör 15-20 saniyede yukarıya çıkıyor. 11.00-14.00 arasında hatta bir rivayete göre de 15.30’dan sonra giriş ücretsiz, kaçırmayın.
Rynek Glowny: Şehir merkezine gelirsek; Dediğim gibi Krakow küçük bir şehir o yüzden toplu taşımaya ihtiyacınız yok, zaten Krakow’u yürüyerek gezmek çok ayrı bir keyif. Şehir merkezinde gezmeye başlayacağınız nokta şehrin ana meydanı olan Old Town Square yani eski şehrin merkezi olarak kabul edilen Rynek Glowny. Burası; etkinlikler düzenlenen, tezgahlar kurulan, kafeler ve restoranlar bulunan, sokaklarında faytonlar gezen, tarihi yapıların orta noktası olan, Avrupa’nın en eski ve en büyük meydanı olarak kabul edilen, şehrin en hareketli noktası.
St. Mary’s Chucrh: Rynek Glowny’de görmeniz gereken ilk yapı, 14. Yy’dan kalan St. Mary’s Chucrh. Kilisenin iki tane kulesi var, daha uzun olan kuleden her saat başı trompet çalınıyor ama çaldıkları marşı yarıda kesiyorlar. Sebebi ise; 14 Yy’da Moğol istilası sırasında atlıları görüp haber vermek için trompet çalan askerin boğazına ok saplanması, bu yüzden marşın yarıda kesilmesi ve günümüzde bu olayı hala anıyor olmaları. Eğer trompeti duyar duymaz kuleye bakarsanız trompet çalan arkadaşı görebilirsiniz. Kilisenin kulelerinin eşit olmamasının hikayesi var; Polonya Kralı meydana eşi benzeri olmayan bir kilise yapılmasını emretmiş ve iki kardeş bu göreve talip olmuşlar, ikisi de ayrı ayrı kuleleri inşa etmeye başlamışlar, bittikten sonra küçük kardeşin yaptığı kule daha çok beğenildiği için abisi tarafından bıçaklanarak öldürülmüş. Kilisenin karşısındaki pazar yerinin kapısının üzerinde asılı olan bıçak da bu bıçakmış. Kilisenin içini gezebiliyorsunuz, öğrenci 10 Zloty yani 2 Euro civarı.
Town Hall Tower: Meydanda göreceğiniz diğer yapı, 13. Yy’dan kalan ve 70 metre yüksekliğe sahip olan Town Hall Tower yani Rynek Belediye Kulesi. Eğer 100 basamağı çıkabilirim diyorsanız tepesine çıkıp manzarayı izleyin, öyle çok iyi bir manzarası yok ama belki siz beğenirsiniz. Ücreti 7 Zloty.
Cloth Hall (Sukuennice): Rynek Glowny’nin diğer görülecek yeri; meydanın tam ortasında bulunan, 13. Yy’da kumaş pazarı olarak kurulan ve daha sonra ise deri, tuz, baharat vs. satılan Sukuennice ya da diğer adıyla Cloth Hall. Günümüzde başta kehribar yani amber taşından yapılan takıların ve hediyelik eşyaların satıldığı, duvarlarında Polonya şehirlerinin yazılı olduğu bir kapalı çarşı. Eğer buradan alışveriş yapacaksanız tüm tezgâhları gezmeden ve pazarlıkla en az dörtte bir oranında fiyatı düşürmeden bir şey almayın. Hatıra olarak kalması adına küçük de olsa bir amber alın derim.
St. Adalbert Kilisesi: Son olarak meydanda görmeniz gereken yapı St. Adalbert Kilisesi. Burası, 11. Yy’a ait olup Krakow’un en eski taş kilisesi olma ünvanına sahip. İçine girip gezebilirsiniz.
Wawel Kalesi: Eğer meydanda işiniz bittiyse meydana bağlı olan Grodzka caddesinden 1 km düz devam ediyorsunuz ve Krakow’un olmazsa olmazlarından Wawel Kalesi’ni ve tepesini görüyorsunuz. Burası aslında bir kale şehir ve içerisinde; Kraliyet Sarayı, katedral, Ejderha Mağarası, Wawel Kulesi, Sigismund Çanları, Katedral müzesi ve mezarlar var. Katedral hariç diğerleri ücretli. Wawel Kulesi’ne çıkıp manzara izlemek isterseniz 4 Zloty ki bu kuleye çıkmadan kaleden ayrılmayın. Senatör Salonu öğrenciler için 11 Zloty, kraliyet özel odaları öğrenciler için 19 Zloty ve Ejderha Mağarası ise 3 Zloty. Katedral 1020 yılında inşa edilmiş, yüzyıllarca taç giyme törenleri yapılmış ayrıca içerisinde kral mezarları ve Zymunt Kalesi’nde yer alan 1520 tarihli çan var. Ejderha Mağarası’nın bir efsanesi var; Wawel tepesi aslında altında mağara bulunan bir tepeymiş ve bu mağaranın içinde Smok adında bir ejderha yaşıyormuş. Slav ırkından insanlar yerleşmek için Vistula Nehri yanındaki bu tepeyi seçmişler. Ejderhanın Slavların buraya yerleşmelerine izin vermesi için bir şartı varmış; belirli aralıklarla bakire kızları yemesi için ona kurban etmeleri gerekiyormuş. Slavlar ejderhanın bu şartını kabul etmişler ve en son kralın kızı kalana kadar tüm bakire kızları kurban vermişler. Ejderhaya kızını kurban vermek istemeyen kral herkese haber salmış ve kendi kızını ejderhayı öldürmeyi başarabilen erkeğe vermeyi vadetmiş. Yüzlerce şövalye ejderhayı öldürmeye çalışmış ancak hepsi ejderhanın yakıcı aleviyle ölmüş. Krallıkta yaşayan Krakus isimli terzi; koyun postunu sülfür(kükürt) ile doldurmuş ve bunu bir şekilde ejderhaya yedirmeyi başarmış. Sülfür dolu postu yiyen ejderha bir süre sonra çok susamış ve susuzluğunu giderebilmek için Vistula Nehri’nin tamamını içmiş. İçindeki yaşam alevi sönen (bir rivayete göre de çok su içtiği için çatlayan) ejderha ölmüş. Kral kızını Krakus’a vermiş, Krakus kral olmuş ve artık şehrin ismi de Krakow olarak anılmaya başlamış. Wawel Kalesi’nin içindeki katedralin girişinde asılı duran 2 kemik, rivayete göre Smok’un kemikleri. Kalenin altındaki mağarayı gezebiliyorsunuz, kalenin içinden mağaraya girip altından çıkıyorsunuz. Wawel Kalesi’ne kolayca çıkarsınız, öyle çok yüksekte olan bir yapı değil sadece ön tarafında yokuşu var ve oradan tırmanacaksınız. Kale genel olarak 1300lerde yapılmış ama kalenin olduğu yaşam alanı 5000 yıllık. Kalenin güzel bir şehir ve Wisla(Vistula) Nehri manzarası var. Burayı görmeden sakın dönmeyin.
Kazimierz Bölgesi: Wawel Kalesi’ni gördüyseniz aynı yoldan caddeye inin ve sağa dönün yani Stradomska caddesine döneceksiniz, kale arkanızda kalacak şekilde devam edin. Yolu takip ettiğinizde Kazimierz Bölgesi yani Yahudi Mahallesi’ne ulaşacaksınız. Burası savaş döneminde getto olarak kullanılmış ve halen Yahudilerin yoğunlukta olduğu bir bölge. Kazimierz’de birçok sinagog var ancak en görülesi olanlar Remuh Synagogue, Kupa Synagogue ve Old Synagogue. Remuh Sinagog’un yan tarafında Jan Karski anıtı bulunuyor ve turistler tarafından yoğun şekilde ziyaret ediliyor. Jan Karski 1914 yılında Polonya’da doğan bir Katolik ancak soykırım döneminde Polonya Yeraltı Ordusu’na katılarak Yahudiler için savaşması nedeniyle ‘Soykırımı Durduran Adam’ ünvanı takılmış. 1994 yılında Polonya'nın en yüksek askeri olma onuruna layık görülmüş ve 2000 yılında vefat etmiş. 2012 yılında ise ABD Başkanı Barack Obama tarafından gıyabında Başkanlık Özgürlük Madalyası ve Amerika Birleşik Devletleri'nin en yüksek sivil nişanı verilmiş ayrıca 2014 yılı da Polonya'da Karski Yılı olarak kutlanmış. Sinagogların en önemlisi olan Old Synagogue 15. Yy’da inşa edilmiş ancak 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından hasar verilmiş ve yağmalanmış. İşgal sırasında cephanelik olarak kullanılmış ve 30 kadar Polonyalı Yahudi bu sinangogun duvarlarında kurşuna dizilmiş. Yeniden inşa edildiğinde mazgallar, yer seviyesinin üzerinde camlar ve kuşatmalara karşı dayanıklı olması için kalın duvarlar ilave edilmiş. Kızıl renkli ve kusursuz bir mimariye sahip. Dilerseniz girip gezebiliyorsunuz, giriş ücreti ise 8 Zloty. Sinagogun duvarlarında katledilen Yahudi ailelerine ait mermer tabletleri göreceksiniz, her tablette hangi aileden kaç kişi öldüğü yazıyor. Kazimeirz’de göreceğiniz kızıl renkli devasa yapı ise Corpus Christi Basilica. Romanesk, Barok ve Gotik mimarinin muhteşem bir harmanı olan bu Katolik kilisesi 1335 yılında yapılmış. Kazimierz Plac Wolnica meydanında hafta sonları antika pazarı kuruluyor, Sovyet ve Nazilere ait antikaları bulabilirsiniz. Meydanın etrafında kafeler ve publar yer alıyor, gündüz pek hareketli olmuyor ancak akşam içmek için bohem bir mekân ararsanız bu mekânları tercih edebilirsiniz. Popüler mekân arıyorsanız gitmeniz gereken adres Stajnia Pub çünkü burası tarihi bir geçitin içerisinde bulunuyor ve bu geçit Schindler’s List filminin de birçok sahnesinde kullanmış. Diğer bir popüler mekân ise Krakow’un en iyi bira bahçesi olarak kabul edilen Mleczarnia ve en popüler restoran ise Hamsa. Bölgenin diğer meydanının adı Plac Nowy ve tam ortasında Rotunda isimli yuvarlak bir yapı bulunuyor. Rotunda 1900’lü yıllardan kalma ve 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından kümes, ahır ve mezbaha olarak kullanılmış. Günümüzde ise fast food dükkânları yer alıyor ve Zapiekanki isimli pizzaların en lezzetli olanları burada yapılıyor. Bit pazarı haftanın bazı günleri de bu meydanda kuruluyor. Hala vaktiniz kalmışsa Galicia Jewish Museum’a girebilir, Yahudi kültürüne ve yaşantısına ait objeleri görebilir ve soykırımın gözler önüne serildiği fotoğraf sergisini gezebilirsiniz. Müzenin giriş ücreti 10 Zloty. İlginç mezar taşları ve mozoleleri nedeniyle Yahudi mezarlığı da oldukça popüler, dilerseniz bir bakıp çıkabilirsiniz.
Kahramanlar Meydanı: Kazimerz Meydanı’ndan Krakowska caddesini takip edip köprüyü kullarak Wisla Nehri’nden karşıya geçin, sola dönün ve nehir kıyısından devam edin. Karşınıza gelen ilk köprünün olduğu yerde Piwna caddesine girin ve devam edin. Hemen sağınızda Kahramanlar Meydanı kalacak. Bu meydan, soykırım zamanı Yahudilerin toplandığı ve katledildiği bir meydan. Meydanda, katledilen Yahudilerin anısına yapılan bronz sandalyeleri göreceksiniz.
Schindler’in Fabrikası: Kahramanlar Meydanı’nı gördükten sonra yola devam edin. Diğer büyük köprünün olduğu, üzerinde tramvay rayları da olan yoldan karşıya geçin, ara sokaklara girin ve Lipowa caddesini bulun. Burada, muhtemelen filmini izlemiş olduğunuz Schindler’in Fabrikası var. Hikâyenin özeti şöyle; Oskar Schindler tüm fırsatları değerlendiren Alman bir iş adamıdır, 2. Dünya Savaşı sırasında Krakow şehrinde bir emaye fabrikası kurar ve işçileri de toplama kamplarında bulunan Yahudilerden alır, birçok kez Alman subayların bu Yahudileri tekrar kampa gönderme ya da öldürme girişimlerini verdiği rüşvetler ile bertaraf eder, tamamen kişisel çabaları ile toplamda 1200 kadar Yahudi’nin hayatta kalmasını sağlar. Burası bahsi geçen fabrikanın bizzat kendisi ve her bölümü ayrı ayrı dizayn edilmiş ayrıca içeride ki her obje orijinal. Fabrika içerisinde göreceğiniz en önemli obje, fabrikada çalışan işçilerin yani Oskar’ın hayatlarını kurtardığı Yahudilerin isimlerinin olduğu Schindler’in Listesi. Giriş ücreti öğrenciler için 16 Zloty. Ziyaret saatleri genel itibari ile 10.00-18.00 arası. Pazartesi günleri 10.00-14.00 arası açık ve ücretsiz. Dilerseniz rehber eşliğinde de gezebiliyorsunuz, cüzzi bir miktar ücreti var. Eğer halen izlememişseniz Schindler’s List filmini izlemeden buraya asla gitmeyin.
Ulica Florianska Caddesi: Fabrikanın yakındaki köprüden, Most Powstancow Slaskich caddesinden karşıya geçin. Dümdüz devam ettiğiniz zaman yol sizi tekrar meydana yani Rynek Glowny’e ulaştıracak. Meydana geldiğinizde kiliseyi sağınıza ve kapalı çarşıyı karşınıza aldığınız zaman Krakow’un yürüyüş ve alışveriş caddesi olan Ulica Florianska caddesini göreceksiniz. Bu cadde üzerinde birçok kafe, change ofis ve mağaza bulabilirsiniz.
St. Florians Gate: Caddenin sonunda Osmanlı akınlara karşı koyabilmek için inşa edilen ve 3 adet izleme kulesine sahip, St. Florians Gate diğer adıyla Brama Florianska’yı yani şehir kapısını göreceksiniz. Kapının duvarlarında ve etrafında tablo satan seyyar satıcıları, hediyelik eşya satıcılarını ve kafeleri görebilirsiniz. Bu kulelerden en önemlisi Barbakan gözetleme kulesi, eğer ilkbahar veya yaz aylarında gitmişseniz içine girebilir ve tepesine çıkabilirsiniz. 10.00-18.00 arası açık ve ücreti ise 8 Zloty.
Barbican: Brama Florianska’nın hemen karşısında Krakow şehir kalesi Barbican’ı göreceksiniz. Eski dönemlerde kaleler, düşmanın şehre girişini ilk elden engelleyebilmek için tepelere değil şehir merkezine inşa edilirmiş, işte bu kale de onlardan birisi. İçerisinde gezilecek bişey yok sadece duvarlarının çevresindeki balkonlara çıkıp ‘O’ çizerek pencerelerden etrafa bakıyorsunuz, ortası da zaten boşluk. Ücret 6 Zloty.
Czartoryski Müzesi: Eğer Krakow’da hala vaktiniz kaldıysa, Rynek Glowny’de yer alan ve Leonardo Da Vinci’nin yaptığı 3 önemli yağlı boya tablosundan birisi olan Lady With An Ermine tablosunun da olduğu, Polonya’nın en eski müzesi Czartoryski Müzesi’ni gezebilirsiniz. Ücreti öğrenciler için 5 Zloty.
Krakow Hakkında Faydalı Bilgiler;
Krakow’da toplu taşıma kullanmanıza gerek yok, yürüyerek gezilebilecek kadar küçük ve turistik noktaları birbirine yakın olan bir şehir. Verdiğim rotayı takip ederseniz kolaylıkla gezebilirsiniz. Toplu taşıma kullanmak isterseniz de seçenekleriniz otobüs ve tramvay. Biletleri duraklarda bulunan gişelerden satın alabilirsiniz. 20 dakikalık biletler 2.80 Zloty, 40 dakikalık biletler 3.80 Zloty, 60 dakikalık biletler 5 Zloty, 24 saatlik biletler 15 Zloty ve 48 saatlik biletler ise 24 Zloty.
Krakow Tourist Card: Krakow’da toplu taşıma kullanarak gezmek ve tüm müzelere girmek istiyorsanız turist kartı almanızı tavsiye ederim. Bu turist kartları 40’dan fazla noktaya ücretsiz giriş, tüm toplu taşıma araçlarına ücretsiz olarak binme, anlaşmalı restoranlarda indirim, müze girişlerinde sıra beklememe ve tuz madenine ücretsiz olarak seyahat etme imkânı sağlıyor. 3 günlük şehir kartları 30 Euro ve 2 günlük şehir kartları ise 25 Euro. Havaalanında bulunan turizm ofisinden satın alabilir, şehir merkezine ücretsiz olarak seyahat edebilirsiniz. Rynek Glowny’de bulunan turist ofisinden de satın alabilirsiniz.
1- Krakow ülkemize göre ve diğer Avrupa şehirlerine göre çok çok ucuz olan bir şehir, gittiğiniz zaman bizzat şahit olacaksınız.
2- Paranızı, Old Town’un ara sokaklarında ‘Kantor’ tabelası olan change ofislerde çevirebilirsiniz. Tüm sokakları dolaşın, hangisinin döviz kuru daha iyiyse orada çevirin. Genel olarak birbirine yakın kurları var.
3- Ülkemizde ki gibi 24 saat açık dükkânlar beklemeyin, 6-7 civarı kapanıyor. Tabi eğlence mekânları, restoranlar vs. hariç.
4- Eğer toplu taşıma araçlarına biletsiz biner ve yakalanırsanız görevli size yaklaşık 50 Euro ceza yazacaktır.
5- Krakow’un şebeke suyu içilebilir durumda o yüzden para verip de su satın almayın. Herhangi bir musluktan ya da dışarıda göreceğiniz çeşmelerden doldurup içebilirsiniz.
6- Taksiye binebilirsiniz, fiyatlar öyle aşırı pahalı değil. Yaklaşık 3-4 Euro’ya istediğiniz yere gidersiniz.
7- Çantanızı bırakmak isterseniz tren garında luggage var, günlük 6 Zloty.
8- Dışarıda sabahlamayı düşünüyorsanız hem tren garı hem otobüs terminali hem de havaalanı 24 saat açık, içeride kıvrılabilirsiniz. Havaalanı şehre 15 km uzaklıkta bulunuyor, tekrar hatırlatayım.
9- Krakow’da tüm müzelerde ve meydanlarda wi-fi var, aklınızda bulunsun.
10- Bilet alacağınız yerlerde öğrenci indirimi istemeyi unutmayın. Isic kartınız yanınızda olsun yoksa Türkiye öğrenci kimliğinizi kullanın ama bandrollü olması gerekiyor çünkü bazı görevliler öğrenciliğin halen devam edip etmediğini kontrol ediyorlar. Hangi ülkede okuduğunuzu sorarlarsa herhangi bir Avrupa ülkesini söyleyin zira AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarının öğrencilerini öğrenciden saymayabiliyorlar.
11- Krakow’da Türklere karşı aşırı bir sempati var, sebebini bilmiyorum ama Türk olduğunuzu öğrendiklerinde ayrı bir ilgi gösteriyorlar. Florianska caddesinde ki hediyelik eşya dükkânlarının çalışanları artık insan sarrafı oldukları için siz konuşmadan Türk olduğunuzu anlıyorlar, hoş geldiniz diyorlar.
12- Ben pek sevmiyorum ve katılmıyorum ama ücretsiz yürüyüş turlarına katılmak isterseniz, grup ile meydanda ki anıtın önünde buluşuyorsunuz. Rehber sizden herhangi bir ücret talep etmiyor ancak siz gönlünüzden ne koparsa bahşiş veriyorsunuz.
13- Krakow’u gezmeye gidecekseniz mutlaka 2. Dünya Savaşı ve soykırımla alakalı filmler izleyin ve öyle gidin. Örneğin; fabrikayı hissederek gezebilmeniz için Schindler’s List, kamplarla alakalı ise Piyanist, Anne Frank’in Günlüğü, Çizgili Pijamalı Çocuk, Hayat Güzeldir, Ölümün Soluğu, Kadersizlik, Amen, Okuyucu vs. Tabi bunlar Türkçe isimleri Google’a sorduğunuz zaman size orijinal isimlerini ve filmlerin linklerini verecektir.
14- Eğer Krakow’a kışın gidecekseniz içlikleri ikişer tane almayı unutmayın zira karşılacağınız soğuğu kelimelerle ifade edemem. Ben kışın gittim ve şehre iner inmez soğuktan dudaklarım çatladı. Çok sıkı giyinin, tedbirli olun.
15- Ucuz market ararsanız; Biedronka, Aldi, Tesco, Zabka, Lidl ve Kaufland. En ucuz olanı Biedronka aklınızda bulunsun.
16- Fayton sefası yapmak isterseniz sakın pazarlık yapmadan ilk fiyatı kabul ederek binmeyin, pazarlık yaptığınız zaman yarı fiyatına kadar düşebilirsiniz. 50-60 Zloty’den fazla vermeyi.
17- Krakow’un kıyısında, köşesinde, kenarlarında kısaca her tarafında park göreceksiniz, eğer hava açıksa ya da yaz mevsimi ise vakit geçirmek oldukça keyifli olacaktır.
18- Wisla Nehri’nde tekne turu yapabilirsiniz, tekneler genellikle Wawel kıyısından kalkıyor. Detaylara Cracowtravel ya da Krakowtraveltours adreslerinden bakabilirsiniz.
*Krakow için kaç gün gereklidir diye sorarsanız; minimum 3 tam gün kalmalısınız ancak bence 4 gün kalın, sindire sindire gezin.
Yorumlar