Hong Kong
'Yeni bir ülkeyi anlamanın ilk yolu onu koklamaktır.’ Rudyard Kipling
HONG KONG GEZİ REHBERİ;
Hong Kong, arkadaşım Hakan’la birlikte yaptığımız mini Asya turunun ikinci durağıydı. Dünyanın en pahalı şehirlerinden birisi olması nedeniyle rotaya ekleme konusunda epey düşündük ancak Hong Kong’u gördükten sonra iyi ki bu güzel şehri ziyaret etmişiz dedik. Hong Kong gerçekten de çok pahalı bir şehir ama konaklama için hostelleri, ulaşım için toplu taşıma araçlarını ve yemek için marketleri tercih ederseniz, düşük bütçeler ile keyifli bir Hong Kong seyahati yapabilmeniz mümkün. Gitmeden önce bizim de aklımızda çok fazla soru işareti vardı ama sağlam bir internet araştırması ile maliyeti hayli azalttık diyebilirim. Eğer siz de Hong Kong’u ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, gitmeden önce seyahat bloglarını biraz kurcalamanızı ve şehir hakkında küçük notlar almanızı öneririm.
Hong Kong; aynı adı taşıyan Hong Kong Adası, Lantau Adası, Kowloon Yarımadası, New Territories ve yaklaşık 235 kadar küçük adacıktan meydana geliyor. Uzun yıllar İngiliz sömürgesi altında yaşadıktan sonra 1 Temmuz 1997 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin özel yönetim bölgelerinden biri olması, Hong Kong’u aslında bir şehir-ülke yapıyor. Bu yüzden Çin, Türkiye vatandaşlarından vize istiyorken, Hong Kong’u vizesiz olarak ziyaret edebiliyoruz. Dış ilişkilerin haricinde daha birçok alanda kendi yönetmelikleri çerçevesinde yönetiliyor ve Asya Kıtası’nın en büyük limanına sahip olması, Hong Kong’u dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri yapıyor. Aslında ticari başarısı, endüstrisi, iç hukuku, para politikaları vs. bizi çok da ilgilendirmiyor, bizim için önemli olan hem yeşil pasaport hem de bordo pasaport ile vizesiz seyahat etme imkânı tanıyor olması. Çin Kültürü’nü yakından tanımak ve vize derdi ile uğraşmak istemiyorsanız Hong Kong kesinlikle en doğru adres. Evet, belki şehirde çok fazla turistik cazibe noktası yok ama eğer Manhattan’a gidemiyorsanız, Hong Kong devasa gökdelenleri ile size Manhattan havasını yaşatacak ve kapitalizmi iliklerinize kadar hissettirecektir.
ULAŞIM: Biz Hong Kong’u Tayland’ın başkenti olan Bangkok’tan sonra ziyaret ettiğimiz için, ilk önce bu iki şehir arasındaki ulaşımdan bahsedeyim. Bangkok ve Hong Kong arasında aktarmasız sefer düzenleyen birçok havayolu firması var ancak en uygun fiyatlı olanı Air Asia. Biz düşük sezonda seyahat ettiğimiz için biletlerimizi Air Asia firmasından yaklaşık 400 Türk Lirasına almıştık, bahar aylarında bu fiyat 50-100 Lira kadar artabilir. Air Asia, low cost yani düşük bütçeli bir havayolu firması, bu yüzden bagajlar için ayrıca ücret ödemeniz gerekiyor. Eğer sırt çantası ile seyahat ediyorsanız hiçbir sorun yaşamadan çantanızı kabin bagajı olarak yanınıza alabilirsiniz. Gayet güvenilir bir firma, kesinlikle tavsiye ederim. Bu iki ülke arasında düzenlenen seferleri ve bilet fiyatlarını Skyscanner adresinden kolayca sorgulayabilirsiniz. Hong Kong’a Türkiye’den gidecekseniz sadece Türk Hava Yolları ile aktarmasız uçuş yapabilirsiniz. Bilet fiyatları yaklaşık 2300 Türk Lirası ve İstanbul-Hong Kong arası yolculuk 10 saat sürüyor. Eğer daha uygun olsun istiyorsanız Etihad, Emirates veya Aeroflot firmalarının aktarmalı uçuşlarını tercih edebilirsiniz. Aktarmalı uçuşlar ile yaklaşık 1500 Liraya seyahat edebilmek mümkün. Hong Kong’a hangi ülkeden giderseniz gidin, uçakta size verilecek olan immigration form’u eksiksiz doldurmanız gerekiyor. Bu formu Hong Kong’a gelen her turist doldurmak zorunda. Üzerine pasaport bilgilerinizi, seyahat amacınızı, nerede ve kaç gün kalacağınızı vs. yazıyorsunuz. Basit bir formaliteden ibaret ama pasaport kontrolünde üzerine damga basılarak size geri veriliyor ve ülkeden ayrılırken tekrar göstermeniz isteniyor. Hong Kong pasaport polisleri bu konuda çok katı, eğer formunuz yanınızda değilse ülkeden ayrılırken pasaport kontrolünden kesinlikle geçemez ve uçağınıza yetişemezsiniz, o yüzden bu formu iyi muhafaza edin. Burada eklemem gereken bir husus daha var; Hong Kong’dan ayrılacağınız zaman check-in bankosuna geldiğinizde, görevli sizden ülkenize dönüş biletinizi göstermenizi isteyebilir. Biz Seul’e gitmek üzere check-in bankosuna gittiğimiz zaman görevli, Seul’den sonra ki uçuşumuzun biletini ve Türkiye’ye dönüş biletimizi görmek istedi. İkisinin de çıktısı yanımızda olduğu için sorun yaşamadık, biletlerin çıktılarını aldı ve her iki çıktıya da damga bastı. Artık bize mi bir garezi vardı anlamadık ama eğer o çıktıları gösteremeseydik, Seul’e gitmemize müsaade edilmeyeceğini söyledi. Siz siz olun, tüm biletlerinizin çıktılarını yanınızda bulundurun.
Havaalanından Şehir Merkezine Ulaşım: Hong Kong Uluslararası Havaalanı, dünyanın en büyük ve en modern havaalanlarından biri olarak kabul ediliyor. Uçaktan indikten sonra pasaport kontrol noktasına gidebilmek için havaalanının içerisinde faaliyet gösteren mini metro hattını kullanmanız gerekiyor desem, sanırım ne denli büyük olduğunu anlayabilirsiniz. Biz pasaport kontrolünde hiçbir sorun yaşamadık, pasaport polisi herhangi bir soru soru sormadı ancak her ihtimale karşı gitmeden önce konaklama rezervasyonunuzun ve ülkeden ayrılacağınız uçak biletinizin çıktısını yanınıza almanızı öneririm. Havaalanından şehir merkezine ulaşım için birçok farklı seçenek bulunuyor. Biz şehir içi otobüs hattını kullandık çünkü tam olarak hostelimizin önünden geçiyordu. Hostelin açıklama kısmında havaalanından hostele en kolay nasıl ulaşabileceğimiz yazdığı için hiç zorluk çekmedik. Çıkış kapısının hemen önünde otobüs durakları yer alıyor, buradan şehrin neredeyse her yerine otobüs bulabilmek mümkün. Bizim kullandığımız A11 numaralı otobüsün şehir merkezine gitmesi 1 saat sürüyor ve bilet ücreti 40 HKD, yani yaklaşık 18 Türk Lirası. Otobüs sürücülerinden bilet alınamıyor veya nakit para ile binilemiyor o yüzden durakların hemen yan tarafında bulunan gişeden bilet almanız lazım. Bu arada otobüslerde free wi-fi olduğunu da unutmadan ekleyeyim. Otelinize hangi otobüs ile ulaşabileceğinizi öğrenmek için Nwstbus adresini ziyaret edebilirsiniz. Şehir merkezine ulaşmak için diğer alternatifleriniz ise metro, taksiler ve shuttle servisler. Eğer taksi ile gitmeyi düşünüyorsanız kesinlikle binmeden önce pazarlık yapmanız gerekiyor, 300 HKD’ndan fazla vermemelisiniz. Örneğin biz Hong Kong’dan ayrılırken uçağımız erken saatte olduğu için riske girmemek adına taksi kullandık, taksimetreyi açtırmadık ve pazarlık yaparak 250 HKD karşılığında havaalanına ulaşım sağladık. Eğer taksimetre fiyatlarını öğrenmek istiyorsanız Hongkongkairport adresine göz atabilirsiniz. Shuttle servisleri kullanacaksanız Hongkongshuttle adresinden tüm detayları öğrenebilirsiniz. Fiyatı 150 HKD yani yaklaşık 70 Türk Lirası. Son olarak metro ile gitmek isterseniz; 06.00-01.00 saatleri arasında, her 10 dakikada bir sefer düzenleyen Airport Express ile 25 dakikada Hong Kong Adası’na ulaşabilirsiniz. Bilet fiyatları ortalama 100 HKD.
Şehir içi Ulaşım: Hong Kong metro ağının ismi Mass Transit Railway, kısaca MRT deniliyor. Oldukça gelişmiş ve bir o kadar da kullanımı kolay bir metro ağına sahip, şehrin neredeyse her yerine metro hatları ile ulaşabilmek mümkün. Elinizde çarşaf gibi metro haritası ile dolaşmak istemiyorsanız Hongkongmrt adresinde bulunan haritayı gitmeden önce telefonunuza kaydedebilirsiniz. Haritayı ayrıca sayfanın en alt kısmına da ekledim. Metro istasyonlarında bulunan kiosklardan tek kullanımlık bilet alabilirsiniz, fiyatı 4 HKD’ndan başlıyor ve inmeyi düşündüğünüz durağın uzaklığına göre artıyor. Metro biletlerini hem girişte hem de çıkışta bulunan turnikelere okutmanız gerekiyor, yani metroya bindikten sonra biletinizi saklamalısınız. Eğer tek kullanımlık bilet alacaksanız yanınızda mutlaka bozuk para bulundurun çünkü bilet makineleri para üstü vermiyor. Metro için diğer seçenekleriniz Tourist Day Pass denilen günlük sınırsız kartlar ve Octopus Card denilen ön yüklemeli kartlar. Tourist Day Pass’i metro istasyonlarında bulunan gişelerden satın alabiliyorsunuz. Ücreti 65 HKD ve ilk turnikeye okuttuktan sonra 1 günlük geçerlilik süresi başlıyor. Bu kart ile metro haricinde tramvaylara, otobüslere ve feribotlara da sınırsız binebiliyorsunuz. İlla ki aldığınız gün kullanmanız gerekmiyor, 14 gün içerisinde herhangi bir gün kullanabilirsiniz. Octopus Card ise kesinlikle tavsiye edeceğim bir alternatif. Havaalanında bulunan ofislerden temin edebileceğiniz bu kart ile tüm toplu taşıma araçlarını kullanabilirsiniz. Ücreti 150 HKD ancak bunun 50 HKD’ı depozito olarak kesiliyor, yani ilk aldığınız zaman içinde 100 HKD bakiye bulunuyor. İçindeki para bittikçe metro istasyonlarında bulunan kiosklardan bakiye yükleyebiliyorsunuz. Hong Kong’dan ayrılacağınız zaman, havaalanında bulunan ofise gidiyorsunuz ve iade ederek 50 HKD’ınızı geri alıyorsunuz. Alacağım depozito küçük bir miktar olduğu için ben iade etmedim, hatıra olarak saklıyorum. Octopus Card’ı toplu taşıma araçları haricinde, mağazalarda ve marketlerde de kredi kartı gibi kullanabiliyorsunuz. Şehir içi ulaşım için diğer seçenekleriniz; taksi, otobüs, minibüs, tramvay ve feribot. Yukarıda da yazdığım üzere taksilerle pazarlık yapılabiliyor, o yüzden tavsiyem taksimetre açtırmadan pazarlık yaparak binmeniz. Taksiye herhangi bir turistik noktadan binecekseniz, aynı yöne giden başka turistlerle veya yerel halktan insanlarla paylaşabilir, ödeyeceğiniz miktarı azaltabilirsiniz. Tramvay ağı çok gelişmiş değil, sadece Hong Kong Adası üzerinde etkinlik gösteriyor ancak yine de nostaljik bir şehir turu yapmak isteyenler Ding Ding denilen tramvayları tercih edilebilir. Tek yön bilet ücreti 2.5 HKD. Star Ferry isimli feribot, Kowloon ile Hong Kong Adası arasındaki ulaşım için kullanılıyor. Central, Tsim Tsa Tsui ve Wan Chai olmak üzere 3 farklı iskelesi var ve ulaşım için olmasa bile turistik aktivite için değerlendirilebilir. Tek yön bilet ücreti 2 HKD. Eğer İngiliz etkisini yakından görmek istiyorsanız çift katlı kırmızı otobüslere binebilirsiniz. Tek yön bilet ücretleri gidilecek olan mesafeye göre 1.20 - 45 HKD arası değişiyor. Tüm bu toplu taşıma araçlarına Tourist Day Pass ve Octopus Card ile de binebileceğinizi unutmayın.
KONAKLAMA: Hong Kong’da her bütçeye uygun onlarca hotel ve hostel seçeneği bulunuyor. Biz hem ucuz olması hem de merkezi bir konumda yer alması sebebiyle tercihimizi Yesinn @Causeway Bay isimli hostelden yana kullandık. Hong Kong Adası’nda bulunuyor ve gerçekten muazzam bir konuma sahip, neredeyse tüm şehir içi otobüsler önünden geçiyor, hemen yan tarafında metro istasyonu var ve gezilecek birçok yere de yürüme mesafesinde. Biz 6 kişilik oda için kişi başı yaklaşık 40 Lira ödedik, dilerseniz daha kalabalık odalarda daha uygun fiyatlara da konaklayabilirsiniz. Ortamı gayet güzel, kendine ait mutfağı, ortak alanı ve terası mevcut. Dilerseniz ücretsiz olarak çay, kahve ve atıştırmalık alabiliyorsunuz. Rezervasyon sitelerinde oldukça yüksek puanlara sahip. Havaalanından ulaşımı da çok kolay, A11 numaralı otobüs ile hemen önünde inebiliyorsunuz. Eğer bu hostel aklınıza yatmamışsa, Hostelworld adresini ziyaret ederek diğer alternatiflere göz gezdirebilirsiniz.
YEME-İÇME: Tüm Asya ülkelerinde olduğu gibi Hong Kong’da da sokak yemekleri oldukça yaygın. En çok tercih edilen sokak yemekleri köri soslu balık köftesi ve yumurtalı waffle. Uzak Doğu mutfağı bizim alışık olmadığımız bir kültür, bu bir gerçek ama yine de Hong Kong’a kadar gitmişken farklı yemekleri denememek de olmaz. Noddle ile giriş yapacağınızı düşünürsek, Asya’nın en lezzetli Noddle’larından birini Hong Kong’da yiyeceğinizi söylemek isterim. Karidesli ve tavuklu olanlar, turistler tarafından en çok tercih edilenler. Tabi Noddle yemeden önce chopstick nasıl kullanılır onu öğrenmeniz gerekiyor, zira çatalla Noddle yemeniz biraz garip karşılanabilir. Gitmişken deneyin diyebileceğim diğer bir yemek meşhur Pekin Ördeği ama fiyatlar aşırı pahalı, o yüzden siz şansınızı yine popüler bir yöresel yemek olan Çin Mantısından yana kullanın. Kırık pirinçle yapılan ve içerisine et ilave edilen Congee isimli çorbayı, Çin mutfağına özgü mezelerin bir arada sunulduğu Dim Sum adı verilen atıştırmalıkları ve Tong Sui denilen hoşaf benzeri çorbayı da deneyebilirsiniz. Eğer yok ben bunları yiyemem, midem kaldırmaz diyorsanız, şehrin her yerinde Mc Donald’s, KFC ve Burger King şubelerini görebilirsiniz. Kendinizi tam anlamıyla Çin’de hissedeceğiniz Mong Kok Bölgesi’nde birçok restoran bulunuyor, fiyat karşılaştırması yaparak size en uygun olanı tercih edebilirsiniz. Yalnız restoran menülerinin çoğunda İngilizce seçenek yok o yüzden yiyeceğiniz yemeğin tam olarak ne olduğunu öğrenmek için restoran çalışanları ile önden bir konuşun derim. Hong Kong’un meşhur birasının ismi Tsingtao, tadı oldukça güzel ve fiyatı da uygun. Çin denilince akla gelen ilk içecek çay olduğu için, ünlü Çin çaylarının tadına bakmayı da unutmayın.
GECE HAYATI: Hong Kong gece hayatı konusunda oldukça başarılı. Özellikle Hong Kong Adası’nda bulunan Soho Bölgesi ve Kowloon Yarımadası’nda bulunan Tsim Sha Tsui Bölgesi’nde bulunan gece kulüpleri hayli popüler. Lan Kwai Fong adı verilen yer de, aynı şekilde birçok gece kulübünü bünyesinde barındıran bir bölge. Sadece kulüplerde değil, birbirine bağlanan ara sokaklarda da parti düzenleniyor. Mekanların birçoğunda hatırı sayılır miktarda giriş ücreti alındığı için çoğu insan içkisini alarak dışarda eğlenmeyi tercih ediyor. Zaten gelenlerin neredeyse tamamına yakını turist. Eğer geceyi daha sakin geçirmek istiyorsanız şehrin Rooftop, yani teras barlarını tercih edebilir, onlarca metre yükseklikte biranızı yudumlarken rengarenk gökdelenleri seyredebilirsiniz. Hong Kong gece hayatı konusunda daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız Hongkongnightlife adresi size yeterince yardımcı olacaktır.
ALIŞVERİŞ: Alkol ve tütün ürünleri haricinde vergisiz alışveriş yapılabiliyor olmasından dolayı Hong Kong’a ‘Alışveriş Cenneti’ de denilir. Şehirde onlarca, hatta belki yüzlerce alışveriş merkezi bulunuyor. Hele ki Hong Kong Adası üzerinde. Causeway Bay Bölgesi’nde neredeyse her iki sokaktan birinde alışveriş merkezi görebilirsiniz. Cause Bay Bölgesi’nin en popüler alışveriş merkezleri IFC Mall ve Times Square. Kowloon yarımadasında, Star Ferry iskelesinin yan tarafında yer alan Harbour City ise şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden birisi. Mağazaların ve alışveriş merkezlerinin haricinde, sokak pazarlarının sayısı da oldukça fazla. Mong Kok Bölgesi’nde yer alan Ladies Market en ünlü olanı. Uzunca bir sokağın içerisine kurulan onlarca tezgâhtan oluşuyor. Aslında bir gece pazarı ancak hava karardıktan 1-2 saat sonra tezgâhlar toplanmaya başlıyor. Hediyelik eşya alışverişleriniz için tercih edebilirsiniz. Bir diğer sokak pazarı ise Temple Street Night Market. Aynı şekilde sokak içerisine kurulan tezgahlardan uygun fiyatlı alışveriş yapabilmeniz mümkün. Hong Kong’dan elektronik eşya, saat, mücevher, kıyafet ve antika satın alabilirsiniz ancak dikkat etmeniz gereken iki husus var. Bunlardan ilki sahte ürünlerin orijinalmiş gibi satılıyor olması ve ikincisi de satıcıların turist kazıklama potansiyeli. Eğer alacağınız ürünün orijinalliğinden emin olmak istiyorsanız mutlaka sertifikasını ve üzerinde yer alan ‘Q’ ibaresini görün. Mağazalarda pazarlık yapmak pek mümkün değil ancak sokak pazarlarından alışveriş yapacaksanız mutlaka pazarlık yapın, satıcının söylediği fiyat muhtemelen ederinin üç katı olacaktır. Eğer elektronik eşyalara meraklıysanız Nathan Road üzerinde yer alan mağazaları gezebilirsiniz ancak hiç tavsiye etmem. Onun yerine Mong Kok Computer Centre elektronik alışverişi için en iyi seçeneklerden birisi. Antika alışverişlerinin en doğru adresi ise Hollywood Road’ın alt sokaklarından biri olan Upper Lascar Low, nam-ı diğer Cat Street. Bu sokak içerisinde onlarca antika mağazası bulunuyor ve pazarlık yapmak kaydıyla uygun fiyatlı alışveriş yapabilmek mümkün.
HONG KONG GEZİLECEK YERLER: Hong Kong; Kowloon Yarımadası, Hong Kong Adası, New Territories ve Lantau Adası olmak üzere 4 ayrı bölgeden oluşan bir şehir. Bu bölgeler birbirine köprüler ve tüneller ile bağlanmış durumda. Tabi sizin için önemli olan metro ağının şehri baştan sona sarıp sarmalıyor olması. Metro ile neredeyse gidemeyeceğiniz hiçbir nokta yok ve metronun kullanımı da oldukça basit. Metro haritasını incelediğiniz zaman hatların farklı renkler ile gösterildiğini görecekseniz, hangi metro durağından hangi hattın geçtiğini iyi kavrarsanız kolayca gitmek istediğiniz yere ulaşım sağlayabilirsiniz. Hong Kong seyahatinizi planlarken toplamda kaç güne ihtiyacınız olduğunu daha net anlayabilmeniz adına, gezilecek yerleri bölge bölge ayıracağım. Şehrin en büyük bölümü Hong Kong Adası olduğu için ilk olarak buradan başlayalım.
Hong Kong Adası Gezilecek Yerler; Hong Kong Adası şehrin en gelişmiş ve en hareketli bölümü. Hong Kong’un karakterini yansıtan dev gökdelenlerin ve gezilip görülmesi gereken yerlerin de önemli bir kısmı Hong Kong Adası üzerinde yer alıyor. Hong Kong çok dağınık bir şehir ancak yine de Hong Kong Adası’na şehrin merkezi diyebiliriz. Çin Kültürü’nden en uzak bölge Hong Kong Adası ayrıca limanın ve uluslararası faaliyet gösteren şirketlerin bu bölgede yer alması sebebiyle de şehrin en zengin ve en kapitalist bölümü.
Victoria Peak: Hong Kong’u ziyaret eden birçok turist gibi biz de ilk olarak muhteşem şehir manzarasına sahip Victoria Tepesi’ne çıktık. Burası sömürge döneminde İngiliz diplomatların yaşadığı bölge olarak biliniyor ve günümüzde de Hong Kong’un en zengin insanları ikamet ediyor. Tepenin yüksekliği toplamda 554 metre ve Hong Kong’un en yüksek noktası olarak kabul ediliyor. Yılda yaklaşık 7 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor bu yüzden yılın her dönemi hayli kalabalık. Tepeden panaromik bir Hong Kong manzarası ile dev gökdelenlerin muhteşem uyumunu seyretmek mümkün ancak çok yüksek bir konumda olması sebebiyle bazı zamanlar şehir yoğun bir sis bulutu altında kalabiliyor.
Tepeye çıkmak için üç farklı seçeneğiniz var, birincisi Peak Tram denilen tarihi füniküler, ikincisi şehir içi otobüsler ve üçüncüsü ise taksiler. Peak Tram 1888 yılında faaliyete geçmiş o yüzden nostaljik bir havası var ve tepeye çıkmak isteyenlerin de ilk tercihi. Tramvayın yolu çok dik bir eğime sahip, hatta dünyanın en dik eğime sahip füniküleri olarak da kabul ediliyor. Tırmanırken heyecanlanabilirsiniz. Muhteşem manzaralar eşliğinde tırmanacaksınız ancak bunun da bir bedeli var. Hem maddi hem manevi. Tepeye çıkmak için en doğru zaman aralığı güneşin batmasına yakın olan saatler ancak bu saatlerde tepeye çıkmak gerçekten sabır istiyor. Ziyaretçilerin birçoğu tek seferde şehrin hem gündüz hem de gece manzarasını seyretmek istediği için akşamüstü Peak Tram bilet gişesi önünde çok ama çok uzun bir kuyruk oluşuyor. Sıraya girdikten yaklaşık 2 saat sonra bilet alabiliyorsunuz. Eğer sıra beklemeden bilet almak istiyorsanız sabahın çok erken saatlerinde gitmeniz gerek ancak bu durumda da kuvvetle muhtemel yoğun sis manzarayı kapatıyor olacak.
Biz ilk olarak akşamüstü bilet sırasına girdik ve 2 saat sonra bilet alabildik, biz bilet alana kadar hava karardı bu yüzden ilk gün sadece gece manzarasını gördük. Ertesi gün gündüz manzarasını seyretmek için sabah erken saatte gittik ama bu kez de sis yüzünden manzaradan keyif alamadık. Size önerim şudur; akşamüstü tepeye taksi kullanarak veya otobüsle çıkın, hem gündüz hem gece manzarasını gördükten sonra aşağıya tramvay ile inin. Tabi yukarıdan inerken de en az 1 saat bilet sırası bekleyeceğinizi unutmayın. Biraz yorulmayı göze alırsanız yürüyerek de inebilirsiniz. Taksi ile çıkacaksanız mutlaka pazarlık yapın ve sıra bekleyen başka turistler ile taksiyi paylaşın, taksilere 5 kişi binebiliyor. Eğer otobüsle çıkmak isterseniz Hong Kong Metro Station isimli metro durağının D çıkışından çıktıktan sonra 15 numaralı otobüse binmeniz gerekiyor. Otobüslerin bilet ücreti tek yön 9.80 HKD. Peak Tram gişesine ulaşmak için de Central isimli metro durağında inmeniz ve J2 çıkışından çıkmanız yeterli.
Eğer tramvay gişesine gitmek için Star Ferry terminalinden otobüse binecekseniz 8 numaralı perondan kalkan 15C numaralı otobüsü kullanmanız gerekiyor, bilet ücreti 4.20 HKD. Peak Tram’in tek yön bilet ücreti 28 HKD ve gidiş dönüş alırsanız 40 HKD ayrıca 07:00-24:00 saatleri arası çalışıyor. Manzara seyredilen Peak Tower isimli kulenin giriş ücreti ise 30 HKD. Kuleden muhteşem fotoğraflar çekeceğiniz aşikâr ancak kule üzerinde hizmet veren fotoğrafçılara da kaliteli bir fotoğrafınızı çektirebilirsiniz. Dilerseniz baskı halinde dilerseniz de mail adresinize dijital olarak almanız mümkün. Kulenin ikinci katında Madame Tussauds Müzesi, Mc Donald’s ve mağazalar bulunuyor, dilerseniz bu müzeyi de gezebilir veya alışveriş yapabilirsiniz.
Hollywood Road: Burası Hong Kong Adası’nın en popüler caddelerinden birisi. Aslında caddenin pek bir numarası yok ama özellikle ara sokakları kesinlikle görülmeye değer. Hollywood Road üzerinde birçok kafe, bar, restoran ve mağaza bulunuyor. Caddenin kendisi hayli batılı ancak ara sokakları dolaşırsanız lokal hayatı gözlemleme şansı yakabilirsiniz. Bölgenin en ünlü ara sokağı Upper Lascar Row, diğer adıyla Cat Street. Bu sokak üzerinde onlarca antikacı yer alıyor ve pazarlık yaparak uygun fiyatlı alışveriş yapabilmek mümkün. Bazı antikacılar tezgahların fotoğraflanmasını hoş karşılamıyor o yüzden fotoğraf çekmeden önce mutlaka izin isteyin. Sevdiklerinize hediyelik eşya almak istiyorsanız en doğru adreslerden birisi diyebilirim.
Man Mo Temple: Hollywood Road üzerinde bulunan Man Mo Temple, Uzak Doğu kültürünü yakından gözlemleyebileceğiniz bir Budist tapınağı. 1848 yılında Taoistler tarafından inşa edilen Man Mo Temple, Edebiyat Tanrısı Man Cheong ve Savaş Tanrısı Mo’ya adanmış. Aynı zamanda şehrin en eski tapınağı olma özelliğine sahip. Tapınağın içerisinde bu iki tanrının tasvir edildiği figürler yer alıyor. Bir Budist tapınağı olması nedeniyle içeride oldukça yoğun bir tütsü dumanı oluyor. O kadar yoğun ki tapınaktan çıktıktan sonra kıyafetlerinize sinen is kokusu, yıkadıktan sonra dahi çıkmıyor. Bu yüzden içeride fazla kalmamanızı öneririm. Giriş ücretsiz ayrıca fotoğraf ve video çekimi yapabiliyorsunuz.
Soho: Dünyanın birçok şehrinde olduğu gibi Hong Kong’da bulunan Soho da şehrin modern yüzünü yansıtan bir bölge. Birçok antikacıya, sanat galerisine, egzotik restorana, kafeye, bara ve butik mağazaya ev sahipliği yapıyor. Gezmek için gider misiniz bilmem ama gece hayatı için mutlaka uğramalısınız. Adanın en havalı ve en popüler kulüpleri bu bölgede yer alıyor. Sadece mekanlarla sınırlı değil, eğlence sokağa taşıyor. Bölgenin en ilgi çekici sokakları Staunton, Shelley veya Elgin isimli sokaklar. Soho’ya metro ile gidecekseniz Central istasyonunu inerek D2 çıkışından çıktıktan sonra Mid-Levels Escalator’i kullanabilirsiniz.
Central–Mid-Levels Escalator and Walkway System: Dünyanın en uzun yürüyen merdiveni olan bu sistem, 1993 yılında Hong Kong’un dar sokaklarının sıkışıklığını gidermek adına inşa edilmiş. Tek parça halinde olan bir merdiven değil, yaklaşık 20 adet yürüyen merdiveninin birbirine perçinlenmiş hali. Şehirde çok fazla yokuş olmasından dolayı, insanların hayatını oldukça kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Toplamda 245 Milyon HKD’na mal olmuş ve günde yaklaşık 54.000 kişi tarafından kullanılıyor. Her gün sadece tek bir yönde çalışıyor yani aynı gün hem çıkış hem de iniş için kullanılamıyor. Bu merdivenleri dilerseniz Soho Bölgesi’ne ulaşmak için dilerseniz de Hollywood Road’a ulaşmak için kullanabilirsiniz.
Hong Kong Park: Eğer araç ve insan trafiğinden sıkılmışsanız veya biraz soluklanmak istiyorsanız, şehrin merkezinde, dev gökdelenlerin arasında adeta bir vaha gibi kendine yer edinen bu park sizin için biçilmiş kaftan. Yüksek binaların ortasında olması, modern mimari ile doğal peyzajın muhteşem uyumunun başarılı bir örneği. Yeşil alanların haricinde müzelere, Hong Kong Görsel Sanatlar Merkezine, restoranlara, oyun alanlarına, zambak havuzlarına, çeşmelere, seralara, yapay kayalara, küçük bir gölete ve aynı zamanda 80’den fazla kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Her Çarşamba günü Hong Kong Kuş Gözlemcileri Derneği tarafından düzenlenen ücretsiz rehberli kuş gözlem yürüyüşlerinden birine katılabilir veya bireysel olarak keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Parka ulaşmak için Admiralty metro durağının C1 çıkışını kullanmanız yeterli.
Causeway Bay: Hostelimizin bu bölgede yer alması sebebiyle neredeyse tüm sokaklarını gezdik diyebilirim. Evet, her yerini gezdik ama alışveriş merkezi ve mağazalardan başka bir şey de görmedik. Kültürel anlamda gezilip görülmesi gereken bir yer yok ancak alışveriş yapmayı düşünüyorsanız doğru adrestesiniz diyebilirim. Bölgenin en ünlü alışveriş merkezi Times Square, günün her saati tıklım tıklım dolu oluyor. Alışveriş merkezleri gece saatlerine kadar açık olduğu için Causeway Bay da her daim kalabalık.
Biz gittiğimiz dönem, Causeway Bay Bölgesi’ne çok yakın bir açık alanda adını asla öğrenemediğimiz bir festivale denk geldik. Lise öğrencilerinin kermes gibi bin bir çeşit ürün sattığı, inanılmaz kalabalık ve bir o kadar da eğlenceli bir ortam. Alışveriş merkezlerinden farklı bir şey gördüğümüz için kendimizi şanslı kabul ediyoruz. Buraya ulaşmak için Causeway Bay isimli metro durağında inmeniz yeterli.
Ocean Park: Hong Kong Adası’nın güneyinde, Aberdeen Limanı yakınlarında bulunan Ocean Park, Güneydoğu Asya’nın en büyük eğlence ve su parkı olma ünvanına sahip. İçerisinde sunulan 50’den fazla aktivite seçeneği ile dünyanın en iyi 10 tema parkından biri olarak gösteriliyor. Parkın en popüler aktivitesi, muhteşem bir okyanus manzarası seyretme imkânı sunan Roller Coaster. Lunapark haricinde ise büyük bir akvaryum ve bir de hayvanat bahçesi bulunuyor. Parkın yetişkinler için giriş ücreti 438 HKD ve 3-11 yaş aralığında olan çocuklar için ise 219 HKD. Biletler gün boyu geçerliliğini koruyor ve 10.00-18.00 saatleri arasında hizmet veriliyor. Tek bir bilet ile tüm eğlence araçlarını ve teleferiği kullanabiliyorsunuz. Buraya Ocean Park metro istasyonunda inerek veya Star Ferry limanından kalkan 629 numaralı otobüsü kullanarak kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.
Repulse Bay: Ocean Park’a yakın bir konumda, Hong Kong Adası’nın güneyinde yer alan Repulse Bay isimli körfez, şehrin en popüler bölgelerinden birisi. Adını ise İngiliz ordusunun korsanları püskürttüğü 19. Yüzyıl savaşından alıyor. Günümüzde yeme-içme, dinlenme ve su aktiviteleri için lüks bir yerleşim yeri olarak kullanılıyor. Sarı renkli yumuşak kumlara sahip plajı ile serinlemek isteyen Hong Kongluların uğrak adreslerinden birisi konumunda. Yaz boyu görev yapan cankurtaranlar, koruma ağları ve yüzen platformları sayesinde yüzmeye gelen insanlar için hayli güvenli bir ortam hazırlanmış. Tatil yapmak isteyenlerin konaklayabileceği onlarca hotel ayrıca birçok süpermarket ve kafe bulunuyor. Denize girmeyecek olsanız bile hem sabah yürüyüşleri hem de gün batımı için en doğru adreslerden birisi. Buraya toplu taşıma ile gitmeyi düşünüyorsanız; ilk önce Hong Kong Station isimli metro durağında inmeli ve D çıkışından çıkmalı, ardından ise Exchange Square Bus Terminal isimli otobüs terminalinden 6A, 6X veya 260 numaralı otobüslerden birine binmelisiniz. Otobüslerin bilet ücreti 7.9 HKD.
Stanley Market: Hong Kong Adası'nın güney kıyısında, Repulse Bay Bölgesi’ne yakın bir konumda yer alan Stanley Market isimli pazar alanı, Hong Kong’u ziyaret eden turistlerin uğrak noktalarından bir diğeri. Turistlerin haricinde yerel halk tarafından da hayli ilgi gören bir yer. Hediyelik eşyalar, süs eşyaları, otantik ürünler, mücevherler, aksesuarlar, ipek kıyafetler, ev dekorasyon ürünleri vs. satılıyor. Buraya ulaşım sağlamak için tıpkı Repulse Bay Bölgesi’nde olduğu gibi ilk önce Hong Kong Station isimli metro durağında inmeli ve D çıkışından çıkmalı, ardından ise Exchange Square Bus Terminal isimli otobüs terminalinden 6, 6A, 6X veya 260 numaralı otobüslerden birine binmelisiniz. Diğer seçeneğiniz ise Causeway Bay İstasyonu’nun F1 çıkışından çıkmak ve ardından 40 numaralı minibüslere binmek.
Jumbo Kingdom Floating Restaurant: Hong Kong Adası’nın güney kesiminin en ilgi çekici aktivitelerinden biri de Jumbo Kingdom Floating Restaurant’ta yöresel bir öğle yemeği veya akşam yemeği yemek. Adından da anlaşılacağı üzere bu bir yüzen restoran. Amsterdam’da bulunan Çin restoranının bir benzeri. Çin İmparatorluğu sarayı tarzında süslenen Jumbo Restaurant, belki otantik tarzı belki de Kraliçe Elizabeth ve Tom Cruise gibi ünlü isimlerin burada yemek yemesi sayesinde turistlerin ilgi odağı haline gelmiş.
Dragon’s Back: Hong Kong Adası’nın en popüler aktivitelerinden biri olan Dragon’s Back, yaklaşık 50 kilometrelik trekking parkurunun sadece bir bölümü. Adını bir ejderha sırtına benziyor olmasından alan bu parkur, Asya kıtasının en iyi parkuru olarak kabul ediliyor. Şehirden uzak, doğayla iç içe bir yolculuğa çıkmak, Güney Çin Denizi’nin sunduğu uçsuz bucaksız manzarayı seyretmek ve Hong Kong’u tepeden görmek istiyorsanız bu seçeneği mutlaka aklınızda bulundurmalısınız. Parkurun ilk bölümü 284 basamaklı dik bir merdivenden oluşuyor ancak tepeye tırmandıktan sonra sadece patika yollardan yürümek kalıyor. Dilerseniz rehberli turlar ile dilerseniz bireysel olarak yapabileceğiniz Dragon’s Back yürüyüşü 8.5 kilometrelik bir yoldan ibaret ayrıca yaklaşık 4 saat sürüyor. Parkurun başlangıç noktası olan merdivenlere ulaşmak için; Shau Kei Wan metro durağının A çıkışından çıktıktan sonra Shau Kei Wan Otobüs Terminaline yürümeli, ardından otobüs durağının hemen yanında göreceğiniz 'Shek O' işareti bulunan 9 numaralı otobüse veya minibüsüne binerek Shek O durağında inmelisiniz. Sonrasında ise tek yapmanız gereken Shek O Yolu'na gitmek. Parkurun bitiş noktasından ise minibüsle veya taksi ile Shau Kei Wan'a gidebilir, buradan itibaren de toplu taşıma araçları ile gitmek istediğiniz yere gidebilirsiniz. Rehberli turlar hakkında detayları ise Walkhongkong adresinden öğrenmeniz mümkün.
Kowloon Yarımadası Gezilecek Yerler; Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi’nin kuzey kesiminde yer alan Kowloon Yarımadası, ülkenin Çin anakarasına bağlı olan ve yerleşim yapılan en geniş tarafı. Hong Kong’un gezilip görülmesi gereken birçok noktası Kowloon Yarımadası üzerinde bulunuyor, bu yüzden konaklama tercihinizi bu bölgeden yana kullanmanız mantıklı olacaktır.
Nathan Road: Birbirini ardına sıralanmış neon ışıklı ve Çince yazılı tabelalara sahip onlarca mağaza ile Uzak Doğu’da olduğunuzu en net şekilde anlayabileceğiniz Nathan Road, bölgenin en eski caddesi olma ünvanına sahip. Konum olarak Kowloon Yarımadasının en turistik semti olan Tsim Sha Tsui Bölgesinde yer alıyor. Zaten Kowloon Yarımadası’nın gezilip görülecek birçok noktası da yine bu bölgede. Oldukça uzun ve hareketli bir cadde. Alışveriş yapabileceğiniz dükkânların yanı sıra yöresel lezzetleri tadabileceğiniz onlarca restoran ve kafe bulunuyor. Aynı zamanda The Golden Mile adıyla da bilinen Nathan Road’a geldiğiniz zaman sadece cadde ile sınırlı kalmayın, caddeye bağlı ara sokaklar lokal hayatı gözlemleyebilmeniz adına çok daha ilgi çekici bir özelliğe sahip. Bu cadde üzerine yer alan elektronik eşya mağazalarından alışveriş yapmayı düşünüyorsanız çok dikkatli olmalısınız çünkü satıcıların birçoğu turist kazıklama peşinde. Seyahatim esnasında kameramın lensi bozulduğu için bu dükkânlardan birine girip lens satın almak istediğimde, satıcı hem ederinin çok üzerinde bir ücret talep etmiş hem de 250-300 lira tamir masrafı olan lensimi ederinin ¼ fiyatına satmam için ısrar etmişti. Bu ısrarı gördükten sonra satıcının asıl niyetini anlamış ve hiçbir ürün satın almadan mağazadan ayrılmıştım. Siz siz olun, böyle cadde üzeri mağazalardan alışveriş yapmak yerine teknolojik ürün satılan alışveriş merkezlerini tercih edin. Cadde üzerinde birden fazla metro durağı var ancak en iyi konumda olan Tsim Sha Tsui isimli durak.
Avenue of Stars: Victoria Körfezi kıyısında bulunan Avenue of Stars, muhteşem manzaralara tanıklık edebileceğiniz 440 metre uzunluğunda bir yürüyüş yolu. Adının ‘Yıldızlar Geçidi’ olmasının elbette bir sebebi var; yol boyunca Bruce Lee, Jet Li ve Jackie Chan gibi dünya sinemasında yer edinmiş ünlü isimlerin el izlerinin yer aldığı levhalar yerleştirilmiş. Hong Kong’un en önemli değerlerinden biri olan Bruce Lee’nin heykeline ev sahipliği yapması sayesinde ise yılın her dönemi turist akınına uğruyor. Restorasyon çalışması nedeniyle cadde 2017 yılı boyunca turizme kapatılmış durumda. Restorasyonun bitiş tarihi 2018 Nisan ayı olarak ön görülüyor, eğer siz gittiğinizde çalışmalar bitmişse heykelin önünde şöyle afili bir Bruce Lee pozu vermeden ayrılmayın. Avenue of Stars’a ulaşım sağlayabileceğiniz en yakın durak East Tsim Sha Tsui isimli metro durağı.
A Symphony of Lights: Avenue of Stars isimli yürüyüş yolundan deniz solunuzda kalacak şekilde devam ederseniz, Hong Kong Adası ile Kowloon Yarımadası arasında sefer düzenleyen feribotların kalkış noktası olan Star Ferry limanına ulaşırsınız. Burası hem yerel halk hem de turistler için oldukça popüler bir nokta çünkü 2004 yılından beri 47 binanın katılımı ile A Symphony of Lights yani ‘Işıkların Senfonisi’ adı verilen bir ışık gösterisi düzenleniyor. Hong Kong Adası üzerinde yer alan gökdelenlerin çatılarına yerleştirilen projektörler ve lazerler ile yapılan bu gösteri, 2005 yılında ‘dünyanın en kapsamlı ışık ve müzik gösterisi’ olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş. Haftanın her günü saat 20.00’da başlıyor ve toplamda 15 dakika sürüyor. Gösteriyi izlemek isteyen insanlar için Star Ferry limanının hemen yanında bulunan Tsim Sha Tsui Clock Tower isimli saat kulesinin önüne gözlem platformu kurulmuş ve gösteri saatlerinde dolup taşıyor. Işık gösterisini kaçırmış olsanız bile burada vakit geçirmenizi öneririm çünkü çok hoş bir manzarası var. Dilerseniz Star Ferry limanından kalkan turistik tekneler ile yapılan körfez turlarına da katılabilirsiniz. Hong Kong’a gelmeden önce kameram bozulduğu için maalesef kaliteli bir video çekemedim o yüzden aşağıya Youtube’da rastladığım güzel bir A Symphony of Lights videosu ekliyorum.
Tsim Sha Tsui Clock Tower: Yukarıda da bahsettiğim üzere Star Ferry limanının hemen yan tarafında yer alan ve Hong Kong’un simgelerinden biri haline gelen 44 metrelik bu saat kulesi, 1915 yılında inşa edilmiş ve şehrin en eski yapılarından birisi. Kowloon-Canton demiryolu hattının üzerinde bulunan Kowloon İstasyonu için inşa edilmiş ancak istasyon daha sonraları yıkılmış, kırmızı tuğla ve granit taşlar ile yapılan kule ise sembolik bir yapı olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Hong Kong Space Museum: Avenue of Stars’ın hemen yan tarafında, caddenin kenarında yer alan ve kubbeli yapısı sayesinde kolaylıkla tanıyabileceğiniz Hong Kong Uzay Müzesi, astronomi ve uzay bilimi meraklıları tarafından hayli ilgi gören bir müze. Stanley Ho Uzay Tiyatrosu, Uzay Bilimleri Salonu, Astronomi Salonu, 3 boyutlu gökyüzü gösterileri ve astronomi sergileri ile ziyaretçilerine öğretici ve bir o kadar da keyifli zaman geçirme imkânı sunuyor. Salı günleri hariç hafta içi 10.00-21.00 saatleri arasında ve hafta sonu ise 13.00-21.00 saatleri arasında hizmet veren müzenin giriş ücreti 24 HKD. Ulaşım için East Tsim Sha Tsui metro durağını kullanabilirsiniz.
Hong Kong History Museum: Tsim Sha Tsui Bölgesi’nin doğusunda yer alan Hong Kong Tarih Müzesi, kurulduğu yıl olan 1975’ten beri ziyaretçilerin uğrak adreslerinden birisi. Müze kompleksi içerisinde arkeoloji, yerel tarih, etnografya ve Hong Kong ile Güney Çin'in doğal tarihleri ile ilgili sayısız nesnenin sergilendiği 8 farklı galeri bulunuyor. Kalıcı sergilerin haricinde, yılın bazı dönemlerinde ise tematik sergiler düzenleniyor. Tarih meraklıları için eğlenceli bir gezi olabilir. Ulaşım için East Tsim Sha Tsui metro durağını kullanabilirsiniz ayrıca müzenin giriş ücreti 10 HKD.
Wong Tai Sin Temple: 1921 yılında inşa edilen Wong Tai Sin Tapınağı, Hong Kong’un en ünlü ve en kutsal Taoist tapınağı olarak biliniyor. Tıpkı Hong Kong Adası’nda yer alan Man Mo Temple gibi bu tapınak da tütsü yakarak dilek dileyen insanlarla dolup taşıyor. Eğer ziyaret etmeyi düşünüyorsanız içeride çok fazla kalmamalısınız zira kıyafetlerinize yoğun bir is kokusu sinecektir. Dilerseniz tapınağın girişinde bekleyen falcılara 10 HKD gibi küçük bir ücret karşılığında fal baktırabilirsiniz. Tapınağın arka kısmında bulunan Good Wishes Garden yani İyi Dilek Bahçesi’ne uğramayı da ihmal etmeyin. Tapınağa Wong Tai Sin metrosunda inip B2 çıkışını kullanarak ulaşabilirsiniz. Saat 17.30’a kadar ziyaret edilebiliyor ayrıca giriş ücretsiz.
Tin Hau Temple: Hong Kong’un en büyük tapınağı olma ünvanına sahip Tin Hau Tapınağı, Taoizm inancını yakından gözlemleyebileceğiniz en doğru adreslerden birisi. Deniz Tanrıçası Tin Hau, balıkçılar ve kaderi denize bağlı olan insanların anısına inşa edilen bu tapınağa ulaşmak için Yau Ma Tei durağında inerek cadde boyunca kısa bir yürüyüş yapmanız yeterli.
Temple Street Night Market: Her Asya ülkesinde olduğu gibi Hong Kong’da da sokak pazarları oldukça popüler. Turistlerin büyük çoğunluğu alışveriş yapmak için değil, sadece gezmek ve bu kültürü yakından gözlemlemek amacıyla geliyor zira satılan ürünlerin neredeyse tamamı sahte ve kalitesiz. Akşamüzeri kurulan pazar alanı gece 01.00’e kadar açık kalıyor. Hediyelik eşyalar, biblolar, çaydanlıklar, elektronik eşyalar, saatler, erkekler ve kadın kıyafetleri, yeşim taşları, antikalar vs. satılıyor ayrıca pirinç, erişte ve deniz mahsullerinden yapılan sokak yemeklerini tatmanız da mümkün. Sadece bunlardan da ibaret değil, dilerseniz 10 HDK gibi bir ücrete fal baktırabilir veya haftanın bazı günlerinde sokak performansı sergileyen opera sanatçılarını da dinleyebilirsiniz. Bangkok’ta bulunan Patpong gece pazarında olduğu gibi bu pazar alanının da etrafında hırsızlar kol geziyor o yüzden çantanıza ve cüzdanınıza dikkat etmelisiniz. Yine Patpong’da olduğu gibi Temple Street Gece Pazarı da müşteri arayan fahişeleri görebileceğiniz bir yer. Eğer alışveriş yapmayı düşünüyorsanız mutlaka pazarlık yapmalısınız, satıcının söylediği ilk fiyatın yarısını bile öderseniz muhtemelen kazıklanmış olursunuz. Fiyatın 1/3 ini teklif etmeniz gayet normal bir durum. Temple Street Night Market’a ulaşmak için Jordan MTR istasyonunun C2 çıkışından çıkmalı ve Bowring Street boyunca yürümeli veya Yau Ma Tei MTR istasyonunun C çıkışından çıkmalı ve Man Ming Lane caddesi boyunca yürümelisiniz.
Ladies Market: Kowloon Yarımadası’nın metrekareye en fazla insan düşen Mong Kok Bölgesi’nde, Tung Choi Street üzerinde kurulan Kadınlar Pazarı, şehrin en büyük ve en ünlü gece pazarı. Adını ise her yaştan kadınlar için satılan çok sayıda giyim eşyası ve aksesuardan alıyor. Diğer gece pazarlarında olduğu gibi burada da her türden ürün bulmak mümkün. Tabi ki çoğu kalitesiz ve sahte ürünler. Gerçi ben buradan cep telefonum için bir şarj aleti satın almıştım, hala kullanıyorum. Ladies Market’i diğerlerinden ayıran özelliği ise tezgahların haricinde mağazalara da ev sahipliği yapıyor olması. Her ne kadar bu mağazalarda satılan ürünlerin orijinal olduğu söylense de emin olmadan alışveriş yapmamak gerekiyor. Kadınlar Pazarı, Mong Kok Bölgesi’nin sadece Tung Choi Caddesi üzerinde kurulan kısmı. Bu caddenin paralelinde yer alan Fa Yuen Caddesi üzerinde de farklı bir pazar kuruluyor. Yine Tung Choi Caddesi’nin paralelinde bulunan Sai Yeung Choi Caddesi üzerinde elektronik eşyalar satılan mağazaları ve Fa Yuen Caddesi ile Nelson Sokağı'nın köşesinde yer alan Mongkok Bilgisayar Merkezi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Buraya ulaşmak için Mong Kok metro durağının 2 numaralı çıkışından çıktıktan sonra Nelson Caddesi boyunca yürümeniz gerekiyor.
Kowloon Park: Yarımadanın hareketli caddelerini gezdikten sonra şehrin kalabalığından uzaklaşmak ve bir nebze de olsa soluklanmak isteyenler için oldukça güzel bir yeşil alan. Sömürge döneminde İngiliz Ordusunun karargahının yer aldığı bölge üzerine, 1970 yılında kurulmuş. Gökdelenlerin arasında yer alan park; yürüyüş parkurları, yapay gölü, Çin Bahçesi ve kuş çeşitliliği ile her kesimden insanın uğrak adreslerinden biri olmaya devam ediyor. Eğer Kowloon Park’ı yağmurlu bir günde ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, parkın 200 metrelik korunaklı geçidinde yağmurun sesini adeta bir melodi gibi dinleyebilirsiniz. Her pazar günü park içerisinde Kung Fu gösterisi ve aslan gösterisi düzenleniyor, aklınızda bulunsun. Kowloon Park’a ulaşmak için Jordan veya Tsim Sha Tsui metro durağında inmeniz yeterli olacaktır.
Sky100 Hong Kong Observation Deck: Victoria Tepesi’nden çok daha iyi bir panaromik şehir manzarası sunan bu gözlem noktası, Hong Kong’un en yüksek binası olan Uluslararası Ticaret Merkezi (ICC) ‘nin 100. katında bulunuyor. Manzara izlenilen katın yerden yüksekliği toplamda 393 metre ancak yüksek hızlı asansörler ile yukarıya çıkmak sadece 1 dakika sürüyor. Çıplak gözle manzara seyretmenin yanı sıra yüksek teknoloji ürünü olan teleskoplar ile gözlem yapma imkânı da sunuluyor. Gözlem platformunda ayrıca Hong Kong'un tarihi ve kültürel yapısını yakından tanıyabileceğiniz interaktif sergiler düzenleniyor. Hem gündüz hem de akşam saatlerinde hizmet veriyor yani şehrin gece manzarasını seyredebilmeniz de mümkün. Bilet fiyatı tek kişi için 168 HKD ancak aynı anda iki bilet alırsanız toplam 198 HKD ödüyorsunuz. Buraya ulaşmak için Kowloon MRT isimli metro istasyonunun C1 veya D1 çıkışlarını kullandıktan sonra, Elements Shopping Mall isimli alışveriş merkezinin ikinci katına çıkmanız gerekiyor.
Lion Rock: Kowloon Yarımadası’nın kuzeyinde, New Territories Bölgesi’ne çok yakın bir konumda yer alan bu kaya, sunduğu muhteşem şehir manzarası ile Hong Kong’u ziyaret eden turistlerin ilgi odağı. Aslan siluetine benziyor olması nedeniyle bu ismi almış. Kayaya ulaşmak için zorlu bir parkuru tırmanmak gerekiyor ancak varış noktasında seyredeceğiniz manzaranın tüm yorgunluğunuzu alacağından hiç şüpheniz olmasın. Hong Kong’un en iyi doğa aktivitelerinden biri olarak kabul edilen ve harika manzaralar eşliğinde yapılan bu yürüyüş ortalama 2.5 saat sürüyor. Parkurun başlangıç noktasına ulaşmak için ilk önce Won Tai Sin MTR istasyonunun B3 çıkışından çıkmalı, ardından ise yeşil renkli taksilerden birine binerek Lion Rock yolunun başlangıç noktasına gitmek istediğinizi söylemelisiniz. Metro istasyonu ile başlangıç noktasının arası için ödeyeceğiniz taksi ücreti yaklaşık 25-30 HKD. Başlangıç noktasına ulaştıktan sonra tabelaları takip etmeniz yeterli. Eğer metro istasyonundan çıktıktan sonra başlangıç noktasına yürüyerek ulaşmak isterseniz biraz yorulmayı göze almanız gerekiyor çünkü mesafe epey uzak. B3 çıkışını kullandıktan sonra hemen yanında tapınak bulunan alt geçitten geçmeli, yolunda devamında karşınıza çıkacak olan kalabalık meydana geldiğinizde gökdelenlerin olduğu tarafa doğru yürümeli, daha sonra sol tarafınıza kalacak olan ‘Shatin Pass Road’a giden patikaya girmeli, patikanın devamında göreceğiniz minibüs duraklarından sola dönerek Shatin Pass Road’a girmeli ve bu caddenin sonunda sağa doğru kıvrılan yolu kullanarak parkurun başlangıç noktasına yer alan merdivenlere ulaşmanız gerekiyor. Sonrasında ise tabelaları takip ederek Lion Rock’ı kolayca bulabilirsiniz.
Lantau Adası Gezilecek Yerler; Burası Hong Kong’un diğer bölgelerine kıyasla daha uzak olan bölümü. Uzak dediğime bakmayın, şehri sarmalayan metro ağının bu ada üzerinde de durakları mevcut. Hong Kong Adası ve Kowloon Yarımadasına göre çok daha yeşil, doğayla iç içe olan bir ada. Yüzölçümü bakımından Hong Kong Adası’nın iki katı olmasına rağmen gezilip görülecek çok fazla yer yok ancak yine de Hong Kong seyahatlerinin olmazsa olmazlarından.
Ngong Ping 360: Ngong Ping aslında Lantau Adası üzerinde bulunan bir köy ve Ngong Ping 360 ise Ngong Ping ile Tung Chung Bölgesi arasındaki ulaşımı sağlamayan bir teleferik hattı. Tung Chung Bölgesi metro hattı ile Hong Kong Adası’na bağlanıyor ve buradan sonra da teleferik hattı kullanılarak Ngong Ping isimli köye ulaşılıyor. Teleferik hattının toplam uzunluğu 6.7 km ve yaklaşık 25 dakika sürüyor. Eşine az rastlanır bir tecrübe, ziyaretçiler sırf bu teleferiğe binebilmek için saatlerce bilet kuyruğunda bekliyor ancak yükseklik korkusu olanlar için işkenceye dönüşebilir. Sizin de böyle bir korkunuz varsa Ngong Ping isimli köye otobüsle gitmenizi öneririm. Eğer bu tip aktiviteleri seviyorsanız, dünyanın en iyi 10 teleferik yolculuğundan biri seçilen Ngong Ping 360 ile yapacağınız seyahat boyunca muhteşem manzaralara tanıklık edecek ve yolculuğun bitmesini hiç istemeyeceksiniz. Standart kabinlerin bilet ücreti tek yön 130 HKD ve gidiş-geliş 185 HKD. Eğer bu yolculuğun daha da heyecanlı olmasını istiyorsanız zemini şeffaf camdan yapılan kristal kabinleri tercih edebilirsiniz, kristal kabinlerin tek yön bilet ücreti 180 HKD ve gidiş-geliş 255 HKD. Eğer uzun kuyruklar beklemek istemiyorsanız gitmeden önce Np360 adresini ziyaret ederek biletlerinizi online olarak almanızı öneririm. Teleferiğin Tung Chung Bölgesi üzerinde yer alan kalkış noktasını bulmak çok kolay; turuncu hattı kullanarak hattın son durağı olan Tung Chung durağında inecek, B çıkışından çıkacak ve yaklaşık 5 dakikalık yürüyüşten sonra teleferiğin hareket ettiği noktaya ulaşacaksınız. Metro durağından çıktıktan sonra Ngong Ping 360 tabelalarını takip etmeniz yeterli.
Tian Tan Buddha: Tayvan’da bulunan heykelden sonra dünyanın en büyük ikinci oturan Buddha heykeli olma ünvanını taşıyan Tian Tan Buddha, 1993 yılında inşa edilmiş ve toplamda 34 metre yüksekliğe sahip. Heykelin yer aldığı Muk Yue Dağı'nın tepesine ulaşmak için 268 basamaklı merdiveni tırmanmanız gerekiyor. Yukarıya çıkmak biraz meşakkatli ancak yemyeşil dağlarla çevrili olan bölgenin muhteşem manzarası tüm yorgunluğunuzu alacaktır. Yukarıya tırmandıktan sonra oturan Buddha heykelinin etrafında 6 adet küçük bronz heykel göreceksiniz. ‘Altı Şeytanın Sunumu’ olarak bilinen bu heykeller büyük Buddha’yı kuşatıyor. Heykellerin her biri Tian Tan Buddha’ya çiçek, meyve, tütsü, müzik, merhem ve ışık sunuyor. Bu sunumların hepsi aslında birer sembol ve sabrı, ahlakı, bilgeliği, hayırseverliği, gayreti ve meditasyonu temsil ediyor. Heykelin hemen altında ise krematoryum sergisi bulunuyor, ölen insanların fotoğrafları ve külleri sergileniyor. Tian Tan Buddha dünyanın en büyüklerinden biri olmasının yanı sıra aynı zamanda Budist inancını benimseyen insanlar için de bir hac noktası olarak kabul ediliyor. Diğer oturan Buddha heykellerinden farklı olarak kuzey yönüne bakar ki normalde Buddha heykelleri güneye bakacak şekilde konumlandırılır. Eğer teleferik yolculuğu yapacaksanız, yol boyunca Tian Tan Buddha’nın heybetini daha net görme şansınız olacak. Teleferiğe binmeyi düşünmüyorsanız, Tian Tan Buddha’nın yer aldığı Ngong Ping köyüne otobüs kullanarak da ulaşım sağlayabilirsiniz. Otobüs durağı Tung Chung Bölgesi’nde, teleferik istasyonunun hemen yanında bulunuyor. Bunun için; turuncu hattı kullanarak hattın son durağı olan Tung Chung durağında inecek, ardından B çıkışından çıkacak ve yaklaşık 5 dakikalık yürüyüşten sonra teleferiğin hareket ettiği nokta ile hemen yanında bulunan otobüs duraklarına ulaşacaksınız. Buradan 23 numaralı otobüse binmeniz gerekiyor, yolculuk yaklaşık 50 dakika sürüyor ve bilet ücreti tek yön için 17.20 HKD. Herhangi bir sebepten dolayı teleferiğe binememişseniz üzülmeyin çünkü otobüsle yapılan yolculuk da en az teleferik yolculuğu kadar güzel. Yemyeşil dağların arasında ilerleyen 21 kilometrelik yol boyunca oldukça hoş manzaralara tanıklık edeceksiniz. Tung Chung'dan Ngong Ping'e giden ilk otobüs 07.15’te hareket ediyor ve Ngong Ping'den Tung Chung'a dönen son otobüs ise saat 19.10’da. Pazar günleri otobüs seferi düzenlenmiyor.
Po Lin Monastery: Tian Tan Buddha’nın hemen karşısında yer alan Po Lin Manastırı, Budizm inancının Hong Kong’da bulunan en önemli tapınaklarından birisi. 1906 yılında Çin’in Jiangsu şehrinden gelen 3 Budist kesiş tarafından kurulan manastır, günümüzde halen birçok dindar keşişe ev sahipliği yapıyor. Tapınağın içerisinde onlarca Buddha heykeli ve Budizm inancının önemli figürleri bulunuyor. İçeriyi dilediğiniz gibi gezebiliyorsunuz ancak fotoğraf ve video çekimi yasak. Tapınağın ayrıca rengarenk çiçekler ile süslenen hoş bir bahçesi ve vejetaryen yemekler yiyebileceğiniz bir de restoranı bulunuyor. Giriş ücretsiz.
Ngong Ping Village: Po Lin Manastırı’nın yan tarafında yer alan Ngong Ping isimli bu köy aslında alışveriş yapabileceğiniz, geleneksel mimariye uygun olarak tasarlanan mağazaların yer aldığı turistik bir alan. Çin kültürüne ait onlarca ürünün satıldığı bu mağazalardan pazarlık yapmak kaydı ile uygun fiyatlı alışverişler yapabilirsiniz. Mağazaların, çay evlerinin ve yeme-içme alanlarının haricinde ise Uzak Doğu kültürünü tanıtan üç boyutlu kısa filmler izleme şansı bulabilirsiniz. Köyün giriş kısmında yer alan Pai Lau isimli süs kemeri, 1644-1911 yılları arasında hüküm süren Qing Hanedanının mimari tarzını yansıtıyor. Kemerin devamında göreceğiniz Bodhi Yolu isimli yol ise Pai Lau kemeri ile Di Tan denilen açık alanı birbirine bağlayan bir kutsal geçit. Yolun iki yanında, 12 İlahi General'in heykelleri ile 40 adet lotus şeklinde fener bulunuyor. 12 İlahi General, Budizm'in koruyucuları olarak kabul ediliyor ve her biri, günün iki saatlik bölümünü korumakla yükümlü. Yolun devamında karşınıza çıkacak olan Di Tan isimli açık alan ise dini törenlerin düzenlendiği bir yer.
Tai O Fishing Village: Lantau Adası üzerinde yer alan Tai O isimli köy, daha önce Güney Çin Denizi'nin çeşitli yerlerinde teknelerde yaşayan, son iki yüzyıldır ise suyun üzerine inşa ettikleri ahşap evlerde hayatlarını sürdüren göçebe Tanka halkının yaşadığı, geleneksel yaşamı en sade şekilde gözlemleyebileceğiniz bir balıkçı köyü. Burada göreceğiniz ahşap evlerin neredeyse tamamına yakını, adeta bir örgü gibi birbirine bağlanmış durumda. Köyü ortadan ikiye bölen nehrin üzerine kurulu olan köprü, tamamen insan eliyle çalışıyor ve yaklaşık 85 yıldır varlığı bu şekilde devam ettiriyor. Köyde Tanka halkından çok fazla insan kalmamış, kalanlarında çoğu yaşlı olduğu için evlerin bakımları yardım kuruluşları ve okullar tarafından yapılıyor. Turistlerin uğrak adreslerinden biri haline gelmesi nedeniyle yeme-içme alanları da düşünülmüş. Ayrıca dilerseniz yerel halktan insanlarla anlaşarak tekne gezisi yapabilmeniz de mümkün. Tekneler Tai O'da bulunan ana köprünün altından hareket ediyor ve gezilerin asıl amacı kendilerini çok zor gösteren beyaz Çin yunuslarını görmek. Teknelerin ücreti 20 HKD. Eğer alışılmışın dışında fotoğraf kareleri yakalamak ve modern hayattan bir nebze de olsa uzaklaşmak istiyorsanız mutlaka bu köye uğramalısınız. Buraya eğer Tian Tan Buddha heykelinden önce gidecekseniz, Tung Chung metro durağında indikten sonra teleferik istasyonunun hemen yan tarafında yer alan otobüs terminalinden 11 numaralı otobüse binmeniz gerekiyor. Eğer Ngong Ping köyünden gidecekseniz, köyün içerisinde yer alan otobüs duraklarından 21 numaralı otobüse binmeli ve ardından da 5-15 dakika kadar yürümelisiniz.
Disneyland Hong Kong: Hong Kong’un en büyük tema parkı olan Disneyland Hong Kong, 2005 yılında açılmış ve dünyanın en küçük Disneyland parkı olarak biliniyor. Feng Shui felsefesine uygun olarak dizayn edilen parkın inşası için Lantau Adası'nda bulunan Penny's Körfezi tamamen ıslah edilmiş. Diğer tüm Disneyland’lar gibi burası da çocukla seyahat eden ailelerin uğrak noktalarından birisi. Kendisi küçük ancak sunduğu aktivitelerin sayısı hayli fazla. Tek günlük sınırsız biletlerin fiyatı 589 HKD.
New Territories Gezilecek Yerler; Ülkenin %86.2’lik bölümünü kaplayan New Territories, Kowloon Yarımadasının kuzeyinde ve Güneydoğu Çin bölgesine yakın bir konumda yer alıyor. Hong Kong’un Çin anakarasına en yakın olan bölümü, bu yüzden Hong Kong ziyaretiniz boyunca Çin’e en yakın olacağınız yer diyebiliriz. ‘Yeni Topraklar veya ‘Yeni Bölgeler’ olarak çevirebileceğimiz New Territories, 1898 yılında Çin ile İngiltere arasında yapılan anlaşma gereği, Hong Kong sınırlarının genişletilmesi amacıyla 99 yıllığına Çin’den kiralanmış. Aslında çok geniş bir bölge ancak çok fazla yerleşim yok zira bölgedeki arazilerin çoğu dağlık. Yerleşim olmamasına karşın New Territories’de bulunan vadiler bölgenin en verimli tarım arazileri arasında sayılıyor. Sha Tin, Tsuen Wan ve Tai Po isimli kasabalar bölgenin en önemli yerleşim ve ticaret merkezleri. Bu kasabaların yanı sıra tapınaklar, doğal parklar, yürüyüş parkurları, çiftlikler ve küçük köyler bulunuyor. Günümüzde Hong Kong hükümeti tarafından yürütülen demiryolu ve metro çalışmaları sayesinde yerleşim ‘Yeni Topraklar’a doğru kayıyor denilebilir. Bölgenin çok dağlık ve ıssız olmasından dolayı Hong Kong şehir merkezinden oldukça farklı bir yüzü var, eğer New Territories’in doğal parklarını ziyaret ederseniz modern mimariden çok uzakta olmanız sebebiyle tamamen farklı bir ülkeyi geziyormuş hissine kapılacağınız aşikâr.
Tsang Tai Uk: Burası, Kowloon Yarımadası’na en yakın olan Hakka köyü. Sayıları 80 milyonu bulan ve büyük çoğunluğu Çin topraklarında yaşayan Hakka insanlarının bir kısmı da hayatlarını New Territories’de sürdürüyor. Geçimlerini tarım yaparak sağlayan bu insanlar aslında Çinli olmasına rağmen kendi tarihlerine, dillerine, festivallerine ve yemek kültürüne sahipler. En belirgin farklar ise kıyafetlerde görülüyor zira Hakka kadınları günün büyük bir bölümünü tarlada çalışarak geçirdiği için güneşten korunmak amacıyla geniş siperli şapkalar ve siyah kıyafetler giyiyor. Tüm bunların ötesinde ise Hakka insanları sahip oldukları farklı mimari stilleri ile ünlü. Ming Hanedanına mensup Hakkalar, Kuzey Çin’den göç ettikten sonra diğer Hakka kabilelerinin ve yerlilerin saldırılarından korunmak için yüksek duvarlı evler inşa etmiş, Tsang Tai Uk isimli köy de bu tip geleneksel evlerin hala ayakta durduğu nadir köylerden birisi. Tsang klanının kalesi olması amacıyla inşa edilen köyün yapımına 1847 yılında başlanmış ve yaklaşık 20 yıl sürmüş. Dikdörtgen şeklinde tasarlanan kompleks, tuğla duvarlarla çevrili üç sıra evden ve dört köşesinde de savunma amaçlı inşa edilen nöbetçi kulelerinden meydana geliyor. Kompleksin içinde yer alan evler ise toplanan mahsullerin kurutulduğu ortak avluya bakıyor. Bunların haricinde ise toplantılara ve törenlere ev sahipliği yapan bir salon ile Tsang çocuklarının okul hayatından önce eğitildiği bir çalışma odası bulunuyor. Buraya ulaşım sağlamak için Che Kung Temple veya Sha Tin Wai metro istasyonlarından birinde inerek kısa bir yürüyüş yapmanız yeterli.
Ten Thousand Buddhas Monastery: Pai Tau Köyü sınırları içerisinde yer alan Po Fook Tepesi üzerine kurulu On Bin Buddha Manastırı, Hong Kong'un en ünlü Budist tapınaklarından ve en popüler turistik yerlerinden birisi. Man Fat Tsz adıyla da bilinen manastır, Rahibe Yuet Kai tarafından 1949 yılında kurulmuş ve yapımı 1957'de bitirilebilmiş. Rahibe Yuet Kai, 24 Nisan 1965 yılında öldükten sonra vasiyetine uygun olarak süslenmiş ve ardından da mumyalanmış. Rahibenin mumyalanmış cesedi, halen ana tapınak salonunda yer alan cam bir fanus içerisinde sergileniyor. Tapınağın bulunduğu noktaya çıkmak için 431 basamaklı bir yolu tırmanmanız gerekiyor. Bu yolun her iki tarafında, birbirinden farklı 500 adet altın yaldızlı Arhan Heykeli bulunuyor. Manastır bünyesinde ise 5 adet tapınak, 4 adet köşk, bir veranda ve bir pagoda yer alıyor. Ana tapınağın duvarları, raflara sıralanmış yaklaşık 13.000 minyatür Buddha heykeli ile kaplanmış. Her heykelin farklı bir pozu var ve hepsinin altında bağışlayan kişinin adı yazıyor. Kompleks içerisinde yer alan 9 katlı Pagoda, içerisinde yer alan spiral merdivenleri tırmandığınız taktirde panaromik bir manzara sunuyor. Bu Pagoda, aynı zamanda 100 HKD banknotunun üzerine resmedilmiş. Manastır özellikle Buddha’nın doğum günü, Çin Yeni Yılı ve Cheung Yeung Festivali gibi önemli günlerde, Budizm inancını benimseyen Hong Kong’luların büyük bir çoğunluğuna ev sahipliği yapıyor. Manastırın çevresinde çok sayıda maymun yaşıyor ve ziyaretçilerin çantalarını alıp kaçabiliyorlar, bu yüzden maymunla karşılaşırsanız çantanıza sahip çıkmalısınız. Manastıra ulaşmak için Sha Tin isimli metro durağında indikten sonra B çıkışından çıkmanız gerekiyor ancak buradan sonrası biraz karmaşık. Tapınakta restorasyon çalışmaları yapıldığı için Hong Kong Turizm Kurulu, güvenlik endişesi nedeniyle manastırı şu an turizm bölgesi olarak tanıtmak istemiyor. Bu yüzden de yönlendirme tabelaları kaldırılmış durumda. Manastıra ulaşmak için en iyi yöntem navigasyon programınızı kullanmak veya çevrede yaşayan insanlara sormak. Saat 09.00-17.300 arasında ziyarete açık ve giriş ücretsiz.
Hong Kong Heritage Museum: Geleneksel Çin mimarisi Siheyuan stili benimsenerek inşa edilen bir kompleks içerinde yer alan Hong Kong Miras Müzesi, erken dönem Hong Kong ile Güney Çin bölgesinin tarihini, kültürünü ve sanatını yakından tanıyabileceğiniz eserlerin sergilendiği 12 farklı galeriden oluşuyor. Nehir kıyısında, ağaçlık bir alan üzerine kurulu müze, hem konumu ve mimarisi hem de sergilenen eserlerin çeşitliliği sayesinde ülkenin en değerli müzelerinden birisi olarak görülüyor. Müzenin en dikkat çeken bölümleri sanatçı Zhao Shao'ang'a ait Çin tablolarından oluşan koleksiyon ve Bruce Lee sergisi. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Bruce Lee Vakfı ile iş birliği içinde olan Hong Kong Miras Müzesi, Bruce Lee'nin sadece bir film yıldızı ve dövüş sanatçısı olmadığını, hepsinden öte Hong Kong için kültürel bir olgu olduğunu vurgulamak amacıyla ortaklaşa bir koleksiyon oluşturmuş. Bu koleksiyonda, yurtiçi ve yurtdışından birçok koleksiyoncu ve kuruluş tarafından bağışlanan 600'den fazla paha biçilemez Bruce Lee materyali bulunuyor. Müzeye ulaşım oldukça rahat; Che Kung Temple metro durağının A çıkışından çıktıktan sonra 5 dakikalık bir yürüyüşle veya Sha Tin metro durağının A çıkışını kullandıktan sonra 15 dakikalık bir yürüyüşle kolayca ulaşabilirsiniz. Müze 10.00-17.00 saatleri arasında hizmet veriyor, Salı günleri kapalı ve giriş ücreti ise 10 HKD.
Hong Kong Hakkında Faydalı Bilgiler;
1- Hong Kong çok dağınık bir şehir, bu yüzden her yerini yürüyerek gezmeniz imkânsız. Birbirine yakın olan yerleri yürüyerek gezebilirsiniz ancak diğer adalara ulaşmak için mutlaka toplu taşıma aracı kullanmanız gerekiyor. Eğer Hong Kong’da geçireceğiniz günleri Hong Kong Adası, Kowloon Yarımadası, Lantau Adası ve New Territories olarak ayırırsanız hem zamandan tasarruf edersiniz hem de şehri gezmeniz bir hayli kolaylaşır. Toplu taşıma için en iyi yöntem elbette metro hattı ancak taksi kullanmayı düşünüyorsanız detayları bilmeniz gerekiyor. Hong Kong’da çalışan taksiler üç farklı renge sahip. Kırmızı taksiler, Lantau Adası'nda bulunan Tung Chung Caddesi ile Lantau Adası'nın güney kesimi arasında kalan bölüm haricinde Hong Kong’un diğer tüm bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Kırmızı taksilerin açılış ücreti 24 HKD ve her 200 metrede bir 1.70 HKD ekleniyor. Yeşil renkli taksiler sadece New Territories bölgesinde hizmet veriyor, açılış ücreti 20.50 HKD ve her 200 metrede bir 1.50 HKD ekleniyor. Mavi taksiler ise sadece Lantau Adası üzerinde çalışıyor, açılış ücreti 19 HKD ve her 200 metrede bir 1.50 HKD ekleniyor. Tüm taksilerin Disneyland ve havaalanına gitme yetkisi var. Taksilerle pazarlık yapılabiliyor ve durakların haricinde cadde üzerinde durdurmak da mümkün. Bu arada taksilerde yolcuların emniyet kemeri takması zorunlu. Eğer taksimetre açtırmışsanız ve dolandırıldığını düşünüyorsanız, sürücüden fatura almak kaydı ile Hong Kong ulaşım departmanına şikayette bulunabilirsiniz.
2- Konaklama için Hong Kong Adası üzerinde veya Kowloon Yarımadası üzerinde yer alan hostellerden herhangi birini tercih edebilirsiniz. Metro ağı şehri sarıp sarmaladığı için mutlaka hostelinize yakın bir durak olacaktır o yüzden konumunu çok önemsemeden hangisi ucuz ise tercihinizi ondan yana kullanın derim.
3- Mağazaların haricinde her türlü alışverişlerinizde pazarlık yapmayı unutmayın. Özellikle gece pazarlarında satıcının ilk söylediği fiyatı kesinlikle kabul etmeyin, o ürünün ederi söylenen fiyatın ¼ ü kadardır emin olun. Yeri gelmişken söyleyeyim, 100 Türk Lirası yaklaşık 220 HKD ediyor ve şehrin her yerinde döviz bürosu bulmak mümkün. Yanınızda Türk parası götürmek gibi bir hataya düşmeyin, Amerikan Doları en iyi seçenek. Eğer 100 USD’nin üzerinde para bozduracaksanız mutlaka pazarlık yapın, döviz bürosu ile pazarlık yapılmaz sanmayın.
4- Hong Kong’a gitmeden önce telefonunuza mutlaka HERE isimli navigasyon programını veya Maps.Me isimli navigasyon programını kurmanızı ve Hong Kong haritasını indirmenizi öneririm. Bunlar çevrimdışı yani internetsiz çalışan harita programları ve her ikisi de Hong Kong’da çok iyi çalışıyor. Elinizde çarşaf gibi harita gezdirmek yerine cep telefonunuz ile istediğiniz her yeri kolayca bulabilirsiniz.
5- Hong Kong, Türk vatandaşlarından vize istemiyor ancak pasaportunuzun en az 6 aylık kullanım süresinin kalmış olması gerek. Havaalanında problem yaşamak istemiyorsanız gitmeden önce mutlaka dönüş biletinizin çıktısını ve konaklama rezervasyonunuzun çıktısını yanınıza alın. Uçakta size verilecek olan immigration form üzerinde yazılı bilgileri eksiksiz doldurun ve ülkeden ayrılana kadar muhafaza edin.
6- Hong Kong’a gitmek için en iyi zaman kuşkusuz bahar ayları. Kışın soğuk, yazın ise Muson iklimi nedeniyle nemli ve yağışlı bir havaya sahip. Yaz aylarında şehirde zaman zaman tayfunlar görülebiliyor, tayfun ihtimali olan günlerde yüksek kesimlerde yer alan turistik noktaların ziyarete kapatıldığını söyleyeyim. Nisan-Mayıs veya Eylül-Ekim ayları ideal. Tabi kış ve yaz ayları gibi düşük sezonda gitmenin de ayrı avantajları var. Bu dönemlerde uçak biletleri, konaklamalar ve şehir içi aktiviteler daha uygun fiyatlı oluyor. Yüksek kesimlerde her mevsim hava soğuk olabiliyor o yüzden yazın bile gidecekseniz mutlaka yanınıza hırka alın. Kapalı alanlarda, metrolarda ve otobüslerde klimalar inanılmaz soğuk hava üflüyor, klimadan etkileniyorsanız önleminizi almalısınız.
7- Kamusal alanda belirlenen bölgeler haricinde sigara içmek yasak ve cezası 5000 HKD’na kadar çıkıyor. Sigara içmek isteyenler için şehrin belirli noktalarına kapalı alanlar kurulmuş. Kapalı alanlardan kastım aynı anda 5-6 kişinin sığabileceği küçük kulübeler. Eğer burada sigara içmeyi düşünüyorsanız kıyafetinize sinecek olan sigara kokusunu çıkartamayacağınızı ve o kıyafetlerinizi atmanız gerekeceğini bilin. Bazı caddelerde yol kenarına büyük sigara kül tablaları koyulmuş ve dışarıda sigara içmek istiyorsanız bu tablaların başında içmeniz gerekiyor. En iyisi Hong Kong seyahatiniz boyunca sigaraya biraz ara vermek, hem belli mi olur belki bu sayede sigarayı bırakırsınız. Ülkeye sigara sokmak yasak deniliyor ancak biz herhangi bir sorunla karşılaşmadık. Arkadaşımın çantasında 7-8 paket sigara olmasına rağmen sorunsuz bir şekilde havaalanından ayrıldı.
8- Ülkenin ne kadar pahalı olduğunu söylememe gerek yok, mutlaka biliyorsunuzdur. Eğer Hong Kong seyahatinizi minimum düzeyde harcamalar yaparak gerçekleştirmeyi planlıyorsanız, şehrin her yerinde karşınıza çıkacak olan 7-Eleven isimli marketler kurtarıcınız olacaktır. Bu marketlerden gıda alışverişleriniz ile birlikte neredeyse tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Bu arada kredi kartınızı yurtdışı kullanımına açtırdığınız taktirde şehrin neredeyse tamamında kullanmanız mümkün.
9- Tüm Asya ülkelerinde olduğu gibi Hong Kong’da da kablosuz internet bulmak çok zor. Otellerde dahi her odada çekmiyor. Eğer her daim internete ihtiyaç duyan biriyseniz, 7-Eleven mağazalarından sim kart satın alabilirsiniz. İçinde 5 GB internet paketi olan 5 günlük sim kartlar 88 HKD ve yine içinde 5 GB internet paketi olan 8 günlük sim kartlar ise 118 HKD. Havaalanında 7-Eleven mağazası mevcut, dilerseniz çantanızı aldıktan sonra uğrayabilirsiniz.
10- Eski bir İngiliz sömürgesi olmasından dolayı şehirde İngilizce bilme oranı hayli yüksek. Dil konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacaksınız. Aynı şekilde otomatlarda ve tabelalarda da İngilizce dil seçeneği bulunuyor. Restoran menüleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü çoğu menü sadece Çince yapılmış. Sipariş vermeden önce içinde ne olduğunu mutlaka garsona sorun.
11- Yine eski bir İngiliz sömürgesi olmasından dolayı trafik soldan akıyor yani bize göre ters yönden. Karşıdan karşıya geçerken önce sağa sonra sola bakmaya alışın, otobüsün altında kalmayın.
12- Gerekli bir bilgi değil ancak yine de bilin, Hong Kong ile aramızda 5 saat fark var.
13- Hong Kong’a Çin Yeni Yılı kutlamalarının yapıldığı dönemde giderseniz çok renkli sahnelere şahit olursunuz ancak otellerin dolacağını ve fiyatlarının da artacağını bilmelisiniz. 2018 yılında yapılacak olan kutlamalar için öngörülen tarih 15-17 Şubat arası.
14- Hong Kong’a yeterince zaman ayırmışsanız ve halen vaktiniz varsa, Çin’in Las Vegas’ı olarak bilinen Macau’ya da gidebilirsiniz. Hong Kong’dan feribotla sadece 1 saatte ulaşabileceğiniz Macau, Çin’in kumarhaneleri ve gece hayatı ile ünlü bir diğer özel yönetim bölgesi. Tıpkı Hong Kong gibi Türk vatandaşlarından vize istemiyor.
15- Hong Kong seyahati için 4 gün ideal ancak şehri sindire sindire gezmek istiyorsanız en az 1 hafta ayırmalısınız. Hong Kong oldukça güvenli bir ülke ama olurda ihtiyaç duyarsanız, Türkiye Konsolosluğunun adresi; Room 301, 3/F, Sino Plaza, 255-257 Gloucester Road, Causeway Bay, Hong Kong S.A.R
Yorumlar